bu laflar her şeyi açıklıyo zaten…”İslamda cami diye bir kavram yoktur. Nedenine gelince dinin kaynağı Allah’tır. Evren Allah’ın mülküdür. Kul evrenin her yerinde ibadet yapabilir. Cami yapmak bir anlamda dini şekle boğmaktır.”yıkalım hepsini o zaman…harikaymış olay.valla süper olur.böylece daha rahat uyuyabilirim megafondan gelen sesler olmadan.
Prof. Dr. Saim Yeprem:”Cami kelimesi toplayıcı anlamına gelir. ‘Cami yoktur’ demek Kuran’la bağdaşmaz. Kuran’da kelime olarak ‘namaz kılınan yer’ anlamında mescit kullanılıyor. Bu da ‘secde edilen yer’ demektir. ‘Allah’ın mescitlerini iman edenler imar eder’ anlamında ayet var. Kuran’da mescit kavramı açıkça zikrediliyor. Cami de mescit kelimesinin sıfatı olarak kullanılıyor. Toplayan mescit, büyük mescit anlamına geliyor. Halk dilinde de kısaltılmış şekli cami. Cami yapmak dini şekle boğmak değildir, hayır yapmaktır. İslam geleneğinde Peygamber’in bir hadisine dayalı olarak, ‘devam eden sadaka’ anlamına gelen işlerden biridir. Peygamber Efendimiz kendisi bizzat çalışarak Medine’de mescit yapmıştır.”
şimdi olayın bir başka boyutu daha var..bu kadar ilim irfan sahibi bunları söylerken,ha bire yeni camiler açılıyor..milyarlarca para gidiyor..hani diyorum,bu paralarla daha güzel,halka daha yararlı şeyler yapılabilir..bugün istanbul-gaziosmanpaşa belediye kütüphanesinde çalışan şahsiyet,gelen kitap meraklılarına,hizmet etmeyip,sürekli azarlayıp hakaret ediyorsa,ülkede camilerden çok daha önemli şeylerin var olduğu aşikardır..
O milyarlar devletten çıkıyor. Bir kere arsa %90 devletten araklama oluyor. Ondan bundan toplanan 500bin liralarla cami yapılır mı? Nerelerden, hangi çıkarlar amaçlanıp milyarlarca lira yardım yapılıyor, hangi ihaleden geri kazanılıyor ben bilmem. Yine de iş camiyi yapmakla bitmiyor. O camide elektrik yanıyor, beleş! Yani herkes ödüyor. Doğal gaz yanıyor, beleş! Yani herkes ödüyor. Su akıyor, beleş! Yani herkes ödüyor. İmam, müezzin, hacı hoca atanıyor, maaşları ve lojmanlarının giderleri camiyle beraber devletten! Yani herkes ödüyor. Sonra da dini bütün mümin vatandaşlarımız, hıristiyanının, musevisinin, dinsizinin, dinlisinin, muhtacının, açının, yetiminin ödediği o paralarla sağlanan konforda namaz kılıp sevap alıyorlar.Aman, aman! Kimse bana anlatmaya kalkmasın, aman!
o ihsanı sana yaradan vermediyse kim hönkürürse hönkürsün uyanmazsın, gün gelir sen de güzelden anlarsın işallah, dua edicem senin için 😉 belki beraber hönkürürüz hehehe
Devletin parasıyla yapılmıyor tüm camiler, hiç cami için yardım yapmamışolanlar anlamaz tabii bu olaydan. Arsaveriliyorsa da verilir kardeşlerim ne olmuş, Türkiyem’de cami yapacak kadaryer mi yok yani? Onbinlerce arazide gecekondular istilacı halindeyken, camiiçin mi yer yok sadece? Ezan’dan mı rahatsız oluyor nazik kulaklarınız?Mim’i verirken “Hukuki Komedi” demiştim ama daha büyük bir komedinin ortaya çıkacağı hiç aklıma gelmemişti :)Yıkalım hepsini desek, elinde balyozu hazır ne çok vatandaşım varmış…
Bu memlekette ya dinci olacaksın, ya da din düşmanı. Başka ne olursan ol, nasıl olsa bu iki kategoriden birine sokuluyorsun, benim zekadan nasipli ama akıldan fukara halkım tarafından…Arkadaşlar, yine din eksenli başka tartışmalarda, dinci sınıfına sokulmuşluğum vardır bu hafif medyasında… Tıpkı şimdi de din düşmanı sınıfına sokulmak üzere olduğum gibi…Bütün dediklerimi derken, acaba biri; “neden? değişik bir şey söylüyorsun, ne var bunun altında, ne demek istiyorsun?” demiyor. Duruma göre ya “vay gerici dangalak” ya da “vay dinsiz yobaz” demeye getiriliveriyor iş. Çünkü herkes bu konularda bilinebilecek ne varsa bilmekte, düşünülecek ne varsa zaten düşünmüş olmaktadır.Bilene bilmeyene bir kere daha ilan edeyim: Ben, Allah’a inanan, kimden daha iyi ve kimden daha kötü müslüman olduğumu Allah’ın bildiği, sorgulamadan Allah’a dahi inanmayan, onu sorgulayarak inanmış biri olarak da dogmatik inanç sahibi birisinden bir gömlek yukarda olduğuna inan laik ve Atatürkçü bir Türk vatandaşıyım.Değil deizmle teizm arasında, teizmle ateizm arasında dahi bir spektrum olduğuna inanırım, kimsenin saf ateist ya da kimsenin dogmatik olmamak şartıyla sualsiz teist olduğuna inanmam. Aklım bana böyle bir inancı yasaklar. Bütün bu landmarklar dahilinde düşündüklerimi yanlış anlaşılmaktan dahi korkmadan söylerim ki, akılsız ile benim aramdaki fark da ortaya çıksın.Camilere ve camilerin bugün Türkiye’deki mevcudiyetlerinin hangi şartlar altında ve hangi fedekarlıklar karşılığında gerçekleştirildiğini bilerek bunlara karşı çıkmamak da ne benim insanlığıma, ne müslümanlığıma, ne de vatanseverliğime yakışır. İnsanlara islamiyet diye yutturulmaya çalışılan ama islamiyetin en büyük düşmanlarının eseri olan, bugün adına islamiyet denen insan yapımı dinin uydurmalarından; hoparlörle ve insanları rencide ve madur edici biçimde okunan ezana karşı çıkmak da vazifemdir. Sabaha kadar ızdıraplarıyla mücadele ederek, günün ışımasıyla acılarının biraz olsun dinmesiyle veya aldığı ağrı kesicilerin biraz olsun etkisini hissettirmesiyle uykuya dalabılen bir hastanın, kulağının dibinde ciyaklayan bir hoparlörden yükselen ezan sesiyle dalmak üzere olduğu uykusundan fırlaması ve tekrar uyuyamaması ne demektir bilen var mı?Var mı?Din herkese lazım, inanç herkesin ihtiyacı. Ama kimsenin kendi inançlarını en doğru zannedip başkalarının da o biçimde inanmasını istemek hakkı yok. Aklı olan bu saçmalığa ve zibidiliğe karşı çıkar. Ezanı kulağına hoparlörden bağırttıracam!” demekle, “senin yaşam tarzını beğenmiyorum, seni bombayla uçurtturacam” demek arasında ben bir fark görmüyorum. Fark görenlerle de konuşacak ortak tek bir kelimem yok.(Camilerin yapımı konusundaki fikrimde de ısrarlıyım. Gecekonduların varlığı zaten yanlıştır. Yanlış bir önermeyle varılan sonuç da yanlıştır.)
bir yanlışı örtmek ya da göstermek için bir başka yanlış..evet o camilerin bir çoğu devlet arsasına konduruluyor. Aynı zamanda da bir çoğu bağış ya da belediyenin fi tarihinde imar planını hazırlarken cami alanı olarak belirlediği yerler… yani senin, benim olan yer belediye tarafından camii yapılmak üzere alınıyor.. Doğrudur yine bizlerin yardımlarıyla (zoraki bağışlar, elde makbuz günde 3-5 defa aşındırılan kapılar, zorlamalar, dinsizlik suçlamaları)sonuç, orta ölçekli bir mahallede (tam sayıyı şu an veremiyorum) 3 faal camii + 1 adet camii için ayrılmiş alan. Okul sayısı bir. Okula en uzak erişim yürüyerek 20 dakika (biliyorum istanbul gibi büyük şehirler için gülünç derecede yakın. fakat burası 50bin nüfuslu bir ilçe)Çok iyi hatırlıyorum 4 yıl kadar önce okul yetersiz gelipte ilave derslik yapılmak istendiğinde önce milli eğitimden ödenek talep edilmiş, yeterli ödenek çıkmayınca önce mahalleliden sonra genel esnaftan yardım istenmişti. Sonuç kimseden para çıkmayınca siyasilerin üzerine gidilerek tekrar devlet kapısı aşındırılmıştı. Aynı mahalle 2 yıl bile bitmeden koca bir camii dikti mahallenin tam göbeğine. Tek başına tüm dini bütün mahalleliyi kucaklayabilecek kapasitede.. Yani herkes bayram namazını orada kılmak istese diğer camiiler boş kalacak.. Yalnız diğer hocaların ve müezzinlerin bunu yadırgayacağını düşünmeyin, zaten bir tek bayramlarda doluyor…1 tane de camii için ayrılmış yer var demiştim. mahallenin kıyısında kalıyor şu an.. Parklardan başka hizmet alanı olarak ayrılmış tek alan. yani yarın öbürgün bir okul yaptıralacak olsa mahallede yer yok…
ne zaman böyle şeylerden bahsedilse birileri mutlaka bu dinsiz, imansız muhabbetine girer. kendi kafalarında sorgulayamadıklarından başkalarının da kafalarının çalışmasını istemezler. ortada bariz bir cami görgüsüzlüğü var. çeşme yaptırır gibi cami yaptırıyorlar. göç yoluyla şehri kuşatan enerji önce kendine yaşam alanı aramaya başladı. sit alanlarını, orman arazilerini, dere kenarlarını çevirdi. gecekondu denilen ama negatif enerjilerin rant çabalarına göz yuman idari yetkililer yüzünden hiç de öyle sanıldığı gibi bi gecede kondurulmayan şehirler oluştu. altyapı, üst yapı ihtiyacı doğdu. ilk bi mescit yapıldı geçici olarak. hoca günde beş kez gaz verdi, yemyeşil camları, kristal avizeleri olan, minareleri iki ilçe öteden bile görülebilen bi cami hayali müminlerin beynine işlendi. paralar toplandı. sonra gün geldi toplanan paralarla gecekonduları yapan mühendis! (aziz nesin nefret edermiş bu kinaye ünlemlerinden, insanların salak yerine konduğunu düşünürmüş. ben de sevmem ama kullanmış bulundum) dev gibi bi cami yaptı nüfusu 1000 kişi olan mahalleye. camiye gidenleri sayısı artmadı ama zengin durdu.sonra noldu? deprem falan oldu. ucuz malzeme ile yapılan gecekondu apartmanlar gibi cami de göçtü. o oldu bu oldu.
Gitmeyin camiye, yanından geçerken başınızı diğer yana çevirin, ezan okunurken kulağınızı tıkayın, Cuma namazında sokaklara taşan kalabalığa,camiye sığmayan insanlara bakmadan geçin, yer bulamayıp asfalta hasır serenleri de görmeyin, Türkiye de bunlar oluyor… Nerede yaşıyorsunuz da Camiler fazla, her taraf cami diyorsunuz? Cami beş vakit dolacak değil herhalde. Ateizme gösterdiğim saygıyı, dine de bekliyorum. (Ben namazasadece bayramlarda giderim, tahmin ettiğiniz gibi bir sakallı değilim ama gerçekleri görmeli, entellik yapıcam diye cami-okul tartışmasına girmemenizi öneririm.)
salaksın sen… neymiş, cami-okul tartışmasına girmeyecekmişiz. dedelerin alttan ısıtmalı camilerde nafile hesabı yaparken doğru dürüst yanmayan kaloriferli sınıflarında 40 kişi okumaya çalışan, hatta çoğu zaman okuyamayan çocuklar kadar minare girsin sana. dinin sana müsrif olmamayı öğütlemiyor mu? bi bayram namazında dolacak diye cami yapıldığı nerede görülmüş.
Bu işin sonu yok kimse diğerinin fikrini değiştiremeyecek. Bunu hepimiz biliyoruz. Daha fazla tartışılmasa. Bunun gibi kaç tane tartışma gördüm burda hiçbiri bitmedi bu da bitmez.
Tabandan gelen baskılar ve ‘yaz, n’olursun yaz’ diye mesaj üstüne mesaj atan kardeşlerimizin ısrarı üzerine konuya girmeye karar verdim.Öncelikle güzel sitemizde salak arkadaşların çoğunlukta bulunduğunu hatırlatmak isterim. Ama henüz sayko’nun eline su dökecek kimse çıkmadı; çabalar var tabii, fakat yetersiz.Efendim cami mevzuu tabii ki gayet önemli. Ama bazı şeyleri doğru ve tarih sırasıyla anlamak lazım. Konunun bir noktasından dalıp laf edenler -her defasında söylediğim gibi- ancak pozisyon (misyoner) almakla yetinen kılıf (vajina) beyinli sıradan mahlukattır.Önce şunu bilelim. Kuran’ın içinde ibadet mekanı olarak cami değil de mescit kelimesi geçmesi, hiçbir şekilde referans sayılamaz. Bu tartışmayı başlatan uyuz modernist kemalistler, o küçük akıllarıyla güya islamı kendi silahıyla vurma gayreti içine girmişlerdir. Halbuki bilmezler ki, bugün Kuran’da mot a mot bulunmayan bir çok usul ve gelenek, yine islami kurallar uyarınca yerleşik hale gelmiştir; bir anlamda ‘günün koşullarına uygun hale’ gelmiştir; daha farklı şekilde yorumlanmıştır. Allah’tan da böyledir; zira diğer türlü kan gövdeyi götürürdü. O yüzden, bunlar kadar salak olmayan bir islamcı ‘tamam kardeşim, haklısın cami yokmuş, hepsini kapatıyoruz; ama bak bi de şu varmış Kuran’da, uzat bakiym burnuna soktuğun o parmağını’ diyerek kutsal kitabı mot a mot uygulamaya sokmakta haklı duruma geçebilir.Gelelim ikinci aşamaya. Günümüzdeki cami rezaleti, şüphesiz had safhadadır. Zerzevatçı kadar bile sesi olmayan müezzin bozmaları, sabah akşam milletin kafasını sinkaf eder durur. Hacı-hoca tayfası hem ölüyü hem diriyi şeyederek -özellikle büyük şehirlerde- dünyanın parasını kazanır, tek kuruş vergi vermez, lojmanlarda oturur, öteki dünya tacirliğiyle geçinir. Yeni yapılan bütün camiler berbattır, çirkindir ve bence de hemen yıkılmalıdır.Ne var ki bu cami kepazeliğine ilişkin olarak ilk sesini yükselten ve gayet açık ve ağır bir ifadeyle bu duruma son verilmesini isteyen kişi de bir islamcıdır. Mehmet Şevket Eygi adındaki Milli Gazete yazarı ve gayet sıkı islamcı bu şahıs, bundan neredeyse 10 sene öncesinden itibaren konuyla ilgili bir çok yazı yazmıştır (gazetenin web sitesi belirmediğinden linkleyemiyorum).Şeriatçı ve hakiki bir entelektüel olan Eygi, aynı zamanda değeri milyon dolarla ölçülen dünyadaki eşsiz hat koleksiyonlarından birine de sahiptir ve bir röportajında bunları İngiltere’deki bir müzeye bağışlayacağını, zira burada nereye verirse versin hemen talana uğrayacağını söyleyerek saygımı kazanmıştır.Allah’ın sesi radyosunun günde 5 vakit parazit yapmasının yanında, başka günahlar da işlenmektedir. Özellikle tarihi camiler, cahil ve salak ve geçmişine saygısız sarıklılar tarafından her geçen gün tahrip edilmektedir. Bu ‘Allah korkusu’ olmayan zevat, değerli çinilerin üzerine iğrenç demir borular çaktırmakta, bunların üzerine aynı iğrençlikte floresan lambalar kondurmakta, güzelim camilerin dış duvarlarına klimalar çaktırmakta, borular döşettirmekte, camiinin dış alanının içinde keyfine göre bir imar planı uygulamakta, mesela bazı küçük mezarlık veya türbemsi oluşumları kaldırmakta, yerine kapalı otopark falan yaptırtmaktadır. Bazı tarihi camilerin külliyeleri işgal altındadır. Kimi kafe yapılmıştır, kimi mağaza, kimi depo.Geldik üçüncü aşamaya. Günümüzdeki cami kirliliği ve islamcıların sahtekarlığı özel bir hal değildir. Aynı kirlilik ve sahtekarlık, islamcıların düşmanlarında da vardır. Ülkemizde ne kadar çirkin cami varsa, o kadar, belki de daha fazla çirkin Atatürk heykeli, büstü vardır. Bunlar da yıkılmalıdır. Okullar da öyledir. ‘Varsın çirkin olsun, b..tan olsun, yeter ki içinde çocuklar okusun’ diyebilir miyiz? Evet, maalesef diyoruz ve depremde en önce o okullar yıkılıyor, çocuklar altında kalıyor.Yani kısacası (indian kardeşim), hem minareler hem heykeller hem okulun taşları bir yerlerimize giriyor.Uyuz camileri de, tabuları da, salak katillerin yaptığı okulları ve evleri ve diğer yapıları da yıkmalıyız. Onlar bizi tamamen yıkmadan.
Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u feth ettiğinde Ayasofyayı camii yapmıştır. Ozaman yukarıda arkadaşların dediği gibi müsriflik ve camii yapma aşkı taaaa o senelere dayanıyor, öyle değil mi? Bu arada Fatih Sultan Mehmet’ te dinine çok büyük zarar vermiş oluyor öyle mi?
tam güzel ahkamından dolayı baby700’e teşekkür edecektim (her ne kadar arada bğrilerine giydirmişte olsa) ki bu salak ahkamını gördüm. (hayır sana salak demedim ahkamın salak)baby beyin müsadesiyle, baby beyin ahkamını sana adamak istiyorum…
Ciddi bir tartışmanın orta yerine yapanhakaretsever, cevap bulamayınca küfüresarılan varlıklara söyleyecek laf bulamıyorum, aslında buldum ama yazarak onun seviyesine inmek istemiyorum… Yazılan yazıları okuyup anlamaktan aciz arkadaşımın yazıyı bir daha okumasını rica ediyorum, sadece bayram namazında mı doluyor yazıyor orada? Her Cuma, trafiği engelleyen-taşan kalabalıklar yazıyor benim anlayışlı dostum.
Okul yapılmasın diyen var mı kardeşim? yok… Yapın o halde bağışları okul da yaptıralım, hastane de… Halkın kendi parasını vererek cami yaptırması bazılarını rahatsız mı ediyor?
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.Tamam
yorumlar
bu laflar her şeyi açıklıyo zaten…”İslamda cami diye bir kavram yoktur. Nedenine gelince dinin kaynağı Allah’tır. Evren Allah’ın mülküdür. Kul evrenin her yerinde ibadet yapabilir. Cami yapmak bir anlamda dini şekle boğmaktır.”yıkalım hepsini o zaman…harikaymış olay.valla süper olur.böylece daha rahat uyuyabilirim megafondan gelen sesler olmadan.
Hoparlörden hönküren müezzin sesi olmadan uyumak fikri kulağa çok hoş geliyor.
Prof. Dr. Saim Yeprem:”Cami kelimesi toplayıcı anlamına gelir. ‘Cami yoktur’ demek Kuran’la bağdaşmaz. Kuran’da kelime olarak ‘namaz kılınan yer’ anlamında mescit kullanılıyor. Bu da ‘secde edilen yer’ demektir. ‘Allah’ın mescitlerini iman edenler imar eder’ anlamında ayet var. Kuran’da mescit kavramı açıkça zikrediliyor. Cami de mescit kelimesinin sıfatı olarak kullanılıyor. Toplayan mescit, büyük mescit anlamına geliyor. Halk dilinde de kısaltılmış şekli cami. Cami yapmak dini şekle boğmak değildir, hayır yapmaktır. İslam geleneğinde Peygamber’in bir hadisine dayalı olarak, ‘devam eden sadaka’ anlamına gelen işlerden biridir. Peygamber Efendimiz kendisi bizzat çalışarak Medine’de mescit yapmıştır.”
siz zaten uyuyorsunuz be güzelim 🙂
şimdi olayın bir başka boyutu daha var..bu kadar ilim irfan sahibi bunları söylerken,ha bire yeni camiler açılıyor..milyarlarca para gidiyor..hani diyorum,bu paralarla daha güzel,halka daha yararlı şeyler yapılabilir..bugün istanbul-gaziosmanpaşa belediye kütüphanesinde çalışan şahsiyet,gelen kitap meraklılarına,hizmet etmeyip,sürekli azarlayıp hakaret ediyorsa,ülkede camilerden çok daha önemli şeylerin var olduğu aşikardır..
cami falan bahane..
sırası insanların inançlarına göre değişiklik gösterir. Ayrıca milyarlar devletin kasasından değil inancı bu yönde olan insanların cebinden çıkıyor.
Demek ki hoparlörden hönkürmek uyandırmaya yetmiyor. Hönkürme o zaman be güzelden anlayan kardeşim 🙂
O milyarlar devletten çıkıyor. Bir kere arsa %90 devletten araklama oluyor. Ondan bundan toplanan 500bin liralarla cami yapılır mı? Nerelerden, hangi çıkarlar amaçlanıp milyarlarca lira yardım yapılıyor, hangi ihaleden geri kazanılıyor ben bilmem. Yine de iş camiyi yapmakla bitmiyor. O camide elektrik yanıyor, beleş! Yani herkes ödüyor. Doğal gaz yanıyor, beleş! Yani herkes ödüyor. Su akıyor, beleş! Yani herkes ödüyor. İmam, müezzin, hacı hoca atanıyor, maaşları ve lojmanlarının giderleri camiyle beraber devletten! Yani herkes ödüyor. Sonra da dini bütün mümin vatandaşlarımız, hıristiyanının, musevisinin, dinsizinin, dinlisinin, muhtacının, açının, yetiminin ödediği o paralarla sağlanan konforda namaz kılıp sevap alıyorlar.Aman, aman! Kimse bana anlatmaya kalkmasın, aman!
o ihsanı sana yaradan vermediyse kim hönkürürse hönkürsün uyanmazsın, gün gelir sen de güzelden anlarsın işallah, dua edicem senin için 😉 belki beraber hönkürürüz hehehe
Devletin parasıyla yapılmıyor tüm camiler, hiç cami için yardım yapmamışolanlar anlamaz tabii bu olaydan. Arsaveriliyorsa da verilir kardeşlerim ne olmuş, Türkiyem’de cami yapacak kadaryer mi yok yani? Onbinlerce arazide gecekondular istilacı halindeyken, camiiçin mi yer yok sadece? Ezan’dan mı rahatsız oluyor nazik kulaklarınız?Mim’i verirken “Hukuki Komedi” demiştim ama daha büyük bir komedinin ortaya çıkacağı hiç aklıma gelmemişti :)Yıkalım hepsini desek, elinde balyozu hazır ne çok vatandaşım varmış…
Bu memlekette ya dinci olacaksın, ya da din düşmanı. Başka ne olursan ol, nasıl olsa bu iki kategoriden birine sokuluyorsun, benim zekadan nasipli ama akıldan fukara halkım tarafından…Arkadaşlar, yine din eksenli başka tartışmalarda, dinci sınıfına sokulmuşluğum vardır bu hafif medyasında… Tıpkı şimdi de din düşmanı sınıfına sokulmak üzere olduğum gibi…Bütün dediklerimi derken, acaba biri; “neden? değişik bir şey söylüyorsun, ne var bunun altında, ne demek istiyorsun?” demiyor. Duruma göre ya “vay gerici dangalak” ya da “vay dinsiz yobaz” demeye getiriliveriyor iş. Çünkü herkes bu konularda bilinebilecek ne varsa bilmekte, düşünülecek ne varsa zaten düşünmüş olmaktadır.Bilene bilmeyene bir kere daha ilan edeyim: Ben, Allah’a inanan, kimden daha iyi ve kimden daha kötü müslüman olduğumu Allah’ın bildiği, sorgulamadan Allah’a dahi inanmayan, onu sorgulayarak inanmış biri olarak da dogmatik inanç sahibi birisinden bir gömlek yukarda olduğuna inan laik ve Atatürkçü bir Türk vatandaşıyım.Değil deizmle teizm arasında, teizmle ateizm arasında dahi bir spektrum olduğuna inanırım, kimsenin saf ateist ya da kimsenin dogmatik olmamak şartıyla sualsiz teist olduğuna inanmam. Aklım bana böyle bir inancı yasaklar. Bütün bu landmarklar dahilinde düşündüklerimi yanlış anlaşılmaktan dahi korkmadan söylerim ki, akılsız ile benim aramdaki fark da ortaya çıksın.Camilere ve camilerin bugün Türkiye’deki mevcudiyetlerinin hangi şartlar altında ve hangi fedekarlıklar karşılığında gerçekleştirildiğini bilerek bunlara karşı çıkmamak da ne benim insanlığıma, ne müslümanlığıma, ne de vatanseverliğime yakışır. İnsanlara islamiyet diye yutturulmaya çalışılan ama islamiyetin en büyük düşmanlarının eseri olan, bugün adına islamiyet denen insan yapımı dinin uydurmalarından; hoparlörle ve insanları rencide ve madur edici biçimde okunan ezana karşı çıkmak da vazifemdir. Sabaha kadar ızdıraplarıyla mücadele ederek, günün ışımasıyla acılarının biraz olsun dinmesiyle veya aldığı ağrı kesicilerin biraz olsun etkisini hissettirmesiyle uykuya dalabılen bir hastanın, kulağının dibinde ciyaklayan bir hoparlörden yükselen ezan sesiyle dalmak üzere olduğu uykusundan fırlaması ve tekrar uyuyamaması ne demektir bilen var mı?Var mı?Din herkese lazım, inanç herkesin ihtiyacı. Ama kimsenin kendi inançlarını en doğru zannedip başkalarının da o biçimde inanmasını istemek hakkı yok. Aklı olan bu saçmalığa ve zibidiliğe karşı çıkar. Ezanı kulağına hoparlörden bağırttıracam!” demekle, “senin yaşam tarzını beğenmiyorum, seni bombayla uçurtturacam” demek arasında ben bir fark görmüyorum. Fark görenlerle de konuşacak ortak tek bir kelimem yok.(Camilerin yapımı konusundaki fikrimde de ısrarlıyım. Gecekonduların varlığı zaten yanlıştır. Yanlış bir önermeyle varılan sonuç da yanlıştır.)
bir yanlışı örtmek ya da göstermek için bir başka yanlış..evet o camilerin bir çoğu devlet arsasına konduruluyor. Aynı zamanda da bir çoğu bağış ya da belediyenin fi tarihinde imar planını hazırlarken cami alanı olarak belirlediği yerler… yani senin, benim olan yer belediye tarafından camii yapılmak üzere alınıyor.. Doğrudur yine bizlerin yardımlarıyla (zoraki bağışlar, elde makbuz günde 3-5 defa aşındırılan kapılar, zorlamalar, dinsizlik suçlamaları)sonuç, orta ölçekli bir mahallede (tam sayıyı şu an veremiyorum) 3 faal camii + 1 adet camii için ayrılmiş alan. Okul sayısı bir. Okula en uzak erişim yürüyerek 20 dakika (biliyorum istanbul gibi büyük şehirler için gülünç derecede yakın. fakat burası 50bin nüfuslu bir ilçe)Çok iyi hatırlıyorum 4 yıl kadar önce okul yetersiz gelipte ilave derslik yapılmak istendiğinde önce milli eğitimden ödenek talep edilmiş, yeterli ödenek çıkmayınca önce mahalleliden sonra genel esnaftan yardım istenmişti. Sonuç kimseden para çıkmayınca siyasilerin üzerine gidilerek tekrar devlet kapısı aşındırılmıştı. Aynı mahalle 2 yıl bile bitmeden koca bir camii dikti mahallenin tam göbeğine. Tek başına tüm dini bütün mahalleliyi kucaklayabilecek kapasitede.. Yani herkes bayram namazını orada kılmak istese diğer camiiler boş kalacak.. Yalnız diğer hocaların ve müezzinlerin bunu yadırgayacağını düşünmeyin, zaten bir tek bayramlarda doluyor…1 tane de camii için ayrılmış yer var demiştim. mahallenin kıyısında kalıyor şu an.. Parklardan başka hizmet alanı olarak ayrılmış tek alan. yani yarın öbürgün bir okul yaptıralacak olsa mahallede yer yok…
ne zaman böyle şeylerden bahsedilse birileri mutlaka bu dinsiz, imansız muhabbetine girer. kendi kafalarında sorgulayamadıklarından başkalarının da kafalarının çalışmasını istemezler. ortada bariz bir cami görgüsüzlüğü var. çeşme yaptırır gibi cami yaptırıyorlar. göç yoluyla şehri kuşatan enerji önce kendine yaşam alanı aramaya başladı. sit alanlarını, orman arazilerini, dere kenarlarını çevirdi. gecekondu denilen ama negatif enerjilerin rant çabalarına göz yuman idari yetkililer yüzünden hiç de öyle sanıldığı gibi bi gecede kondurulmayan şehirler oluştu. altyapı, üst yapı ihtiyacı doğdu. ilk bi mescit yapıldı geçici olarak. hoca günde beş kez gaz verdi, yemyeşil camları, kristal avizeleri olan, minareleri iki ilçe öteden bile görülebilen bi cami hayali müminlerin beynine işlendi. paralar toplandı. sonra gün geldi toplanan paralarla gecekonduları yapan mühendis! (aziz nesin nefret edermiş bu kinaye ünlemlerinden, insanların salak yerine konduğunu düşünürmüş. ben de sevmem ama kullanmış bulundum) dev gibi bi cami yaptı nüfusu 1000 kişi olan mahalleye. camiye gidenleri sayısı artmadı ama zengin durdu.sonra noldu? deprem falan oldu. ucuz malzeme ile yapılan gecekondu apartmanlar gibi cami de göçtü. o oldu bu oldu.
Gitmeyin camiye, yanından geçerken başınızı diğer yana çevirin, ezan okunurken kulağınızı tıkayın, Cuma namazında sokaklara taşan kalabalığa,camiye sığmayan insanlara bakmadan geçin, yer bulamayıp asfalta hasır serenleri de görmeyin, Türkiye de bunlar oluyor… Nerede yaşıyorsunuz da Camiler fazla, her taraf cami diyorsunuz? Cami beş vakit dolacak değil herhalde. Ateizme gösterdiğim saygıyı, dine de bekliyorum. (Ben namazasadece bayramlarda giderim, tahmin ettiğiniz gibi bir sakallı değilim ama gerçekleri görmeli, entellik yapıcam diye cami-okul tartışmasına girmemenizi öneririm.)
salaksın sen… neymiş, cami-okul tartışmasına girmeyecekmişiz. dedelerin alttan ısıtmalı camilerde nafile hesabı yaparken doğru dürüst yanmayan kaloriferli sınıflarında 40 kişi okumaya çalışan, hatta çoğu zaman okuyamayan çocuklar kadar minare girsin sana. dinin sana müsrif olmamayı öğütlemiyor mu? bi bayram namazında dolacak diye cami yapıldığı nerede görülmüş.
Bu işin sonu yok kimse diğerinin fikrini değiştiremeyecek. Bunu hepimiz biliyoruz. Daha fazla tartışılmasa. Bunun gibi kaç tane tartışma gördüm burda hiçbiri bitmedi bu da bitmez.
Tabandan gelen baskılar ve ‘yaz, n’olursun yaz’ diye mesaj üstüne mesaj atan kardeşlerimizin ısrarı üzerine konuya girmeye karar verdim.Öncelikle güzel sitemizde salak arkadaşların çoğunlukta bulunduğunu hatırlatmak isterim. Ama henüz sayko’nun eline su dökecek kimse çıkmadı; çabalar var tabii, fakat yetersiz.Efendim cami mevzuu tabii ki gayet önemli. Ama bazı şeyleri doğru ve tarih sırasıyla anlamak lazım. Konunun bir noktasından dalıp laf edenler -her defasında söylediğim gibi- ancak pozisyon (misyoner) almakla yetinen kılıf (vajina) beyinli sıradan mahlukattır.Önce şunu bilelim. Kuran’ın içinde ibadet mekanı olarak cami değil de mescit kelimesi geçmesi, hiçbir şekilde referans sayılamaz. Bu tartışmayı başlatan uyuz modernist kemalistler, o küçük akıllarıyla güya islamı kendi silahıyla vurma gayreti içine girmişlerdir. Halbuki bilmezler ki, bugün Kuran’da mot a mot bulunmayan bir çok usul ve gelenek, yine islami kurallar uyarınca yerleşik hale gelmiştir; bir anlamda ‘günün koşullarına uygun hale’ gelmiştir; daha farklı şekilde yorumlanmıştır. Allah’tan da böyledir; zira diğer türlü kan gövdeyi götürürdü. O yüzden, bunlar kadar salak olmayan bir islamcı ‘tamam kardeşim, haklısın cami yokmuş, hepsini kapatıyoruz; ama bak bi de şu varmış Kuran’da, uzat bakiym burnuna soktuğun o parmağını’ diyerek kutsal kitabı mot a mot uygulamaya sokmakta haklı duruma geçebilir.Gelelim ikinci aşamaya. Günümüzdeki cami rezaleti, şüphesiz had safhadadır. Zerzevatçı kadar bile sesi olmayan müezzin bozmaları, sabah akşam milletin kafasını sinkaf eder durur. Hacı-hoca tayfası hem ölüyü hem diriyi şeyederek -özellikle büyük şehirlerde- dünyanın parasını kazanır, tek kuruş vergi vermez, lojmanlarda oturur, öteki dünya tacirliğiyle geçinir. Yeni yapılan bütün camiler berbattır, çirkindir ve bence de hemen yıkılmalıdır.Ne var ki bu cami kepazeliğine ilişkin olarak ilk sesini yükselten ve gayet açık ve ağır bir ifadeyle bu duruma son verilmesini isteyen kişi de bir islamcıdır. Mehmet Şevket Eygi adındaki Milli Gazete yazarı ve gayet sıkı islamcı bu şahıs, bundan neredeyse 10 sene öncesinden itibaren konuyla ilgili bir çok yazı yazmıştır (gazetenin web sitesi belirmediğinden linkleyemiyorum).Şeriatçı ve hakiki bir entelektüel olan Eygi, aynı zamanda değeri milyon dolarla ölçülen dünyadaki eşsiz hat koleksiyonlarından birine de sahiptir ve bir röportajında bunları İngiltere’deki bir müzeye bağışlayacağını, zira burada nereye verirse versin hemen talana uğrayacağını söyleyerek saygımı kazanmıştır.Allah’ın sesi radyosunun günde 5 vakit parazit yapmasının yanında, başka günahlar da işlenmektedir. Özellikle tarihi camiler, cahil ve salak ve geçmişine saygısız sarıklılar tarafından her geçen gün tahrip edilmektedir. Bu ‘Allah korkusu’ olmayan zevat, değerli çinilerin üzerine iğrenç demir borular çaktırmakta, bunların üzerine aynı iğrençlikte floresan lambalar kondurmakta, güzelim camilerin dış duvarlarına klimalar çaktırmakta, borular döşettirmekte, camiinin dış alanının içinde keyfine göre bir imar planı uygulamakta, mesela bazı küçük mezarlık veya türbemsi oluşumları kaldırmakta, yerine kapalı otopark falan yaptırtmaktadır. Bazı tarihi camilerin külliyeleri işgal altındadır. Kimi kafe yapılmıştır, kimi mağaza, kimi depo.Geldik üçüncü aşamaya. Günümüzdeki cami kirliliği ve islamcıların sahtekarlığı özel bir hal değildir. Aynı kirlilik ve sahtekarlık, islamcıların düşmanlarında da vardır. Ülkemizde ne kadar çirkin cami varsa, o kadar, belki de daha fazla çirkin Atatürk heykeli, büstü vardır. Bunlar da yıkılmalıdır. Okullar da öyledir. ‘Varsın çirkin olsun, b..tan olsun, yeter ki içinde çocuklar okusun’ diyebilir miyiz? Evet, maalesef diyoruz ve depremde en önce o okullar yıkılıyor, çocuklar altında kalıyor.Yani kısacası (indian kardeşim), hem minareler hem heykeller hem okulun taşları bir yerlerimize giriyor.Uyuz camileri de, tabuları da, salak katillerin yaptığı okulları ve evleri ve diğer yapıları da yıkmalıyız. Onlar bizi tamamen yıkmadan.
Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u feth ettiğinde Ayasofyayı camii yapmıştır. Ozaman yukarıda arkadaşların dediği gibi müsriflik ve camii yapma aşkı taaaa o senelere dayanıyor, öyle değil mi? Bu arada Fatih Sultan Mehmet’ te dinine çok büyük zarar vermiş oluyor öyle mi?
tam güzel ahkamından dolayı baby700’e teşekkür edecektim (her ne kadar arada bğrilerine giydirmişte olsa) ki bu salak ahkamını gördüm. (hayır sana salak demedim ahkamın salak)baby beyin müsadesiyle, baby beyin ahkamını sana adamak istiyorum…
Ciddi bir tartışmanın orta yerine yapanhakaretsever, cevap bulamayınca küfüresarılan varlıklara söyleyecek laf bulamıyorum, aslında buldum ama yazarak onun seviyesine inmek istemiyorum… Yazılan yazıları okuyup anlamaktan aciz arkadaşımın yazıyı bir daha okumasını rica ediyorum, sadece bayram namazında mı doluyor yazıyor orada? Her Cuma, trafiği engelleyen-taşan kalabalıklar yazıyor benim anlayışlı dostum.
Okul yapılmasın diyen var mı kardeşim? yok… Yapın o halde bağışları okul da yaptıralım, hastane de… Halkın kendi parasını vererek cami yaptırması bazılarını rahatsız mı ediyor?
fikirlerime tercüman oldun, bu konu salak bir konuydu uzadıkca daha da salaklaştığı için böyle bir ahkam kesmek zorunda kaldım…teşekkürler 🙂