renk olsun
renk olsun

Caddede yürürken bir anda onu görürsünüz, elinde küçük bir çocuk, diğeri de karnında.Ve o anda aklınızdan o kadar çok şey geçer ki, ruhunuz daralır. Sonra şunu farkedersiztuhaf bir rahatlama, çünkü o sizi görmemiştir.Karmakarışık duygular içinde, kafanızda geçit tören yapan keşkelerle, eğerlerle öylecekalırsınız, kararsız.*Başka bir şehirdesinizdir, kafada pek çok sorun, yetişecekmiş gibi görünmeyen işler,garip bir yalnızlık hissi ve süpriz!-Merhaba!-Hı?!-Hatırlayamadın herhalde?-Ee, e, evet, evet tabii ki hatırladım (‘yalan, nerden hatırladın?’) nasılsın?Gerçekten hatırladığında burkulursun, hayat, kimleri, nerelere savurup atmış, bir zamanlaro kadar yakın olanlar şimdi ne kadar uzak anılara dönüşmüş. Bu kadar çabuk mu? Daha yaşımızne ki?*Bir düğün, bir tanıdık daha gidiyor (?), Allah mesud etsin. İnsanlar. Kimi tanıdık, kimideğil.Birden bir çift göz, diğerlerinden farklı, diğerlerinden başka anlamı olan..Bakamazsın rahatça, belki bir an kaçamak.Evet, düğün bitti, burdan ötesi vijdan azabı, hayırlı olsun!*Nefret anları..-Tamam mı, geldin mi?’Tanrım, bu kadar duygusuz, bu kadar ruhsuz, bu kadar hain soru mu olur? Bu alçaklığı hakedecekne yapmış olabilirim?’-Geldim, lanet olsun! Gelemez olaydım!*Gülümseten anlar..Bir cafede bacak bacak üstüne atmış, çayını yudumlarken, yan masadan bir kızın sana baktığınıfarkedersin, kız eğilip arkadaşının kulağına bir şeyler fısıldar, sonra ikisi birden 45 numaraayakkabılarına bakıp gülüşürler..*Bir düşünce..’Açık toplum açıldıkça bayağılaşıyor mu?’*Son düşünce..’Caminin mumunu yiyen kedinin gözü kör olsun’