Bu resim 1994’te Sudan’daki kıtlık sırasında fotoğrafçı Kevin Carter tarafından çekildi ve Kevin Carter’a pulitzer ödülünü kazandırdı. Fotoğraftaki çocuk emekleyerek 1 Km uzaklıktaki Birleşmiş Milletler Yemek Kampına gitmeye çalışıyor. Arkasındaki akbaba ise çocuğun ölmesini bekliyor. Kevin Carter fotoğrafı çektikten sonra ordan uzaklaşıyor ve çocuğa ne olduğu hala bilinmiyor. Kevin Carter 3 ay sonra vicdan azabına dayanamayarak depresyona giriyor ve intihar ediyor.
Ve Dünya hala dönüyor.
yorumlar
olduğunda odaların duvarlarına böyle resimler asıcam ki, hiçbi zaman unutmiyim! unutup da şükürsüzlük etmiyim! off insanlar ne hale geldi yaa!!!
ölüyor?
guzel resimde alta zenstation yazsandaha ıyı olurdu
vicdan azabından intihar ediyor
iyi mi kötü mü bilinmez ama hayat devam ediyor …
yoksa biz de tüm bu olanların suçortağı mıyız ?
ahmet telli demiş ya :
kalbim, bağışlanmayacak birşey yap ve
katlanma bu dünyaya …
UN’a eriştiğinde yemeği fazla kaçırıyor.
belgesel çekicez, doğal hayata karışmayacağız diye petrole bulanmış karabatağa dokunmaz, şu çocuğu kucaklayıp goturmezler… oysa yumurtayi en bastan kiranlar, afrikayi yuzyillarca somuren, dunyayi hasta edenler kendileri. ikiyuzluler. akbabalar gozlerini oysun.
Carter, bir anlamda böyle dangalak bir ödülün bedelini ödemiş. Adım gibi eminim, bu herifler bir nevi ‘duygu mühendisliği’ icat etmiş ve çoğunluk insanın tepkilerini ve elde edecekleri çıkarı sentine kadar hesaplamıştır. Beni düşündüren, gösterdiklerinden çok benden sakladıkları, daha sonra da hiç bir şey olmamış gibi insanlık adına ahkam kesmeleri. Şu an Guantenamo’dakiler o çocuğun yerinde olmak için canını verir heralde!?! Hah, işte yine aynı şey oldu, Guantenamo diye bir yer olduğunu söylediler, bilmemizi sağladılar.
İşte tam da bu. Beni sana hasta eden. Bu tedavi edilmez espri anlayışın. Şapka kalkmış havaya ucu görünmüş penisin yine çok yaşa contra muhteşemsin
ne malum vicdan azabına dayanamayıp gittiği?intihar kadar kişisel başka bişey düşünemiyorum.ne malum sevgilisini on yedi yaşında yakışıklı,azgın ve son dereceLatin bir metroseksüel-jigolo adayıyla basıp,sonra dayanamayarak intihar etmediği?
intihar mektubu adında birşey var değil mi?
Ne mektubu canım bırak kızcağız fantaaazi yapıyor. 20 dakikalık periyotlar arasında
Carter icin haketmis demiyorum icimden, sadece yazik olmus diyorum. Onun hayati da bu cocugunki kadar degerli benim gozumde (cogu kimse icin ise daha degerli). Bu cocugunun olumunden o sorumlu degil ki. Belki onu icin icin kemiren o cocugun acligini ‘olumsuzlestirdigi’ icin kazandigi paralardir.Belki de sevgilisinden ayrilmistir depresyon felan filan cekmistir fisini. 1 km varmis el insaf, bende o sicakta o kadar yolu yurumektense suracikta devrilip olmeyi secerdim dogrusu.
Şu fotoğraf çekilmeseydi kaçımızın Sudan’daki kıtlıktan haberi olacaktı çok merak ediyorum doğrusu.. Popüler kültür malzemesi yada değil, fotoğrafın altında açıklama olmasa bile ne kadar etkili olduğu ortada. Bu kadar trajik görünmüyor belki ama hergün bunun gibi binlerce fotoğrafla karşılaşıyoruz ve yaptığımız Kevin Carter gibi kıçımızı dönüp gitmek, eh dünya dönüyor demek!
Allah’tan Kevin Carter’ı affetmesini diliyorum. İnsanlara ders alınacak bir bir şey icra etmiş. Yıllarca birçok insan bundan ders alacak ve birşeylerin düzelmesi için çaba sarf edecektir. Kevin’in sayesinde sonuçta.
sen -akıllara seza- müthiş algılama kapasitende -allah!sen bizi koru yarabbi-,yukarıdaki en yukarıdaki satırlardan adamın intihar mektubuna dair birşey gördürsen bana da gösterdi,ulan amma atmışım bende diyeyim. Böyle bilmişlik yapacağına türk filmleri zerk ettiğin post-modern genç kız imajını güncelle.
Merak ediyorum beni bilgilendirirseniz sevinirim. Bu zınıcların alayı birbirine benziyor zaten.Kim bu fotograftaki çocuğun öldüğünü anlamış. Çocuk görünüş itibariyle çoktan ölmüş tek yapabileceği iyi bir büyü yardımıyla “lich” olmaya çalışmaktır. Esas konuya gelirsek çocuğun öldüğü olayı sanki dramatizasyon gibi geldi bana. Yüksek ihtimalle ölmüştür tabi ama kim “Aha bu fotodaki çocuktur ve ölmüştür” demiştir, kim araştırmıştır ve o koşullarda çocuğun ölüsünü bulmuştur. Hayır yüzü de seçilmiyor. Yok Kevin Carter “Bakalım çocuk yaşayacak mı diye?” olayı sonuna kadar izlediyse ve bundan vicdan azabı çekip intihar ettiyse gebersin zaten. Bence Kevin’in inithar edeceği varmış, “Dur olaya hümanist boyut getireyim de boynuz yiyip intihar etmiş demesinler” demiş. Bence akbaba da ölmüştür şimdiye onu da belirteyim çünkü Sudanlılardan et çıkmaz.
allahım nedir bu asabiyet, stres, gocunma, “susss cevap verme bana bakiim” tavırları, -allah! sen yine yardım et, hep bizi koru yarabbim!”-mornehir yukarıda yazılan 10 satırla fotoğrafın öyküsünü açıklayamazsın. Carter’in geride bıraktığı bir intihar notu var ve bu nottta açıkça çektiği vicdan azabının izlerini herkes görebilir.benim söylediklerim, senin türk filmlerindeki most modern kızların fantazilerine oranla çok daha anlaşılabilir ve mantıklı.sana senin sözlerinle yanıt veriyorum. fikirlerime ne oranda saygılıysan, o oranda saygı görürsün.hafif olalım biraz, derim ..
bu sitedeki linke tıklayınca, “bir tas bedava çorba göndermiş oluyorsunuz” diyorlar.
bi tas çorba için link tıklattıranı bi yakalarsam…..
Uvercinka muz orta yapınca bana sadece dokunmak kaldı matemim.Ee kalede de sen olunca‚ Hayrettinle Rıdvanın meşhur bir pozisyonunu hatırlattı. Aramızda Allahtan şapka var.
bir de oturduğu yerden ahkâm kesenler var, bak işte onlar aklı başında, kendini bilen insanlar…
Sevgililer gününün ertesi günü Kocakafa Hayrettine benzetilmek. Üstelik tekmelenmekten morarmış kıçdaki ekimozlar daha yeni sarıya dönerken. Hem de ben -ufuktaki iti görür götündeki biti görmez- sitiliyle Sırpkaplanı Simoya benzerken. Her bünyenin kaldırabileceği bir aşağılanma miktarı mevcuttur netekim.
Anısı biz olalım bu sokakların
Öpüşmediğimiz tek saçak altı
Hiç bir otobüs durağı kalmasın
Biz yürüyelim kent güzelleşsin
Biz yürüyelim çiçekler açsın
Gürültüsüz sözcükler bulalım
Yeni sevinçlere benzeyen………..
Ahmet TELLİ
🙂
Herbirimiz o çocuğun ve o çocuk gibi milyonlarcasının akıbetinden sorumluyuz,bana ne benden uzak ben görmüyorum demek bir caninin gözünü bile kırpmadan kitleleri öldürmesinden farksız değildir.Bu yazıları okuduktan 5 dakika sonra yazılı olanları ve resimleri tamamen aklınızdan çıkaracak kendi dünyamıza dönecek kendi kavgamızı sürdürmeye devam edeceğiz,hiçbirimiz kılımızı bile kıpırdatmıyacak ve alnımıza CANİ damgasını fütürsuzca umursamadan yiyeceğiz ama bundan ne kendimizin nede başkalarının haberi olacak hayatımıza yürüyecek diğer canilerle gülecek konuşacak ticaret yapacağız ve şu anda yada o anda caniliğin kelime anlamını bile öğrenmeye fırsat bulmamış hatta mama demeye bile mecali kalmamış günahsız körpe bir bedeni bir kaşık çorba için toprak yüzeyinde sürüklediği kendine bile ağır gelen bedenini ölüm anında izliyor olacağız evet biz “O” yuz o resimdeyiz biz biraz boynumuz uzamış kanat eklenmiş melekler gibi ama melek değiliz biz,BİZ AKBABAYIZ sürekli tüketen tükettikçe doymayan ve tüketim zevkimizden dolayı dünyada bizim bu tutkumuzu doyurmak için olan caniliklere gözlerini kapamış bir “AKBABA“