Zaman, babamla annemin aldandıkları gerçeğini ispatlamış; Uyumsuz, asi, saygısız velhasıl sikimtrak bir mahsül ve hüzünlü bir hasatın son meyvesi çıkmış ortaya.Bunlar süreçler ve vektörlerle alakalı değişimleri takip eden bir yığın kilometre taşları.Momentlere ve panaromaya gelince; Lise dönemi karma bir mektep ve dilber fidanlarının bacaklarındaki aydınlanma ile geçen yıllar.. Ardından bir başka aydınlanma; Sıra arkadaşımın teşvikiyle Dev-lis’e kaydımı yaptırışım..Üniversite sınavları, bugünkü gibi kader çanının vurup, hangi yola adım atacağımızın istikametini belirliyen sınavlardı. Sonuçların açıklandığı o gün, her taraf aydınlıktı. Sonuçta çok aydınlıktı.. Tüm eğitim hayatım muzaffer mağlubiyetlerle geçti gitti; Biliyorum ki, mahiyeti itibarı ile değil de, harici davranışlarım yüzünden hiç bir hocamdan iyi not alamadım..Başkaları bilecek diye hep korktuğum, yıllarca sakladığım belki de beni ve iki arkadaşımı bir daha dönüşü olmayan bir yola sevkedebilecek bir çılgınlığı nakledeyim; Sırtımızda parkalarımız, ayaklarımızda roosevelt’lerimiz, bağdat caddesinde yürüyoruz. O günlerde dev-genç’in peşpeşe banka soyma eylemleri var..Hep aynı yöntemle soyuyorlar; Para bozdurmak bahanesi ile vezneye yaklaşıp, işlerini görüyorlar.. Bir gün önce selamiçeşme iş bankası aynı yöntemle soyulmuş!.Canımız sıkılıyor, göztepe-şaşkınbakkal piyasasından usanmışız..”Banka soyalım” diyoruz.”Soyalım da hangisini?”Tam da çınardibindeyiz. Divan pastanesinin karşısındaki halk bankası bize göz kırpıyor, buyrun beyler dercesine. Devlet bankası olması da iyi diye düşünüyoruz..Devlete fena halde gıcığız. Ayak üstü yaptığımız plana göre, ben ve arkadaşım içeri girip doğruca vezneye yaklaşıp, elimizdeki parayı bozmasını istiyeceğiz. Adam nasılsa kılık kıyafetimizden amacımızı anlayacak ve ne var ne yok elimize sayacak.. Diğer arkadaşımız da gözcü olarak kapıda dikilecek.. Plan, basit ve uygulanabirliği açısından kolaydı..Planı uyguladık; Veznedeki adam bizi gördüğü anda ayağa kalktı, diğer çalışanların da buz kestiğini donup kaldıklarını gördüm.. O an, alarm zilleri çalmaya başladı kanım çekilmişti, veznedarla göz göze geldiğimi ve bize kaçın gidin dercesine yalvaran bakışlarını hatırlıyorum.. O gözler o bakışlar, babamla göz göze gelmiş gibiydim.. Delicesine bir koşuşla istikametsiz saçma sapan sokaklara girip çıktık.. Önce boynumuzdaki kırmızı atkıları fırlatıp attık ama parkalarımıza kıyamadık..Çocukça bir tecessüsle suç mahalline yakın bir yerden; bugünkü marks and spencer, o zamanki atlantik sinemasının bulunduğu köşeden manzarayı izledik; Polis otoları, fruko adını taktığımız polisler ve ambulanslar! güldük, güldük! Arka sokaklardan evlerimize yöneldik.. Trt haberlerinde “soygun teşebbüsünün banka müdürünün basireti sayesinde ucuz atlatıldığı söylendi!.”Yazdıklarımı hoş bir vecize hatırlattı bana ” Delirmek, akıllılara mahsus bir mazhariyettir(seçkinliktir)”Velhasıl, pişman değilim..Sevgili babam emeğin çoktur üstümde.. Her haytalığımı derin bir sükutla karşıladın.. Ama bu derin sükut dinsin artık, kalk bir şeyler söyle.. Hançer gibi batsın ruhuma derin sözlerin..