bildirgec.org

köşe yazarları hakkında tüm yazılar

Yeni Siteler Keşfedelim – II

Atomic Bomb | 06 September 2010 14:33

CloudCanvas: Online bir resim düzenleme programı arıyorsanız, üstelik bunun bedava olmasını istiyorsanız bu site biçilmiş kaftan. CloudCanvas, HTML5 tabanlı olduğundan flash veya tarayıcınıza herhangi bir eklenti kullanmadan çalıştırılabiliyor.

Xroxy: Bazen internetin güzel hizmetlere erişmek o kadar kolay olamayabiliyor. Kimi siteler sadece amerikan ip’lerini kabul ediyor, bunlara girebilmek için proxylere ihtiyacımız olabilir. İşte taze ve kaliteli proxy listeleri için bu siteyi kullanabilirsiniz.

köşe yazarları tek sitede

mau | 27 June 2007 10:28

İnternetten gazete makalelerini okurken herbir gazetenin sitesine ayrı ayrı girmek bazen yorucu geliyor. Buna çözüm getirebilecek bir site.Peki sitede neler var? buradan buyrun

-Gazetelerden eklenen köşe yazıları
-Elektronik kitaplar
-Kitap özetleri
-Şarkı sözleri
-Biyografiler
-Karikatürler
-Denemeler

Ayrıca yazıları puanlayabilir ve popülerliğine göre sılalayabilirsiniz.

27 Maddede Bir Köşe Yazısı Yazdım

MisterMadDog | 13 June 2006 23:12

  1. Geçen bir yerlerde bahsi geçti de hayvanseverler falan. Ben de hayvanseverim ama tek bir hayvanı seviyorum. Baykuş. Baykuş’a aşığım ben. Çok süper, asil, efendi, sakin, bilgili, kültürlü, güçlü, karakterli, tuttuğunu koparan, cesur, yürekli, mert, delikanlı bir hayvandır. Gözlerindeki anlamı başka hayvanlarda arayamazsınız. Size bazen boş boş bakar ama aslında hayatınızın ne kadar da amaçsız, ne kadar da gereksiz ve milyarlarca insanın yaşadığı bu dünyada ne kadar önemsiz olduğunuzu anlatma çabasıdır. Baykuş, çok zeki hayvandır. Bir de Baykuş, hiç lakait değildir. Çok hoşsohbettir. Böyle bir başlarsınız dertlerinizi anlatmaya hem dinler, hem de derman olur. Böyle de enteresan bir kişiliğe sahiptir Baykuş. Baykuş, sadece bir hayvan değilidir, farklı bir manifestoya sahip komünisttir Baykuş. Siyasi görüşü hiç değişmez, hep solcudur. Tek eksiği belki de tarafsız bakamamasıdır siyasi olaylara. Eee, gülü seven dikene katlanır.
  2. Havalar diyorum çok ısındıı…
  3. Cidden çok sıcak. Bu sabah gazete almak için çıktığımda, insanların yüzündeki sıcaktan bezmişlik ve boşvermişlik bana da yansıdı. Gazeteyi de almadım. İki ekmek, altı tane de sade poğaça (ne manyak bi kelimeymiş poğaça bu arada) aldım. Gittim eve, evin balkonunda ohh misler gibi yayıla yayıla…
    Sıcaklardan kafayı yiyen insanlar konusunu açmak istiyorum yüksek müsadenizle. Bazen rastlıyorum da sokakta aşırı sıcak nedeniyele kaldırım taşına çömmüş “sıcaksssıcakksıkcakkk” diye sayıklayan çocuklar mı dersiniz yoksa serinlemek için toprağı kazanlar mı? Bu tür şeyler hep oluyor. Yanlız bakıcağınız yeri biraz dikkatli seçmeniz mühim olan.
  4. Elektrik süpürgesine katlanamam.
  5. Yeri gelmişken söyliyim bu köşenin anafikri Alpay Öktem’e aittir. Kendisi bu köşenin orjinalini Penguen’de yazmaktadır, ben ondan çalaraktan bu köşeyi nesilden nesile aktarıyorum.
  6. Esin Özbek’in çizim tarzı her ne kadar enteresan olsa da diyalogsuz karikatürlere daha bir hakim gibi geliyor bana…
  7. Hakim dedim de aklıma Danıştay geldi. Üzücü şeyler bunlar, kınıyoruz.
  8. Ekşi Sözlük’te “Tayyip Bey’in Yumurtaları” başlığına bir bakıverin. Bakın ki AKP’ye oy vermiştiyseniz kimi başımıza getirttiğinizi görün. Görün ki ders alın. Ders alın ki aynı hatayı bir daha yapmayın. Aynı hatayı bir daha yapmayın ki ülke kurtulsun. Ülke kurtulsun ki refah içinde yaşayalım. Refah içinde yaşayalım ki sokakta rahat rahat yürüyebilelim. Ki, zaten çoğunlukla o konuda aşırı bir sıkıntımız yok. İşte zincirin koptuğu yer…
  9. Avni’yi özledim.
  10. Oğuz Aral’ı da özledim.
  11. Fikret Mualla ile ilgili bir yazı yazmaya karar verdiğimde daha 20 yaşındaydım. Şimdiyse 21 yaşındayım. Doğum günümden bir gün önce karar vermiştim.
  12. Biliyorum iğrençti.
  13. Ama napabilrdim ki akrabalarınız sizden bişey rica etti mi yapacaksınız…
  14. Çok saçma bir olay bu da.
  15. Ayh, havalar da ısındı.
  16. Havalar diyorum havalar…
  17. Akrabalar, ne garip bişeydir akrabası olması insanın. Ya da akraba olmanın gerekleri nedir? Sadece kan bağı mı? Yok işte öyle değil, akraban oldu mu gideceksin ondan köşesine aptal bir espri yazmasını isteyeceksin, arabanı yıkamasını isteyeceksin, internetten kız bulmasını isteyeceksin, kız msn’i isteyeceksin, paraydı borçtu isteyeceksin, televizyonun kumandasını isteyeceksin ki kendi kanalını açabilesin, futbolunu akrabanın kendi evinde izleyebilesin, sonra akrabanın son model arabasını ödünç alacaksın, o arabayla kız tavlayacaksın, arabayı gidip bir güzel vurup da yüzünde aptal bir sırıtışla akrabadan özür dileyecek, anahtarı eline tutuşturup bir minübüsle ortamdan sıvışacaksın, DVD’leri ödünç alıp 6 ay sonra çizik içinde getireceksin, yeni bir elektronik alet varsa akrabanın onu alacaksın, bir gün sonra getiririm deyip aletin bir tarafına koyacaksın, evleriniz yakınsa dakka başı kapısını çalacaksın, iki dakka rahat bırakmayacaksın, bilgisayarına el koyacaksın, çok önemli bir işi olsa bile iki dakka oyun oyniyim diyecek, akşama kadar gitmeyeceksin…
  18. Akraba dediğin böyle olur. Ben başka şekilde akraba istemem
  19. Bir televizyon programı yapsam ve o programa canlı yayında Bülent Ersoy bağlansa en dikkat edeceğim şey Bülent Hanım’a yanlışlıkla Bülent Bey dememek olurdu.
  20. “Eşitliğe inanmayanlar mezarları ziyaret etmelidirler” diye bir söz duyumsadım geçenlerde, kime söylesem çok güzel deyince yazma ihtiyacı hissettim.
  21. Okan Bayülgen çok enteresan bir tip yahu…
  22. Sanki bilmiyormuşsunuz gibi söylüyorum üzerime afiyet… hehe…
  23. Yanlız o değil de bazen Medya Arkası’nda yada Top5’lerde falan Okan Bayülgen oluyor ve “duur” diye bağırdığında VTR’deki Okan’ın sözü dinleniyor. Bundan komiği yok. Hayatımda görmedim böyle birşey…
  24. Bizim okulda çeteler vardı. Ortaokuldan bahsediyorum. Ne feci şeydir o çeteler. Ya da çete demesek bile böyle serseri çocuklar vardı. Her sınıfta vardır ya onlardan. İşte bir gün bu serseri çocuklardan biri benden yarın getirmem için bir miktar para istedi. Hatırlamıyorum ne kadar istediğini, neyse önemli değil o zaten. Ama iyi paraydı yani, öyle hemen elde edemezdim o parayı. Getirmezsem beni dövmekle tehdit etmişti. Hatta o anda nasıl döveceğini anlamam için karnıma bir yumruk bile yemiştim. Ama “hayır” dedim. “Getirmeyeceğim”. Çok pis dayak yemiştim ama en azından o serseriden korkmamış, cesurca ona karşı durmuştum. Bu yeterliydi benim için.
  25. Kavga etmeyi bilmek lazım olabiliyor bazen.
  26. Evet evet, kavga etmeyi bilmek lazım gerçekten…
    Kavga izlemeyi severim yanlız. Kavga izlemek güzeldir. Catfight daha bir ilginç olur. Saç-baş kalmaz ortalıkta…
  27. Bu köşeyi de burda bitirmeyi uygun buldum, okuyan tüm Hafif.org sakinlerine selamlar sevgiler, Alpay abi affet, köpeğin olayım…

Neo-Köşe Yazarları ve Türk Basını’nın Blogculara Karşı Geleceği

admin | 23 March 2006 22:14

Bu başlıkta kullandığım neo-köşe yazarı teriminin bir tanımını yapmak lazım sanırım, zira -daha önce kullanılmı olabilirbaşka bi yerde- bu kullanımını şu anda ben uydurdum ve yazı da bu uyduruşumun üzerinden gideceğim; İşte tanım:Bir şekilde gazete’nin ekinde kendine bir yer edinmiş, sahip olduğu bi miktar bilgiyle her konuda ahkam kesip bir de “ben dün şu yaptım” tadlı bir nevi “görün nerelerde geziyorum” havasında süsledikleri yazılarıyla bu bir şekilde edindikleri yere tecavüz eden kişiye neo-köşe yazarı denir (dedim).

İlk başta Hıncal Uluç ve Ayşe Arman’la başladı bu akım. Onların durumu için pek tecavüz etmek söz konusu değil. Sonuçta biraz Türk Basını içinde öncülük yaptılar. Hıncal Uluç daha kültürel ve sporsalolaylara yaknsarken Ayşe Arman gittikçe olayı karınbölgesindeki sinir uçlarına getirdi. Ama iki yazarın da oldukça geniş bir okur kitlesi var.