İnanın hafife o kadar çok mim olarak yazı yolladım hiçbiri yayınlanmadı. Baktım olmuyor bir yazım çıkmadan şurdan şuraya gitmem diyerek inat ettim. Sonunda burdan bir büyüğümüzün tavsiyesine uyarak eğitimini aldığım, konu olan müzik ile alakalı bir yazı yazıyim dedim…Halkımız her konuda kandırıldığı gibi müzik dinleyicisi olarak baktığımızda da malesef kandırıldı,kandırılıyor ama tabiki birilerinin de cepleri doluyor…Halkımız; ne sentez anlayışı ile çalışan Türk bestecilerinin çoksesli eserlerine, ne de klasik Batı müziği eserlerine beklenen ilgiyi göstermez. Aksine, radyolardaki Arap müziği yayınları ve Mısır filmleri, halkın ilgi odağı haline gelir ve sonraki yıllarda oluşan müzikal beğenide arabesk soundunun gelişiminde de önemli bir milat olarak görülür. Türk popçuları perküsyon bilmediklerinden, Feyruz ve Ümmü Gülsüm gibi, seslerini Akdeniz’den neredeyse bütün dünyaya duyurabilmiş olan kadın şarkıcıların repertuvarları ile idare etme yoluna gitmişlerdir.Mesela bakın,Feyruz ve Rahbani kardeşlerin birlikte oluşturdukları repertuvar özellikle Ajda Pekkan ve Ferdi Özbeğen tarafından yıllarca halkımıza yutturulmuştur. Dizi filmlerin müziklerine gelince orada da tam bir emek hırsızlığı yaşanıyor…Popçularımızın bulunmaz birer maden olarak yıllarca emeklerini hiç utanmadan çaldıkları dünya müzisyenlerinin isimlerini veriyorum; Ara Dinçkiyan, Manos Loizos, Manolas Hadjidakis, Elias Rahbani,Rahbani Brothers, Muhammed Abdülvahab…Müzik dediğimiz nedir ki, üç ögeyi barındıran sesler dizini değilmidir; Ritm,müzik,armoniden ibarettir basit haliyle.Mesela yakın ve en popüler örneği Serdar Ortaç dır…Bunun yaptığı ise tamamen miskin ve cahil işi bir müziktir. Bakın çok az bir müzik eğitimi almış bir kişi bile bu şarkıcının müziğinin kabasını, yani mastering öncesi hallerini çıkarmak için onbeş dakika uğraşsa yeter bile… Çünkü Serdar Ortaç, müziği genelde sequencer’a ve dijital synthesizler’a dayanır. O yüzden çok kısa zamanda yapılandırılacak bir müziktir. Zaten sanatçı müziğinde ses deformasyonları ve glitch gibi öğeler de kullanmadığından peynir ekmek gibi sözde beste yapabilmektedir…Diğerlerinin farkı varmı sanki. İstisnalar da var tabi,ama onlar da sadece karınlarını güç bele doyurabilmekte ya da yurt dışında çalışmalar yapabilmekteler.( Ömer Faruk Tekbilek gibi..)Kaynak istiyenler için; Tekelioğlu, Orhan. 2006. Pop Yazılar: Varoştan merkeze yürüyen ‘Halk Zevki’. İstanbul: Telos.

Deformasyon kralı.
Deformasyon kralı.