yapılmışı burda:
maddenin en küçük halinin olabilme olasılığı üzerine düşünebilme potansiyelimi sınıyordum. sını sonucunda kısır bi sonuç beni bekliormuş. aldım geldim.
birinci mantık olarak maddenin en küçük hali die bişey olmaması gerekir sonucuna vardım. zira düz mantık gerei o en küçük halin içinde de bişeyler vardır. yada o maddeyi ikiye böleriz daha küçükünü elde ederiz vs.. o yüzden en küçük hal die bişi hallice mantıksız.
ama eer maddenin en küçük hali die bişey yoksa ozaman cisimler nası birbirinden farklı boyutta olabilior. yani dielim bi fil nası oluorda bir kum tanesinden daha büyük oluor.
şöle anlatiim. eer maddenin en küçük hali yok ve bu şey sonsuza kadar küçülüorsa ozaman filinde içinde de o kum tanesinin içinde de sonsuz tane o sonsuz küçük halden olmalı. ama ikisinde de sonsuz tane varsa, ikisi de aynı boyutta olmalı. ama diiller.
burdan da en küçük hal die bişey olmalı sonucuna vardım.
sonuç olarak iki zıt sonucuda kendime ispatlamış durumdayım.
bu konuda kesin herkes bişiler düşünmüştür. yazınız, merak edi.
yorumlar
bize her zaman atomun en küçük parça olduğunu söylediler durdular…o yüzden hep elektronun,nötronun felan neci olduğu aklıma takılır durur.
sonuçta onu da böleriz,sonra bölüneni de böleriz,vs…senin dediğin gibi.
belki bu fil,kum durumunda hacimce bir karşılaştırma mevzubahistir.kum 1 madde karşılığı hacme,fil n madde karşılığı hacme sahip…
son olarak şu aklıma geldi;maddenin en küçük hali olmayabilir ama ,sanırım,yapıtaşlarının en küçük olanı vardır…
şöle bişi vardı; gideceğin yolun ilk önce yarısını gitmek zorundasın,daha sonra da yarısını gidersin, onun yarısını, onun yarısını derken ulaşmak istediğin yere varamassın.Ama limit alırsan yarı hal bi şekilde tamamlanıyor(herhalde), sanırım, küçüklükte bununla ilgili.
ilgili bişey, sonsuzluk kavramı “o” zaten, yarısını ala ala sonsuza uzuyorsun, madde sonsuz olabilir ama bu matematiksel düşünce, en küçük yapıtaşı atomdur; onu da böldüler atom bombası yaptılar, bölünen partikül bölünemeyecek hale geldiği zaman en küçük parça oluyor işte… matematiksel düşününce bölünmeyecek, yarısı alınmıyacak şey yok gibi gözükse de (hesap makinasıyla dene sonunda sıfıra erişiyorsun) sonunda yok oluyor ve sıfır oluyor. bilmem anlatabilidim mi?
kum tanesi ve fil meselesinde;herhalde kum tanesi ve filin farklı sayıda atoma sahip olduklarında hem fikiriz(yuh yani,olmasak ne sanki :).Diyelim filde 10 tane,kum tanesinde de 3 tane atom var.Şimdi sen bunları sonsuza kadar parçalasan elinde,o en küçük hal dediğin durumdan yine 10’a 3 gibi bir oranda duruma sahip olursun.Yani sonsuz tane değil.Sonuçta bunların toplamı,yine o büyüklük farkını verecektir.
sayın darp, yazınız beni çok etkiledi, inanılmaz bir noktaya parmak basmışsınız… hiç böyle düşünmemiştim… [sonsuz+ 1 orta boy fil = yine sonsuz] olacağından, bu durumda iyi bir yerleştirmeyle bir fili bir kum tanesine oturtabiliriz yada evren küçücük bir kum tanesine sığar…hiç bitmemesi ne kadar garip değilmi sonsuzun, deli eder insanı… sonsuzluk küçüklüğümden beri kafa patlattığım bir kavramdır, her kavram gibi sonsuzluğun da artıları eksileri vardır. mesela hayat enerjisi konusunda çok positif iken, ekonomik olarak sonsuzluk doğru değildir. hatta konuyla ilgili en son şunu demişim :
“sonsuzluk fakirliğin anasıdır, bekle, bekle, ayın sonu bir türlü gelmez.”
(sitemde bu yazının bütününü görebilirsiniz.)
Her neyse, sizin bakış açınızla tekrar ele alacağım konuyu, müsade ederseniz biraz daha düşüneyim… ne de olsa kazık bir soru. teşekkür ederiz, saygılarımla.
(((((((((((((10/2)/2)/2)/2)/2)/2)
/2)/2)/2)/2)/2)/2)/2=0,001220703125
(((((((((((((2/2)/2)/2)/2)/2)/2)
/2)/2)/2)/2)/2)/2)/2=0,000244140625
10/2=5
0,001220703125/0,000244140625=5
10-2=8
0,001220703125-0,000244140625=0,0009765625
???????? KIYASLAMA ÖLÇÜSÜ Ne?
einstein’ın bişeyiydi o,.. bi şeye nekadar yaklaşırsan yaklaş, tam yanında olamazsın, mesafe hep yarı yarıya azalır,yok olmaz,..
yani filmde öyle demişlerdi en azından,..
bir gofretin yarısını yarısına, sonra tekrar yarısına bölersen, teorik olarak sonsuz sayıda gofret elde edebilirsin, ama pratik olarak pek olmaz o,.. bana bi tanesi bile yetmiyor,..
ben ve birkaç arkadaş düşünüyoduk atom ve en küçük parçalara dair… soona tarışmada bir arkadaş bir atomu gören hiçbir insan olmadığından bahsetti… yani arkadaşlar atom gören insan yokmuş… atomlar çok küçük boyutlu oldukları için ışık fotonlarını bir satıh oluşturamadıkları için yansıtamazlar ve siz de onları göremezsiniz…. yaani bir ışık hüzmesini yansıtamayacak kadar küçük bunlar
bence en küçük parçaya kadar inceleseler de sonunda varacakları tek şey en küçük parçanın sadece enerji olduğu olacaktır… e=mc kare ya hani (bu arada kare nası oluyo)
temelde madde ve enerji birbirine dönüştürülebilir. en küçük kırıntı bir enerji topu olacaktır…… onlar atom altı parçaları buladursunlar…. (kuarklar vs) biz de bütünün tadına varalım (tereyağlı iskender, karşı cinsten biri, mayonez)
bir bok bilemeyiz bu konuda. Zamanında Dünyanın tepsi gibi olduğuna inanan insanoğlu, kimbilir şu an ne kadar komik şeylere inanıyordur. Hani BigBang falan gibi şeyler belki de tamamen komedidir.
Bir ara Kent FM de garip bir adam vardı. Geceleri program yapar Bathory den tut, normal bir Michael Jackson parçasına kadar herşeyi garip bir birleştirme içinde çalardı. Neyse birgün bu adam bir materyaliste şunu söylemişti. “Yahu biz daha yerkürede toplam kaç çeşit canlı türü var onu sayamıyoruz. Sen ne biliminden bahsediyorsun kardeşim.”
MR olabilir mi
Bakin aynstayn ne demis :
Özdeksel cisimler (ki, herşeye karşın,
ancak düşünüldükleri sürece varolurlar)
::[M]aterial bodies (which exist, after all,
only in so far as they are thought).
Einstein, Uzay ve Zaman, 1926
bu teori ilk çağ idealist filozoflarından beri vardır, felsefenin ana problemlerinden biridir, materyalizm de tersini söyler.. Hegel ile tam rayına oturmuş bir fikirdir… Einstein tekrarlamış sadece
ursula k. le guin zamanın tarifi konusunda değişik bir formül önermişti. tarih gibi kendi kendine akıp giden çizgisel bir hareket değil de, şöyle: zaman aslında olduğu yerde duran kitap gibi sabit bir şey. biz de dünyaya geldikten sonra o kitabın önünde durup sayfalarını çeviriyoruz. sonra da malum sebeplerle ortamdan uzaklaşıyoruz. sonra bir başkası geliyor, kitabı baştan karıştırıyor vs… düşününce tabii ki açmazları var. ama yine de fena değil..