Geçen yazımda kadın-erkek ilişkilerinde güç dengesinden bahsetmiştim ve erkeğin gücünün aşkın devamı için önemli olduğundan söz etmiştim. Bu yazıda kadının erkekten daha güçlü olduğu durumlardaki gözlemlerimi aktarmak istiyorum.Kadın erkekten daha güçlü olduğunda ilk ortaya çıkan tepki “anlayışlı davranmaya çalışmak” olarak tanımlanabilir. Kadın erkeğin herhangi bir alandaki sonradan ortaya çıkan güçsüzlüğüne veya hep varolan güçsüzlüğüne, durumun geçici olduğunu varsayarak, anlayışlı davranmaya çalışarak tepki verir. Yalnız bu noktada, kadınların çoğu zaman bu konuda kendini zorladıklarını da gözlemledim çünkü çoğu kadın için erkeğin güçsüzlüğü tahammül edilmezdir.
Anlayışlı kadın rolünü oynamayı başlarda başaran kadın, kendi üzerindeki yük arttıkça gittikçe artan bir kızgınlığa dönüşür. Kadının kızgınlığını hafife almayın çünkü kadının kızgınlığı yıllarca sürecek bir intikam silsilesi yaratabilir. Kadınların intikam için çok çeşitli yöntemleri vardır ki bunlar çoğu zaman erkek için çok yaralayıcı olabilir.Erkeğin güçsüzlüğü çok uzun süre devam eder ve kadın erkekten daha güçlü olduğunu farkederse bu gücünü çok ezici bir biçimde kullanabilir. Bu durum erkeğin kişiliğini, ruhsal bütünlüğünü, özsaygısı sarsacak boyutlara kadar ulaşabilir.Fakat durum şu ki, kadın tüm bunları genellikle bilinç düzeyinde yapmaz. Hatta davranışları kendisine hatırlatıldığında inkar edebilir, bahaneler üretebilir. Kadının bu davranışlarının altında bilinçaltı düzeyde binlerce yıl süren patriyarkadan intikam almak bile olabilir.Herkese bireylerin hem kendilerine hem de karşılarındaki kişiye sonsuz sevgi ve saygı duydukları, destekleyici, geliştirici ve dengeli bir birliktelik diliyorum. Sevgiler
yorumlar
Tamamen katılıyorum.İşte bunun için yuvalar yıkılıyor ve erkekler bu tür tavırlar sergilemeyen kadınları tercih ediyor. Erkeklerin amacı kadın dırdırı ile vakit kayetmeden hayatı yaşamaktır. Kadınların gücü, kızgınlığı ve intikam duyguları erkeği çileden çıkarır ve erkek mutluluğunu başka bir kadında aramaya başlar ki ilişkide bunlara yer vermeyen Rus kadınlar ile ilişkilerin ve evliliklerin çoğalması nedeni de budur.
bu kadar mı? ilk yazınızdan sonra ikinci yazınızın da en az ilki kadar derin gözlemlerden oluşacağını düşünmüştüm. kadın önce kabullenir sonra intikam alır ha? bu kadar yani.
Üzgünüm elisia…Şimdilik bu kadar…Daha derin gözlemlerim var tabii ki ama önceki yazıma gelen yorumlardan dolayı sezgilerim bana bu kadarını paylaşmam gerektiğini söyledi. Derin gözlemleri boşa harcamamak yalnızca onu daha da derinleştirip, geliştirebilecek “derin” kişilerle paylaşmak gerekir değil mi??
değil. öyleyse ya hep ya hiç.
Attila İlhan bir programında anlatmıştı.Tesettürlü genç bir bayan,iş çevresinde kariyer edinme çabalarıesnasında karşısına çıkan zorluklarından bahsetmiş.Attila İlhan ise bu yakınmaya,bu zorluğun sadece kendisine özgü değil,dünyanın gelişmiş ülkelerinde bile görülengenel bir olgu olduğundan bahsetmiş.Gerçi Attila İlhan, kapitalizmi eleştiripdolaylı yoldan sosyalizmi alternatif olarak sunuyor.(Daha doğrusu ben böyle algıladım.)Ama şu tespit çoğunlukla doğrudur ki,kadınlar iş yaşamında başarılı olduklarındaaile yaşamında başarısız oluyorlar.İş yaşamında başarılı olan kadınlarher ne kadar “gücün verdiği güvenle”kendilerini mutlu hissetseler de,aslında pek de mutlu ol(a)madıklarıgözlemleniyor.Ben bunu, “Kendi doğasına uygun olmayanşekilde yaşaması dolayısıyla tatmin olamama”şeklinde yorumluyorum.Hamsi de alabalık ta birer balıktır.Hamsi tuzlu suda, alabalık tatlı suda yaşar.Deniz balığını tatlı suda, tatlısu balığınıdenizde yaşamaya zorlarsanızsadece ölümüne neden olursunuz.Deneyi seven bir bilimadamıysanız,ve-veya evrime inanan ve şahit olmak isterseniz,kadınları farklı sulara atabilir,onlara kariyer, makam, mevki vererekmutlu olup olmadıklarını gözlemleyebilirsiniz.Bu yorumuma karşı yanıt vermek isteyenleri isebenbey’in de verdiği http://www.hassas.org adresineyönlendiriyorum.
linnux…Düşünceleri derin düşünenlerle paylaşmak gerekir derken, tam da bunu kastetmiştim. Yorumların için teşekkür ediyorum.
Bizim toplumumuz halen yari dogulu bir toplum.Dogulu toplumlardaki erkek/kiz ayriminin, erkek anne baba yaslandigin da onlara yasliligin da bakacak kisi, kiz ise ellere giden, elin adamina bakan kisi olarak gorulmesinin Turkiye deki etkileri bu senin yazdiklarin wisdom.Erkek cocuk dogumundan itibaren, kiz cocugundan farkli yetistirilir bizim ulkemiz de. Bu farkli tarz yetistirilmeler, erkegi iliskiden sorumlu, onemli kararlari veren, ailenin lideri psikolojisine oturtuyor. Kadin’i ise tam tersi, ikinci rol de olan, esine destegini esirgemeyen, kabullenici bir psikoljiye.Surekli poh pohlanarak buyutulen erkek, kendinisinin ‘kadina karsi guclu olmasi’ gerektigini bir an bile aklindan cikarmiyor. Surekli olarak ikinci sinif muamele goren kiz cocugu ise ‘erkege karsi guclu olmamasi’ gerektigini ogreniyor.Eee tabi bu sekilde buyutulen erkek, gelisen kosullar geregi calismasi gereken, calisan, ailesine ekmek parasi kazanan, is yasamin da erkeginden daha basarili kadinlari bir turlu kabullenemiyor. (nasil kabullensin ki, erkekligi ile iliskinin liderligi olayini, guc olayini dogumundan itibaren birbirine baglamissin). Kadin acisindan ise, yetistirilme tarzina uymayan bir konum soz konusu. Is yasamin da basarili -belki de erkeginden daha fazla basarili-, ekmek parasi da kazaniyor. O zaman da, neden o sekilde yetistirildigini, elindeki guc ile ne yapabilecegini falan sorgulamaya basliyor.Tarihe, tarihteki kadin erkek iliskilerine, ekonomik kosullara falan bakmadan, iliskilerin tarihte nasil oldugunu, su an nasil oldugunu, gelecekte nasil olacagini falan sorgulamadan oyle lonk diye ‘kadin iliskisin de, erkek te guc arar’, ‘kadinin ise guclu olmasi erkek acisindan iyi olmaz’ seklindeki genellemeler dogru olmayacaktir.Statik kalacaktir.Olay bir elmanin iki yarisi degil. Iki ayri elmanin yan yana olmasi olayi yani. Kadin ile erkek esittir yani. Ne bir eksik, ne bir fazla. Bu gercek ile yasamasini ogrenmeli artik.Kadinlari tatli su da yasayan, kendini ise tuzlu su da yasayan biri olarak gormemeli yani. Oyle bir dusunce ayrimciliciktir -az gelismisliktir-. Yabanci kelimeler ile ‘sex discrimination’ yani 🙂
bence birileri çok fazla film izliyor, birileri de kadınları kobay fare kadar basite indirgemeye çalışıyor. nedense sanki herkes değişik zamanlarda coğrafyalarda iklimlerde medeniyetlerde yaşamış yüz milyon kadın üzerinde gözlem yapmış da böyle kanaatlere varmış gibi. ilginç. nerden bilirsin karşındaki yanındaki uzağındaki insan mutlu, mutsuz, kızgın vs. kısacası saçma.
Fazla film izlemek? Ne alaka ya..Biraz okumak lazim ama. Tarihe biraz bakmak, tarih te kadin erkek iliskilerini biraz arastirmak lazim tabi ki. Ama okumak en ise yarayani bence. Tavsiyem dir:) (sahis olarak biraz’da gormuslugum vardir)Tum dunya’yi ve kadinlari yalnizca gorebildiklerin ve yasayabildiklerin ile genellemeye calisirsan, tabi ki biraz guduk, acemice kaliyor.
benim sözüm size değildi zaten
Sevgili Huriki…Bu tarz yorumların geleceğini tahmin ettiğimden daha önce birçok kez belirtmiştim: “Bunlar yalnızca kendi gözlemlerimdir” diye…Elbette ki dünya üzerinde yaşamış ve halen yaşıyor olan milyon üzeri X kare sayıda kadını incelemedim. Zaten böyle bir çalışmam olsaydı emin olun, geçerli bir bilimsel tez olur nobel’e aday bile gösterilirdi. Ben Serbest bölümünde birçok hafif yazarının yaptığı gibi kendi düşüncelerimi ve gözlemlerimi belirttim. Katılırsınız, katılmazsınız, üzerinde gülüp geçersiniz ya da ciddiye alırsınız…Bu gözlemlerle ne yapacağınıza ben karışamam…Ama lütfen sadece yorum yapmış olmak için yorum yapanlardan olmayın…Daha dişe dokunur yorum yazın, kendi gözleminizi yazın ya da kendi duruşunuz neyse onu yazın…Bu arada çok fazla film izlediğimdoğru…Eğer siz de çok fazla izleseydiniz, başkalarının görüşlerine karşı daha açık görüşlü olabilirdiniz. O zaman eleştirinizin çıkış noktası çok fazla film izlemiş olmayı sanki utanılacak birşeymiş gibi göstermek olmazdı…Bimem anlatabildim mi?*
film izlemeyi kötü birşeymiş gibi göstermek gibi bir niyetim yok tabi ki ama gerçek hayat film gibi değil malesef. ayrıca ben de yorumumu yapmış bulunuyorum yukarıdaki yazıyla. bu genellemelerin anlamsız ve saçma olduğunu düşünüyorum.kimseye hakaret etmek gibi bir amacım da olamaz.o sizin yorumunuz bu da benimki. bunlar da kendi çapında tecrübeyle sabit.
Üretici olmadan ,yaratıcı olmadan , tabiri caizse her anlamda kadının üzerine “yıkılırsan” elbette kadın tarafından istenmezsin ben erkek olarak da öyle bir kadın istemem, sevgililerini , eşlerini , hala anneleri olarak gören insanlar bu güçsüzlüğe düşerler tabii.