Bazı organlarımızın iki tane olduğunu bilmek için doktor olmaya gerek yok. Bu organlardan birini kaybettiğinizde, kendinize gerçekten iyi bakmanız gerektiğini ise söylemeye bile ihtiyaç duymuyorum. Önce size arz-talepten bahsedeceğim çünkü.İnsanların, sonsuz ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla piyasadan almaya hazır oldukları mal veya hizmet miktarına talep denir. İnsanların satmaya hazır oldukları mal veya hizmet miktarına ise arz. İsterseniz önce arzdan bahsedelim.Asırlar önce takas yöntemiyle alış veriş yaparken bile, daha ortada hiçbir meslek yokken, muhabbet tellalları varmış. Bunun dünyanın en eski mesleği olmasının sebebi, sizce sadece arz edenlerin namussuzluğundan mı kaynaklanmış? Yoksa dünyanın en eski ihtiyacı bu talebi doğurmuşta mı arz edeni türemiş?Kirli veya temizİhtiyaç varsa talep vardır. Talep varsa arz kesinlikle olacaktır.Size iktisata giriş dersi vermiyorum. Aslında size tsunami felaketinde parasızlıktan böbreklerini satan insanlardan bahsetmek istiyordum. Açlığın sınırlarında bir ay yaşamaktansa, tek böbrekle 3 ay yaşamak için ailenin her bireyinin bir böbreğinden feragat etmesinden söz etmek istiyordum. Bu böbrekler için 500 ila 1000 dolar veren organ mafyalarından söz etmek istiyordum. Sonra İngiliz hastanelerinde bu böbreklerin sahibine 50.000 ila 100.000 pounddan ulaşmasından söz etmek istiyordum. Bu işi yapanlara lanet okumayı planlıyordum.Sonra nedendir, aklıma organ bağışı kartım olmadığı geldi. Hatta halkımızın büyük bir çoğunluğunun gerek garip düşüncelerden, gerek böyle bir şeyden haberleri bile olmamalarından dolayı organ bağış kartları olmadığı…Bir durumdan rahatsızlığımızı belirtmek için öncelikle, o durum için biz bir şey yapmış mıyız ona bakmalıyız. Çünkü çözümün parçası değilseniz, sorunun bir parçasısınızdır.Büyük şehirlerde anneler çocuklarını parklara göndermiyor. Siyah plakasız minibüsler gördüklerinde nefesleri kesiliyor. Çok haklı bir şekilde organ mafyaları, çocukları olan aileleri bir paranoyaya sürüklüyor.Peki organ mafyalarından organ tahsis edenler, içlerinden onlara kirli bir teşekkür ediyorlar mı? Bu arzı sundukları için, memnunlar mı? Hiç düşünüyorlar mı o organ için başka bir annenin canı yandı?Bu arzı sunmalarında, hâlâ ısrarla beş hayatı kurtarabilecek biri için, bir imza atılmıyor olmasının hiç mi suçu yok peki? Birileri gerçektende bu talebin karşılanmamasının bu arzı doğurduğunu göremiyor mu?Gerçektende bu yazıya, tsunamizedeleri sömüren organ mafyasını lanetlemek için başlamıştım. Ama o organ bağış kartını doldurmadan, yani çözümün bir parçası olmadan, en kirli çözümü sunanlara bile, söyleyebilecek bir lafım yok.Yoksa sizin de mi organ bağış kartınız yok?
yorumlar
organ bağışı önemli bir konu.organ bağışı ve ameliyatı derneği yada vakfı kurulmalı.organa ihtiyacı olan hastalara organ, doktor, hastane masrafları bu vakıf yada dernek tarafından ücretsiz sağlanmalı.Organ satmak yasal olarak suç. bu nedenle bağış olmak durumunda, ancak bağışlanan organın ameliyatı da ücretsiz olmalı, doktor ve hastane bu işten para kazanmamalı diye düşünüyorum, yoksa bunun adı bağış olmaz, satış olur.
ben ve bir arkadaşım organlarımızı bağışlamak üzere Şişli Etfal Hastanesine gittik. Çok heyecanlıyız, kalbim duracak da organlarımı hemen alacaklar diye hissediyorum. Bir böbreğe bu kadar manen bağlı olduğumu da bilmezdim. Neyse uzatmayayım. İlk önce güvenliğe sorduk, nereye başvuracağız diye?Adam tutturdu, günah organlarını bağışlama diye. Hadi onu ikna ettik, kan merkezine gittik. Herkes bize garip garip bakıyor. Sıraya girdik, fiş aldırtılar bilmem neee??Ne mi oldu, bekle bekle doktor yok ve hazır olmadığımızı hissedip olay mahallinden tüydükk
uzun süre ikilemler yaşatan bir karar süreci bu…bağış yapmak isteyen kişinin;nevdalist‘in de bahsettiği gibi, öncelikle kendisinin manen hazırlıklı olup olmadığına karar vermesi,hazırlıklı olduğuna karar verdiği takdirde vücudunun tamamını mı yoksa organlarının birkaçını mı bağışlayacağına karar vermesi,kendi ölümünden sonra geride kalan yakınlarının bu bağış konusunda kötü hissetmemeleri için yaşarken onları nasıl ikna edeceğine karar vermesi gerekiyor.insanın kendi yakınlarının ikna kısmı bir hayli karmaşık bir süreç ama mutlaka çözümlenmesi gereken bir paradoks… çünkü ölüm kapıya dayandığında ya da kişi bitkisel hayata girdiğinde bazı organlarının doku kaybı olmaması açısından, daha henüz vücuttaki dolaşım sistemi çalışıyorken alınması gerekiyor. dolayısıyla, kişinin yakınlarının kendi vicdanları ile hesaplaşmaya girmelerini önlemek, kişinin organ bağışı kararının sadece kendisine ait olduğunu ifade etmek, başlı başına bir ikna mekanizması ve güçlü bir irade gerektiriyor.bu süreçlerden geçmek kolay değil fakat bu yol bir kez aşıldığı takdirde, insanın iç huzurunu ifade etmek için sözlerin kifayetsiz kaldığı muhakkak…
organlarımı bağışladım, memnunum
valla benim zati dalağım yok,patlayınca aldılar ben küçükkene.diğerlerinide bağışlamak yemedi.çok doldurmuşlar bizi milletçe çoook.biraz zor değişir bu zihniyet.
kalbini ben istiyorum astral