Dördüncü asır dini konularda oldukça önemli olayların yaşandığı dönemlerden biriydi .Roma İmparatoru Kanstantios’un oğlu Konstantinpaganlığı bırakıp Hristiyan dinine geçmiş ve kendini bu dinin koruyucusu ilan etmişti ve insanları bu dine geçmesi için ödüllerle teşvik ederek din adamlarının maaşlarını yükseltmişti ve yıllardır tutundukları din inançlarından Hristiyanlığa geçmeyenlere karşı oldukça acımasız davranmıştı. Bu dinin ilk psişik olayları bu dönem başlamıştır, imparatorun gördüğü görüntüler, rüyalar sonrasında kutsal emanetler, nekromansiye kadar gitti (ölüye tapma) heryerde bir mucize yaşanmaya başladı .Konstantin’in ölümünden sonra iki oğlu tarafından yürütülen politika yine Hristiyan olmayanlara zulüm yönündeydi,çocuklar zorla ailelerinden koparılarak vaftiz edildi, kutsanmış ekmekler zorla yedirildi.

Roma İmparatoru Julian ise politikasıyla herkese eşit davranarak Hristiyan dünyasını kaygıya düşürdü, öyle ya bu hükümdar paganlarla Hristiyanları bir tutuyor, bazı düşüncelerinden dolayı kovulan din adamlarını ülkeye geri çağırıyordu,üstelik paganların ibadet yerlerini tekrar geri vermişti.Bu hareketlerinden dolayı kendisine Apostate (küçük düşüren)denilse de Julian sözlerinde son nefesinde bile zulüme karşı çıkarak, halkın mutluluğunu amaçladığını belirtmiştir.Julian‘ın ölümü kilisenin tekrar gücüne kavuşması ve eşitsizliklerin başlamasına sebep oldu.Pagan bilim adamlarının felsefelerinin sonu tekrar geldi ve amaç belliydi, din için büyük tehlike oluşturan pagan öğretileri ,ibadethaneleri,felsefeleri yok edilmeliydi.İmparator Theodosius tahta çıktığında tek amacını din karşıtı olanları yok etmek olarak belirlemişti ve Hristiyan olduğu halde Heretik, Heteredoks düşünceye sahip olan Teslis doktrinini kabul etmeyen herkesi sürgünle cezalandırdı.Sirke davet ettiği ve Yahudilerle aynı gün paskalya kutlayan onbeş bin kişiyi katletti.Önce kilisedeki çarpıklıkları temizledikten sonra sıra şimdi kilise dışına gelmişti.Artık paganlara ibadet etme hakkı yoktu ve ibadethaneler ile birlikte okullar da enkaz haline getirildi.Ve şimdi hedef bilimin ve kültürün merkezi İskenderiye’ydi.Üniversite olarak kullanılan Serapis Mabedi ve Serapion Kütüphanesi imparatorun önündeki iki ciddi engeldi ve bunlar da imha edilmeliydi.İskenderiye’de görevli Başpiskopos Theophilus ülkedeki çok tanrılı dinlere karşı savaş açmış bir din adamıydı.Gibbon‘a göre kütüphanelerden kitap çalarak yüksek fiyata satan kötü bir adamdı.Pagan sembollerini pazarlarda sergilediği için çıkan ayaklanmalarda Olympius’a sığınan paganlara karşı saldırı başlattı bu olayları duyan imparator Theodosius Serapis Mabedi‘nin ve kütüphanesinin yok edilmesini emretti.Başpsikopos Theophilus’un yerine geçen yeğeni Cyril‘de aynı yolda ilerliyordu,Yeni Eflatuncu Okulu‘nu yok etmeyi hedeflemişti. Kendisi Meryem’i tanrının annesi sıfatına sokan kişidir.Paganlar kadar yahudilere de oldukça zalim davranmıştır.Onları da kovmuş ve işkence etmiştir.İskenderiye’de doğan ve bilgeliği,güzelliği, zerafeti ile çevresindekileri büyüleyen Hypatia‘nın babası Theon matematikçi ve bilm adamıydı, köklerine oldukça bağlıydı ve felsefe ile yakından ilgiliydi.

Hypatia babasınınkini bile geçen bir matematik zekasına sahipti ,İskenderiyeli matematikçilerin çalışmaları sürekli ilgisini çekerdi, pek çok önemli çalışmayı tefsir etmiş felsefe,gökbilim ve matematik konularında dersler vermişti.Rüya tabirleri, simya,fizik deneyleri Hypati ‘nın ilgilendiği konular arasında yer aldı. Yukarıda yazan karışıklıklar olurken kendisi hiç bir olaya katılmamış ve uzak kalmıştı.Devamı var..