Bana hep bunun kitabını yaz diyorlardı da kim peşinde koşacak diyerek tariflerimi Hafif camiasına sunuyorum.Bu yemeklerin en büyük özelliği evde bozulmadan uzun süre kalabilen malzemeler ile yapılması, janjanlı olması ve değiştirilebilir olması.Bugünkü tarifimiz efenim özel beşamel soslu makarna (fırın varsa fırında).Gerekli malzemeler:
Makarna (her bekar evinde torbalarca olmalı)Un (alın bir paket 1-2 yıl dayanır, bin tane işe yarar)Margarin (Merak etmeyin, az kullanacağız anne yemeği gibi ağır olmayacak)Süt (Yarım litrelik 3-4 tane zulalayın dolaba, her süslü yemeğe konur)Extralar (olmasa da olur ama düşük fiyata çok iş başarırlar)
KöriSusamTahinBiber çeşitleriTarçınVe en önemli alet: El blenderı.(Ya anneniz almıştır bekar evinize ya da siz mutlaka alın, her işe yarar, yemekten tut acayip kokteyllere kadar herşeyi yapar)
Efendim önce beşamel sos ile başlayacağız, beşamel sos süslü nişantaşı yemeklerinin olmazsa olmazıdır. Eve çağırdığınız arkadaşlarınızı salçalı patlıcan ile etkileyemezsiniz ama beşamel sos doğru katkılar ile bu işi görür.Öncelikle hani bilmek isteyen olur diye beşamel sosun gerçek tarifi:(bu kısımı atlayabilirsiniz, daha hızlısını anlatacağım)Efendim önce margarin eritilir, üzerine yavaş yavaş un eklenir ve un iyice sütlükahve rengi alana kadar kavrulur, sonra oda sıcaklığındaki süt yavaş yavaş eklenir, bir yandan ahşap bir spatula veya kaşıkla her zaman aynı yönde olmak üzere karıştırılmaya devam edilir ki topaklanmasın. Bu işlem istenen miktara ulaşana kadar devam eder.Redogre’nin bekar beşameli:
Yarım çorba kaşığı margarin tavada eritilir, üzerine bolca un boca edilir, iki kere çevirip bolca süt ekler ve sihirli el blenderımızı düşük devirde bu karışıma sokarız. (Blenderı tavanın dibine değdirmeyin ki uzun süre kullanabilelim). Karışım Dünyayı kurtaran adamdaki lavlar gibi fokurdayınca sosumuz hazırdır.Şimdi işin püf noktası. Bu beşamel sosun içine çok az renk verecek kadar köri (3-4 çay kaşığı) koyuyoruz, sosumuz güzel bir sarıya bürünüyor.
Sonra bu sosu alıp daha önce pişirdiğimiz makarnanın (makarna nasıl yapılır anlatmamı beklemiyorsunuz herhalde) üstüne boca ediyoruz. Fırın var ise bu karışımı fırına verip üstüne de kaşar rendeledik mi (Kaşar yoksa yumurta sarısı da olur) elimizde süslü bir fırında makarna oluyor.Şimdi işin eğlenceli kısmı, köri yerine sosa katılabilecekler:
Sarımsak: 1-2 diş en fazla, sonra dışarı çıkmayacaksanız veya eve gelen sevgili adayı misafirin dışarı çıkmamasını sizinle evde oturmasını istiyorsanız.
Tarçın: Yeni şeyleri denemeyi seven misafirler için. Merak etmeyin sanılanın aksine tarçının belli bir tadı yoktur, kokusu vardır, bütçe elveriyorsa sosa ekleyeceğiniz tavukla çok iyi gider.
Tahin: Tahinin yemekte kullanıldığını ilk Mısır’da gördüm, tabii orada abarttıkları için tüm gece tahin koktum ama biz adabıyla kullanacağız. Efendim tahin özellikle kırmızı etle çok iyi gider. Tahinli beşamel sos ile kasaptan iki dilim alıp kızarttığınız bonfileler bir anda bambaşka bir yemeğe dönüşür. Yanlız tahinli sosa biraz kırmızı biber yada ketçap iyi olabilir renk verme açısından, yoksa kahverengiye çalar.
Ketçap: Evet bildiğini ketçap beşamel sosa düzgün miktarda eklenirse çok güzel bir renk verir, acı sevenler biraz da kırmızı biber ekleyip bunu meksika usulü sos diye arkadaşlarına sunabilir.
Susam: Susam için ayrı bir tava gerekir ama temizlemesi kolaydır, dert etmeyin. Susam (markette baharatlar arasında satılır) bir tavada yağ filan eklemeden biraz kavrulur ve beşamel sosun üzerine serpilir.
Efendim bir de şu yöntem var, hazırladığınız körili beşamelin bir kısmını makarna üzerine döküp, kalana azıcık ketçap ekleyip, iyice karıştırıp diğer tarafa dökerseniz ” Vayy adam 2 çeşit sos yapmış” övgüleri sizindir.Bir dahaki yazıda “Mcdonalds menüsü fiyatına iki kişi bonfile yeriz bizde.”Önemli not:Bu yemekler bel ve basen çevresine çok zararlıdır, sevgili Asymptotun sağlıklı yemekleri ile karıştırmayın. Ve en önemlisi baylar ve bayanlar, bu yemekleri sevgilinize sıkça yaparsanız 1 ayda 3-4 kilo alabilir haberiniz olsun.
yorumlar
öptüm yanaklarından…
eline sağlık
gelenektir sitede yemek tarifinin üstüne bi de porno patlatılır. yaz yoksa ben yazarım blog ziyan olur.
hımm, leziz olduğu kadar havalı da…ek; bir önceki yazıda belirtilen feseleğeni kullanırım makarnada (penne veya istiridye), bir de krema.kısık ateşte tencere, içine iki çorba kaşığı kadar zeytinyağı, iki veya üç tatlı kaşığı fesleğen sos ve haşlanmış makarna, eğer almayı unutmamışsam küçük paket kremanın yarısı ilave… yanında şarap.küçük kavanozdaki fesleğen sos açılsa bile en az altı ay dayanır buzdolabında.”Yemegin tikinmaya, sevismenin düzüsmeye döndügü bir çagda yasadigimizdan” (*) porno fikri bana da cazip gelir, yalnız ben bu patlatma olayını naylon’dan bekliyorum.(*) ODTU Felsefe Bölümü Baskani Prof. Dr. Ahmet Inam
hımmm….Yanına da güzel bir salata.. Vallahi süper olmuş. Ellerine sağlık
Porno apayrı bir yazı konusu, Trainspotting’i seyretmiş/okumuş ve beğenmişseniz, Irvine Welsh’in Porno romanını tavsiye ederim.Ama şimdilik eteğimdeki bir kaç tarifi daha yazıya dökmek istiyorum.McDonalds fiyatına 2 kişilik bonfileSüslü Nişantaşı salatasıMühendisler için Türk yemekleri formülleri
Tekrar bekarlığa adım attığımdan beri, bahsedilen 2 konu mecburi ilgi alanım oldu. Devamını diliyoruz.
E güzel…. Neden Ben Evlenmeden önce yazmadınızki sanki bu konuları… bende aç kalmayayım diye evlenmek zorunda kalmazdım…
ben mutfağa gıdıyorum mıdem kazındı yaaa…
teşekkürler 😛
süper tarifler abi yaa bunlar!hemmen yapıcam valla! tebrik ediyom hocam seni!bu yemek hususunda ustasın…ama abi yaa, şu benim kinayesi bol, sağ gösterirken sol vurmaya çalışan tevazu meselesine değindiğim yazımı anlamadığını bir başka yerde beni baş rol oyuncusu olarak kafandan çıkarmadan yazman… hani, ne bileyim…olmamış be usta! oysa, yazdıklarına tamamen katılabilirim… sen orada beni düşünüp, benim üzerimden bir yazı kaleme almışsın.beni tramplen olarak kullandığın tevazu yazısını hüzünlenerek okudum. yazdığın tipte adamlar varsa (benim dışımda tabii!), durum pek iç açıcı değildir.ama benim gibi (neşen yerine gelsin diye) cüdamlardan keşke fazla olsa. birilerini tevazu üzerine yazmaya itecek birileri… misyonum yerine (az da olsa) geldi sayılır.seninle ağız dalaşına bir daha girmek istemiyorum redogre. ama şu ermeni faşisti bayana iki çift laf etmedin polemikler içinde, ona yanarım. niye işine gelmedi anlamadım.başka sitelerde, tıpkı beni düşünerek yazdığın yazının bir benzerini, bu ırkçı türk düşmanı ermeni faşisti için de yazmanı umuyorum.konu da muhtemel türk-ermeni dostluğunun tesisi gibi bir şey olabilir. olamaz mı yani?nasıl ki ufkunu açan bir yazı yazmanı sağladıysa tevazu konusundaki sert karşı çıkışım, aynı itekleyici gücütürk-ermeni dostluğu için de bulabileceğini sanıyorum.
ha ha ha aciz yalaka seni. redodan hayır gelmez koş aşağı kahveden bi kaç arkadaş kap gel.
sen o kadar da cahilsin! redogre’ye “kinaye” yollu yazdığım, bir nevi “yorum” adı altında cereyan eden geyiklere atıfta bulunarak bu türden yazıların gereksizliğine imamı bile anlamaktan yoksunsun o pis ermeni ırkçısı beyninle!ilk üç satırı okuyup, çömelmişsin bilgisayarının başına kanlı ellerinle! ama en ufak mizah/espri duygusundan nasipsizsin. porno seyrede seyrede en insani özelliklerin de güme gitmiş iğrenç taşnak artığı kepaze! hadise bu zavallı humour yoksunu östrojenini egosuna yamamış insan müsveddesi! müptezel, müstekreh, çukur… seç al!onun bunun yazılarına sinsi yılan gibi sokulacağına; o iğrenç ermeni uşağı, taşnak artığı ruhun için yazdıklarıma anüsünü sık da cevap ver en önce! müstekreh, edepsiz insan müsveddesi, aşağılık ermeni faşisti seni!ne mal olduğunu ortaya çıkardım ya, köpürüp duruyorsun buralarda! asıl sen birkaç asala militanı al da, öyle gel buralara!kusursuza yakın imlama (tevazu gitti yine!) “götlek” diyerek, malumu ilan ettiğinin bile farkında değilsin! zavallım benim! sana ağzımı kullanarak gülemiyorum! gülmekten doğru düzgün oturamıyorum pufidik koltuğuma!sanal alemdeki iğrenç ermeni faşistine kendimi anlatacak değilim ama sığındığı kirli perdeden kişiliğime saldırılması beni kıl ediyor!redogre kim ki, ona yalakalık yapayım kafası vajinasına kaçmış kepaze! ne çıkarım olabilir ki ondan? sadece, kaçak güreşmesinin altını çizdim çifte standarta sapmasından ötürü, o kadar!kahvelerle de işim olmaz ermeni kafatasçısı kepaze! ama senin hangi mekanlara yakıştığını yazarak aynı çukurluk düzeyine inmeyeceğim, tamam mı eli dölyatağına kaçmış zevzek kepaze! hadi oradan!
naylon vicdan kardeşim,ben sana gerçekten çok üzülüyorum.simatem hanımın ,redgore’nin ne mal olduğunu ortaya çıkaracağım diye kendinin ne mal olduğunu serdin gözlerimizin önüne.yazık oldu önceki yazılarında yapmış olduğun ve bayan arkadaşlarının pek bayıldığı onca makyaja yazık.neyse ben artık bakamayacağım düştüğün şu zavallı duruma ve kapatacağım bu ekranı.
Yahu uğraşmayın adamla, yazılarını kimse takmıyor diye olayı buraya taşımaya çalışıyor.İnternet Trollü: Forumlarda ilgi çekmeye çalışan, her türlü tartışmayı konu ile alakası olmayan başlıklara da taşıyan, bir çeşit provakatör kısaca.Zaten herkes o duygu seli yazıları yazan arkadaşın kelime hazinesini gördü. Uğraşmayın gider. Ben biraz uğraştım ama “gözüm görmesin” eklentisi ile tamamen kurtuldum.Yakında benim bildiğim siteye eklenecek bu özellik biz de rahat edeceğiz.
yemek tarifleri güzeldi ya. beşamelden, makarnadan, laf dalaşına nasıl ulaştı bu yorumlar?
abi arada hakimiyeti kaybedip taklaya geliyor. çocukken oynadıımız çek_bırak lar gibi. çok eğlenceli.
ada68 ve benzerleri gibi düşünme becerisi (?!) gösterenlere ithaf olunur…nasıl olur da, bu kadar kör olabiliyorsunuz?..ve analiz etme yeteneğinizi kimler, nasıl aldı elinizden?..ada68, benim halime üzüleceğine okuduklarını analiz etmeni öneririm sana. bu nasıl bir perdedir ki, gerçekleri, ortaya serdiğim sığlıkları, tutarsızlıkları örtüyor akıl alacak gibi değil!ermeni ırkçısı faşist “şey” bütün yüzsüzlüğüyle her yerden sinsice gülüp alay ederken, türk-ermeni dostluğu için yazdığım samimi satırlarıma cevap veremeyip ırkını yüceltir, kendi soydaşlarına “geçirirken” bir de türklere; yani hepimize lafı sallarken sizler yalayıp yuttunuz her bir küfrünü! demokrasi havariliğinize mi yoracağız bunu?!sonra da gelmişsiniz bana ahkam kesiyorsunuz…bana üzülüyormuşsunuz, zavallı duruma düşmüşüm, ne mal olduğum ortaya çıkmış falan filan…o ağzıbozuk edepsiz “şey”e “hanım” payesi vermeniz de ayrı bir alem bu arada! kadın müsveddesi müstekreh yaratığın sözde “yorum”larında bile hep porno ve küfürden geçilmezken, ben zavallı oluyorum öyle mi? yazık.şu zavallılık anlayışınızı bir gözden geçirin acilen!bu nasıl iş?!ayaklar baş, başlar ayak olmuş! en adi küfürleri edene, ırkçılığın en sığ biçimini sergileyene tek laf yokken, beni taşlamaya yeltenmeniz en “hafif” deyişle çok çok ayıp!o taşnak artığı olsaydı bu duruma düşen; bilin ki, soyunuzu sopunuzu elindeki vibratörüyle sıradan geçirirdi.bekarayemektarifigüzelleyen mütevazılık tapınağımuhterem de, kaf dağı’nda briç oynuyor maşallah!andy warhol çok yaşasın!meraklanmayın, sanal alemin sahteliği içinde “meşhur olmak” (ne demekse!) gibi ucuz ruhların, tekamülü akamete uğramış sığ ruhların, dünyevi hazlarına gönül indirmeyecek kadar aklım başımdadır.sizler en sıradan tümevarım ve analiz yeteneğinizi kaybetmişsiniz ne yazık ki! şimdiki iktidarın neden bu kadar güçlü olduğu belli oluyor! bir fertte analiz etme ve sorgulama yeteneği bu kadar acınası halde olursa, at izi it izine de karışır, sap da samanla trampa ekonomisinin geri kalmışlığında gezinir elbette!beni anlamayanlarla zaten işim olmaz hanımlar, beyler!bu ayıpla baş başa bırakıyorum sizi!siyahlı matemli küfürbaz ermeni ırkçısının, “köpeğinin gölgesi olayım” başlıklı yazıma yazdığı ilk “yorum”uokuyun da görün insanlık kalitesini, ondan sonra beni asmaya çalışın!bir insan bu kadar mı kör olur sayın deborahhh!buyrunuz ve adını verdiğim yazıma gelen ilk yorumu okuyunuz!ve ada68 gibi düşünce sistematiği dumura uğramış arkadaşlar varsa, o yazıma gelen ilk yoruma ve sonrasında gelişen yazışmalara da bakıversinler bir zahmet!dünyalar güzeli uğur mumcu üstadımız, “bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olma”nın sakıncalarını yaza yaza mahvolmuştu. görülüyor ki, aynı hastalık sürgit vaziyette…her şeyi hap olarak almaya alışmış, okuma engelli bir toplum olduğumuzdan kelli “ishal” kıvamındaki yazılarım sizlere zor gelebilir ama okuyun da görün gerçekleri!semaverde çayı tanımamış bir nesle, sallama çayın kişiliksiz rahatlığı…”ne mal” imişim?! düşünün. bana küfür eden birine gül atacağız yani öyle mi? kadının teki ve iki çocuklu bir kadının teki, gelmiş “ana-avrat dümdüz” minvalinde yazmakta…bu ülke namussuza namussuz, şerefsize şerefsiz,ırkçıya da ırkçı denmediği için bu haldedir! bunu unutmayın!kendimi bir halt sandığımdan değil, re dog re efendi de ilk kılçığını; şu kadar sürede şu kadar yazı, yazdın diye atmıştı… arkası çorap söküğü misali… okuyan görür.düşüncem şudur: kullandığım üslubun az bir şey “farklı” hali ve ele aldığım konulara yaklaşım tarzım (bu, vıcık vıcık duygusallık imiş!) bu sanal alemin mütevazılık timsalini huylandırdı nedense…iyi niyet göremediğimi, “asimptot”un 600 küsurluk performansının yanında benimkinin küçümenliğini falan yazdım. ama nafile… anlamak işine gelmedi.tüm içtenliğimle hayatı anlamaya ve hayata direnme çabama ortak ettiğim farklı müziklerin bendeki yansımaları üzerine yazdıklarım, “kaskatı gerçekçi” bu isimleri kıllandırdı.şu anda da, acınılan, zavallı ve tu kaka sanal bir herifim!ne komik! ne hazin! silkinin de, nasıl kötülük dayanışmasının tuzağına düştüğünüzü görün! uyanını!yazılarım, denize atılmış yıldız misalidir. burada şan şöhret peşinde koşmayı düşünmek kadar bir ufuksuzluk olamaz!af buyrun ama o kadar salak değilim! şöhret budalaları bilumum “star” yarışmalarında…neyse, ben ne yazsam sizler beni anlamak istemeyeceğiniz için anlamsız… wittgenstein toprağın bol olsun… konuya bağlantı için tractatus’u okuyacaksınız bir zahmet!re dog re, sen ne hazımsız ve kıskançsın… kıskanç gibi “dişi” bir kelime seçtim ve bunu da yakıştıramıyorum kendime ama hadise budur!yazılarımı kimse takmıyormuş… nereden biliyorsun, diye sormazlar mı adama? diyelim ki, takmasınlar… buna hiç takılmam valla! yazarım ve gönderirim. okuyan okur, feyz alan da alır! anlayacağın re dog re, kompleks zero!hey allahım, senin derdin ne ki? türkçemizi bu kadar berbat kullanmam mı yoksa?!çalaklavye yazan birisin de… e. e. cummings çıkış noktam.anlarsın sen mütevazılık kumkuması!niye ilgi çekmeye çalışayım ya?! sizler nasıl bir ruh taşıyorsunuz yaa! yok camel! provakatör de olduk! ben…pro, ney, ney?! maşallah! fesüphanallah! siyahlı matem yoksa iyi mi yapıyor, ağzına geleni ortalık yere etmekte?.. şimdi tıkandım bak…biz edebimizi bozmadık da ne oldu? kötü, provakatör, zavallı, ne mal olduğu ortaya çıkan, acınası… püüüh! gırla…ha bire küfrü basan, edebin e’sini tanımamış, saygısız bir ermeni ırkçısına tek laf yok ama! helal!.. yakışır…bizi kesin ab’ye sokarlar! bu kadar engiiiiiin tolerans… ayılıp bayılmalara seza a dostlar!elmas ile cam arasındaki farkı görecek göz aramaktayız.sizlere ikisi de cam… at izi ile it izini ayırt etme yeteneğiniz körelmiş… ben ne edeyim muhterem bakhtin?keller, yağırlar birbirini ağırlar… devam edin, devam…okşayın az pişmiş egolarınızı…haa, makyajlı yazılarım mı? inanması zor geliyor sizlere ama ben “gerçek” hayatta nasılsam burada da öyle yazmaktayım.hissettiklerimi yazıya dökmekten başka yaptığım bir şey olmadı ki! göden [adli tıp kitaplarında da geçiyor mu :)]sıkmışlığı gibi bir durum yoktu hanımlar ve beyler!ermiş bir veli değilim! edepsizlere kullandığı dilden cevabı vereceğim tabii ki! ne sanmıştınız!yazılarımın bayanlar tarafından beğenildiği gibi bir cifr uzmanlığı ise hayret edilecek bir şey! bayanlar ya da baylar için yazmamıştım o yazıları…kendi halindeki bir ademin hayatı algılama şekliydi… neyse.buraya kadar okuyan çıktıysa, hakikaten teşekkür ederim.çok ucuz hesaplarla küstürdünüz beni. hakikaten küstüm size. en’el hak, diyen hallac’ın ayağının tozu olamayız ama onunkine benzeyen bir deri yüzülmesine duçar olmuşum gibi bir sızı oturdu içime.allahın değirmeni ağır öğütür, çocuklar!..allahaısmarladık!GÖRMEK İSTEMEYEN GÖZLER İÇİN TEKRAR:22.eylül.2006 tarihli redogre ustadan yemek tarifleri adlı yazına eklediğim “kinayeli yorum”umu anlamayıp sana “yalakalık” yaptığımı sanan ağzıbozuk ilkel ermeni faşisti, taşnak artığı yaratığa yazında cevap vermek zorunda kaldım. bundan duyduğum rahatsızlığı burayı okuyan herkesin huzurunda belirtmek istiyorum.bundan ötürü canım sıkkın. ama eğer okursan o yaratığın yazdıklarını redogre, nasıl bir çapsızlık ortalara salyalarını akıtıyor görebilirsin.yazdıklarımı cımbızlayıp bana laf yetiştirirken, ermeni-türk dostluğu için yazdıklarımı es geçip, soydaşlarına ve türklere hakarette sınır tanımayan bu “şey”i de hizaya getirmeye çalışmamanı yadırgamıştım. ama artık umurumda değil bu konu. tercihini birkaç laf yazmak yönünde kullanmamak da bir “taraf” tutma göstergesi sonuçta.bundan sonra, vakit buldukça “hafif”e yazacağım ve küfürlü “yorum”lara cevap vererek sade suya tirit polemiklerle ruhsal tedaviye muhtaç bu tiplere mastürbasyon malzemesi yapmayacağım kelimelerimi.ne halleri varsa görsünler! senin yazına bunları yazmak zorunda kaldım. yarattığım kaos ortamı için kusuruma bakılmaya… özür dilemeyi de biliriz, tevazuyu da… ama…ama’sı var… beni anlamadın(ız). boşver!siyahlı, matemli bir rumuzla salyalarını akıtan “şey”in karaladığı hiçbir kelime süprüntüsünü okuyarak ona var olmanın iç gıcıklayıcı orgazmını yaşatmayacağım.porno filmleri yeter ona! benden bu kadar!allaha emanet olun hepiniz!
gitti galiba, ilişmeyin
hen hen, hen hen ! 🙂
“serdarsabri”, “benbey”, “ada68”, “redogre” ve benzerlerine…iğrenç küfürler eden bir ermeni ıkçısı, her “yorum”undakelimeleri pornolaştırıp üstünüze meni kıvamında sıvadıkça,sizler, ağzınızı açmayarak üç maymunu dölleyip otuz üç maymuna çıkardınız insaf, vicdan, adalet duygularını köreltip analiz etme gibi bir nosyonu çöpe sallayarak…bu dünyada adaletin olmadığı bir kez daha tescillendi!anlamadınız! hiç tanımadığım biri kalkıp da bana “sokiyim” falan diyemez! derse aynı çerçevede cevabını alır! aldı da!siz çok bilmişler aradaki bu farkı anlayamadınız!”gerçek” hayatta bu kadar veli misiniz?şu şöhret meselesi… birisi kalkıp kendi kendine mehmet gürs’e, gülriz sururi’ye, tuğrul şavkar’a, jess’e özenip yemek tarifleri yapacak ve kendinden menkul bir “usta” yaftasına da yakasına iliştirecek (o sıfatı okuyanlar zaman içinde verir, sonradan edinilir), mezun olduğu okulun altını çize çize yazıp duracak, “t” ile biten adıyla sanal alemde kendince yazılar yazıp hem savcı hem de hakim pozuylayazıp çizecek, birisinin kısa sürede kaleme aldığı “gündem” ve “serbest” yazıları onu “kıllandırınca” da, vay efendim 8 günde bu kadar yazı mı yazılırmış, kendi yazılarına neden “yorum” yazıyorsun, biraz da başkalarına yazsana diye bir üst makam kılığında emir buyuracak… eeee?bir kere, bu arenada kimse kimseye; şuna da yorum yap, buna da yaz, kendine yorum yazma (ki, onu bile anlamamıştı! cevap gerektirenlere cevap vermiştim sadece!) diye direktif veremez!bunu yazınca da, “eleştiriye gelemiyor” oluyormuşum!allah allah! bunun adı eleştiri değildir hanımlar, beyler!bunun adı; kendini otorite, bilirkişi görmektir! farkı, fark edin artık!anlayanınız oldu mu kıyısından köşesinden?..yazdıklarım için tek satırlık “yorum” yapmamış birinin ilk yazdığı şey, yukarıdaki art niyetli, ve de yazmaktan çekinmeyelim artık, kıskançlık kokusu/tonu sezilen yönlendirmesi olmuşsa ne düşünülebilir ki…ama şöhreti yakalayacaktır kendileri bir gün… var olanı bu kadar çarpıtmakta maharetli, söyleneni duymamakta direnip kör kör parmağım gözüne aşkıyla yanıp tutuşan, en samimi satırlara dahi “yorum” yazmaya tenezzül etmeyen (kendileri çok tevazu sahibidir ya!) bu zat, en galiz küfürleri sindirdiğihazmetme kapasitesi geniş bünyesiyle ve sizlerin de bu kapasite konusunda geri kalmadığınız gözü kapalı (“eyes wide”a selam olsun!) şak şakçı tavrınızla istikbalde o arzuladığı yemek kitabını çıkarıp sabah saatlerinde bir kanalda yemek programı bile yapacaktır god’ın izniyle!herkesin vardır bir godot’su…“gözüm görmesin” şeceneği güzel bir kaçış efendiler!aynen… katılıyorum. redogre’ye ilk kez ve galiba son…insanlık (18-30 arasısınız çoğunlukla) bu kadar kör, sağır ve dilsiz olmuşsa, ki burası ölçeği düşük bir türkiye minyatürüdür az da olsa, yugoslavya örneğinin daha beterini göreceksiniz hepiniz.olanı biteni anlama ve analiz etme yetisini kaybedenler olarak herkes görecek nasıl kuşbaşı olacak bu ülke…o zaman anlarsınız… neyse. dağıtmayalım konuyu. sizleri geyik tanrısına emanet ediyorum.giderken şu ermeni ırkçılığını reddetmeyen, taşnak artığı şeye de şunu yazayım: ikide bir bana “abi” diyorsun da…sanki sen, ver elini tay tay, modundasın!.. 16 yaşında mı evlendin imanlı ermeni faşisti? menapoza gün sayıyorsun ki, aklın ha babam pornoda… neyse. seni de taşnak derneklerine emanet ediyorum. djivan gasparyan hepimizindir ama!seçtiğim kelimelere bakarak yaş tahmini yapmayı düşünmen bile ne kadar sığ bir kafan olduğunu gösteriyor.üslubumu aklı hamburgerleşmiş bir ciks, bir teen-age seviyesine de çekebileceğimi, engin ardıç örneğini vererek yazmıştım ama hepiniz o kadar cımbızcı takımındansınız ki…havanda su dövmeyi fight club benzeri bir şey zannediyorsunuz!yazdıklarım sizlere “ağır” geldi. gerçekten… biz türkler birinin öyle ya da böyle sivrilmesini, öne çıkmasını istemeyiz.buna bünyemiz reaksiyon gösterir. hemen aşağı çekmek isteriz.vasatilik delinmemelidir ya… kalite yükselmemelidir. üslup zenginleşmemelidir. küçük ayrıntılardan makroyorumlara ulaşılmamalıdır. duygusallık ne de ayıptır! pornonun en “hard” hali gibi olmalıdır hoyrat hayatlarımız:becerenler ve becerilenlerin sodom ve gomorre’unda alt altaüst üste zifir ve zift bir ilişkiler yumağında, meninin salyayla, vajinanın penisle değiş tokuş edildiği sefih bir yaşam biçiminde akıl da, kurumuş menilerin dolaştığı çarşaflarda ezilip büzülmelidir değil mi, haa?!” çocuk mevlana’yı, babasının arkasında (baba ki, sultan’ul-ulema’dır (alimler kralı) gören, ibn-i arabi şöyle der:’hayret! bir umman bir göle takılmış’ “göl kenarında nice geyikler, şakalaşmalar hanımlar ve beyler!
Ben olayın matematiğine bakarım. Yukarıdaki yorum 619 kelime, 3993 harf içeriyor. Yorumun yazılma süresi,düşünme + tuşa vurma + redaksiyon yaklaşık 18-20 dk eder.Size özel mesajımda ilettiğim anektodu paylaşayım:Ünlü bir kişiden bir yemekte konuşma yapmasını istemişler, şu yanıtı vermiş “1 dk’lık bir konuşma istiyorsanız 1 hafta hazırlanmam gerek, 10 dakikalık bir konuşma istiyorsanız 1 güne ihtiyacım var, 1 saat konuşmamı isterseniz hemen çıkıp başlayabilirim.”
Vallahi ben dun aksam bu yazidaki yemek tarifini (hanima “sen biraz cocuklar ile ilgilen, yemek benden” diyerek) uyguladim.Gayet de guzel oldu (gerci sarmisaklari lonk diye sosun icine attigim icin biraz cig kalmislardi ama olsun:) ).Rodegre, tesekkurler.
serdarsabri kardeşim beni rahat bırakmıyorsunuz vallahi!pekala güzel kardeşim, 619 kelimenin her harfini tek tek sayarak 3993 rakamını bulmak için o kıymetli zamanından kaç dakikayı feda ettin diye sormazlar mı?..ne var yani, victor hugo da, kısa yazacak kadar vaktim yoktu, vecizesini koymuştur ortalık yere! laf-ü güzaf bunlar!her şeyi hallettiniz de, şimdi sıra benim kaç kelimeyi kaç dakikada yazdığıma mı düğümlendi yani?! ört ki, ölem!öze bakamayıp, kabuğa bakanların egemenliğindeki bir yerde, yazının “lafzı”na bakarak, yazının “ruhu”nu ıskalamak böyle bir şey olmalı sanırım!zarfa değil, mazrufa bak, derler eskiler. gerçekten de, benim buralarda durmayıp, ardıma bile bakmadan topuklamam gerekiyor iş bunlara kaldıysa…boş işlerle uğraşıyorsunuz. yazık oluyor.yiğitlerden birinin yoğurdu pudra şekerli sevmesi ve uzun sürede yemesi, siz şıpın işi, ham hum şaralopçuları fena halde rahatsız etti anlaşılan.demokrasi, tahammül rejimidir. çoğunluk diktası değildir!bunu sindirin ki, yazılarım sizlerin beyinlerinizi tahriş etmesin.sen kısa yazıyorsun. gel, abimsin, otur hele baş köşeye…hey sen, ulan daha “hafif”e gireli iki hafta olmadı, bu ne yazı bolluğu be! ishal mi oldun oolum yaa! höst,bas geri!kısa yaz, ona, buna, şuna yorum yaz! duygusal olma! hard takıl hayata!tribünler ne de güzel beni alkışlıyordu, git oolum “benç”e bakiim! bela mısın kardeşim! iplemeyin bu adamı!o provakatörün tekidir! takımı bozdu herif yaa! takmayın, sallamayın. yazdıklarımdan bir kişi hisse kapsa, adını zikrettiğim yazar/şair/düşünürlerden birini merak edip araştırsa, yeter bana!evet, tolerans zero! tahammülü ara ki bulasın!”tahammül mülkünü yıktın hülagu han mısın kafir” diyen şaire de selam olsun!eyvallah!
@ap valla nasıl memnun oldum, suratımda nasıl bir sırıtma var anlatamam. Sarmısakları çok ince kıyarsanız çok daha rahat pişer dememek benim hatam, kusura bakma.
Naylon kardeş, tamam herkes herşeyi bilemeyebilir, bak şöyle :- Yazıyı word’e copy/paste et- Tools/Word count’a tıkla- Şu kadar kelime, bu kadar harf”Misafir kıyafetine göre karşılanır, kişiliğine göre uğurlanır” derler.
ya, bırakın allah aşkına! ben her haltı biliyorum mu, dedim sizlere kardeşim?!sizlerin engin bilgi-görgü-deneyimleriyle boy ölçüşme gibi bir sıkıntım da yok çok şükür!”yorum”unu da çok “süpper” bitirmişsin!”misafir” benim, “kişiliğim” de çok kişiliksiz ya… yazık.yazıklar olsun hepinize!tabii, “sokmalı-çıkarmalı” küfürler edip ırkçılık, faşistlik yapmadık, yemek tarifleri desen sıfır, porno film tecrübemiz kısır, türk-ermeni dostluğundan dem vurup, şarkı, şiir falan dedik durduk, hayata meraklı gözlerle bakıp şairlerin ve felsefecilerin hikmetlerinden hisse kapmaya çalışıp bunu yazılarımıza yedirdik… ama “uzun” yazdık! tiz urun kellesini kafirin!!!n’apiim ben böyle kişiliği! emekli bir ressamın vaktiyle dediği gibi: n’apiim ben böyle aydını!ya buna ne dersin serdar kardeş?.. üstüne alınan alınsın.”Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok. Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok.”varın gidin, benden uzak olun, e mi? ben, sizlerden uzak olacağım. emin olun.
Söz mü?
ha ha ha bumerang gibi herif
bayhan esprilerinde matematiğin gibi kardeş:)
sayın naylon her birimizin yazdıklarını okuyup gelmiş buralara, anlamış mı derseniz, efendim, andy?doğrudan temas:j2 – karşındaki her kişi, küfürlü bir anti virüs programı olan symantec hanımın yanında olmayabilir. savaşıyorsan en azından düşmanlarını iyi tanı, hepsine aynı hareketleri çekme.d4 – hedefine dolaysız ulaşan, laf ebeliği yapmadan dur be kardeşim, bir sakin ol küfrü edilmiş. niye küfür ediyorsun ulan diyerek saldırmak yerine, neden bana küfür ediyorları bir düşünmek gerek önce. efendim, warhol?h9 – deniz isen dalgalan tabi ki; hem şöyle seslen “haddini bildirdim”; hem de şöyle pus, “beni yanlış anladınız”; hem de çevreye saldır, “ama, öyle yaptıydı da, ona demediniz de” vb…, sorun değil. ama eğer yıkıcı olacaksan tsunami ol, kıytırık bir denizaltının yarattığı dalgalar gibi sahili yıpratmaya çalışma(hele bir de bunu gürültülü hiç yapma).v5 – yazdıkların senin için önemlidir. benim için, okuduğum her yazın yeni bir şeyler söylediğini düşünen birinin yeni bir şey söylemeyi başaramadığı yazılardır ki bu yazdıklarının yeri yeni fikirlere yolculuk edebilmek için yazılanların hepsini okumaya çalıştığım bu gibi siteler değildir, bunlar kişisel bir blog sitesinde yazılmalıdır. tabi ki arada sırada bize kendini hatırlat, gaz ver, düşüncelerini yaz ama…y7 – niye asy’e bulaşmadık, çünkü teknik olarak, kurallar dahilinde çok akıllıca bloglar girdi. bir maden/konu damarı buldu ve bunlarla ilgili yazılar döşendi, bizde hem bu yazılardan birşeyler öğrendik hem de onun yazısındaki reklamları tıklayarak yazara para kazandırdık.h8 – sen nasıl buralara istediğin yazıyı yazıyorsan, buradakilerin de istediklerini yazmaya, sana yazma ulan demeye hakları vardır, bu yazmanı engeller mi?bu yazdıklarım etnik bir porno film çevirmek için yazılmamıştır, yani kısmen!
yemek yiyoduk yau?naylon vicdan, bi dur bi soluklan? ne bu hiddet bu celal? hım?oyalı mendili güzel bulmayanlar da insan, tırtıklı prezervatifi, damarlı vibratörü sevgi unsuru belleyenler de insan. var bunlar. bunların varlığı, şuraya yahut buraya gittiğimize değil, “insanoğlu çeşit çeşit” önermesinin doğruluğuna delalet eder.eleştiriyi de “selam naylon dost, ruhumuzu kararttın ama kalemine sağlık dostum!” diye de yapan çıkar “haymanagoym lan içim kurudu yeminlen bi daalın!” diye de yapan çıkar. kısmet.”bana orda böyle haksızlık edildi şöyle şeyedildi devlet buna bişey yapması lazım” la oluyor mu? olmuyor. sinirlenince oluyor mu? o da olmuyor.internet dediğin, birbirine bağıra çağıra sonsuza yakınsayan insanların arasından kurtarabildiğimiz veriler bütünü neticede. “Only this, and nothing more“——————————————————-bekar evi tariflerine ek:* kekiği neyin içine atarsan at güzel olur* nar ekşisi her şeyi başka bişeymiş gibi gösterir* barbekü sos ve köri, makarnaya bile döktüğünüzde et yiyormuş hissi yaratacağından her daim evde bulunması gereken malzemelerdir.
Naylon kardeş enerjisini doğru kullansa memleketi kurtaracak potansiyele sahip aslında, bakma takılıyo burda
@menguzar, kekiği kekiğin içine attım bişi değişmedi 🙂 (tamam kötüydü)@naylon vicdan, abi yorumlarında bile tdk ya bakmam gerekiyor :). bu kadar uzun yorumları sıkılmadan okuyabiliyorum ama simatem ya da redogre konusunda konuyu ne kadar uzatırsan bence yanlış anlaşılma olasılığın da o kadar artar. boşver abicim sen, gözün görmesin…
mırrrrrrr sarkaç ya karşımdasınız ya da eteğimin altında her koşulda konumunuzun tadını çıkarmanızı öneririm.
off ki off! pratik yemek tarifleri buldum, ne güzel, artık herkese süper yemek yapabilirim diye keyifle hava atabileceğim derken keyfim kaçtı. serbestte başlamış olan tartışmanızı ana sayfaya taşımasanız naylon bey, ağzımın tadı kaçtı vallahi.ha, bir de şu strong artık kapansın diye ahkam yazdım. ben kapatamadım, nasıl kapanacak bu?
@plumprune,aynı sorun bende de var. hafif içindeki tek bu sayfada yazı fontu birden strong oluyor. başta “abi yazmayın artık strong” diye uyarı verecektim de, “yuh artık herkes de yazmaz” deyip kendi kendime düşündüm.sanıyorum naylon vicdan’ın yorumları üzerine böyle oldu. ne diyeyim, korktum.
bir yerde daha var 🙂 ama, firefox ile koyu, ie’da normal. var bi şeyler hafifte…
Diyorum ki;Naylon geri dönsün, bu başlık hiç kapanmasın !
Millet nedir naylon ile alıp veremediğiniz yahu? Siz de ateşe körükle gidiyorsunuz!
gözüm görmesin lütfen…
Laylon sana sesleniyorum, yuvana geri dön.