tidy
tidy

Bu hikayenin birinci bölümünde de belirttiğim gibi, hayat bize kanıksamayı öyle bir öğretmişti ki artık güvenlik görevlilerine telefon açarak “yine aynı gümbürtüyü duyduk” demekle yetiniyorduk. Ben hep merak ediyordum. Acaba güvenlik görevlileri, yaptığımız işlerden sıkılıp kendileriyle dalga geçtiğimizi falan mı düşünüyorlardı? İlk günlerin panik havasını da bir mizansen, bir kurgulama şeklinde tasarladığımıza mı kanaat getirmişlerdi?Bu anlamsız ve ürkütücü gümbürtüler başladığından beri yaklaşık 2 hafta geçmişti. Bir akşam evime dönmek için ofisimden ayrılmış 12.nci katta asansörün gelmesini bekliyordum. Aynı gümbürtü dizlerimi sarstı. “Delirmeden bu bina dışında bir yerde iş bulabilsem ne güzel olurdu” diye düşünürken aynı katta bulunan diğer şirketin kapısından yine bir “fazla mesaici” koşa koşa çıkıp “Asansöre yetiştim, neyse ki!” diye yanımda soluklandı. Sonra da hızla geri dönüp şirketine tekrar girerken ve elindeki tıka basa evrakla dolu çantayı savura savura koşuştururken “Lütfen asansörü bekletir misiniz? Bir şeyi kontrol edip hemen döneceğim!” diye ricada bulundu.bu bir pilli patisözüdür!Page copy protected against web site content infringement by Copyscape Asansör geldi. O gece, alışılmışın ötesinde, o gümbürtüyü ikinci kez duydum ve çok korktum. Bir an asansörü falan bırakıp merdivenlerden inmeyi düşünürken yan şirketin çalışanı olan tombul beyefendi koşa koşa yetişti ve “Beklediğiniz için teşekkür ederim” diyerek sanki o kattan kaçarcasına asansöre atladı. Beyefendi nefes nefese bir halde soluklanmaya çalışırken kendisine “Siz de bir gümbürtü duydunuz değil mi?” diye sordum. Bana dönüp “Şey, kusura bakmayın, sizi rahatsız ediyor olabilir bu yaptığım, ama kendimi engelleyemiyorum. Her akşam çıkarken kasanın kilitli olduğunu kontrol etmem gerekiyor. Yoksa gece rüyalarıma giriyor. Bu işyerinde çalışmaya başlayalı yaklaşık 2 hafta oluyor. Aslında sizin şirkete de haber vermem gerekirdi ama yaptığımın garip algılanacağını bildiğimden çok çekindim.” dedi.Adam bir solukta bunları bana anlatırken benim kafamın içinde sanki “Nasıl yani? Nasıl yani? Nasıl yani?” diyip duran takılmış bir plak vardı…Giriş katında indiğimizde, bir an, adamı güvenlikçilere tanıştırıp gümbürtülerden kendisinin sorumlu olduğunu söylemek istedim. Sonra adamın telaşlı halinde birşeyler sezip bu hareketimi bir müddet ertelemeye karar verdim. Güvenlik kartlarımızı okutup binadan çıkarken adam bana hala anlatıyordu.Bir tatile çıkarken her seferinde arabayla 10-15 km sürdükten sonra bile karısının tüm ısrarlarına rağmen eve geri dönüp tüm muslukların, pencerelerin, tüpün, evdeki kasanın, elektrik şalterlerinin kapalı ve kilitli olduklarını şahsen kontrol ediyordu. Bunu yapmaktan kendini alamıyordu. Bir önceki işyerinden ayrılmak zorunda bırakılmasına sebep yine bu alışkanlığı idi. Şirketin bilmem kaç ton ağırlığındaki kasasını tüm anahtarları ile kilitledikten sonra, bir de kasanın yuvarlak direksiyonlu kilidinden tutup kendine doğru bir kez çekerek, artık kasanın tam olarak kilitli olduğuna kanaat getirmeden, içi rahat etmiyordu.Adamla otobüs durağına yürürken, ne diyeceğimi bilemez bir halde susuyordum. Adam hala anlatıyordu. Yeni iş yerinde insanlar onun bu tuhaf davranışını yadırgamasınlar diye 2 haftadır herkesin gitmesini bekliyordu. Kendi işlerini de bitirdikten sonra kasasını kilitleyip koşa koşa evine gidiyordu. “Neden koşa koşa?” diye sormakta boş bulundum. Adam bana hayretle dönüp “E, ya kilitlediğimi unutursam, yoldan dönmek daha zor, o yüzden kasayı kilitlediğimden emin olduktan sonra asansörle aşağı inmek için çabuk hareket ediyorum ki aklıma başka birşey takılıp da kilitlediğimi unutmayayım.” dedi. Bunu anlayamayışımı da anlamadı.Normallik nerede başlıyor? Nerede son buluyordu? Adam öğlen tatillerinde acaba hiç mi yemeğe falan çıkmıyordu? Çünkü öğlende gümbürtü işitmiyorduk. Neden bir doktora görünmüyordu? Bunları iş arkadaşlarıma yarın olduğunda anlatmalı mıydım? Güvenlikçilere bildirdiğimizde adama nasıl bir yaptırımda bulunulurdu? O arada otobüsüm geldi. İyi akşamlar dileyerek adamın yanından ayrılırken, dalgın bir şekilde, kendi hayatımın zorluklarını tekrar gözden geçirmem gerektiğine karar verdim.