Aşağıda okuyacağınız cümleleri, özenle seçtiğim kelimelerle kurduğumdan emin olabilirsiniz. Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. Cumhuriyet çocuğuyum. Atatürk ilke ve inkılapları sayesinde gericilikten adım adım uzaklaşmış aydınlığa çıkmak için büyük mücadeleler veren Türk’ün evladıyım. Bana sunulanla yetinmeyip daha çok çalışmayı ve ülkeme milletime yararlı bir insan olmayı amaç edinmiş bir vatandaşım. Hedefimi belirleme de hiç bir zaman zorluk çekmedim. Çünkü, anam, babam, öğretmenlerim, çevremde eş, dost, akraba vatan için millet için ne yapılması gerektiğini, dürüst, ahlaklı çalışkan birey kimdir, nasıl olmalıdır konusunu çoktan aşmış, adam gibi adam olma vasfını benden çok önce hayata geçirmiş bireylerdi. Dünyayı tanımaya başladığım yaşlarda zihnime yer eden şeylerden biri Türk insanının devletine milletine büyüğüne küçüğüne saygılı ve sevgili davranmayı amaç edindiği ve öyle davrandığıdır. Köylü milletin efendisi olacak kadar kendini geliştirmeye açık bir zihniyet içinde idi. Kendini geliştirmek, vatana millete faydalı olmak için, daha iyiyi güzeli yakalamak için verdiği mücadeleyi bir avukatta bir doktorda bir öğretmende bir subayda görebilirdiniz. Devletin elini uzatabildiği yerde sorun yoktu belki ama şartları ne olursa olsun “Allah devletime zeval vermesin” diyecek yüce gönüller çoktu.Ve hala biliyorum ki imkanlar ne olursa olsun iyi olmayı kafasına koyan başarılı olan hiç de az değil. Sözüm çaresiz insanlara değil. Şehirlerde yaşayıp da aklı gücü yeten, yediği ekmeğe, içtiği suya, soluduğu havaya ihanet eden insanlara. İhanet diyorum. Neden biliyor musunuz? Bakın neden.Elhamdülillah müslümanım. İnanana inanmayan her insana saygı duyarım. Benim güzel dinim kimsenin tekelinde değildir. Din insanı ayakta tutan, iyiyi, güzeli, doğruyu, yanlışı gösteren, insan olmayı öğreten ve yaşatan tarifi imkansız bir duygu durumudur. Din Allah ve kul arasında yaşanan en güzel seramonidir. Din üçüncü şahıslar aracılığı ile yaşanamaz. Dinin en büyük elçisi peygamberdir, Hz. Muhammed (S.A.V.)’dır. Son peygamberdir. Kısacası Allah, Kur’anı-ı Kerim’i yarattığı biz insanlara, insan olma sanatı üzerine gönderdiği kutsal bir kitaptır, baş tacıdır. Benim kabul etmeyeceğim tek bir şey var. memleketimin hemen hemen her köşesinde hak etmediği bir şekilde yüceltilen ne idüğü belirsiz bazı insanların, Yüce Rabbimin verdiği aklı organize edemeyip kafalarında büyüttükleri, kendini onun emrine amade etmiş gariban insanların inancıyla beslenen, tövbe haşa peygamber yerine koydukları bundan çıkar sağlayan, eli eteği öpülen bir takım açıkgözlerin isim yapması, bu adamların yanına besmeleyle ve dinimizde yeri olmayan türlü ritüellerle yanına varılması, ondan icazet alınması, o ne derse doğru kabul edilmesi daha neler neler… Halbuki ben son peygamberin Hz. Muhammed (S.A.V) olduğunu biliyorum. Kim beni başkasının elini eteğini öptürmeye mecbur edebilir. Karşımdaki insana ancak insan ise saygı duyarım. Ama dinime kimseyi karıştırmam. Allahın emirlerine kayıtsız şartsız uymaya çalışırım itiraz etmem, inancıma bir başkasını hiç karıştırmam onun kuluyum başkasının asla!Birkaç satır önce “kim beni başkasının elini eteğini öptürmeye mecbur edebilir” derken aynı zamanda “hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım” dizeleri yüreğimi yalayıp beynimi yakıp geçti… Son zamanlarda ruhumda büyük fırtınalar esiyor… Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’e ve bugünü bize bahşeden tüm Türk insanına borçlu olduğum gerçeği… Gündemden hiç düşmeyen ve hatta takıntı haline getirilen siyasi simgeydi, değildi söylevleri. Atamın yaptıklarına inat davranışları ülkeme, ülke insanıma yakıştıramıyorum. bu güzel yurda böylesi layık mıydı acaba? Demokrasi diye tutturanlar, insan hakları diye nara atıp kadının başındaki örtüyü malzeme olarak siyasete alet edenler, ülkesine ne büyük zarar verdiğini görmüyor mu dersiniz? “Beğenmeyen çeker gider” diyerek var olan düzenden memnun insanlara yol veren karanlık kafalar neden kendileri çıkıp gitmezler zihniyetlerine uygun ülkelere? Halbuki var olan düzeni beğenmeyen ve bu düzeni değiştirmeye çalışan kendileri değil midir ki? Ama gitmezler. Niye gitsinler ki? Kim dinler onları oralarda? Kim alkış tutar onlara oralarda körü körüne inanıp. Düzeni beğenmeyen, elindeki nimetleri kötüye kullananlar silkinin ve kendinize gelin. Yurdumun temiz yürekli insanları siz de uyanın bu karabasanlı uykudan. Geleceğe aydınlığa dönün yüzünüzü. Güzel yurdumun güzel kadını elindeki nimeti kaybetme lütfen. Daha da iyiyi elde edersin, insanca yaşamayı seçtiysen eğer. Alet olma bu oyunlara. Dün gazetede İran’dan bir fotoğraf vardı. Devletin resmi görevlisi bir kadın polis, kara çarşaflı, elinde copu yolda birkaç genç kızı çevirmiş tehditkar bir halde sorgu sual yapmakta. Kızlar örtülü, polis örtülü. Bir an kadının kim olduğu konusunda bir yargıda bulunamadım. Çarşafa girmiş bir güvenlik memuru. Neden olmasın diyenlere ben de soruyorum var olan düzene niye başkaldırı? Kadını kapatıp saçının telini esirgeyen ülkelerde fuhuş yok mu, kadın pazarı yok mu? Namus örtünün altında mı? Buna evet diyorsanız din rejiminin geçerli olduğu ülkelerde kadın ve erkek ilişkisinin olmaması lazım gelir. Kaç yobaz adam ağzından salyasını akıta akıta helali olmayana uçkur çözmekte. Kaç makam sahibi adam benzer davranışları göstermekte. Kaç adam sayılan adam, harama el uzatmakta, devleti milleti soymakta, yanındaki aç insanı görmezden gelmekte.Geçenlerde başbakanımız ağaç dikme seferberliği başlattı. Aynı yönetenim başörtüsü konusunda ne kadar hashas olduğunu da belirtti. Benim vatan aşığı dertli yüreğim, yaralı yüreğim ne isterdi bilir misiniz? İstediğim zor muydu? Olmaz bir şey miydi? Hayır çok kolaydı. Üstelik gençleri, kadını, sistemi, sarsmadan daha iyiyi yakalama adına seferberlik başlatsaydı fena mı olurdu? Benden bile alkış alır oy alırdı. “Delikanlı adammış doğrusu adını tarihe yazalım diyeni çok olurdu”. Beddua etmem edene karşı dururum oldum olası. Duamı alırdı en temizinden. Milletimin duasını alırdı en helalinden. Sağduyulu, görgülü, kültürlü, milletine ve kendini seçenlere saygılı, çalışma arkadaşlarını titizlikle seçen, devletin tüm teknolojik ve lojistik güçlerini en iyi şekilde organize edebilen, Atatürk ilke ve inkılaplarından taviz vermeden çalışan, ülkenin menfaatini önde tutan bir başbakanın öncelikle doğu ve güneydoğu illerinde eğitim seferberliği başlatmasını isterdim.Yolu, suyu, elektriği, parası olmayan köy çocuklarına en büyük hizmet, kontrolü elde tutulan yatılı okullardır. Garibanın çocuğuna bir tabak sıcak çorba verilse okutup koruyup kollansa benim yurdum delikanlısı terör tuzağına mı düşer? Nice cevher sönüp gitmekte memleketimin uzak illerinde.Yöre zenginlerini toparlayıp küçük işletmeler iş yerleri açmaları konusunda bir seferberlik? Neden olmasın? Çok mu zor? Zenginin yapacağı en büyük hayır budur. Fakirin eline tutuşturduğu bir somun ekmek ne zamana kadar onu tok tutar. Klasik hikaye balık tutmayı öğret. Koskocaman GAP denilen projeyi değerlendir. Bunları benim gibi sıradan biri mi söylemeli? Çok acı hem de çok! “Yapılan bir yığın icraat var ne diyosun” diyenlere cevabım neden gündemi bunlar değil de baş örtüsü ve başörtüsü yandaşları işgal ediyor? Hafta sonu açık lise sınavında yaşananlar çok hoştu değil mi? Bu ne cesaret bu ne cüret?Teknolojinin en hızlı olduğu bu dönemde ülkemde yaşanan en mühim konunun iş ve aş olması beklenmez mi? Refah düzeyi nasıl yükseltilebilir, sokaklarda yaşamaya çalışan insanlara neler yapılabilir, uyuşturucu batağı nasıl kurutulur, fuhuşun önüne nasıl geçilir? Çözümü nedir? Mantargil zenginler nereden ve nasıl türemiştir? Bu haksız ve yasal olmayan kazançlar nasıl durdurulur? Baş örtüsü en son durak değil midir? Hem baş örtme yasağı konmuştur da bizim mi haberimiz yoktur? Her ülkede resmi kurumların bir takım kuralları vardır ve buna uyulur. Vatandaş kanun ve kuralları bilir ona göre davranır. Devlette üzerine düşeni yapar. Başka bir ülkede okula rahibe kılığında ya da başka bir simgesel kıyafetle gitmek istiyorum, filanca kamu kuruluşunda bu kıyafetle çalışmam serbest olmalı diye kafa tutan görmedim duymadım. Varsa bilmek isterim. Mutlaka vardır diyelim, buna izin çıkarmak için kolları sıvayan devlet görevlileri var mıdır bari bunu söyleyin.Medeni olmak gerçekten zor bir şey değidir. Hıristiyan dünyasına laf atanlar bir bakın. Kutlanası bir disiplin ve itikatla her Pazar ailecek dini törenlerini ifa ederler. Toplumsal bir paylaşım. Biz de Cuma namazına gitmeyenlere nasıl bakılır? Bazıları zorla da olsa sırf o meşhur mahalle baskısı yüzünden gitmez mi bu mübarek günde namaza? Oruç tutmayana ne baskısı uygulanır? Ramazan ayı geldiğinde neden birileri oruç olup olmadığını sorar insana. Maksat izzet ikramda kusur olmasın bu mudur? İbadedin böylesi kabul görür mü? Ulemaya sormak gerek. Dün akşam haberlerde dinledim. Bu zamanda bu cehalet! Olmaz böyle bir şey dedirten cinsten bir cahillik! Ancak fıkra olur böylesi. Ne yazık… bakın hele bir… nerede bilmiyorum, İmamın söylemine göre; İmam ve cemaat namaza durmuşlar. Daha üçüncü rekatta iken 72 yaşındaki bir bey küt diye düşüyor. Belliki hastalanmış. Ama namazı bozmak olmaz deyip dört rekata bağlamışlar işi. Sonra… evet sonra bu şanssız beyefendiye ilk yardım yapmak üzere koşturmuşlar ama nafile. Beyefendi şimdi niyazi oldu diyemiyoruz. Haşa! Allah’ın evinde… Allah rahmet eylesin en doğru ve geçerli bir söz… Allah için yapılan bu ibadet kabul oldu mu acaba? Cahillik cahillik cahillik… Bazı insanlara kendini geliştirmek, medeni olmak zor geliyor belli. Ah kurban olduğum memleketim sen layık değilsin böyle garipliklere. Sana göre zekidir Türk insanı halbuki. Vicdanlıdır, sevecendir, adaletlidir… Mustafa Kemal milletini överek neler insanımızın güzel şeyleri yapabilmeye muktedir olduğunu fark etmemizi istemiş, ama iyilik yaramıyor besbelli. İlahi geri adım atıp karanlığa gireceğim diyenlere ne yapsan boş. Nerede kaldı o büyük idealler? Niye karşı durulmaz geri kafalılığa? Çok mu zordur evini temiz tutuğun gibi sokağını temiz tutman, yüreğini temiz tutman, aydın olman aydınlık olman çok mu zor?Yazmak istediğim daha çok şey var. Kimseyi sıkmak istemem. Geçen cumartesi sinemada vizyona giren seyrettiğim bir Türk filminden aldığım bir mesaj vardı ki… Beni o gün titretti. En azından bunları, aklımdan geçenlerin bir bölümünü insanca bir duyguyu yazıp paylaşmak istedim sizlerle… Film iyiler ve kötüler üzerine kuruluydu… Kötüleri ve yaptığı kötülükleri biliyorsan ve de bunu bilmezden geliyorsan sen de onlar kadar kötüsün. Karanlıktan aydınlığa çıkmayı elin kolun bağlı bekleme. Mücadele et, çalış çabala. Hadi bu sözde benden olsun. “Mücadele et ama senin aydınlığın başkasının karanlığı olmasın”. Aman diyeyim dikkat edin kendinize. Saygılarımla…
yorumlar
saygılarımla..
aaah ah, bi titreyip kendimize gelemedik ki! bayaa dolmuşsun, uzunda yazmışsın. şahsen o kadar karamsar olmana gerek yok diyorum, gelecek güzel olacak.
ya herşey iyi güzel de, neden insanlar her konuşmalarında dini, ibadeti de karıştırırlar araya ben de bunu anlayamıyorum canım memleketimde, öyle olunca yazılara sözlere kutsallık gelsin de kimse itiraz edemesin diye mi yoksam ne…
Artik kredibilite yukaridakininin ismini anmaktan geciyor Kopanisti, hepsi satilmis bunlarin.
berguzaar doğru söylersin söylemesine de sesin burdan öteye gitmez arkadaşcım… keşke yazdıklarını baştakiler okusa. okusa da anlayabilse… keşke ben de oğuzkağan kadar umutla bakabilseydim geleceğe…
universitelerde basortusunun serbest olma durumu ne koymus size be, herkes agliyor bakiyorum. Memleket elden gidiyor yok irtica, alti ustu universitede okuyacak kizlarin bazilari ortulu olacak, bir ortuyle yikilacak rejim zaten yasamiyor demektir…bu arada clicia ortu sana cok yakisir bi dene bak:)
Ser-Hus ne de cabuk yikiverdin Cumhuriyeti degil mi, bu ne curet, yerine Mahsun Kirmizigul Cumhuriyeti mi gelsin, yasasin Arabesk cumhuriyeti degil mi.Turkiye sokaklarinda bas ortusu yakma torenleri duzenleyecegim merak etme.
Lorienn ve diger Turk kadinlari, sesimizi cikarmadikca bunlar hakkimizda karar almaya devam edecekler. Bu basortusu olayinda en buyuk sorumlu Turk kadinin lakayitligi, ilgisizligi ve ezilmisligi en buyuk faktor oldu.Nereye kadar Lorienn, Pilli Pati; nereye kadar Hafifci kizlar?
örnek mi istiyorsunuz? vallahi ben bütün türbanlı tanıdıklarımın ve eşlerinin ellerini her fırsatta birer birer sıkarak selamlaşmaya gayret ediyorum. üzerime düşen medeni sorumluluğu yerine getirmeye çalışıyorum. sosyal düzende sahip olduğumuz değerlere saygı duyduğumu belirterek… Cumhuriyet bayrağı altında yaşadığımızı unutmayarak ve unutturmayarak…
Pilli Pati, turbanli esleri el sikmiyorlar merak etme, defalarca elini ceken ve beniml ekonusurken sordugum sorunun cevabini yanimdaki adama veren angutlarla ugrastim.Benim cocuklugumdu ne haremlik selamlik ne de turban sapikligi yoktu.
vazgeçmek yok. ben uzattığım eli sıkmayana bir dahaki sefere bir daha uzatıyorum. yoksa memleket hödükler cehennemine dönecek. inada binecekse binsin. vazgeçmek yok.
Pilli pati, el sikmakla cozulse keske bu is. Anlayamadigim sey, Cumhuriyet icin sokaklara dokulen Turk kadini, kendi hakkinda karar veren bir avuc kendini bilmez Arapci magandalar hukumetini neden protesto etmiyor? Neden sesimizi yukseltmiyoruz?
ilahi cliciax, çok komiksin, bu iş kadro işi, adamlar yıllarca denizaltı gibi ilerleyip altyapıyı sağlamlaştırdılar, şimdi su yüzünde belirdiler, sen yeni görmüş gibi heyecanlandın doğal olarak..Karşılarında koskoca medya sustu, holdingler titriyor, mitingten bahsediyorsun..Karşımızda dev bir teşkilat var, çocuk oyuncağı sanıyorsun..
Bu icten yaziyi yazan elleri öperim ben…
Pillibebekkuyuda, Turk kadinin teskilatlanmamasi icin ne buyuk ne gibi bir engel goruyorsun? Biliyorsun kadinlar daha iyi networklesirler. neden soz konusu haklari olunca ses cikarmiyorlar, merak ettigim konu o. Belki de bugune kadar hic bir kanunu kendileri yapmadiklari icin, hukukta gorev alamadiklari icin, hukuk ve adalet bilinci sifir oldugu icin.
Cliciax, bunlar yakında kendileri gibi olmayanlarla ticari ilişkilerini bile kesecekler ..Yıllardır, birçok bölgeyi mesken seçip, teşkilatlandılar..Ordaki okullarla aynı anda devlet okullarına devam eden bir sürü öğrenci yetişti..Hadi kafasını kapamak isteyen kadın kendini belli ediyor ya erkekler, nasıl anlaşılacak..Cumhuriyet mitinglerinde sesimiz kesildi bağırmaktan seçimlerde gördük milletin hangi noktada olduğunu..Bu gidiş gidiş değildir Adamlar Anayasayı ellerine alıp Ozzabinin kazataları gibi çevirmeye başladılar..Bu cesaret nereden, 3 günlük partiden mi sanıyorsun..Bu gücü halk verdi onlara ..Ben de Fazıl Say ın peşine takılacağım anlayacağın..Bu halktan adam olmaz..
Pillibebekkuyuda, onlarin degil, bizim ne yaptigimiz daha onemli. Ona odaklanmak lazim. Bu insanlar para ile kadrolasti, paralari oldugu surece kontrolde kalirlar, ancak insnalarin paradan ustun tutugu degerler var, ozgurluk ve hak gibi; ben Fazil Say metoduna katilmiyorum.
Başı açıklara kendi ülkelerinde hırisyan muamelesi yapacaklarından eminim ben, az kaldı..Hiç olmaz ise hıristiyan memlekette müslümanım ben deyip, imanıma devam ederim…Zaten bunu sormazlar bile..
ATATÜRK’ün GENÇLİĞE HİTABESİEy Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyet’ini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur.Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir.İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır.Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetln imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin!Bu imkân ve şerait, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir.İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dagıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şeraitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hiyanet içinde bulunabilirler.Hatta bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler.Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır!Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, mevcuttur!K. ATATÜRK 20 Ekim 1927.korkmayın bu kadar yaw, siz bana emanetsiniz. ben sizi korurum.
arkadaşlar, kadının derdi erkeği gerdi. dert de dert olsa bari. başını örtmek istermiş ama üniversiteler izin vermezmiş. keşke her alanda kadını bu kadar koruyup kollasalar. a canım kızım sen de başını örterken kıçını da örtsen keşke… surat bir batman boya küpü, kıyafetlerimiz yazın ince keten kışın en fiyakalısından daracık giysiler… ama en önemlisi hepsinin başı örtülünce cinsellikleri de örtülüyor. hepsi ehli namus hanım hanımcık kızlar… mahcup başını kaldırıp da bir erkeğe bakmak şöyle dursun, nefesini tutar. arkadaşıımm ne yapıyon yolculuk nereye? emanete hıyanet ediyorsunuz hemşooooooo.. ey kurban olduğumun Atatürk’ü… gördünmü gençlerini… bak yukarıda bazı arkadaşlar ne olmuş canım başını örtüyse diyor. yarın nasıl olsa resmi daireler de sepette. yaveş yaveş… ağır ağır… dün bir yerlerini yırtıyordu tvler haber merkezleri ciyak viyak. hele bir kanal hemen tesettür üzerine modacılık yapan bir sakallıyı almışlar programa hemen çene altı bağlama tatbikatları yapıyorlar. adam ısrarla düz bağlamaya karşı çıkıyor. anayasaya girecek olan metin çene altı dediğine göre efendim işte çene altıdır bu diyerek klasik sıkma başı gösteriyor. spiker itiraz ediyor efendim gata modeli diye. bizim modacı molla hayır olur mu hiç onlar yüz kapanmayacak şekilde diyor siz şimdi kavgalara bakın… sanki üniversitelerin kapısında biri duracak “hey sen dur aç bakıyım düğümünü” “şt hanım kızım olur mu ama sen doğru bağlamamışsın? düzelt hemen” mi diyecek. ben anlamam nedendir bu düzene baş kaldırı? Benim saçıma iştahla bakan bir erkek varsa kendimi onun azgın bakışlarından başımı örterek mi koruyacağım? nerde kaldı lo delikanlılık. şimdiye kadar açık baş gezdikte tecavüze mi uğradık. niye devlet millet böylesi özel inançlarla meşgul edilir. ben var anlamamak. başka dünyanın insanı olmak.. ne öyle var olanı değiştirmeye çalışmak. hadi kapattın başını dr. adayı güççük hanım yarın ben adamın şeyine bakmam diyeceksin herhalde.tüm fikirler kafamda uçuşup çarpışıyor şu anda. sonuna kadar Atatürk’ümün bıraktığı ilke ve inkılaplara sahip çıkarım and içerim. ölümüne kankayız……
serhus doğrudur çok koydu bize? sana niye koymadı ki? yoksa demokrasi diye diye cumhuriyetin altını üstünü oyup evirip çevirenlere sempatiyle bakanlardan mısın? affferimmm bravvooo devam. gözünüze dizinize dururvallahi… Atatürk Cumhuriyeti battı bir yerlerinize bu günü arar da bulamazsınız. kızlarınız ileri de islam polisleri tarafından copu yyiynce saçından başından sürüklenince anlarsınız konyayı anyayı tabii şimdi farkında değilsiniz. hiç iranlı arkadaşınız oldumu? ya afganlı? ya malezyalı? benim oldu. bence sizde en yakın zamanda birer tane edinin. anlattıkları MASALLARDAN çok etkileneceksiniz. Allah akıl vermiş de fikiri unutmuş bazı kullarından esirgemiş belki de.
oğuz kağan, xniconx,clicia, pillipati sizi seviyorum. sahinden seni de 🙂 ser-hus seni sevmedim napiim açık sözlüyüm. sevmelimiyim ihtiyacın mı var. tabii ki hayır diyeceksin. düşünceni sevmedim diye düzelteyim. bir tane Türkiye var. Türk olmanın hakkını verelim. rezil olmayalım ellere…saygılar sunuyorum hepinize…
dönüp dönüp aynı şeyi konuşmaktan bıkmayan insanlar güruhuyuz, hafifte. bu konu da daha çok su götürür. başlığa ise şiddetle ama farklı açılardan katılıyorum. gerçekten memleketime yazık!olana değil, neler yapılabilire bakmak gerekiyor. ister beğenin ister beğenmeyin bu ülkede dini inançları gereği kadınlar başını örtüyor. şeklen rahatsız olmanız, utanmanız vs. kimseyi bağlamaz. bunun nerden çıktığı, doğru mu yanlış mı tartışmaları da gereksizdir. bazen öyle şeyler yazılıyor ki, sanki inanç bu değilmiş gibi bir hava var. inanç özü gereği tapınmayı gerektirir. yasaklayabiliyorsanız, dinleri yasaklayın. yoksa dini modernleştirmeye vs. kalkmayın. hep şunu söylerim: insanlar başını kapatabilir, ancak bu örtü düşünceleri de kapatıyorsa asıl sorun oradadır. çoğunlukla da kapatır. buna engel olma metodu var mı sanıyorsunuz? biz de dini eğitimi ilk başta aile verir. yani onun dinini seçmek zorundasınız. ancak belli bir yaşa geldikten sonra eğer cesursanız bunu rededersiniz. ancak bu tersi bir durum içinde geçerlidir. bütün bunlara rağmen dinsiz biri olarak ben, şiddetle üniversitelerde başörtüsünün serbest olmasını savunuyorum. bu durumu yasaklamayla çözemezsiniz. bu yüzden ilk önce şunun adını koyalım: siz muhafakazar kesimin güçlenmesinden neden korkuyorsunuz? gelip sizin zorla başınızı kapatacaklarına mı inanıyorsunuz. e buna ilkokul çocukları bile güler. üstelik gayet güçlüler, yaşantınızda vs. değişiklik oldu mu? hayır! o zaman hakkaten artık bu suni gündemlere inanıp, korkup durmayın. daha bugün ki radikal’in manşetiydi. korku cumhuriyeti bu ülke. bu ülke çok sağlam temellere dayanıyor. hizbilerin en güçlü olduğu zamanda yıkılmadı, şimdi mi yıkılacak. biraz empati yapın, toplumsal bakın. bu bir sorundur, sorunu yasaklamayla, modernizmle çözemezsiniz. bu durum ile barışmak dışında yapabileceğimiz bir şey yoktur. belki herkes barışma yolunu seçse bu kadar kutuplaşılmaz, bu kadar diğerini düşman olarak görmezdi. tekrar tekrar söyledik. bireyin temel hak ve özgürlüklerini savunmazsanız, gün gelir kimse de sizi savunmaz. mesela insanlara nasıl biz ve onlar vs. gibi kalıplar kullanılabiliyor, anlayamıyorum. ben dinin d’sini bile bilmeden büyütüldüm, buna rağmen korkmuyorum. anlamak dışında başka çaremiz yok. bu kadar basittir, olay. ben güzel sanatlar okudum. benim okuduğum yıl başı kapalı tek bir öğrenci vardı, koca akademide. resim bölümünde öğrenciydi. yani nü modelle çalışırdı. ne oldu? yasaklandı başörtüsü. hopp biz içeri girdik, o kapı dışında kaldı. hiç unutmam. hepimiz bakıyoruz. aç aç diye tezahürat yapıyoruz. aç şu kahrolası örtüyü dedim ve dersine gir. açmadı, sadece şunu söyledi. “bu sadece bir örtü değil, benim dünyam”. şimdi siz insanlara, hemcinslerinize zorla bu dünyayı yık diyorsunuz. benim de mantığım bunu almıyor. kendi doğrularınızı başkalarına dayatıyorsunuz. onlar size kapan şöyle yap böyle yap demiyor, ama. dikkatinizi çekerim bunu size diyen erkek. yani kapalı kadının açık kadınla derdi yok. o bir şekilde kendi içselliğinde barışmış.el insaf artık. insanların elinden zorla eğitim hakkını aldık. bu hangi demokrasi de vardır? hani eşit, parasız, bilimsel eğitim. aslında ben muhafakazar bir yapıda olsaydım asla tayyip’e oy moy vermezdim. çünkü sadece vaad veriyor. uygulama yok.
kimsenin elinnden egitim hakki alinmadi nedalist YALAN soyleme! Okullara medeni kiyafetle gelmek istemeyen siyasi bir grup tarafindan TUM TURKIYENIN ISLEYISI durdu.Ulkede gazete namina bir tek yayin yok ki cikip su salak mebuslarin yaptigi bez parcasinin ustten mi alttan mi sikacan tartismasinin KAC MILYON DOLARA mal oldugunu hesaplasin!Olayi bu kadar basit cerceveden goruyorsaniz ne yapalim, hak ettiginiz icin aptallar tarafindan yonetiliyorsunuz.Bunlarin bu bez masturbasyonu tum dunya basininda “Turk meclis bir bez parcasi etrafinda gorusuyor” gibi bizi yerin dibine geciren basliklarla geciyor. Ah pardon dogru ya sizin UMURUNUZDA degil.
Belguzar bu kurtcu islamci oglan cocuklarinin eline silah verip askerlik bile yaptiramazsin, hepsi odlek anasinin kuzusu maasallah, ne Cezayir, ne Iran ne Malezya’ya gitmislikleri var ne de oradaki rejimden dunyanin dort biryanina kacan bilim adamlarindan, sanatcilardan,d oktorlardan,muhendislerden, normal vatandastan HABERLERI var. Adamlarin dunya gorusu bir ceviz kabugunun icine sigmaz, cahil ve cahilliklerindne de gayet memnun muhallebi cocuklari. Bize verilmis Cumhuriyet degerlerini bu kadar asagilayan bir avuc ebleh adam bunlar. Yarin bir gun Islam adina bogaz kesmeye basladiklarinda goruruz bu kendini bilmez sahlanmalari nereye kadarmis.
nevdalist yorumunuza yürekten katılıyorum.
@nevdalist, bizim üniversitemizde de bir kız vardı, başörtüsünü dışarda takar, derslerde çıkarır, kimse de kendisine öcüymüş gibi bakmazdı. bizim burada tartıştığımız konu; kadınların başlarını neden inançları uğruna kapattıkları değil (@manson umarım tam da burada meramımı anlatabiliyorumdur), sanırım birçok kişi hemfikir ki; burada tartışılan ve çözüm arayışı isteyen konu, erkek baskısıyla kadının başının kapattırılması, üstelik türban adı altında bir sıkmabaş modeli şekilciliğine zorlanması – dayatılması, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde konunun bir ideo’ya doğru ittirilmesi hadisesidir. İslam’ı tarikatlarla parçalara bölüp şekilcilikle çevresine – zühresine anlatanlardan dolaylı çıkan bir şekilcilik. bu şekilciliğin sınırları çizilemeyecek, zaten bakınız @kop’un diğer blogda örneğini vermiş olduğu gibi türbanın nasıl bağlanacağını tartışmaya açan maalesef yine erkek siyasiler, bu işi ellerine yüzlerine hali hazırda bulaştırmış vaziyetteler.
O MEcliste BIR TEK KADIN cikip bizim sesimizi duyuramiyor.Meclis=Beli tabancali biyikli MAGANDALAR KlubuO ZAMAN NEREDE BENIM EGEMENLIGIM???BEN TURK KADINI, NUFUSUN %50SININDEN FAZLASINI TESKIL EDIYORUM, VE BU HUKUMET BENI TEMSIL ETMIYOR!
ilk önce yorumumu değiştirdim, onu söyleyeyim.şimdi bence birinci çelişki şu: erkeği bırak din dediğimiz şey ve bunun içindeki kapanma mevzusu zaten aileyle gelenek halini almıştır. yani aile zaten böyle bir eğitim verir. elimizde şöyle bilimsel bir done yok, varsa da ben bilmiyorum. kadınların şu kadarı erkek zoruyla şu kadarı inanç yüzünden kapanmıştır gibi. bu bizim bir tabumuz da olabilir, çünkü bilmiyoruz.2- değişen bir şey olmaz pilli pati’ciğim. ister aile baskısı ister kendi rızası. yasaklama bu aile baskısını nasıl dağıtacak? buna dair önerin nedir?3- türban ve başörtüsü noktasında daha önce de yazdım. türban başörtüsünün modernleşmiş halidir. başka da benim nezdimde bir ayrımı yoktur.4- ideolojik olarak türbanın kullanılması ne demek hakkaten bilmiyorum? başımı açmam, türban serbest olsun söylevlerini mi kastediyorsunuz? bunu somutlamanız gerek. türban üzerine elbetteki eylemler olur, çünkü bir yasaklanmanın kaldırılmasını istiyorlar. bu mevzu tıpkı seçimler zamanı cem evlerinin kullanılması gibi bir şeydir. özü itibariyle bu ülkede siyaset zaten din ve erk üzerinden yürür. evet, siyasi simge olarak kullanıyorlar. e bir başkası da bayrağı kullanıyor. şimdi din ve milliyetçilik gibi insanları damardan vuracak ögelerle besleniyor. yani özünde fikir, proje, toplumsal çözümler vs yoktur, bizim siyasetimizde. zamanında demirel değil miydi tarikat şeyhlerine köşkte yemek veren. bu hakkaten ayrı bir tartışma konusudur. hristiyanlıkta tarikatlar çok yaygındır. bir sürü saçma sapan tarikat var, ama insanlar bu tarikatların devleti yıkacağı korkusu yaşamıyorlar.aynı soruya geliyor? nasıl çözeceğiz? kapının önünde bırakmak bu hırsı artırmıyor mu? özgürlüklerin kısıtlanması, yasaklar onu daha cazip hale getirmiyor mu? türkiye’de siyasetin özneleri değişmediği sürece bu tartışma devam eder. kadın her zaman bu siyasette nesnedir. özne olmamıştır.5- erkek ve kadının iktidar ve güç savaşımı sadece türbanla alakalı değildir. daha derin ve uzun bir konudur.
e bir başkası da bayrağı kullanıyorevet, bir Kurt milliyetcisinden baska replik beklemezdim zaten. bravo. bayragi kullanmayacagiz da McFu*cktards simgesi mi koyalim Irak Kurtleri gibi, millet olmak icin? ya da istersen K*ka Kola.Turbanla bayragi ancak senin gibi isyankar etnik gruplar bir tutabilirdi, bravo.
meselelerin bir kısmını güzel gruplamışsın. “çözüm önerisi nerede?” diyorsun. tabii ki; çözüm eğitimden geçer. komik gelecek burada, bir şekilde dillere böyle düştü ama: eğitim şart!üniversitelerimizde ya da devletin diğer eğitim kurumlarında türban kabul edilmiyor. edildiğini varsayalım. bu genç kızlarımızın eğitimlerini devletin engellemediğini varsayalım. yani istekleri doğrultusunda başlarını örterek derslere girsinler, bir an için böyle düşünelim. o zaman mesele tamamıyla çözülmüş mü olacak? bu kızların okul dışındaki eğitimlerinin hangi boyutlarda olduğuna, hangi çerçevelerle kısıtlandıklarına kimse bakmayacak gibime geliyor. çünkü asıl baskı devletten değil, türbanlı kızlarımıza asıl baskı hala kendi zümrelerindeki erkek hükümranlıktan geliyor olacak. çok paranoyak düşündüğümü sananlar için; yine tekrarlıyorum, bu insanlarımıza verilen subliminal mesajlar, kendi zümrelerinden geliyor. belki devletin asıl derdi türban takan kızlarla değildir, belki de bu zümrelerin subliminal mesajlarına bir karşı koyuştur. ne dersiniz?
bir tek şeye yarar, paticiğim. öfkenin azalmasına. çünkü bu öfke artıkça toplumca bölünmeye devam ederiz. aynı zamanda bu eğitim sonucu değişen, dönüşen insanlar mutlaka olacaktır. belki o ileride bu geleneği kıracak, kendi çocuğuna farklı bir din öğretisi uygulayacaktır, bilmiyorum. bunların her biri bir hayaldir sonuçta. ancak yasak asla çözüm değildir, bildiğim tek doğrum bu.
erkek egemenliğinin örtünme konusuna yansıtılması ile ilgili olarak (araya girmiş bulunuyorum ama) çözüm ne zaman bulunur sorusunun yanıtı bu egemenliğin hayatın diğer tüm aşamalarında kaldırıldığı noktada olmalı herhalde. Babası istemiyor diye okula gitmeyen kız çocuklarının, kocası korunmasına izin vermediği için her yıl bir çocuk doğuran kadınların, ağabeyi- amcası- komşusu tarafından tecavüze uğrayıp namussuz ve kirli denilip öldürülen genç kızların bulunduğu bir ülkede yaşıyoruz. örtünmeden çok daha primer bu sorunların çözümü için kaydadeğer birşeylerin yapıldığı günler erkek baskısı ile örtünme sorunu da doğal olarak ortadan kalkacaktır. ayrıca örtü türk toplumunda çoğu zaman çocuğa anne yoluyla aşılanan bir kavram yani burada çok feminist bir yaklaşımla bunu bir suç suç sahibini de erkek gibi göstermek bence tümüyle doğru değil. şunu da eklemek isterim ki bunları yazmakla beraber örtünmenin temelde bir inanç meselesi olduğuna inanıyorum. örtünen kadınların (örtünmeden kastım çok açıktır) tümünün baskı ile bu eylemi yaptığı görüşünün yaygınlaştırılmaya çalışılmasını da desteklemiyorum.
benim anlamadığım şey erkek baskısı mahalle baskısı falan derken nasıl bir kıyamete gidildiğinin görmezden gelenler, bu güzel yurdu nasılda harcıyorlar görmez mi bu gençler? üniversite kapısına kadar gelmiş eli kalem tutan genç bir insan üzerinden oynanan oyunları nasıl görmez. dün bir hanım yurtdışında okuduğunu ancak orada baş örtüsüyle derse giren kızlar olduğunu ve bundan dolayı kimsenin rahatsız olmadığı söylüyor. ama sonra ekliyor, bu kadar çok sayıda değildiler ve abartmıyorlardı diye. sanırım bizde abaratılır diyor. iyi ya kurallar niye hiçe sayılıyor. niye saygısız davranılıyor. bir sinemaya gittiğinizi düşünün. filmi seyrederken kalkıp ortada gezinsem bağırarak konuşsam ayaklarımı öndeki koltuğa yaslasam millet bana nasıl davranır. kızmasınlar canım kendimi, böyle ifade ediyorum deme hakkım var mı? sinema da nasıl davranılması gerekliliği üzerine yazılı bir kural olmasada kendini bilen akli dengesi yerinde her birey orada nasıl davranması gerektiğini bilir ve ona göre davranır. toplumsal paylaşımın gereği neyse odur. burada neler oluyor. sanki inanç kısıtlanıyormuş gibi eğitim kısıtlandırılıyormuş gibi bir tablo çiziliyor. niye üniversite o zaman. ilköğretimde niye olmuyor. hadi bir de göstermelik efendim ilköğretim de olmaz. niye olmuyor. sizi rahatsız eden ney de olmuyor? kamusal alanda olmazmış niyetleri o değilmiş. madem iyi bir şey gençleri türban konusunda körükleyip kollayıp koruyorsunuz e hadi kamusal alanda da yapın. resmi daireleri de katın. madem iyi yapıyorsunuz, sıkıysa erkek gibi çıkın meydana. olur mu sinsi sinsi yavaş yavaş yapılacak. çünkü istedikleri pek hayırlı bir şey değil. kadroları tabanı tavanı tam ayarlasınlar hele . ne kazanılacak ne kaybedilecek bunun muhasebesini yapın hele.. hanımlar haklarımıza sahip çıkalım denildiğinde keşke ülke çıkarlarına türban kadar sahip çıkacak kadar yürekli olsalardı…. niyet belli…
Kime sorarsanız sorun, size Atatürk’ün Türk kadınına haklarını “verdiğini” söyleyecektir. Türk kadını bu yönde en ufak bir çaba göstermemiştir, savaş yıllarında İttihat ve Terakki denetiminde kurulan etkisiz birkaç örgütü, Halide Edib’in konuşmalarını, okunmayan birkaç kadın dergisini, Türkocağı’na çay içmeye gidip gelen birkaç “tango çarşaflı” hanımı falan saymazsanız… Ki, saymayınız. Hani o milletvekili “yapılan” Satı Kadın falan var ya, meclis kürsüsüne hiç çıkmış mıdır, konuşma yaptıysa ne söylemiştir, Kemalistler tutanaklardan bulup açıklasalar da öğrensek!Tövbe, dinciler ettiler mücadele! Örgütlendiler, çalıştılar, oy verdiler, verdirdiler, hem sosyal hem siyasal bir savaş verip bu noktaya geldiler. Sosyalistler gibi aptallık etmediler.Laik hanım kızlarımız da ya “paralı koca bulup rahata erme” çabasıyla yetindiler, ya da sakız patlatarak televizyon seyretme keyfiyle. Sınıf değiştirme sürecinin yalnızca “parasal yanıyla” ilgilendiler, bu işin “üstyapısını” önemli saymadılar. Atatürk onlara haklarını vermişti ya, mesele tamamdı. Herşey hazırlop gelmişti. Engin Ardıç
başörtüsüne karşı çıkanların anaları, teyzeleri, neneleri, kokoşmuydu acaba? 70 yaşında bile hala manikür, pedikür, sir ağda, saç boyatma, makyaj. güzel görüneceğini düşünüp te iğrenç duranlarda var tabi.avrupalaşma adına güdülen bu düşüncede saptanamayan şey sen benzemeye, modern hayatını özenmeye çalıştığın ülkelerin, resmi kurumlarında, okullarında bu konular aşılmış durumda. kimse kimsenin görünüşüne ve görüşüne göre davranmıyor. laik olmak kendi değer yargılarımızı, geçmişimizi bir çırpıda silip atmak değildir.anlamıyorlar hala ki devam ediyorlar. bu ülkede yasak olan her şeyyapılanların en üstünde gelir. baş örtüsü serbest bırakılsın hepiniz göreceksiniz çoğalmadan ziyade azalacaklarını. yasak olduğundan üstüne üstüne gidiyorlar. dini kullandırtıyorlar farkında değiller.başbakanımız çok güzel bir açıklama yaptı. doğru noktaya bastığına inanıyorum. kullandığı kelimeler tam aklımda değil ancak söylemek istediklerini açıklamak istersek;”biz avrupanın bilimini, ilimini, başarılarını değilde, en fena huylarını kötülüklerini ve ahlaksızlıklarını örnek alıyoruz.” (tam metni bilen varsa yazsın.)bu ne kadar doğru bir kelime biliyormusunuz. tam anlamıyla çözmüş olayı. bundan 15 yıl öncesine kadar, kızların tek başına dolaşması, erkek arkadaşlarıyla gezmesi, vaktinden sonra eve gelmesi, erkeklerin saç uzatması, kısa şort giymesi, küpe takması, ne kadar ayıplanırdı. ne kadar ters gelirdi. boşanmak sadece ölümle gerçekleşirdi. şimdi en ufak olayda kadın annesinin evine ve devamında babası gel kızım, burası senin evin, boşver o adamı.hey yavrum hey aşamamışız kendimizi ama, diğer yönden bakınca taşmışız be kardeşim taşmışız.
değişen dünya falan değil, değişen ahlak yargıları
TALOS o zaman sayın başbakanın niye ABnin dibine girmek için 40 takla atıyor?
🙂 ilim bilim ve devlet-i çıkarlar.
Ya Talos amma saf adamsin ya, medeni kilik kiyafetle Avrupanin ne ilgisi var, tum dunya boyle giyiniyor, uluslarasi bir norm oldu, sen hala cikmis Batili, Avrupali diye sacmaliyorsun. Ya kardesim Allah askina cikbir gez su dunyayi gor; diger ulkelerde insanalar nasil giyiniyor. Artik en tutucu Afrikali bile ceket kravat giyiyor sen ne diyorsun ?Neden bu kadar zor geliyor gercekleri gormek?Talos benim annem ve babam kucuk bir kasabada sabaha kadar gezer tozarlardi, annem mini etek giyer ve bisiklet surerdi. Neden 50lerde kabul edilen seyler bugun bu kadar ters geliyor sana? Neden bu samimiyetsiz, hayattan habersiz muhafazakarligi oynamak istiyorsun?
Okuz kagnisi ne demis: Türk kadını bu yönde en ufak bir çaba göstermemiştirHadi be!! sen ne dedigini bilmiyorsun, benim sulalemin tum kadinlari omur boyu calistilar; savasta ve barista durmadan calistik. Yeni nesil olarak haklarimizin farkindayiz ve sonuna kadar savasacagiz senin gibi kendini bilmezlerin biz eengel olmasina asla izin vermeyecegiz.Benim ailemin kizlari en buyuk yokluklarda en zor kosullarda okudular ve calistilar. Dunyanin dort bir yanina Kanada’dan Japonya’ya, Avrupa’dan Kazakhstan’a kadar degisik ulkelerde okudular, calistilar, evlendiler, cocuk buyuttuler. Sinirlarda, cephanelerde, laboratuarlarda, universitelerde, firmalarda durmadan calistik biz. Senin gibi hoduklerin gudumunde degiliz.
silikon beyinli kılçık, silikonu başka yerlerine doldurtturacaktın, beynine diil. neyseki bağarıp çığırman fazla bişi ifade etmiyo. şol günlerde iice çılgınlığa vurduğun buradan bilem belli oluyo. sen hele bekle, haklarının kalanınıda verecekler. sana bikaç numero fazla gelir ama olsun, huzurunuzda müfredat aydını.Müfredat Aydını’na kızmayınız! Aslında kötü biri değildir! Sadece ıslah olması çok zor olan, zihnen sakatlanmış, propagandayla hakikati ayırabilme yetisini büyük ölçüde yitirmiş, entellektüel elitin en yüksek mevkilerine geldiğinde bile 23 Nisan şiiri okuyan ilkokul çocuğundan daha derin olamayan, Derin İktidar’ın kendisine gösterdiği dahilî ve haricî bedhahlarla dekman oynayarak vatana hizmet ettiğini sanan (ya da bizim öyle sanmamızı uman) bulanık zihinli, bağnaz, militan bir yurttaş modelidir ve en yüksek mevkilere gelse bile, köy muhtarının ya da ihtiyar heyeti reisinin karısı başörtülü diye buranın Suudî Arabistan ya da İran olmak üzere olduğunu varsayar ve çocuksu tepkiler gösterir!(İran’ın şeriat nizamıyla yönetildiği yargısını ise Associated Press ya da Reuters kaynaklı “haber”lerden edinmiş olup, bu bilgiyi -tabii ki pozitivizm gereği- sorgulamaya gerek görmemiş ve ideolojisinin geri kalanını bu çürük propagandaya oturtmuştur!)Devletin resmî görüşünü sağcılık, solculuk, milliyetçilik, halkçılık, lâiklik, vs. olarak ezberleye ezberleye büyümüş ve kıdem basamağını tırmana tırmana nöbeti devralmış olan Müfredat Aydını her konuya ezberden cevap verebilecek ve her şeyi düşünmeden bilebilecek donanıma sahiptir. Bu yönüyle de benzersiz, yegâne, biricik, ünik bir karaktere sahiptir.Bu benzersiz (yani her hücresi tıpatıp birbirine benzeyen, homojen) karakter onu yazar-cızar-felsefer falan yaptığından, gazete köşelerinde, üniversite-mahkeme kürsülerinde, karar ve yetki mercilerinde hep onu görür onun sesini işitiriz. Memleketin en kuş uçmaz kervan geçmez bölgelerinde bile zihnini Müfredat Aydını’na emanet etmiş bir sürü şalvarlı-blucinli klon çıkar karşımıza.Müfredat Aydını’nı dünyanın en zararlı virüsüne dönüştüren özelliği de budur işte; kendi kendini kopyalayarak hızla yayılma ve ezilenleri bile ezenin söylemiyle düşündürtme-konuşturtma becerisi. Manevî İktidar’ın gönüllü borazanlığıdır onun yaptığı ve o ısrarla bunun “devrimcilik” olduğunu iddia eder.Kurulu Düzen tarafından hipnotize edildikten sonra, geri kalanları hipnotize etmekle kendini yükümlü kılan bir uyurgezere benzer Müfredat Aydını. Soruları yoktur, o yalnızca yanıtları bilir. Ve tabiatı itibariyle totaliter takılır; sesinin ulaştığı yerlerde ebemkuşağının yedi rengi kaybolur, fikir namına kala kala düzenin buyrukları kalır.Cehalet, topyekün okuryazar kitlenin (“kütle” dense yeridir) koyu bir cehalete gömülü olduğu ülkelerde cehalet olarak değil, “aydınlanma” olarak görülebilir ve binlerce yılın birikimine de bir anda “cehalet” damgası vurulabilir.Sadece insanlar değil, bazen toplumlar da zihnen hasta ve kör olabilir! Üzerinde doğup büyüdüğümüz, çoluk çocuğumuzun nafakasını kovaladığımız, sömürüldüğümüz, horlandığımız bu ülke de böyle bir dönemeçten geçiyor. Düzen tarafından üretilip başımıza belâ edilmiş imitasyon bir “aydın” kastı, akıl sağlığımıza ve istikbalimize kast ediyor.O nedenle ülkenden değil ama Müfredat Aydını’ndan ümidini üz ve hakikati medyada, üniversitelerde, kültür ve sanat festivallerinde, balede, tiyatroda, operada, devlet ricalinin demeçlerinde değil, insan soyunun milyonlarca yıllık birikiminde ara minik ülkü! Necdet Şen
oğuz açık söyle ne diyon? türban diye tutturdular ahanda alsınlar kafalarını sara sara içeriye gömsünler beyinlerini. peki lahana gibi kat kat giysilerini napcez? kızlar elbise ve mantolarıyla sokaklardaki tozu toğrağı tükürüğü pisliği süpür süpür süpürüyor. bu iş türbanla mı kalacak. kızcağızlarımıza yazık (ezildikleri için cağız diyorum içim kan ağlıyor hepsine) o kadar ağırlık taşımaktan canları çıkıyor gariplerin. müfredat aydınlarına değil pis emellere ait olan çocukların durumunu görüp onlara akıl vermek lazım. çünkü bak berguzarın dediği gibi düzeni beğenmeyip kıvrananlar türban takıntısı olanlar, adam gibi yerinde oturana ne laf ebeliği yaparsınız ki? ah şu kuyum kuyum akılları din fetbazlarına verseniz….kızcağızlarımızı diyordum hah!… aslında baskıyı bir kaldırsa yobaz softa aile, bu cici kızların yapmayacakları halt, yemeyecekleri nane yok. ha bu arada bu baskı altında bile ne halt yedikleri belli. beni de günaha sokuyosunuz ya bırakın. kurunun yanında yaşta yanıyor. benim hırsım bu dalavereyi domuzluğuna yapanlara… halbuki bu çağ gençlerin elele kol kola öpüşe sevişe dolaşma çağı, bir türban olayıyla beyinlerini karaya boyuyorlar, bu kadar kıt akıllı insanlar, kızın kafayı örtüyor okula gidiyorum diye çıkıyor. bizim liseli kızlar evden uzun etek çıkar okul yolunda eteği yukarı kıvırır ya o misal mahalle baskısı sınırlarından çıkar çıkmaz türban örtü neyim fora… e bunu yaşayan kadınlar kızlar eli sopalı adamlara karşı duramayıp korkudan sarınıp sarmalanıyor. özgürce sırf kendisi istediği için örtünen çok az. o da kendini kandırıyor. hem erkeğe noluyor ben anlamıyorum. dana gibi gezip orada burada hovardalık yapar ya da kahve önünde elalemin karısına kızına fütursuzca bakar, evdekinden alır hırsını. herkesi kendi gibi bilir ya. harama her an uçkur çözme konusunda hazır kuvvet bekler. ya bu zümrenin içinde değil miydi fadimeye ve onun gibi salak kızlara sarkan tecavüz eden, türlü yalan dolanla dini Allahı kitabı malzeme yapıp kadınları kullanan… yeter be. burası ATATÜRK’ün kurduğu missssssssss gibi Cumhuriyet. aklınızı başınıza devşirin… varsa eğer…
lorien açık söylüyom, gene sallamışsın. ezberlerini dogma haline getirip bıkıp usanmadan tekrar ediyorsun. bilimsel verilerden gel bakalım, söylediklerinin ne kadarı doğru. ufak bi tahmin yapayım: hiçbiri.
bilimsel dediniz mi cliciax den başkasını tanımam
bu memlekette bilimselden bol ne var, papyonlu depremcide sallamış gene. türban gelirse üniversiteleri kapatacakmış. bunların 28 şubat versiyonlarıda bilimi kenara bırakıp türbanla savaşmışlardı. bu arkaik pozitivizm dinine mensup dedemizde dini kıskançlık gösteriyor, hazırolda selam çakıyor.
papyonlu depremci ha! gülmekten yarıldım bea, sende neler varmış bööle…
adamın şirketi var, milletin beyninde deprem yapıp parsayı topluyo. hemde sürekli, hiç durmaksızın, ara vermeden, nonstop yane.
Okuzlerin Kagnisi sen hic IRAN’A gittin mi?Ben gittim kendini bilmez oglan cocugu. Hem de devrimden hemen sonra. Seriat haltinin isleyisini gorecek kadar yasadim orada. Sadece kadinlarin degil erkeklere de hayvan muamelesi yapildigi, bakire kadinlarin idam edilmeden once tecavuz edilip asildigi o sapik duzeni gordum. Bu konuda otur o iddiali k*c*nin ustune ve baska kendini bilmezlerin makalesini buraya yapistirarak bir sey soyledigini zannetme.Senin gibi salak baskicilari hicbirimiz iplemiyoruz, lorienn’in dedigi gibi:bu çağ gençlerin elele kol kola öpüşe sevişe dolaşma çağıBiz Iran degiliz ve senin gibi baskiyla yetismis cinsel takinti gestapolari ASLA Turk gencliginin ozgurlugune mudahele edemeyecek!
türkiye mollaların olmayacak clicia, sinirlenme sen
hep aynı masalı anlatıyosun silikon beyinlim, iranı ve mollakratları bildiğin belli, onlar gibi zorba davranıyosun. hep tıraş yapıyosun, ihtisasını berber kursundamı yapıyosun!
Ama sen bilmiyorsun Okuz Kagan. Tras olmadigina da bahse girerim. Eminim o yuzun at hirsizina benziyordur.
cık, ben silikon beyinlilerin yağlarından sabun yapıyorum, tikkat et aldırdığın yağlar elime düşmesin.kıskançlık krizlerine girme kıllı kılçıım, kızsal durumlara girmiş gördüm seni.
ilahi oğuzkağan bilimselliğini yiyeyim senin… :))))))) gülmekten öldürdün yahu…yukarıda yazdıkların olmasa vallahi tırsıp seni bilim insanı zannedeceğim… sen çok yaşa… ama sadece çok yaşa… yalnız, yaşadığın süre zarfında boş kalma tartışma adabı konusunda da kendini geliştir… işte o zaman ballı lokma tatlısı olur… bilimsel insan…
gülmek iyidir, kalbe ve ruha iyi gelir. hatta iki kilo et yiceene bi saat gül demişler, iyide etmişler. bilimselliğimi yerken tikkat et fazla kaçırma, o kadar gülmenin üstüne göbek yapar sonra!
yapsın abicim be boşver koy ver rahvan gitsin. kim korkar hain kurttan… sen züğürt tesellisine gel…
kalsın, ben fildişi kulemde bilimsel bilimsel rahatım. halkın arasına inmek pek bi banal geliyo.
doğru sen kal yuvanda… orada daha zararsızsın 🙂
OKU
hepiniz haklısınız kendi bakış açınızla. düşüncelerime yandaş bulduklarıma teşekkür edip diğerlerine kabalık yapamam. herkes sağolsun. şahlanankoç OKU’dum. güzel ifade etmişsin. aynen öyle. bilsemki memleketimi uçuruma götürmüyorlar varsın ne isterlerse yapsınlar. ne yazık ki herşeyi yaşamadan bilmenin imkanı yok şu durumda… ben riski pek sevmiyorum. bırakınız yapsınlar bırakınız etsinler diyemiyorum. bu yüzdende coşup taşıyorum. yolunda gitmeyen pek çok şey var bu son günlerde. çok da uykulu gezmemek gerek. sen ben uyanık olmazsak bize emanet edilen bu değerin bekçiliğini yapmazsak.. ben çok rahat değilim arkadaşlar. sanırım hiç de olamayacağım. ortada ülküsü belli bir parti ve tarafları var. şimdiye kadar tüm gazete dergi ve tv lerde gördük duyduk dinledik erini ortaya koymuş bu insanların farklı olması mümkün mü? sizi bilmem ama ben ailemin beni şekillendirdiği çizgiden hareket ediyorum. sadece ailem mi? öğretmenlerim, eşim dostum ahbabım (ki karşıt görüşten bir yığın dostum oldu) iş yaşantım. daha ne diyeyim. aslımdan şaşmadım. işte baştakilerde böyle değil mi? yedide neyse 70 de de aynılar. onlar kendilerince doğruyu yaparken farkında olmadan onlara destek çıkan bir çok insan var. söz gelişi yoldan bir hanım teyzeyi çevirin hala “beyim bilir, o ne derse ben ona oy veririm” zihniyetinde. veya tüm saf duygularıyla şimdiki hükümet çok şükür evimize bir kaç koli pirinç makarna yolladı, un neyim gönderdi Allah razı olsun diyerek bu sistemde çok önemlideğişilere sebep oluyor. hikaye belli. günlerdir hepimize böö geldi. bu bir değişim mi, sancımı ne karın ağrısıysa sebebi sorumlularının başı taş altında kalsın. çok ucuz adamlarmış ne derseniz deyin. diğerleri de satmıştı ama bunlar daha bir azimli çıktı amerkanya sabestianları.
elbet anlıyorum korkularınızı.. benzer korkuları ben de yaşamaktayım.. fakat korkulanın karşısında tü kaka gösterilen yine kendimiziz.. asıl hedefi saptırıp, bizi bize kırdırıyorlar sevgili kardeşim.. korkumuz, çekincemiz, kıymetlimiz ortak.. “ötekiler” dediklerimizin dahi düşünceleri bu yönde iken karşımıza sistem düşmanı olarak çıkarılmaktalar.. onların tarafinda da “biz” düşmanız..halbuki şeytan ayrıntıda saklı.. ne onlar farkında, ne ötekiler.. birbirimizi yer iken deve hamudu ile uçuruluyor.. sonra el elde başbaşta kalacak olan yine biziz..düşman dost iyi bellenmeli.. küçük ayrımlarla çatışmak yerine onlarla bir olarak, ortak düşmana karşı durabilmeliyiz.. cehalete ve önyargıya.. emin olun bunlar ortadan kalkarsa kimse kimseyi koyun gibi güdemez.. bunların arkasına saklanamaz.. çünkü kimse yemez o vakit bu alici velici ayrımlarını.. aman diyeyim..
güzel dersin sahlanankoç. sende var olan bu sağduyu ve vicdanı umarım Allah olmayanlara da verir (bu saatten sonra zor ama)