bildirgec.org

niye ??

morfik | 26 January 2009 10:31

Bir yol. Parke taşları olmaksızın, topraksız, tozsuz , kokusuz..sadece yol.ve kırk üç insan adım adım ilerliyor varacaklarına.Kimi geç kalmış beş on dakika. Kimi gidemeyecek. Kimi erken davranmış. Kimi tam zamanında. Kimi, zaman kavramından mahrum.Siyah paltolu adam heyecanlı, baklava dilimli adam, kot pantolonlu delikanlı, koyu kahve gömlekli adam hepsinden heyecanlı, mavi yeşil karışımı gözlerine bakmadan geçtiğim bitkin delikanlı da bitkinliğine rağmen heyecanlı..Muhtemelen gri iç çamaşırlı bakir sevgili, siyah çoraplarını özenle giydiğini düşündüğüm umutsuz baba, beyaz atletini dün giymiş anlaşılması zor hasta, beresinin içerisinde dağınık saçlarını saklayan abi, siyah kol saatini bir süs olarak taşımayı çoktan bırakmış evlat, abiden daha heyecanlı..bağcıklı siyah ayakkabılarıyla evden ilk çıkan kardeş, elleri narin ve kapalı müzisyen , heyecanlı, burnuna darbe almış adamın- her insana özgü bulunan o parçacık ne ise kırılmış işte, o da heyecanlı..kirli sakallarıyla avare mühendis, kolları bir maymununki ile aynı uzunlukta olan çocuk da heyecanlı..21,5 erkek heyecanlı..ve çekingen, tutuk, kararlı , yalnız, sevimli, karakterli.. aşık.Tüm oldukları bu.daha fazlası yok. daha az değil. İlerliyorlar , başları ne yerde ne gökte.21.5 kadın yol-da. Bir diğeri bir diğerinin aynısı.Yaylanan yürüyüşleriyle , oynak kıvrımlı yuvarlak hatlarıyla dikkatsizce salınan, gözlerinin içinden yağmur geç(t)en, yol renginde teni ile belirsiz yolunda..Ve anlatacakken o kadınları gümmmmmm diye bir ses duyuldu.Adamlar kadınlar heyecansız..Yol darmadağın.İrice duvarlar, buzlu camlar, sandalyeler, müzik aletleri, iki kazak, kocaman bir kanepe, zinciriyle savrulmuş küvet tıpası, kırmızı bir çakmak, salata tabağı, en büyüğü numaralı sutyen, mor çiçekli kefen, bir yudumluk kahve… düşmüş yola.Düş-müş…Varacak..bu yoldan bağımsız binlerce yolda 21,5 kadın ve adam, siyah paltosuyla, koyu kahve gömleğiyle , baklava dilimleriyle , birbirinin aynısı ilerliyor.Ve bu yolun kenarlarındaki binalardan, bağımsız binlerce binada tıpatıp yaşanıyor.adam kadının saçının çekiyor , aynı anda,binlerce çocuk o vakit uyuyorken aynı karabasanda havale geçiriyor, iki arkadaş gülüyor, kazma yukarı kalkıyor, bir makine çalışıyor, binlerce ağaçtan beş damarlı – turuncu ile sarının yüz çeşidini taşıyan aynı yaprak düşüyor,seviyorum diyor kadınlar, ağlıyor dudağının uçuğuyla yaşlılar, aynı film çekiliyor- mor kravatlı figüran duruyor durması gerektiği yerde, v yakalı yeşil elbisenin içindeki 14 lükler aynı kitabı okuyorlar, aynı bakışı sergiliyorlar, bir topun peşinde koşuyor 11 genç, üç (bin) kişi arabanın içinde dönemeçte çarpışıyorlar, beş şık giyimli adam koyunun en kahvesinde –bej renkli odalarda hararetle hayır diyorlar…birbirinden bağımsız binlerce yerde aynı görüntüler aynı anda geçmekte.Ve izleniyor yollar. Dinleniyorlar.dinleniyorlar.Niye?

yorumlar

ferplexfol | 26 January 2009 10:57

21,5 erkek +21,5 kadın =kırk üç(43) insanBu matematikte yanlışlık var “..,5 ” nedir?Çoluk çocuk mu?Yine de yanlış?iNSAN HALLERİ güzel.

pilli pati | 26 January 2009 13:00

benim de gözümde patlayan Konsolosluk binasıyla Beyoğlu canlandı birden! ölü güvercinleri de senaryonun bir köşesine yerleştirdim istemeden.

morfik | 26 January 2009 15:45

linet, çok haklısın..açıklama :1-din-leniyor..2-dinlen-iyor..3-dinleniyor.niye ?ne zaman sanat oluyordu ? anlaşılmadığında mı, anlatamadığında mı ?

Yorum yapabilmek için giriş yapmış olmalısınız.

Niye?

theaob | 19 June 2006 13:21

Sizce yazımız yayınlandığında da mail almalı mıyız? Onaylanmadığında aldığımız gibi yani….

Yorum yapabilmek için giriş yapmış olmalısınız.