uzun zamandır işten eve geldiğimde direk, işe giderken bıraktığım yalnızlığıma kavuşmak için odama koşuyorum…yüksek huzur derecesine eriştiğim odamda anlamsız bir hüzün rengine boyalı duvarların sadece 4 duvardan birleşip matematiksel bir macera olmadıklarını anladım…hergün yenilenen acımı içine alan duvarlar benim kalabalıklığıma inat bir yalnızlaşma serüveni içine girmişlerdi, mukavemetten dolayı köşelere kayan acılar, neden hep köşeli duvarlar arasına sıkıştığımızın da cevabını veriyorlardı aynı zamanda… kuzey taraftaki duvarın rengi daha bi berbattı üvey olma endişesine kapılmasından dolayı sanırım ordaki bütün resimleri söktüm diğer 3 duvara taşıdım hepsini, kuzeydeki duvara kalabalık gölgelerimi asıyorum sadece kendini yalnız hissetmemesi için… artık sadece ona yaslıyorum sırtımı, gölgelerle daha güvenli geliyor bana tek eksikleri iyi bir sırdaş değiller her bakışımı başka bir duvara yansıtıyorlar, her astıgım gölgeyi ertesi gün başka bir duvarda buluyorum…insan olduklarını düşünmeye başladım artık eğer bir gün gölgelerimi bırakırlarsa omuzlarından uçurumun kenarına diye gölgesiz aydınlıklarda dolaşıyorum henüz göremediği bir gölgenin peşinden koşan duvar diplerindeki dilenciler gibi….