PLAZA INSANLARI
1. Bunlar özellikle Maslak, Levent, Gayrettepe civarındaki plazalarda çalışan insanlardır. Iş çıkışında buralardan geçiyor olursanız temiz pak, takım ya da abiye elbiseler içersinde yakışıklı erkekler, güzel
bayanlar, yani toplamda çılgın gençler görürsünüz.
2. Labirentte olduğunu bilmeyen labirent fareleridir onlar.
3. Servisle gelip servisle giderler. “Tower” denilen binanın katları arasında dolanıp çay kahve ve sigara tüketirler.
4. Taşıdıkları en belirgin semptom, tatil arzusudur.
5. Bayan olanları Network, Fabrika, Altınyıldız, Çarşı, Ipekyol, Mudo gibi mağazaların varlık sebebidir.
6. Aynı zamanda e-mail zincirlerinin sadık “forward” halkalarıdır.
7. Çoğu zaman tamamen iki ayrı kişilik geliþtirmiþ fanilerdir. İçten olunmayan, ama dıştan öyleymiş gibi gözüken…
8. Ana kapıdan girişte manyetik kartlarını turnikedeki sensörlere okutmak zorundadır. Giriş ve çıkışlarda çantaları x ışını taramasına tabi tutulur. Manyetik kimlik kartlarını görünür bir şekilde taşımak
durumundadırlar,bazen kolye gibi boyunlarına asarlar.
9. Güvenlik görevlileri hepsine şüpheyle yaklaşır, potansiyel
suikastçı muamelesi görürler.
10. Sabahları, henüz uykusu açılmamış resepsiyonistlerin ve asık suratlı güvenlik görevlilerinin önünden geçerek kendilerini güvenli (!!!) binaların koyu renk camlarla gün ışığından ayrılmış bedenlerine teslim eden ve zaman zaman o camlardan dışarıya baktığında metrelerce
aşağıda yağmurun çamurun arasında dura kalka ilerleyen trafiğin, ufka kadar uzanan gri renkli binaların, sokakların, eğri büğrü evlerle dolu yokuşların çamuru andıran curcunasını görerek gerçek zamanın dışında yaşayan, yaşatılan (!!) insan kitlesidir, sosyolojik olgudur.
11. Bütün müdürler aslında yeteneksiz, bütün işler içsel bir kumpas hikayesidir nedense.
12. Plazada yaşamak kasabada yasamak gibidir. Plazada yaşam;
sekreterlerin diyet krakerlerini kemirirken yaptığı dedikoduların konusu olmak, satıştaki güzel bacaklı Buket hanıma (ki kendisi tanga Buket olarak bilinir) ya da aynı ekibin yöneticisi solaryum ve
fitness Burak beye aşık olarak akşam karanlığında eve dönerken
hayaller kurmak, çeyrek ya da yarım yıllık periyotlarda yapılacak zamlara ilişkin sohbetler yapmak, elli hafta boyunca iki haftalık tatili planlayarak bir hafta kala çocuk gibi sevinçli bütün plazaya kendini duyurmak zorunda hissetmek, insan kaynaklarından nefret ederken ticket’ların hiçbir öğle yemeği masrafına yetmemesi,1 saatlik azad süresince avluya hava almaya salınan mahkumlar gibi ince ince sıralar halinde çıkılan öğle tatillerinde zamanın bir anda uçup gitmesi, sabahları simit, çatal ve poşet çaydan oluşan fiks menünün
sıkıcılığı, İnternet’ten gazete okumak, akşam servislerindeki zoraki konuşmalar, Pegueot minibüslerinin pancar motoru andıran homurtusu demektir.
13. Asansörde tavanda hiç varolmamış bir lekeye bakmalar, dolu tuvalet fobileri, sanki hiç sulanmadan, sevilmeden yaşayabilirmiş gibi görünen plastik renkli bitkiler, plazadaki yaşama ait şeylerdir.
14. Beyaz flouresan ışıkları, servis saatinden sonraki sessizlikler,geceleri sağdan soldan gelen tuhaf tıkırtılar, vampir modunda yaşayan gece çalışan ve onların yorgun yüzlerine iliştirilmiş kanlı
gözlerdir, plazadaki yaşamın gerçekleri.
15. Sıkıcı toplantılar, küçük kübik masa yerleþimlerinde kurulan dünyalar,mantar panolardaki hiç bakılmayan fotoğraflar, birbirine benzer beş para etmez palavra özlü sözler, hep kaybolan kalemler,
buruşmuş post-it’ler,plazadaki yaşamın aksesuarlarıdır.
16. Bir başka yaşam hayalleri, aşık olmayı unutmak, ağlamayı unutmak,o plastik ruhlu bitkiler gibi olmak ve olmazsa olmaz “her şeyi bırakıp çekip gitmek” hayali …. her şey şimdi yazılsa plaza insanları, Maslov’un ihtiyaçların hiyerarşisinde nerede yer alırdı
acaba?
Çağlayan Gürsoy
yorumlar
17. kahve makinelerimiz vardır. bunları kullanmak için anahtara benzer kredi yüklenen zımbırtılarımız olur.
18. sigara odamız vardır. eğer yoksa ya yer altında garaja ineriz ya da dışarı çıkarız. bazen acil çıkış kapısını açarız işe yeni girdiysek ve alarm öttürürüz
19. erkekler kravat gömlek gezdii için klima yetmez hiç. bayanlar kolsuz şeyler, etekler vs giydii için hep üşürler ve şikayet eder otomasyonu ararlar. erkeklerse “üşüyosanız giyinin kardeşim biz burda ölüyoruz zaten ekranın fanı pişiriyo bizi” derler
20. sabah arabayla gelseniz bile eer graj giriş kartı olan şanslı bir yönetici ya da kıyak geçilmiş bir zat deilsenzi (hehehe) arabayı ya 40 km öteye ya da sokaa parkedersiniz. etrafta dolanan akbaba park kahyâları aniden kartal çevikliğiyle kapı kolunuza pençeleriyle yapışır. acaip para verirsiniz.
18. Öğlen güdülen koyun misali hep birlikte yemekhaneye inilir. aceleyle yemek yenip kahve içilir gene işbaşı yapılır.
19. İnsan kaynakları Müdürü her sabah, her akşam, her öğlen kapıyı tutar. dam sorunu yapmaz ama vakit sorunu yapar.
20. erkekler tüm gün birbirlerine porno resim yollar. kadınlarsa sevgi, aşk, börtü böcek, manzara, elbise resimleri yollar.
21. Müşterinin gördüğü bölümlerde; Pazarlama, reklam, satış işleri yapan yerlerde beyler uzun boylu şık jilet gibidir. hanımlar ise minili incecik bakımlıdır. Müşteri uğramaz yerlerde ise mesela muhasebe falan, beyler bıdık ve sümerbank giyimlidir (kahverengi pötikare felan). hanımlar ise genelde evli çocuklu, koca popoludur. mütemadiyen diyet peşinde koşarlar. mahmure.com en sevdikleri sitedir. öğlenleri ticket harcamaz evden salatalık getirip onu yerler. hep birlikte gezer her fırsatta çene çalıp gürültü yapar, yan cubicle’da trilyonlarla oynayan analist, dealer, müdürleri tilt ederler.
moron ordusu hele kadınlar baska bir irenc oluyorlar, insan bu kadar 2 yüzlü olabilir, bu arada oradaki bütün herifler sizi wc lerde becermeyi hayal ediyorlar..bu yapaylıga 2 ay dayanabildim sonra bölüm şefim olan karının kafasına fırlattım dosyayı. bu kadar gerizekalı adamı bir arada görmemiştim dogrusu… o gün bankacılık borsa kariyerimin son günü oldu töbe ettim bi daha banka borsa işleriyle uğraşan kimseyle arkdaşlık etmem, sevgili olarak seçmem, vannaytsitend bile yapmam… endexine kustugumun evlatları.. güvenlik görevlisi eşliğinde işten ayrılan tek adamım heralde ( size xl olunca tırstı mudurler) güvenlik görevlisi de abi bravo demişti kulagıma 🙂
Hayal edip de, yapamadığım şeyi yapmışsın redstar; istifa etmedim diil, ettim, ama istifa mektubuyla birlikte dosyaları da kafalarına fırlatmak isterdim ki, tırstığımdan diil ama “yarın yine denk geleceğiz bi plazada birbirimize” hesabıyla bunu yapmadım.
Yaptığım doğru demiyorum tabii, aksine, yapana da her zaman saygı duyarım.
plazada bi iş görüşmesine gitmiştim. 13.kattaydı şirket. ultramo dern birşey. habire iş görüşmelerine gidiyorum o sıralar. iyice şaşkaloz olmuşum. neyse asansörlerin oraya gittim bindim bi tanesine. Kat numaralarına bakıyorum:12 var 14 var 13 yok! ya nasıl olur bunlar da mı uğursuz sayıyor 13’ü ?! nedir ne değildir diye şaşkın şaşkın bakınırken biri daha geldi. 13.kat niye yok dedim. bu çift katların asansörü dedi!.. neyse bindim tek katların asansörüne, bir odaya kapattılar. iş başvuru formu dolduruyorum. bitince getirirsiniz dediler. çıkacam odadan çıkamıyorum. kapıyı ityorum itiyorum açılmıyor. bunlar zor durumlarda nasıl davranacağımı test ediyorlardır şimdi. psikolojik test missali falan diye paronayak düşünmeye başladaım. odada video tv filan var kesin kamera da yerleştirmişlerdir, arka odada seyredip gülüyorlardır şimdi..neyse kapıyı bir iki itekledim. iç taraftan tıklattım hatta, geçen birileri duyar da açar diye. meğerse sürgülü kapıymış!!! geç buldum. çabuk kaybettim. sürüp çıktım. ‘biz sizi ararız’ muhabbetinden sonra restoran katına (-2) indim. bi kez güvenlikten geçmiştim ya artık serbestçe dolaşabilirdim modern çiftlikte. bi kaç sabotaj planı düşündüm. güvenlik açıkları vs. çıkan sonuç: bi fayt klüp yetmez bu plazalara.
22. Sabahları Z kattan biner insanlar ama ne hikmetse büfeye uramak amacıyla 1de inerler. Asam kat dahil 2 katı yürüyemez takriben 10 dakika asansör beklerler. Evde yemek yemeyip işte büfeden simit alan bu insanlar istisnasız şekilde koca popolu olurlar. Simiti alıp kendi katına çıkıp masalaraına oturmalarıyla yedikleri kalorileri nasıl çıkartacaklarını hesaplarlar.
tatil dönüşü kadınlar deli gibi birbirlerine sarılıp öperler! Hatta sarmaş dolaş durumda iken birbirlerinin sırtlarına pat pat tadında sevgi dokunuşları şeederler. ‘Ayy nası yanmışsın,inanmıyorummmm!! ‘filan da derler. Tatil köyü mutlaka bişey side veya bişey beach’tir. Feci paalı olmak durumundadır. Yoksa resimler nasıl gösterilir millete!Herkes birbirinden nefret eder. Ama sanki kadınlar birbirinden daa çok nefret eder ama çaktırmaz.Erkekler ortak kullanılan printere yürüyen hatunlara çaktırarak yada çaktırmadan bakar. Hatta abartır. Kahve makinası kontörü biten, centilmen ofisboydan borç alır.Yöneticinin hep tuttuğu biri vardır! Diğerleri bunun nedenini araştırır!.Arada dışardan minik pizza sipariş edilir..’Ayy çok yedik şekerim’ denilir! Normal hayatta olduu gibi orda da sigara otlakçıları vardır..İnsan sinir olur..Ama ‘a ne demek tabii ki ayıp olmuyo Cansu hanım’denir ve sigara verilir!6 ya beş kala rapor isteyen türünün son örneği sanılan ama her zaman daha beteri mevcut olan bi yönetici vardır! Sizin hazırladığınız raporu kendi yapmış gibi üst yönetime fwd eden bu şahsiyet ,daha sonra aynı mesaj üzerinden bin tane yazışma olucaanı hesap edemez ve size aynı mesajı(ama artık mesajda üst yönetimin başarılı rapor için teşekkür eden mesajı da eklidir!!) yeniden fwd eder!! Kabaran boyun damarlarınızı farkedip sigara odasına gidersiniz..Orda illaki birilerini çekiştiren başka bi ikili vardır..Siz gelince susarlar..Ya sizden de onay isterler..Sevgi dolu bowling turnuvaları vardır! Bu happyhours lara katılmayana bi tuhaf bakılır..Off Allaaam ya daa neler neler!!!!
itibariyle benzer bir ortamı terkettim. Tamamen alakasız bir sektörde kendi işimi yapıyorum. Dünyanın en mutlu insanıyım.Kalan hayatımda başkasının emrine girersem de şerefsiz evladıyım.