İSKENDERİYE KÜTÜPHANESİ,* İ.Ö. 1. yüzyılda Julius Sezar tarafından, İskenderiye’yi kuşattığı sırada mı?
* İ.S. 4. yüzyılda İskenderiye’de puta tapanların çokluğuna bozulan Hristiyan İmparator I. Theodosius tarafından mı?
* İ.S. 7 yüzyılda İslam Halifesi Hz. Ömer’in emriyle Mısır Fatihi Amr İbnül-As tarafından ‘Bu kitaplardaki bilgiler Kuran’a aykırı ise haramdır, Kuran’da yazanlarla aynıysa gereksizdir’ diyerek mi yok edildi?
Yoksa hepsi bir kenarından yakabildiğini mi yaktı?Ya da kadim zamanlara ait bilgilerin yok olmasının bokunu birbirlerinin üzerine mi atmaya çalışıyorlar?NOT: Yanıtı bilenler arasında yapılacak kurada kazanan bir kişi Babil Kulesi‘nde 1 hafta all inclusive tatil kazanacaktır, duyurulur.
yorumlar
Irak ta :)) almayayım sağol.
Başlangıcı olan her şeyin bir sonu vardır.İnsanlar,kitaplar,eserler,şehirler,ülkeler,medeniyetler…Maddenin zamanla aşınması,biçim değiştirmesikaçınılmazdır.Yokoluş kaçınılmaz olan sondur!Oysa ki,bir ve tek olan,gücün gerçek sahibi olan,bilginin gerçek sahibi olan,başlangıcı ve sonu olmayan,doğmamış ve doğurulmamış olan,zamandan ve mekandan münezzeh olan,Allah (CC) için geçerli değildir bu kural.Biz insanlar,ne zamna ki O’ndan yüz çeviriyoruz;işte o anda kendimize sahte ilahlar edinmeyebaşlıyoruz.Sonu olan, kalıcı olmayan, eksik, kusurlu ilahlar!İnsanları,eserleri,şehirleri,medeniyetlerikutsallaştırıyoruz.Onlara kutsal değerler atfediyoruz.Halbuki, onlar da bir gün çürüyüp gidecek!
Yaa, işte böyle!Osmanlı kimliğini, İslam kimliğiniyokedeceksin;yerine ne idüğü belirsizeski medeniyetlerle ilgili “teorilerini”ispatlamaya çalışacaksın.Soru:”Neden bu işi, sayıklayıp durduğumuz’bilim’e havale etmiyoruz?”Araştırırsın, ölçersin, biçersin…Ondan sonra sonuçlarıkabul edersin!Ama olmaz!Çünkü asıl olan amaçhakkı silip batılı kabul etmektir.Önce teori ortaya atılıyor,sonra “zan”lar sayesine,elde edilen veriler delil olarak kabul ediliyor.Tıpkı “evrim teorisi” gibi!Türklük üst kimliğinin ırkçı olmadığından bahsediliyor!Peh, sözler kağıtta durduğu gibi durmuyor,gerçek hayatta! Tıpkı içki gibi…
“Arapların dili, arapların dini, arapların elbisesi…”diye diye İslam’ı küçümsedik!Yerine, eski putperest medeniyetlerin hayranlığını,ve barbar batının kültürünü- yasalarını benimsdik.Ne oldu sonuçta?İşte halimizi görüyorsunuz:Aynı sistem AKP’yi iktidar yaptı, yaşasın demokrasi!ABD’nin kölesi olduk!Rezillik diz boyu.Cumhuriyetçiler, laikler servet içinde yüzerkenmillet eşşek gibi çalışıp aç geziyor.Ve hala birileri sarık, sakal va başörtüsüyle uğraşıyor.Lan, sınırlar çoktan çizildi,ülke çoktan bölündü,ABD restini koymuş!Senin ödediğin vergilerle şampanya kadehlerini devirenler,-bunu da çağdaşlık sananlar-hala irticanın- laikliin tanımnı adam gibi yapamadılar!Çünkü bu iş yavşak işi.Sağ gösterip sol sallama işi.Çevir kazı yanmasın işi.Tereyağından kıl çekme işi.Damara göre şerbet verme işi.Karda yürüyüp izini belli etmeme işi.”Bana dokunmayan yılan bin yaşasın!” işi.Güç sahipleri, dünyanın geleceği içinöyle kararlar aldılar ki,”ARTIK BİR MUCİZEDEN BAŞKA HİÇBİR ŞEYKAÇINILMAZ OLAN KAOSUN ÖNÜNE GEÇEMEZ!”
işte cevap: “Endülüs’ten bize 30 kitap kaldı. Atomu parçalayabildik, eğer yakılan bir milyon kitabın yarısı elimize ulaşmış olsaydı, bugün çoktan uzayda galaksiler arasında seyahat ediyor olacaktık” pierre veya marie curie.o kitaplar gerçek sahiplerinin ellerine ulaşsaydı maddi olarak çok daha ileri bir noktadaydık. manevi olarak bugünkünden farklı olmazdık herhalde.şimdi vaat edilen toprakları, pardon gerçeği alayım. babil kulesinde 1 haftalık tatilde kabul edilir.
ekşi açıklamış ama senin söylediklerini tekrarlıor cevap yok yani.
Sezar Kleopatra’nın saçlarına hasta oluyordu, bir gün dayanamayıp bir elçi gönderdi ve ona şu notu iletti: “benimle çıkar mısın?” Buna çok sinirlenmiş gibi gözükmeye çalışan Kleopatra’nın aynı zamanda içi içini yiyordu, ilk defa çıkma teklifi almıştı ama aynı zamanda kölelerin önünde karizmayı çizdirmek istemiyordu. Bir kaç gün düşündükten sonra cevabını bir papirus kağıdına yazarak yolladı. “Arkadaşlık teklifini kabul ediyorum ama şimdilik buna çıkmak demeyelim…”Sezar 3 günlük bekleyişin sonunda aldığı bu saçma sapan cevaba dayanamadı. Hemen giyindi ve başına zeytin yapraklarından oluşan tacını taktı. Sütunların arasından hızlıca geçerek halkın önüde konuşma yaptığı arenaya geldi. Sinirli sinirli bağırmaya başladı:”Maximus, minibus… Ne kadar komutan varsa hepiniz askerleri toplayın ve gidip İskenderiye kütüphanesini yakın. Yakın yıkın yağmalayın. Kağıt kağıt üstünde kalmamalı! Bundan sonra çıkma teklifi veya kağıda yazılan notlar tarihe karışmalı. Kültürü en kökünden silmek istiyorum.” Sonra haince güldü ve kendi kendine mırıldandı: “Bakalım şimdi ne yazacaksın, benim küt saçlı kleom.”
Bestloser, :))Bence Babil gezisini hak ettin.Ama maalesef buna karar verme yetkim yok.—————————–“Hepsi bir ucundan yaktı.” demek biraz akla yatkın.Ama,
cümlesi tamamen bir mantık hatası!O üç kişi, zaten güç gösterisi yapmış.Kimseye hesap verecek durumda olmadıklarına göre,bok atma gibi bir dertleri de olmayacaktır.Yok, bok atan kişilerden kasıt,o şahısların sonraki kuşakları ve- veyabugünkü hayranları ise;yakma eylemiyle ilişkili olmadıklarıiçin yine mantıksal bir çelişki söz konusu.————————————Neyse, gelelim kapanış yorumumuza.Bilim ve teknoloji akıl almaz bir hızla ilerliyor.Bugün içinde bulunduğumuz zaman,büyük gelişmelere şahit olduğumuz bir devir.Fakat şunu gözden kaçırıyoruz!Binlerce yıllık bir gelenek devam ediyor!Zalimlerin hükümranlık ve zorbalık geleneği!Bizler evimizde plazma televizyondandünyayı izliyor ve çeşitli eğlencelerlevakit geçiriyoruz.Aynı anda dünyanın başka noktalarında ise,insanlar açlıktan ölüyor,insanlar vahşice öldürülüyor.Gelişen teknoloji ezilen insana daha fazlazarar veriyor.Gelişen teknoloji zalimlerin elini güçlendiriyor.Gelişen teknoloji bizleri eğlenceyle uyuşturuyor,duyarsızlaştırıyor.Eğer İskenderiye’deki kütüphane yakılmasaydı,bugün bilim ve teknoloji daha ilerilerde olacaktı.Köleler daha kolay ezilecekti.Zalimlerin eli daha güçlü olacaktı.Bizler ise,hipersanalsimüle dünyamızda,süperdijitalize sörraund oyun, film ve konserlerintadını çıkarırken;daha fazla uyuşacak,daha fazla duyarsızlaşacaktık.Zalimler, oturdukları yerdeköleleri spesyeraund uzaktan kumandaylayönlendirecek,bir parmak hareketiyle dilediklerini öldürebilecekti.Kadim zamanların üzerindençoookk zaman geçti.fakat bazı gelenekler hiç değişmiyor.———————————–Aşırı derecede önemli dipnot.Hassas olduğumuz konularda fazlaca agresifleşip,ağzımızı bozabiliyoruz.Sözlerimizin çoğunu söylerken,binlerce yıılık zaman aralığını,sayısız olay ve insanı göz önünde bulunduruyoruz.Serdar Sabri’ye karşı özel bir kinimiz yoktur.Kendisini yeni mekanında ziyaret edip,-utanmadan bir de-yorum yazmışlığımız da vardır.
Bilgi için teşekkürlersigarayı bırakmakdiş beyazlatmasauna eşofmantatil bulgeciktiricim