Kraliçe Sisi (Sissi) asıl adı Elisabeth Bavaria (Elisabeth Bavyera) olan tarih sayfalarında Sisi olarak bilinen Avrupa’nın en güzel kadınlarından biri olan Avusturya-Macaristan İmparatoriçesidir.Bazen hayatı asi, dikbaşlı oluşu, halka yakınlıgı ve mutsuzlugu yüzünden Prenses Diana ile benzetilir .
Elisabeth Baveria hayatı boyunca nevrotik huzursuzlukları yüzünden hiçbir zaman mutlu olmamamıştır, kaynaklar onun sürekli mutsuz oldugunu, hiçbirşeyden memnun olmadığını, güzelliginin, iktidarın ona huzur vermediğini yazar hatta bazı dönemler kilosunu muhafaza etmek için günde sadece 1 portakal yedigi bile belirtilir.Hatta adını taşıyan müzede onun kıyafetleri ziyaret eden çocuklara giydirilmeye izin verildigi için ,onun kıyafetlerinin ancak küçük bir çocuga oldugu belirtilir o kadar zayıfmış yani.Ayaklarına kadar uzattığı saçlarıyla dikkat çeken döneminin en güzel prenseslerinden biri olan Sissi aslen Almandır, Bavyera’lı soylu bir aileden gelir 16 yaşında Francis Joseph ile büyük bir aşkla evlenir, arka arkaya çocukları olur, zaman geçtikçe eşiyle olan anlaşmazlıkları Sisi’nin hayatını etkilemeye başlar.
Saray hayatına bir türlü uyumlu olamayan imparatoriçe seramonilerden nefret etmektedir, özgürlükçü düşünceleri ise kraliyet ailesinin hiç işine gelmez ama o yine de düşüncelerinden vazgeçmez.Herkesi güzelliği, zerafeti ile büyülerken iç dünyası sürekli huzursuz ve gergindir ve asla mutlu değil. Evlendikten beş yıl sonra eşinin kendisini aldattıgını farkeden imparatoriçe sık sık Viyana’dan kaçmaya başlar.O sırada saray tarafından onun sağlık sorunları nedeniyle saraydan uzaklaştıgını anlatırlar,iki yıl sonra döndügünde saraya her hareketiyle kafa tutacaktır imparatoriçe.Kendine güveni zaman geçtikçe artan Sisi oğluna soylu öğretmen tutmak yerine halktan birilerini eğitimci olarak seçer tabi bu da saray eşrafının hiç hoşuna gitmemektedir, zaten sarayın isyankar olarak tanımladıgı Macarlar’a destek oldugu bilinen Sisi bu hareketiyle iyice göza batar.1889 da sevgilisi Marie Vetsera ile birlikte intihar eden oğlu ( Mayerling Av Köşkü’nde gerçekleşen bu ölüm hala şüphesini korumaktadır, tarihe Mayerling faciası olarak geçmiştir) onu bu saray yaşamından iyice uzaklaştırır, sürekli ata binmeye ve spor yapmaya başlar kendini hep zayıf bulmak için oysa o dönem kadınların hele hele imparatorların jimnastik yapması kabul edilir şey değildir. Ruh hali sürekli bozuktur( bazı kaynaklara göre ise onun yenilikçi düşüncelerini sindiremeyen soylular ona ruhsal bozuklugu var damgası yapıştırmışlardır). Tarihçilere göre ‘Ben vücutlar üzerinde dans etmeyi severim’ diyen imparatoriçe erkekler üzerinde gücünü göstermekten çok zevk alırdı, onun için cinsellikten çok bu önemliydi.
Viyana’nın her köşesinde bu mutlu olmamış imparatoriçenin resimleri vardır,güzelligi ve mutsuzlugu, soylulugu ve halkla içiçe oluşu, asi ve kararlı oluşu ve bir suikaste kurban gitmesi onu halk gözünde kahraman yapmıştır .Hofburg Sarayı’nda kendisine ait şu anda sergilenen 6 tane oda vardır.Sissi eylül 1898 bir İsviçre ziyareti yaparken Cenevre’de Luigi Lucheni adlı bir anarşist tarafından bıçaklanarak öldürüldü.Sisi’nin son sözü (bana ne oldu) olmuştur.Mezarı Viyana’da bulunmaktadır. Tarih sayfaları onu güzellik, mutsuzluk ve başkaldırısı ile tanır.İmpataroriçe Sisi için için Sissi adında 1955 yılında bir film yapılmış filmde Romy Schneider rol almıştır.Ayrıca onu anlatan opera ve tiyatro eserleri ve çizgi dizi niteliginde yapım da mevcuttur.Hem Avusturya hem Macaristan halkı tarafından çok sevilen Sissi’nin pek çok anıtı ve tablosu yapılmıştır.Ayrıca adına para da basılmıştır.Burada oyuncak bebekleri var.
yorumlar
yazdıgım çıkmadı, değişik özellikleri olan daha önce duymadıgımız pek çok önemli kişiyi nasıl buluyorsunuz şaşırtıcı eliniz dert görmesin
ne çıkmadı dedin
Sisi başlığını görünce yok artık dedim, heralde yapmamışlardır onun için. Tabe farklı sisi lerden bahsediomuşuz, çok şükür..
anarşist ne olmuş sonra acaba
burada
Güzellerin kaderi midir mutsuzluk ))
insan herşeye ragmen kendi kendini mutlu edebilmeli
çok güzel bir kadınmış gerçektende hiç öyle ruhsal bozuklugu var gibi durmamakta
evet yüzü çok çocuksu
bu da öldügü zaman. 1898 yılı
vah vah gencecik. güzelliğinin arka planındaki bunalım mahvetmiş kadıncağızı
işte barbara cartlan romanlarındaki gibi kalpsiz ve salak bir soylu yüzünden olmuştur:)
muhakkak öyledir. zengin ve yakışıklıyım diye burnu havalarda dolaşan o şopar kont buna ilgi göstermediyse , ihmal ettiyse bunu kadın bunalıma girer tabi.
yok aslında aldatmış eşi imparatoriçeyi kadın da mutsuzluga kapılmış
yok eşi kont değil imparatordu:)
evet öyleydi evlendiklerinde prens sonra imparator
aha bu imparator eşi:
offf o nee. kadın bunalıma girmesin de napsın
gençligini bulayım bu ihtiyarlıgı:)
ya yüreğime indirdin yaa, nazo. neden demiyorsun bu yaşlı hali diye. tüm hayallerimi yıkıyordun nerdeyse
cık gene beğenmedim. vah sisi vah vah
pala bıyığımı var bunun ya
o dönemin yakışıklıları buna benziyordur belki de!?
ben diyim bıyık sen de sakal. o dönem heralde böyleydi ay ne bilim adam sertmiş te zaten.kendisi 1. dünya savaşı başlatan mimarlardan biri.
demek ki yakışıklı diye başka bir şey kastediyorlarmış o devirde ))
yalnız kendisi ülkesinde çok sevilen bir hükümdar imiş
yahu adam imparator yakışıklı olmasa da olur demişlerdir:)
nazo yerlerdeyim gülmekten . sen çok yaşa e mi ? ben de anlayamadım zaten bıyık mı sakal mı , hem bıyıklı hem sert olacak şey mi ?
bu fotograf imparator İstanbul’a geldigi zaman çekilmiş
ay korktum ben bu adamdan çek şunu . ölmüş gitmiş insanların arkasından neler diyorum ya .
koskoca imparator yahu 🙂
o sakal modaydı heralde bak başka krallara:
mexico imparatoru maximilian
fön çektirmişler galiba sakala .bu nasıl bir tarz ya. impratorum diye bunu yapmaya ne hakkı var bunların. görüntü kirliliği ))
valla ne desem yalan olur