TiViTi ne yazdığının farkında mısın? Nasıl zamanından önce, umarım ironidir? Ayrıca ne demek “sonuç ne olursa olsun”? İşkence yaptıkları kanunen sabit görülmüş adamların ceza almaması da sence rahatlatıcı bir sonuç mu olurdu?
Ah! Daha önce de çok konu olmuştu bu, “anlaşılır yazmak”. Eğer burada yazılarımızı birileri okusun diye yazıyorsak tabii ki! Yok eğer sadece iç sesimizi yazarak meditasyon yapmaya bir kaç satır karalayacaksak, yazmadan önce bir paragraf: “Bu yazı iç sesimdir, anlamanız gerekmiyor”, yaz da bilmece gibi cümleleri çözmeye uğraşarak senin bana olan sevginden çok daha değerli zamanımı harcamayayım!
“Zamanından önce demek = zaman aşımından önce demek… Ceza verildiği için = sonuç ne olursa olsun demek”; Son günlerde şu seçim propogandalarına rağmen gördüğüm en yuvarlak cümleler. Senin de için için farkettiğin gibi yazım “yamukluğun” nedeniyle kesinlikle tam tersi olarak da anlaşılabiliyor ve ben agresif bir adam olarak bunu her haliyle “özensiz” buluyorum!
Sevgi yaklaşımın da bence iyi bir konu:
İlkin, beni herkes sevsin diye bir takıntım yok! Aksine kendi doğruları olan ve bunları çekinmeden savunup söyleyen her insanın özellikle “sevilmeyeceğini” bilmesi gerektiğini düşünüyorum. Hatta hiçkimse herkes tarafından sevilmemeli bence, eğer seviliyorsa zaten asıl öyle bir sevginin “yamuk” olması gerekmiyor mu?
Tüm bunları beni sevmediğini ifade ettiğin için yazıyorum. Hani bil diye; senin sevginin hiç de umurumda olmadığını. Sevginin öncelikle anlamaktan geçtiğini ve benim agresyonumun hangi “sevgisizliklere” karşı olduğunu anlayabilir misin? Senin beni sevmediğini deklare etmen beni sevenlere ve sevebileceklere bir “saygı selamı” olur, bence ve sadece…
Keşke daha önceki bir-birkaç muhabbetten dolayı beni sevmediğini suratıma haykırmak için, yaptığın “yamuğu” eleştirmemi beklemeseydin; güzel bir “NuMB’ı Sevmiyorum” blogu yakışırdı sana…
haberi izledim atv’de biraz evvel. koca kafalı ali kırca yüzünde AB şekilli bir gülümsemeyle “ewet eğer mayıs’tan önce de yargıtay bir karar verirse ve zaman aşımına uğramazsa dava AB’ye bizimde düzgün izleyen bir adalet sistemimiz var” diyebileceğiz dedi. ne kadar mutlu ve mesuttu. AB’nin verdiği ödevi yaptık sütümüzü içip yatalım zihniyetiyle artistçe sağda ışığı yana kameraya dönüp yeni bir habere geçti. salak yerine koyulmaktan nefret ediyorum. yok avrupa inisyatifi yok bilmem ne adı altında zibidilik yapılması beni acaip kzıdırıyor. bütün bu işlerin yüzeysel olduğunu bilmek çok acı verici. yani bu dava belki karar bile bağlanamayacaktı AB raporları olmasa. ilerleme raporunda adı geçince karar kesinleşti.çok canım sıkılıyor çooook.
he karara bağlanmış olmasına sevinmedim mi? sevindim…ama böyle olmasaydı keşke 7 sene o çocuklar sürünmeseydi mahkemelerde.
amaç sürüncemede, süründürmede bırakmak değil miydi? bu haltları yiyenler, ileriyi çok güzel görüp ona göre davranıyolar. kamuoyunu her gün, her saat başı haberde meşgul etmesi gereken bu konu bile, yıllarca sürdü ve pat diye kapandı. o bonobo maymunu ali kırca’ya diyecek bi lafım yok. kendisi deli danalar gibi. atv kanalında daimi salaklıklarını yapıyodu zaten, aptalca canlı konuklar, haber bitiş müziği falan, ntv ye geçti, ciddi takılayım, atv de salakça sarpa sardırdırdığı siyaset meydanını devam ettireyim dedi. baktım şimdi yine atv de, hemen canlı konuklara başlamış, aptalca sunumuyla devam. ondan da o cümle beklenirdi zaten. utanmıyor da gerizekalı. yargıtay davayı boza boza dava follofoş etmişti zaten, karar vermeselerdi. Söylenilcek bi şey yok. AB’ni kullanıyolar sadece, örnek vakayız, hemen sonuçlandıralım vesvesesi içinde değiller mi? onlar da bizimle dalga geçiyo;
-ilerleme raporunda örnek vaka yaptık sizi, alın uğraşın hehehe.. diyerekten fener tutup,saçmalıklara yer gösteriyolar.
hele pazar günü sabah gazetesinde “burada değildim ama kalbim hep buradaydı…” gibi süper bir açıklaması vardı ali kırca’nın, tekrar sabah grubuna geçişi ile ilgili olarak. inanır mısın gözlerim doldu. o kadar hislendim yani. bir de klibi var ki, bir çoğumuz biliyodur herhalde, üf üf üf. yani tadından yenmiyor. neyse saptırmayayım. sadece not düşeyim istedim.
Bu işkenceci herifler yüzünden benim tanıdığım herkesin polis fobisi var. Hiçbir güvencemiz yok ki. Gecenin bir vakti seni evinden alıp buharlaştırabilirler. Sırf bu korku yüzünden (bi şekilde yerimi bulurlar diye) az önce bu konuyla ilgili gireceğim ahkamı sildim.
telif falan gerekir mi bilmiyorum şamo ama kullanacağım ben de:
Walla bu davanın aşınıma uğramayan hali mi kaldı? Bu dava gündeme geldiğinde doğan bebeler okula gidiyor şimdi.
Ki hakkın geç ve yeterince tecelli etmediğine inanıyorum;işlenen suçun büyüklüğü düşünülürse İŞKENCE gibi…sorun,bir daha bu tür insanlık facialarının yaşanmaması……
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.Tamam
yorumlar
yani sonuç ne olursa olsun. en azından bitti ya, bazı davaların zamanından önce bitebileceğini nihayet gösterdik.
TiViTi ne yazdığının farkında mısın? Nasıl zamanından önce, umarım ironidir? Ayrıca ne demek “sonuç ne olursa olsun”? İşkence yaptıkları kanunen sabit görülmüş adamların ceza almaması da sence rahatlatıcı bir sonuç mu olurdu?
zamanından önce demek, zaman aşımına uğramadan önce demek.
ayrıca az ceza verildiği için “sonuç ne olursa olsun” dedim.
belki benim anlatımımda bir yamukluk sana bunuları yazdırdı ama kabul et artık, bazı konularda fazla agresif takılıyorsun.
bu yüzden sevmiyorum seni 🙂
Ah! Daha önce de çok konu olmuştu bu, “anlaşılır yazmak”. Eğer burada yazılarımızı birileri okusun diye yazıyorsak tabii ki! Yok eğer sadece iç sesimizi yazarak meditasyon yapmaya bir kaç satır karalayacaksak, yazmadan önce bir paragraf: “Bu yazı iç sesimdir, anlamanız gerekmiyor”, yaz da bilmece gibi cümleleri çözmeye uğraşarak senin bana olan sevginden çok daha değerli zamanımı harcamayayım!
“Zamanından önce demek = zaman aşımından önce demek… Ceza verildiği için = sonuç ne olursa olsun demek”; Son günlerde şu seçim propogandalarına rağmen gördüğüm en yuvarlak cümleler. Senin de için için farkettiğin gibi yazım “yamukluğun” nedeniyle kesinlikle tam tersi olarak da anlaşılabiliyor ve ben agresif bir adam olarak bunu her haliyle “özensiz” buluyorum!
Sevgi yaklaşımın da bence iyi bir konu:
İlkin, beni herkes sevsin diye bir takıntım yok! Aksine kendi doğruları olan ve bunları çekinmeden savunup söyleyen her insanın özellikle “sevilmeyeceğini” bilmesi gerektiğini düşünüyorum. Hatta hiçkimse herkes tarafından sevilmemeli bence, eğer seviliyorsa zaten asıl öyle bir sevginin “yamuk” olması gerekmiyor mu?
Tüm bunları beni sevmediğini ifade ettiğin için yazıyorum. Hani bil diye; senin sevginin hiç de umurumda olmadığını. Sevginin öncelikle anlamaktan geçtiğini ve benim agresyonumun hangi “sevgisizliklere” karşı olduğunu anlayabilir misin? Senin beni sevmediğini deklare etmen beni sevenlere ve sevebileceklere bir “saygı selamı” olur, bence ve sadece…
Keşke daha önceki bir-birkaç muhabbetten dolayı beni sevmediğini suratıma haykırmak için, yaptığın “yamuğu” eleştirmemi beklemeseydin; güzel bir “NuMB’ı Sevmiyorum” blogu yakışırdı sana…
haberi izledim atv’de biraz evvel. koca kafalı ali kırca yüzünde AB şekilli bir gülümsemeyle “ewet eğer mayıs’tan önce de yargıtay bir karar verirse ve zaman aşımına uğramazsa dava AB’ye bizimde düzgün izleyen bir adalet sistemimiz var” diyebileceğiz dedi. ne kadar mutlu ve mesuttu. AB’nin verdiği ödevi yaptık sütümüzü içip yatalım zihniyetiyle artistçe sağda ışığı yana kameraya dönüp yeni bir habere geçti. salak yerine koyulmaktan nefret ediyorum. yok avrupa inisyatifi yok bilmem ne adı altında zibidilik yapılması beni acaip kzıdırıyor. bütün bu işlerin yüzeysel olduğunu bilmek çok acı verici. yani bu dava belki karar bile bağlanamayacaktı AB raporları olmasa. ilerleme raporunda adı geçince karar kesinleşti.çok canım sıkılıyor çooook.
he karara bağlanmış olmasına sevinmedim mi? sevindim…ama böyle olmasaydı keşke 7 sene o çocuklar sürünmeseydi mahkemelerde.
amaç sürüncemede, süründürmede bırakmak değil miydi? bu haltları yiyenler, ileriyi çok güzel görüp ona göre davranıyolar. kamuoyunu her gün, her saat başı haberde meşgul etmesi gereken bu konu bile, yıllarca sürdü ve pat diye kapandı. o bonobo maymunu ali kırca’ya diyecek bi lafım yok. kendisi deli danalar gibi. atv kanalında daimi salaklıklarını yapıyodu zaten, aptalca canlı konuklar, haber bitiş müziği falan, ntv ye geçti, ciddi takılayım, atv de salakça sarpa sardırdırdığı siyaset meydanını devam ettireyim dedi. baktım şimdi yine atv de, hemen canlı konuklara başlamış, aptalca sunumuyla devam. ondan da o cümle beklenirdi zaten. utanmıyor da gerizekalı. yargıtay davayı boza boza dava follofoş etmişti zaten, karar vermeselerdi. Söylenilcek bi şey yok. AB’ni kullanıyolar sadece, örnek vakayız, hemen sonuçlandıralım vesvesesi içinde değiller mi? onlar da bizimle dalga geçiyo;
-ilerleme raporunda örnek vaka yaptık sizi, alın uğraşın hehehe.. diyerekten fener tutup,saçmalıklara yer gösteriyolar.
şöyle dicem ben:
hafızam avut beni, beni kurtar ey şiir!
hele pazar günü sabah gazetesinde “burada değildim ama kalbim hep buradaydı…” gibi süper bir açıklaması vardı ali kırca’nın, tekrar sabah grubuna geçişi ile ilgili olarak. inanır mısın gözlerim doldu. o kadar hislendim yani. bir de klibi var ki, bir çoğumuz biliyodur herhalde, üf üf üf. yani tadından yenmiyor. neyse saptırmayayım. sadece not düşeyim istedim.
Bu işkenceci herifler yüzünden benim tanıdığım herkesin polis fobisi var. Hiçbir güvencemiz yok ki. Gecenin bir vakti seni evinden alıp buharlaştırabilirler. Sırf bu korku yüzünden (bi şekilde yerimi bulurlar diye) az önce bu konuyla ilgili gireceğim ahkamı sildim.
telif falan gerekir mi bilmiyorum şamo ama kullanacağım ben de:
hafızam avut beni, beni kurtar ey şiir!
gerek yok sevgili xat, hepsi senin olsun istersen..
6 yıllık davaya feda olsun.
Walla bu davanın aşınıma uğramayan hali mi kaldı? Bu dava gündeme geldiğinde doğan bebeler okula gidiyor şimdi.
Ki hakkın geç ve yeterince tecelli etmediğine inanıyorum;işlenen suçun büyüklüğü düşünülürse İŞKENCE gibi…sorun,bir daha bu tür insanlık facialarının yaşanmaması……