Adada yaşamak nasıldır bilen var mı? Tabii ki bilir herkes ya da tahmin eder az çok. Ama bu adanın adı Kıbrıs olunca işler değişir değil mi? Diğer adalardan çok farklı, yavruvatan deriz hep. Merak edip dururuz neler oluyor orada diye. Bazılarımız iyi şeyler bilir hakkında, bazılarımız da hiç iyi konuşmaz ada ve orada yaşayanlar hakkında. Neden? Bileniniz var mı? Yok elbette! Ama ben biliyorum ya da öğrendim demeliyim. Temmuz 1999 du adaya geldiğimde. Kavurucu bir sıcağın içine indim. Pistin üzerinde menemen pişerdi herhalde. Eyvah! dedim ve ilk uçakla geri dönmeyi düşündüm. Sonra uçağa arkamı döndüm ve yürüdüm. Neye yürüyordum, beni neler bekliyordu hiçbir fikrim yoktu. Çünkü ilkleri yaşıyordum bu adada. İlk defa uçağa bindim ve ilk defa adaya indim. Bu arada evliyim ve iki tane çocuğum var. Anlayacağınız üzere ev, iş ,bebiş hepsi burada. Evet doğru, burada bulunma sebebim eşimdi. Kıbrıslı biriyle evleneceğim aklımın ucundan bile geçmezdi. Neyse asıl hikaye ben değilim. Asıl olan benim burada görüp de sizin göremedikleriniz. Gazeteleri okusanız, haberleri dinleseniz bu anlatacaklarımı hayatta bulamazsınız. Çünkü bunları anlamak için önce Türkiye’de yaşamak, sonra da burada bir müddet kalmak gerekiyor. Haa.. Bir de sade bir vatandaş olmak şart. Mesela çarpıcı birkaç cümleyle başlayayım. Ben bu adaya sonradan gelmiş olmama rağmen buradaki birçok vatandaştan daha milliyetçiyim ve bu vatanı (yavruvatan) birçok vataşdaştan daha fazla savunuyorum.Kıbrıs’ta Rumlarla yapılmaya çalışılan anlaşmayı nlatırken bu bölümü daha iyi anlayacaksınız. Emin olun ki, birçok vatandaştan daha çok resmi daire biliyorum.Burada akşam saat 7′ de sanki adanın şalteri indirilmiş gibi sokaklarda kimse kalmıyor. Hele kış aylarında bu saat daha da erkenlere çekiliyor. Yani burada yaşam sıfır. İnsanlar birbirine yatılı kalmaya gitmez. Misafirlikleri de bir saatten fazla sürmez. Tabii bunlar yaşantılarla ilgili. Esas gündem bu aralar değişti. Neden mi çünkü hükümet yeni değişti. Böylelikle neredeyse herşey tekrar ve kökten değişti. Esas anlatacaklarım işte bu son durum ve bu duruma nasıl gelindiği. Fakat benden bürokratik şeyler duymayacaksınız. Halk dilinde, halkın ağzından kendi yorum ve çift taraflı kültürümü de katarak size olanları tüm açıklığıyla anlatacağım.Herşey bu adayı kurtarmak için verilen binlerce şehitle başladı ama o şehitlerin kardeşleri yani şu an burada olup vatani görevini yapan Türkiye’den gelen askerler burada yaşayanlar tarafından sevilmiyor. Hatta adayı terketmeleri isteniyor. Neden? Çünkü olası bir anlaşmaya engel oldukları için. Onlar olmasaydı aslında anlaşmaya hiç gerek kalmayacaktı. Çünkü o zaman KKTC diye dir devlet hiç varolmayacaktı! Şimdi gelin görün bir tanesi bile o şehitlikleri ziyaret etmiyor. Bu işin en trajik bölümü benim için. Ayrıca vatandaş olarak da sevmiyorlar Türkiye’den gelenleri. Oysa burada yapılan işlerin büyük bir çoğunluğunu Türkiye’den gelen işçiler yapıyor. Burada herkes Devlet işi dediğimiz kamu görevlisi olma derdinde. Devlet işine girmedikçe diğerlerini işten saymıyorlar. Örneğin burada KKTC vatandaşı bir amele (çok afedersiniz) bulmak zor. Tabii ben hariç. Çünkü 2004 yılından beri ben de vatandaşım. Aslında daha anlatılacak o kadar mesele var. Ama sırayla…KTHY battı. Neden?Eğitim burada dibe vurdu. Neden? 34 tane sendika tek vücut olup greve gitti. Ama neden? Yoksa ters giden birşeyler mi var? Son bir aydır herşey altüst. Bunun sebebi kötü yönetim mi yoksa vatandaştan yöneticiye herkes mi suçlu? Daha bilmediğiniz ve merak ettiğiniz birçok konu için kalemi elime klavyeyi önüme aldım. Yazımın ikinci bölümü için bekleyin.
yorumlar
olayların içinde yaşayan birinin kaleminden okumak iyi olur.
Kip(b)ris la ingiliz hökümeti ilgilensin bir zahmet ,o adayi hic sevmiyorum vefasiz yanar döner halkinida hic sevmiyorum,bosuna sehit verip kurtardigimiz bas belasi bir toprak parcasi.Bir faydasi var mi ? bilen yazsin .Ha kumar maniaklaru haric.piliz.
Çok meraklandım bakalım daha neler duyacağız. yeni bölümü merakla bekliyorum.
Ahkam yazanlara çok teşekkür ederim. Merak ettiklerinizi size aktarmaya devam edeceğim. Çok yakında…
Hakikaten Kıbrıs ta yaşamak ilginç bir psikoloji, Arkadaşım kıbrıslı bir kızla evlendi, kız Türkiye ye geldi..5 yıl içinde ameliyat ettirmediği yeri kalmadı..Karnım çıktı ameliyat, burnum yeterince iyi değil ameliyat, hayretle izliyorum..
görgüsüzlük zor zenaat, genelde geri ülkelerın kızlarında bulunur.
peki pbk iyi oldu mu.yani kaş yapayım derken gözü çıkmadı değil mi?
Oldu da yine kilo aldı sonradan..Bir de Türkçeleri değişik biraz, konuşurken gülümsersen bozuluveriyorlar..Biz Kıbrıs ta şöyle yaşardık, böyle yaşardık diye övünür sürekli..
yazı yazılmış.kıbrıs’ta yaşamanın verdiği ızdırap yazı sahibi kişinin evvelden varlık kazanmış kompleksine örümcek ağı örmüş gibi duruyor.ey yazar.kıbrıs nedir.kıbrıs hiç bizim oldu mu.kültür değil midir sahiplik. veya bir ülkeye yahut toprağa sahip olmanın şartı sınırlar mıdır?orada yaşayan herkes bilir ki kktc Türkiye’nin kamburudur. ve deli gibi muhtaçtır türkiye ye ve deli gibi aşıktır.amma muhtaçlık ve aşk şartları takip eder.ne anlattın da ikinci bölümü vaat ediyorsun.yine 10 dakika ziyanı bir yazı.
Kıbrıs mağduru arkadaşımızı yazdığına yazacağına pişman ettirmeyin,Arkadaşım, Kıbrıs dediğin yerde üç-beş ailenin saltanat sürdüğü caka sattığı bir orta oyunu sürer gider.Bunlara vereceksin t.c nin paralarını ruma kafa tutacak, devletçilik oynayacak, fırsatını buldumu da rumla rakı içecek…İyisimi sen fazla kafaya takma bu işleri evine dön…
İşte son bombam. Size savaşı birebir yaşayan birinin ağzından 1974’te Kıbrıs’hta olan herşeyi aktaracağım. Rumlar tarafından katledilenler, KÖyden köye kaçıp duran sivil halk, nineler,dedeler çocuklar, karnı burnunda anneler…
Dünya biz Türklere inanmamakta kararlı, boşuna uğraşma..Benim de anneannem neler anlattı, dünyanın dört bir yanında asıl soykırıma uğrayan bizim milletimiz..Hala da ruhlarımız soykırılıyor..Bu yazıyı sana yazdıran da bu kızgınlık değil mi zaten ?
Ben bu adanın en son adamı (zurnanın son deliği) olduğum halde anlatılanlar karşısında hayrete düşüyorum, içim acıyor. Buradaki yerli halk, savaşı bizzat yaşayanlar Rumla anlaşmak için neredeyse vatanı satıyor. Benim ağırıma giden bu.