Bu başlıkta kullandığım neo-köşe yazarı teriminin bir tanımını yapmak lazım sanırım, zira -daha önce kullanılmı olabilirbaşka bi yerde- bu kullanımını şu anda ben uydurdum ve yazı da bu uyduruşumun üzerinden gideceğim; İşte tanım:Bir şekilde gazete’nin ekinde kendine bir yer edinmiş, sahip olduğu bi miktar bilgiyle her konuda ahkam kesip bir de “ben dün şu yaptım” tadlı bir nevi “görün nerelerde geziyorum” havasında süsledikleri yazılarıyla bu bir şekilde edindikleri yere tecavüz eden kişiye neo-köşe yazarı denir (dedim).İlk başta Hıncal Uluç ve Ayşe Arman’la başladı bu akım. Onların durumu için pek tecavüz etmek söz konusu değil. Sonuçta biraz Türk Basını içinde öncülük yaptılar. Hıncal Uluç daha kültürel ve sporsalolaylara yaknsarken Ayşe Arman gittikçe olayı karınbölgesindeki sinir uçlarına getirdi. Ama iki yazarın da oldukça geniş bir okur kitlesi var.Asıl sözünü ettiğim tecavüzcü (analrapist hatta) sınıfına girenler sürmanşete renkli renkli kutularda verdiği haberleri iç sayfa da devam etmeyen, sosyete fotoğraf galerisi görnümündeki, araya nedense anlamsız kelimelerin karıştığı büyük-gazete-ekleri’nde (bkz. hürriyet kelebek) yazan insanlar. Haber yaparken kaynak göstermekten aciz, sinemaya gidince ertesi gün alakasız yorumlar yapan, kimsenin merak etmediği konularda düşünce belirtip entropy kavramıyla oynaşan insanlardır bunlar. Onur Baştürk gibi bir hilkat garibesini de içlerinde barındıran topluluk öyle bir trend haline dönüştü ki bir zamanlar bilişim teknolojileri hakkında yazan Yurtsan Atakan bile şimdi onlardan biri.Serdar TurgutMadem köşeler böyle amatör blog kıvamında olacak, o zaman bu insanlardan çok daha kalemine hakim, dediğini bilen insanlar olduğunu bu ülkede hatırlasın genel yayın yönetmenleri. Sanırım bu konuda en çok örnek olacak isim ise Serdar Turgut. Zamanında Hürriyet İnternet Sitesi’nde Agora ile yazarlar yetiştirmeye çalışan Turgut şimdi de Akşam’da yazacak amatör köşe yazarları(daha doğru bir kelime henüz köşe yazarı olmamış yazar adayları ) arıyor.Yok eğer istenilen bu değilse o zaman eskiden olduğu gibi temalı yazılara geri dönülsün, her gün bu kifayetsiz adamların yazdığı yazılara para ödemeyelim. Bir gün bir Tiyatro eleştirmeni yazsın, ertesi gün bir sinema eleştirmeni, vs.ABD’de şu anda halk blogger’ları gazetelerden daha kaliteli buluyor. ABD gazeteleri belki de tarihin internet yayıncılığı adına en önemli anında yeterince hızlı cevap veremediler, öngörülü olamadılar ve ABD’de bloggerlar da gerçekten iyiydiler. Bunların birleşimi şu andaki durumu oluşturdu.Şimdi Türk blog’ları, her geçen gün gelişen RSS Reader’lar, hatta gelecek Microsoft Live’da default olarak built- in gelecek rss readera sahip MS Outlook ile donatılmış bilgisayarlar ile beraber basının elinden sahip olduğu gücü almaya giderek yaklaşıyorlar hele Türk Medya Yöneticileri ABD’deki meslektaşlarının yaptığı hataları tekrar etmekte ısrarlı olurlarsa süreç sanılandan daha hızlı da gerçekleşebilir.Bu konuberaberinde düşünlmesi gereken noktalar da getirmiyor değil; Türk halkının internet yayıncılığını nasıl takip edeceği, ne gibi olaylarla karşılacağımız, ne derece sansasyonel blogcuların çıkacağı ve ilk kimin blogunda yazdıkları için tutuklanacağı bunladan bazıları. Hatta biraz girişimcilikle bu konulara değinen siteler açıp iyi para yapabilirim (ağzımdan kaçtı).