”intikam ; tembellerin yas tutma biçimidir.”koca bir filimden çıkara çıkara bunu mu çıkardım şimdi.kendi payıma ”evet”. gösterim tarihinin üzerinden neredeyse 1 yıl geçmiş.her zaman yaptığım şey; ille de 40’ı çıkacak , 52’si okunacak , senesi dolacak ki bir eserin, tadı çıksın.henüz üzerinde dumanları tüten bir filim için yaptığım eleştirileri sonradan ben bile beğenmiyorum. sydney pollack ustaca ekran başına kilitlemeyi başardı yine.hattâ ne yalan söyleyeyim bir sahnede ağladım bile.ben zaten kimselerin ağlamadığı şeylere ağlarım.ha ne anlatıyordum ben ; evet, the interpreter nam-ı diğer çevirmen isimli ingiltere yapımı bir filimden.nicole kidman, çiğ güzelliğiyle the hours’dan aldığım oyunculuk tadını veremedi ,verecek bir durum da yoktu zâten hem durduk yere niye versin kadın canım.sean penn ise ; gitgide artan yakışıklılığıyla bile başımı döndürmeye yetti.bu adam gençken ne sevimsiz bi’ şeydi ya evet soğuk da gelirdi bana şimdilerde ciddi ciddi yakıcı bir madde hâlini almış off…yukarıda başlık hâlini almış cümle bir ara nicole’ün ağzından çıktı ve benim için filim or’da koptu.işin yoksa akşam akşam bi’ ton felsefe yap kendinle.tamam kabûl ediyorum ; deli işi. öyleyiz n’olmuş ?