belediye otobüsünde şoför mahallinin hemen yanı başında duran kadınlara dikkat edeniniz oldu mu?yüzdesel ağırlık açısından çoğunluğu makyajlı ve saçları sarıya boyalıdır.hafif paranoyak halleri vardır. arkasından, yanından geçen her penisli mahluğun kendilerine taciz edeceği vehmiylesürekli bir kıpırdanma içindedirler.stratejik bölgeler bazında yer değiştirmelerle sürer yolculukları.her durakta da omzundaki çantasını bir sağa, bir sola geçirmekten helak olurlar. orta yaş üzeri bu kadınlar,bana pedro almodovar’ın nevrotik kadınlarını hatırlatır nedense.erkek cinsinden irrite olmuş halleriyle diğer yolcuların dikkatiniçekmektedirler. ama ne gam!olur da, ön sıralardan insaflı bir vatandaş yer vermeye kalktığında da, biraz sonra inicem; raatsız olmayın, kalkanıylasımsıkı yapıştığı kirli tutamaklara daha bir sıkı sarılırlar sanki.güvenliğine karşı bir tehdit midir bu yer teklifi?.. adama şööle yandan çarklı bir filtrelemeli bakış atarlar.sonuç: zararsız.elbette, poposunu da sağlama alır bu bayanlar…sırtını şoförün yarım kabininin sınırına verir. abla, aynayı kapıyorsun, sorusuna da kıl olurlar bu arada…otobüsün ortaları tenhalaşsa da bu kadınlar şoför mahallinincivarından kopmaz.60-70 cm’lik bir alan cinsel ve ruhsal güvenlik bölgesidir.elleri kolları dolu yolcuların binişlerinde kasis vazifesi (!) yapanbu kadınlardan izin istendiğinde de ters ters bakarlar.bin bir naz ve niyaz içinde stratejik nahiyelerini omzundaki çanta marifetiyle emniyete alarak büzerler dudaklarını, rahatı bozulan soba kenarında mayışmış kedi misali…biraz sonra, diye oturmadığı yere en az üç-dört kişi oturup kalkmıştır. o ise, sağ ve sol ayağını değiştire değiştire sürdürdüğü emniyetli yolculuğunu stiletto ayakkabısındanihayetlendirecektir ineceği durağa gelene kadar.orta kapıya da yönelmeden ön kapıdan inerler ve yüzlerindeki yorgunluğu belli etmeden gözden kaybolurlar…
yorumlar
halbuki o arada şoför işi götürüyormuş bizim hatunun haberi yokmuş… ay ne terbiyesiziiimmm… naylon vicdan, abi napiyon öyle manyak gözlemler yapıyon?.. o kadın kasılmış halde oraya buraya kıpır kıpır sende takıntılı bir şekilde ööööyyyleee onu izliyosun. vallahi bravo!.. neyyyssse!.. tespitin biraz doğru gibi… 🙂
Böylelerine “fortçu” derlermiş 60’lı yıllarda…Bu engin sokak görgüsünün, bilgeliğinin nereden geldiği şimdi anlaşıldı…Karşımızda otobüslerle yolculuk eden bir halk adamı varmış be…Hepimiz Hrantız, Hepimiz Ermeniyiz, Hepimiz Otobüs Yolcularıyız ve de RÖNTGENCİYİZ ( otobüs yolcusu orta yaşlı kadınların nahiyelerine yöneltilmiş bakışlar, dikizler bağlamında)…Ayrıca orta yaşlı kadınlara bir takınaklık durumları seziliyor; ne iş?…
sen anlamazsın selma. muhatabım da değilsin selma.ne yazarsan yaz…
İspanyol sinemasının en önemli ödülü olan Goya Ödüllerinin sahibi, Pedro Almodovar’ın “Volver” ve Meksikalı yönetmen Guillermo del Toro’nun “El Labertino del Fauno” adlı filmleri oldu. Madrid’deki Belediye Kongre Sarayında organize edilen ödül gecesine İspanyol yönetmen Almodovar’ın katılmaması tepki aldı. Törenin sunucusu Jesus Corbacho, “Volver”in kazandığı her ödül açıklanırken, yönetmene “Vuelve Pedro” (Dön Pedro) diye seslendi.Almodovar’ın kardeşi, filmin yapımcısı Agustin Almodovar ise Pedro’nun geceye katılmamasıyla ilgili olarak, “Bu futbol maçı gibi. Pedro gala gecesini evinde arkadaşlarıyla patates yiyip bira içerek televizyondan izliyor” dedi.ABD’nin en önemli ödülü olan Oscar’da bu yıl En İyi Kadın Oyuncu adayları arasında bulunan Penelope Cruz ise “kendisine verdiği güven, cömertlik ve öğrettikleri için” Almodovar’a teşekkür etti.
Bir de “ışıkevleri”nden yetişme, “fethullahçıyız, ticcaniyiz”…diye de eklemem gerekirdi ya…
toplu taşıma aracı kullanmak metropollerde mediniyet göstergesidir selmaelma. senin gibi taşra gülleri yüzünden hayatımızın önemli bir kısmı trafikte geçiyor.
Bir daha çal Sam !
“upheaval”; Hangi mağaradan çıkıp geldin bakayım İstanbul’a?…Sen önce nüfus kaydını bir gösteriver bana; dök secereni ortaya…Türkiye’nin 4.büyük kentinde yaşamamın yanısıra, Selanik doğumlu olsa da Beşiktaş-Ortaköylü’de yetişmedir annem, eşim de Teşvikiyeli ve çocuklarım Teşvikiye doğumlu…Hani ABD’de bilimadamı olan oğlum var ya; Teşvikiye Sait Çiftçi İlk Okulu’ndandır…Ve sizler kirletmeden önce (gecekondularınızla, lahmacunlarınızla, kısaca arabesk yaşam biçiminizle) İstanbul’u ( gerçi Bursa’yı ve İzmir’i de kirlettiniz ya) ; bizler Beyoğlu’nun da Boğaz’ında keyfini sürer, Bebek’de Badem Ezmesi, Kanlıca’da yoğurt yer, Adalar’dan denize girerdik…Üstelik yanılsamaya düşme; evimiz duruyor İstanbul’da ve sıkça buluşuruz İstanbullu motosikletçi dostlarla, sizlere rağmen yaşarız İstanbulumuz’un güzelliklerini…
eyvah eyvah!
DERS 1- “nüfus kaydı”, gösteril(e)mez, olsa olsa “nüfus kağıdı/hüviyeti/cüzdanı” gösterilir.DERS 2- “4.büyük” değil, “4. büyük”.DERS 3- “yanısıra” değil, “yanı sıra”.DERS 4- “Beşiktaş-Ortaköylü’de” denmez,”Beşiktaş-Ortaköy’de yetişmedir/yetişmiştir” denir/yazılır.DERS 5- “İlk Okulu’ndandır” yazılmaz, “İlkokulu’ndandır”yazılır.DERS 6- “Bebek’de Badem Ezmesi, Kanlıca’da yoğurt yer”yazılmaz!”Bebek’te badem ezmesi, Kanlıca’da yoğurt…” biçiminde yazılır.”büyük harf”e bu kadar tutkun olma durumundan”kompleksli” etiket temelli var olma halinin ipuçlarını görebilir miyiz acep?bu kadar lapsus boşa değildir herhalde!daha anadilini yazmayı bilmeyen birinin kalkıp da engin “okumuş” görgüsüzlüğüyle “aydıncılık” oynamaya kalkması o kadar yürek acıtıcı ki…bir zamanlar hipangel vardı, sosyolog olarak zavallı hayatlarımızı kurtarmak için çırpınan…bu canlı türü de hık demiş burnundan düşmüş(tavuk-yumurta/yumurta-tavuk paradoksu) sanki…ana-kız olsalar bu kadar yakışır!.. her neyse.bu emekli “yüksek ilkokul” mezunu canlının”ünsüz benzeşmesi” ve “sert ünsüzler” noktasında öğreneceği yığınla temel bilgi var.bir de, “majiskül, miniskül harf” kullanımı konusundaçok yetersiz.dilbilgisi zayıflığındaki derin bilgisizliğini görmezden gelip,lafı “anama” ve diğer hormonal açılımlara nasıl getireceğini merak etmemekteyim; çünkü becerebildiğitek şey bu! bunda “başarılı”, hakkı yenmesin!hem belli mi olur, yeni bir fotoğraf daha ekleyebilir belki, konuyu somutlaştırma ereği güderek—> öztürkçeye kitakse!temel dilbilgisine sahip olmayan, anadilini adam gibi yazıya dökemeyen birinin yazacağı hiçbir şeyi ciddiye almayın demiyorum.kendi adıma, bu kadar berbat bir imlayla yazan “üniversitelinin” varlığından utanç duyuyorum ve ciddiye almıyorum.Türkçe yetersizliğini suratına bir daha çarpıyorum ki,utansın, kendini yeni baştan eğitsin ve haddini bilsin…sözde “okumuşların” hal-i pür melalinin tipik bir numunesi…bir de kalkmış, ona buna akıl verip, hayat-demokrasi-aydın”coach”luğu yapmaya kalkıyor bu gülünç haliyle…derse devam…DERS 7- “Beyoğlu’nun da, Boğaz’ında” değil, “Boğaz’ın da”olacak. -de/-da ekleri konusunda da zayıf.DERS 8- “İstanbulumuz’un” yazılmaz, “İstanbul’umuzun”yazılır.bu durumda ne diyelim? kellim kellim layenfa!imam hatipli olmakla damgalanmamak içün, bir de”alafortanfonik” bir söz ekleyelim de…je-m’en-foutisme.au revoir!
hipangel benzetmeni birisi daha yapmış. bir yazı yazmış bence nevdalistin oradaki yorumu dikkate değer.
“naylon hoca”; şimdi de “upheaval”ın savunmanlığına mı başladın?…Ben onun nüfus kaydını sordum ama, anlaşılan seninkinde de kökten değil, g….İstanbulluluk var…Sonradan taşınmışsınız,oturma anlamında, yani gecekondulu da olabilirsin…*Nüfus kağıdı değil, nüfus kaydı gösterilir; gerçek kütüğünün neresi olduğu orada yazılıdır, “vukuatlı nüfus kaydı” da denir…Babanın-dedenin seceresi…Gerçek İstanbullu musun, değil misin?…Orada yazar…* ATATÜRKÜMÜZ; TÜRKİYEMİZ yazıldığı gibi, İSTANBULUMUZ yazılır…Hoca TDK’nın sitesine bakarsan, öğrenirsin…”dile pelesenk olmak” da var orada…Çok bilmişlik yaptın ya; benim “pelesenk”le, senin “persenk” aynı anlamda diye yazıyor sözlüklerde…de’leri-da’ları çok iyi bilirim hızlı yazarken olur böyle yanlışlıklar…Ama ne yazık ki sen yalnızca edebiyat hocalığını biliyorsun…Hoca olduğuna göre; ancak bu meslek için puan tuturacak düzeyde olabilmişsin demek ( bilindiği gibi; Tıp-mühendislik-hukuk-kamu yönetimi puanları yüksektir, eğitim fakültelerini de ortalama zeka düzeyliler kazanabilir, onun için avut kendini hoca, benim yazım yanlışlarımı avlayarak, teselli bulsun ezgin benliğin…)*Beşiktaş-Ortaköy yazılır elbetteki…Ortaköy; Beşiktaş ilçesine bağlı olduğuna göre…Takma kafanı be hoca…Kentsoylu, ulusal solcu bir BEYAZ TÜRKÜM ben; NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE söylemini ilke edinmiş…Yoksa önemli yerlere yazdığım, önemli yazılarımda; özen gösteririm dilbilgisi kurallarına, üstelik yazım klavuzu da kullanırım bu tür yazılarımı yazarken…Ama sizler gibi avamın egemen olduğu bir ortamda ; boşverdim…*Geniş zamanda anlatım başka nasıl olur be hoca?…Kanlıca’da yoğurt yer…Kim yer?…O/selmalema…Sen öğrencilerine öğret dersleri…Benim yanlışlarımın avcısı hoca, git kendi yazdıklarını yeniden incele…Yazdığın bütün yazılarda; ne çok yanlış var ayırdında mısın?..Ve “Boğazın’da” değil de, neden “Boğazın da”…Dahi anlamında kullanılmadı orada…”Boğaz’da yazmalıydın” diye eleştirseydin, bak o zaman doğrusun derdim…Daha “dahi “anlamında mı, yoksa “de-da” anlamında mı, bunun ayırdını bile yapmaktan acizsin be hoca…Senin yetiştireceğin çocuklara vah ki vah…Hoca; sen yoksa 1980 sonrasında, 6 ayda diploma alan eğitim enstitülü ülkücü tosunlardan mısın ki bana bu saldırganlığın, bana bu hazımsızlığın?…Olsun be hoca; sen “edebiyat hocası” olarak işini yapıyorsun, aklının ermediği konulara hiç bulaşmıyorsun…Ne oldu; RTE’nin “al ananı da git” söylemine ilişkin sosyo-ekonomik yorumların?…Birazcık da onlardan konuşalım…Hep gramer, hep gramer…Benim Türkçe yetersizliğim olsa ne yazar hoca?…Türkçe hocalığı yapıp, ekmek yiyen sensin ( ola ki yeni bitirmişlerden olup da henüz ataman yapılmadıysa, bilemem), sen yine de dinle beni; kendi yazdıklarındaki yanlışları gör…Ve peşine takılıp, bana saldıran avaneninkileri de…İlk okul yazsam da, yüksek ilkokullu olsam da; doktoralı olan benim, 1.dereceden yönetici ünvanlı, yeşil pasaportlu olan benim…Yaşamı İstanbul ve Bursa’da geçen benim…Türkçemi eleştirsen de yalnızca bilimsel yazılarımla değil; deneme-şiir-köşe yazısı dalında ulusal düzeyde ödülleri olan da benim…Sanal çöplükte; pek çok yerde yazıları yayınlanan da benim…Daha sayayım mı hoca?…Ama ben Türkçe hocası değilim; yanlış yaparsam, TDK’nın yayınlarından yardım alabilirim…Ama sen hocasın; yalnızca bir hoca…Bana saldırarak; ezgin benliğini rahatlatmak için yakında akıl sağlığını yitirecek bir hocasın, toplumun bütünü 7-17 yaş gurubu öğrencileri gibi sanıp da üstünlük taslamaya çalışan diğer hoca/öğretmen örnekleri gibi…*Diğer parazitlere yanıt vermiyorum; çünkü “bu yazının başlığı senin olduğu için” hoca efendi hazretleri…
ya bu yukarıda kendini anlattığın bölüm bana biraz tanıdık geliyor. hani var ya ben nişantaşı çocuğuyum, benim panik atağım var, beyaz türkleri çekemiyorlar yiiaaavruuum diyen bir tip, neydi onun adı yaaa. bu bu burh yok yok hatırlayamadım.
la havle…selma, sana cevap vermeme sözüm vardı ama dilbilgisibakımından yine aynı cahilliğin berdevam, niye dersineiyice çalışmıyorsun?verdiğim “DERS”lere bire bir yanıt veremediğin gibi çok sevdiğin ve ustası olduğun saptırma, dezenformasyonmadrabazlığını azimle sürdürmüşsün yine.”DERS”ler özelindeki “nato kafa”lığını gözler öüne sereceğim tekrar. atlamadan oku. yakın gözlüğün varsa, takmayı unutma. beyaz ırkının üstünlüğünden ötürü gözlerin henüz bozulmamışsa da, monitöre biraz daha yaklaş, e mi, hadi bakiim!bak, tembel “öğrencim”… öncelikle sana tevcih edilen sorulara teeeek tek yanıt vermeyi öğrenmen gerekiyor, tamam mı?işin gücün sağa sola .ok atmak be selma!upheaval rumuzlu arkadaşın niye avukatlığını yapayım ki!şurada kendi halinde sorbonne üniversitesinde yarı zamanlı semiyoloji dersleri veren küçümen bir doçentim alt tarafı!ben kiiiim, sen kim!size “en’lerin patates cipsi”ni yemeniziöneriyorum bu “en” halinizle.kolesterole amman dikkat!senin bu ırkçı, kategorik düşünme süreçleriyle faaliyet gösteren zavallı beyninle sosyoekonomik hakaretlersavurman ne iğrenç, ne mide bulandırıcı bilemezsin.ola ki, “gecekondulu” olayım… bir insanı oturduğu mekandan ötürü nasıl etiketler ve aşağılarsın?..hiç utanma yok mu, o şişim şişim şişindiğin bedenininkenarında köşesinde?.. kaslarını değil, biraz da vicdanını,insafını geliştir.vicdan denen o evrensel adalet nosyonu hiç mi barınacak yer bulamadı faşist, kafatasçı ruhunda?..senin bu ilkel, ürkütücü, iğrenç kategorik yaftalamazihniyetini kal’e alıp cevap vermek bile fazla aslında.neymiş, burayı ciddiye almıyormuş da, ondan çalaklavye yazıyormuş! yersek… ama ben yemiyorum kafatasçı selma!en temel imla kurallarını bilmiyorsun ve en acınası da bilmediğini bilmiyorsun. bu, en berbatıdır.tedavisi uzun sürer.ayrıca, ha babam yazdığın gibi, bendeniz edebiyathocası da değilim!tıpkı gecekonduda oturmadığım gibi…tıpkı “has” istanbullu olduğum gibi… sanki, bu devirde “istanbullu” olmak bir haltmış gibi…her atışın, daha doğrusu işkembeden sallamanka-ra-va-na!gözlem yetin sıfır olduğu ve hastalık derecesinde kategorize ederek düşünme ilkelliğinden dolayı da saçmasapan “analizler” fışkırtıyorsun ortalığa.güldürüyorsun beni. işkembe-i kübradan bol kepçe sallamaların da olmasa hiç çekilecek dert değilsin selma!üstelik, edebiyat hocası olmaktan ötürü de, gecekonduda oturmaktan dolayı da hiçbir aşağılanma duymazdım.kırk kişiden arta kalıp da hala bakire numarasına yatan bu taşı toprağı namussuzluk kokan köy-kentte yaşamaktan da mutlu değilim.şartlar şu an için bunu gerektiriyor. bursa’yı ise “kafadan” eledim sayende!”DERS 2, DERS 3, DERS 4, DERS 6″ya net, doyurucu,bire bir ve gösterdiğim yanlışlarını, yazdıklarımı okuyup anlamış biri olarak yanıt vermemişsin yine.minder dışına kaçma selma ama!2, 3, 4 ve 6’ya adamakıllı yanıtlar verseydin kalibreni görebilirdik. veremezsin, bilmiyorsun.sana bir kıyağım olsun: adam yayınları’nın ana yazım kılavuzunu edin bir an önce.hani, ciddi mecralara yazı yolluyorsun ya, o bakımdan.bu adını verdiğim kılavuzu edin de, yazını gönderdiğin yerderezil olup komik duruma düşme.zaten burada yeteri kadar rezil duruma düştün, kepaze oldun, oraları kurtar hiç olmazsa…bana dua edeceksin, emin ol! düşmanın bile akıllısı gerek!iyice biliyorum ki, temel imla bilgisinden ve özellikle gözümü tırmalayan bir “böyük” harf kullanma saplantısından birTürkçe yazma cahili olduğun fikri var bende.ama burayı adam yerine koymazmışsın ondan bu kadarözensizmişsin… ne diyelim, öyle olsun.”7-17 yaş gurubu” yazmanı da burayı önemsememene vebizleri denek niyetine kullanmana mı vereceğiz yineırkçı, ilkel zihniyetli, öztürkçeciliğin yılmaz neferi muhteremhaşmetlu selmaelma’cığımız?!seni öztürkçe yazıp konuşan prof. unvanlı türk doktorlarına emanet edip, ulan bator’a yerleşmeyi düşünüyorum artık!senin bu koyu, cüretkar, edepsiz echel halinden gına geldibana!tembel bir yapın da var ve benim ne sabrım var seni adam edecek, ne de zamanım…geriatrik bir vaka ile ise hiiiiç işim olmaz doğrusu!eylerse gurup mihr-i envertekrar tuluudur mukarrer(öyle ya, bu beyitleri yazsa yazsa bir edebiyet hocası yazar,di mi ama?! ah, vasati ve kategorik, analiz fakiri frontal loblar, ahh!)”hiperstar” ajdar’ımızın o dillere persenk olan yapıtınıhatırlayalım ve kendimizden geçelim:”grup olalım grup, öptüm seni şaaap şup”öğreneceğin o kadar çok şey var ki! o kadar olur yani!!!“GRUP” halinde “GURUP/B/A” bakmayı değil, seninlegurup hüznünü yudumlamayı isterdim makbule!ulan bator olmazsa, burkinafaso da olabilir…artık websitesinde ruhlarımıza taciz edenleri kim ruhi mülteci olarak kabul ediyorsa…Allaha emanet olunuz!
“ferdî arzu üzerine”…
ne derim, nasıl teşekkür ederim?neye teşekkür etmeliyim?bence şuna etmeliyim:Ca’nım ülkemde bazı kimseler kendini mizah yapıyor zannedip, aslında üç-beş askerlik anılarından ibaret ve bel altı bir kaç espri marifetiyle İstanbul gecelerini dağıtmaya (ne demekse) devam ediyorlar…Ferhan Şensoy gibi kafasını çalıştıran, ömrünü gerçekten üretmeye ve sanata vakfeden kimselerin neredeyse medyada esamesi okunmuyor…Neden? Adam sosyolojik ve siyasi hiciv yapıyor, yapabiliyor demiyorum, cesur! Yapıyor!Bu rahatsız ediyor, fazla kafa çalıştıran espriler silsilesi bu toplumu ivedikleştirme sürecine bir hakaret sayılıyor neredeyse ve yer verilmiyor bu insanlara!Bu tespitten hareketle,bu yazının sahibi ve özellikle son yorumunda dikkat kesildiğim zeki insan;kelimelerini, göndermelerini, anlatmaya çalışan ifadelerini, bu kadar cömert bir şekilde buraya naklettiğin için, bundan nasiplendiğim için,kendi adıma en azından çok ama çok teşekkür ederim.Bir harf bile öğretenin kölesi olunabilecekken, neler öğreniyorum senden,sadece yapabildiğim teşekkürüm!
her şeyden âzâde fikir teatisi içinde bulunup da,ruhî coşkuyu kalblerinde demleyenlere selâm olsun!
🙂
dem’ ler acımasın ama…
how can I…?
something…
http://www.onpuntocular.com
kapanmadı mı o site?
unknown feelings…
TÜRKÇE’YE KIYMAYIN EFENDİLER!
“sigarayason” olarak sürdürülmekte…Ve “onpuntocular” da, “onpunto”ya emek verenlerin oluşturduğu yeni bir ortam…
dinliyorum…
kalb…