güneşli bir gündü. kahvaltı hazırdı. bedenini kaldırmalıydı rüyalarından ve yatağından._gün-aydın..gün-güzel geçsin._sonunda, hadi üzerine bir şey al gel._tamam.tanıdığınız biri ile karşılıklı evlerde oturmanın bazı yararları vardı. mesela her akşam çay demlemek gerekmez. bu telefona mesaj olarak gelebilir ve sizi gülümsetebilir.dııtt dıttt..’size özel kampanya. 2 bardak çay içene 2 parmak bedava. fırsatı kaçırmayın. parmaklat, bol bol kazan.’yüzünü yıkarken suyun içinden bağırdı; ‘kahvaltıya ne vereceğiz?’ annesine teşekkür etti ve bardağını aldı masaya oturdu. telefon yine çalıyordu. daha önce de çalmış ve duymamışlığa gelmişti. teknolojiye kızacaktı ki kullandığı için kendine kızdı.ısrarla çalıyor, anlaşıldı kurtuluş yok. ‘efendim’orta yaşlarda kadın ağlıyor. ‘kızım, yalvarıyorum beni biraz dinle. seni sevdiğinden ölecek oğlum.’bunun kendisi ile alakalı olmadığını hastalıklı bir sevgiden ileri geldiğini anlatsa anlayabilir mi?güneş gizlenmeye çalışıyor. ‘ben senin kızın olsam’ diye cevap veriyordu kadına.canı sıkıldı, oysa ki ne güzel başlamıştı. en iyisi biraz dolaşmak dedi ve hızlıca hazırlandı. kapıyı açtı. kapısının önündeki çiçeğin ne kadınla ne canıyla ilgisi olmadığını bilerek üzerinden atlarken, arkadaşı; ‘eve götürebilir miyim?’ diye sordu. ‘ne yaparsan yap.’ diye cevap verdi. koşar adımlarla kendini sokağa bıraktı.düşünüyordu;-ne hakları vardı böyle davranmaya! suçlamaya. hatta benden izinsiz sevmeye! madem öyle beni sevgilerinden nasıl sorumlu tutabiliyorlar! katillerle bir tutuyorlar! geçmişten bir günü getirip önüme koyuyorlar. (intihar eden adam-bağırmalar-araba-cam kırıkları…) gün kan.birine merhaba, merhaba ki benden sana zarar gelmez demek, ne kadar zor!-yürümek sakinleştirmişti onu. yeniden eve geldi. yine telefon çalıyordu. anlaşılan dostlar toplanmışlardı.sessize almak yerine kulaklığını taktı. iletiye baktı.‘a…ma s…ın bana ne yaptın. aklımda sen.’bu muydu yani! sevgi bu mu? karşılık beklemek ve saygısızca her ağzına geleni söylemek miydi!nerde o yücelik, her şey bir parça et mi? hani varlık, hayaller..bekleyebilmek, hiç gelmeyeceğini bilse de! sevgi değil miydi sevdiği için güzellikler sunmak! ya da uzaklara gidebilmek. anlamak değil miydi sevdiği için sevmemeye başlamak.‘aşk, git başımdan..’ dedi.gün kararmaya yüz tuttu. annesi portakalı soydu, yanına koydu. kalktı ve uzun uzun öptü annesini, ellerini. şiirlerden uzak durdu. yaşam ile şiir kavga ediyordu. dolabı açtı. susuzluğunu giderecek bir şeylere baktı. kapı çaldı._çok yüzsüzsünüz.__evet öyleyiz._içeri gelin, yapabileceğimizin en iyisi ile tükenelim.telefon çalmaya devam ediyordu.
yorumlar
ya di mi ama.ama başlığa da bayıldım.
”yüzünü yıkarken suyun içinden bağırdı; ‘kahvaltıya ne vereceğiz?’”Bu yazıyı çilekli lolipop yer gibi okudum, bir çırpıda, kalan hoş bir tat..
yüzümü gülümseten bir yazıydı keyifle okudum:)
Harikasın Morfik. Edebiyatın ille de ağdalı cümleler döktürmek olmadığını; son derece içten bir şekilde, adeta kendinle sohbet edermiş gibi de edebi bir anlatıma ulaşılabileceğini gösterdin bize.Yazında bahsettiğin kendin miydin, bilmiyorum. Ama öylesine sıcacık anlatmışsın ki, yazını okurken sanki iç dünyana yaptığın bir yolculukta sana eşlik ediyormuş gibi hissettim kendimi. Tebrikler!
_dialoglar olmuş mu ne_sanırım evet :)sevdim yazınızı.
“a…ma s…ın bana ne yaptın. aklımda sen.”bunu söyleyebilecek karakterde bir adama tel. numarası vermek yapilabilecek en buyuk hata degil mi?
:))
oo bir tat bıraktı ise ve gülümsettiyse ne mutlu bana. ortaamm yine felsefe peşinde, bu ezel hepten bozdu dengeleri. :)suıza, size özellikle teşekkür ederim. etkili bir yazı yazdığımı düşündürdünüz. yorumunuzla size yaşatmışçasına bir hisse kapıldım._dialogglarr!!_tamam.yanılmışım!
aşk, git başımdan…güzel…
yok orası güzel değil. 🙂
ölüm, yaşadığının ispatı.. hakikat çok uzak, hele ölümden büsbütün uzak değil mi? bu yüzden bize yakın mezar taşlarına uzak değil mi?
bi de yorumunuzu ayık kafa ile okuyacağım Azrail Bey. lakin şu an maksimum anladığım;yaşayan ölü diri değişen hiç bir şey yoktur..şarap yer değiştirdi, önce şişedeydi, şimdi içimde.-son kez diyorum, sussss._tamammm.__git, git.._tamam.
sürc-ü lisan ettiysem affola..
:)))
affetmek büyüklüğün şanındandı..anlaşıldı..yani ne desem şimdi..soru mu sordunuz ki??
anlaşılmadığı anlaşılmış en azından,derim..
kongre ne olacak şimdi ortaaam. hı.
” yapabileceğimizin en iyisi ile tükenmek “morfik, güzel kalem….
tükenmez kalem
teşekkür ederim kelebek..nazo, her kalem tükenir. özellikle tükenmez dediklerimiz. 🙂