bildirgec.org

gençlik hakkında tüm yazılar

YENİ NESİLLER

nurdan damlalar | 02 March 2012 10:41

YENİ NESİLLER
Yeni yetişen nesiller nasıl olmalı ? Dürüst, yalan söylemeyen, hırsızlık yapmayan, karşıdakinin hukukuna saygılı olan, bencil olmayan, yani kısaca ahlaklı olan bir nesil, bir de bunun yanında çalışkan bir nesil olsa kimin sırtı yere gelir.
Ama yeni yetişen nesil bunların çoğundan yoksun gibi. Eğer öyle olmasaydı, suç oranı neden bu kadar artmış olsun ki ? Neden aile içi şiddet ve boşanmalar bu kadar artsın peki. Gençler için durmadan uyuşturucu sinyalleri veriliyor, ailelere aman dikkatli olun tavsiyeleri veriliyor. Büyükşehirlerdeki bazı okulların bu konuda çaresiz kalıyoruz feryatları yükseliyor. Gençler intermetin başından nerdeyse kalkamadan ömür tüketiyor, aileler çaresiz. Demek ki bir yerlerde ters giden bir şeyler var. Bu terslik nereden kaynaklanıyor. Bunu konuşalım mı yada boşmu verelim. Bence en acil konuşmamız ve çözüm üretmemiz gereken konu budur. Toplumun her kesimi , dernekler, eğitimciler, siyasiler herkes bu konu hakkında kafa patlatıp bir şeyler söylemeli.Siyasi bir kişilik olan bu ülkenin başbakanı, çözümü dindar nesil yetiştirmeliyiz diyerek şöyle ucundan değindi. Bunu iki sene önce söyleseydi parti kapatmak için delil olabilecek nitelikte kabul edilebilirdi. Ne yaptık sus, konuşma dedik. Bu her ne kadar bir fikirde olsa, bizim için sakıncalı diyerek, söylemediğimizi bırakmadık. İyi o zaman sakıncasız olanları söyleyin beyler. Ama elle tutulur bir şey yok ortada. Bu millet bu teraneleri çok duydu, artık yemezler. Arkadaş adam ortaya bir tez attı varsa ilaven söyle, yada antitezini koy ortaya. Ne alakası var şimdi laiklikle, irticayla. Görmüyormusunuz yada hiç düşünmüyormusunuz yeni nesiller perişan vaziyette, adam yetişmiyor. Başbakan’ın hiç olmasa bir fikri var, belli ki çözüm üretme çabasında peki laikçi kukuman kuşları sizin çözümünüz nedir?
Her eğitimcinin veya sosyoloğun kesinlikle inkar edemeyeceği bir gerçektir, dinin toplum üzerindeki etkisi. Bu etki eğitim politikalarında nasıl kullanılmalı, bunun bir dozajı varmıdır, yokmudur. Yada tamamen hiçe mi sayılmalıdır. Bunları konuşmaktan neden korkuyoruz. Ne yapalım konuşmayalım sadece şimdilik düşünelim mi? Herkes düşündüğünü belli bir çerçevede dile getirebilmeli, Başbakan’da böyle yaptı. At kaçtı torba düştü. Laiklik çığırtkanları için bulunmaz bir kozdu. Neyse ki MİT meselesi bir ölçüde gündemi değiştirdi de, söyleyen de en azından bu konuda rahatladı.
Neyse bu konunun acelesi yok birkaç nesli daha feda edecek kadar nüfus var nasılsa ülkemizde, biraz daha medenileşip, demokratikleşince konuşuruz.

YENİ NESİLLER

nurdan damlalar | 15 February 2012 17:29

YENİ NESİLLER
Yeni yetişen nesiller nasıl olmalı ? Dürüst, yalan söylemeyen, hırsızlık yapmayan, karşıdakinin hukukuna saygılı olan, bencil olmayan, yani kısaca ahlaklı olan bir nesil, bir de bunun yanında çalışkan bir nesil olsa kimin sırtı yere gelir.
Ama yeni yetişen nesil bunların çoğundan yoksun gibi. Eğer öyle olmasaydı, suç oranı neden bu kadar artmış olsun ki ? Neden aile içi şiddet ve boşanmalar bu kadar artsın peki. Gençler için durmadan uyuşturucu sinyalleri veriliyor, ailelere aman dikkatli olun tavsiyeleri veriliyor. Büyükşehirlerdeki bazı okulların bu konuda çaresiz kalıyoruz feryatları yükseliyor. Gençler intermetin başından nerdeyse kalkamadan ömür tüketiyor, aileler çaresiz. Demek ki bir yerlerde ters giden bir şeyler var. Bu terslik nereden kaynaklanıyor. Bunu konuşalım mı yada boşmu verelim. Bence en acil konuşmamız ve çözüm üretmemiz gereken konu budur. Toplumun her kesimi , dernekler, eğitimciler, siyasiler herkes bu konu hakkında kafa patlatıp bir şeyler söylemeli.Siyasi bir kişilik olan bu ülkenin başbakanı, çözümü dindar nesil yetiştirmeliyiz diyerek şöyle ucundan değindi. Bunu iki sene önce söyleseydi parti kapatmak için delil olabilecek nitelikte kabul edilebilirdi. Ne yaptık sus, konuşma dedik. Bu her ne kadar bir fikirde olsa, bizim için sakıncalı diyerek, söylemediğimizi bırakmadık. İyi o zaman sakıncasız olanları söyleyin beyler. Ama elle tutulur bir şey yok ortada. Bu millet bu teraneleri çok duydu, artık yemezler. Arkadaş adam ortaya bir tez attı varsa ilaven söyle, yada antitezini koy ortaya. Ne alakası var şimdi laiklikle, irticayla. Görmüyormusunuz yada hiç düşünmüyormusunuz yeni nesiller perişan vaziyette, adam yetişmiyor. Başbakan’ın hiç olmasa bir fikri var, belli ki çözüm üretme çabasında peki laikçi kukuman kuşları sizin çözümünüz nedir?
Her eğitimcinin veya sosyoloğun kesinlikle inkar edemeyeceği bir gerçektir, dinin toplum üzerindeki etkisi. Bu etki eğitim politikalarında nasıl kullanılmalı, bunun bir dozajı varmıdır, yokmudur. Yada tamamen hiçe mi sayılmalıdır. Bunları konuşmaktan neden korkuyoruz. Ne yapalım konuşmayalım sadece şimdilik düşünelim mi? Herkes düşündüğünü belli bir çerçevede dile getirebilmeli, Başbakan’da böyle yaptı. At kaçtı torba düştü. Laiklik çığırtkanları için bulunmaz bir kozdu. Neyse ki MİT meselesi bir ölçüde gündemi değiştirdi de, söyleyen de en azından bu konuda rahatladı.
Neyse bu konunun acelesi yok birkaç nesli daha feda edecek kadar nüfus var nasılsa ülkemizde, biraz daha medenileşip, demokratikleşince konuşuruz.

Yeni Çağın Gençliği

| 14 May 2011 11:01

Günümüz modern insanının yaşadığı problemlerin en önemli nedeni yeni bir çağa girilmesiyle birlikte dünyanın artık eski dünya olmadığı ve bunun yaşamımızı derinden etkileyen teknolojiden kaynaklandığı düşünülmektedir. Kişilerarası iletişimimizin, ilişkilerimizin, hayata bakışımızın, dünyayı algılayışımızın, alışkanlıklarımızın, isteklerimizin, ihtiyaçlarımızın, yaşam tarzımızın, tüketim kalıplarımızın, hayatı anlamlandırışımızın, beklentilerimizin bize dair ne varsa her şeyin değiştiğine tanık olduğumuz bir çağı yaşıyoruz. Artık her şey yeni dünyanın, çağın, dönemin özelliklerine göre değişmekte ve şekillenmektedir. Yaşanan bu hızlı, köklü, değişim ve dönüşüm bizi ve tüm dünyanın zihinsel haritasını değiştirmiştir.

BİRLİKTE KURTULACAĞIZ

takyon | 09 December 2010 17:17

Sabırsızlıkla beklediğim bir gün vardı; doğum günüm. O yıl özellikle çok heyecanlıydım. Onsekizimi bitirecek, reşit olacaktım. Mutlaka bir önemi vardı bunun, öyle olmasa büyükler hep şöyle der miydi:
“Sus, karışma sen, hele bir reşit ol, o zaman bakarız”
Bu “bakarız” kısmını pek anlamasam da reşit olmanın tam bağımsızlık anlamına gelmediğini anlatıyor gibiydi. Yine de reşit kelimesi bir mıknatıs gibi çekiyordu beni.
İşte o gün geliyordu. Birkaç gün sonra reşit olacaktım. Sanki bir sınırın öbür tarafına geçmek gibi… Aniden zengin olmak gibi…Uzaya çıkmak gibi…Evet evet çok önemli birşeydi o.
Üniversitede ilk yılım bitmek üzereydi. Lisenin katı disiplininden sonra başımı döndüren bir rahatlık vardı üniversitede. Neye uğradığımı şaşırmıştım. Derse girmesem kimse kızmıyor, çıksam kimse kızmıyor, hiç uğramasam umurlarında değil. Bir keresinde beşyüz kişilik anfide ders başlayalı onbeş dakika olmuş; içeri girdim. Hocam olan profesör kadıncağız arkası dönük anlatmaya devam ediyordu. Aradan beş dakika geçti ki acıktığımı hissettim, kahvaltı da yapmamıştım. Çıkıp bir güzel sınıftan, simit aldım, girdim anfiye, yedim üstelik simidi. Sonradan kendime kızdım gerçi. “Yahu şartlar müsait olabilir sen niye fırsatçılık yapıyorsun”. Tabii anfinin iki kapısı olması da sağlıyordu bu rahatlığı, yani öyle her sınıfa gir çık yapmak zordu. Olsun elimizdekiyle de gayet mutluyduk biz yeni yetmeler. Hem sonra, sınav sonuçları panoya asılıyor, öyle bütün sınıf kaç aldığını duyup pis pis bakmıyor. Böyle bir rahatlığın tadını alınca üstüne bir de reşit olursam kimbilir ne özgürlükler beni bekliyor diye seviniyordum. Hani bir ilacı sık sık alınca eşiğin artar, dozu artırırsın ya, reşit olunca da evde bana kimse karışamayacaktı, yasalar öyle diyordu, ne istersem yapabilirdim. Hayır, bunları duysalar, zannedecekler ki inceden inceye plan yapmışım; onsekiz bitince yapacaklarımın listesi şudur diye.

Deformik Eğitim

devrialem47 | 08 November 2010 10:34

Eğitim istendik davranışların ortaya çıkmasını sağlamak için yapılır.

Geçmişte kısa süreli eğitime rağmen, eğitimin içeriğinden dolayı kalite çok yüksekti. Ve bu istendik davranışlar kısa bir zaman zarfi içinde gösterirdi kendini. Şimdi eğitim 13 seneye yükseldi ve yeni dünya görüşünün, yeni bilimsel, teknolojik düşünüşün ham beyinleri eskiye nazaran bir adım ilerde olduğundan kuşku duyulmaz.

21.yüzyılda böyle bir anlayışa rağmen zekanın en aktif olduğu bir dönemde eğitim süresinin uzatılmasi eğitimin içeriğini değil, sadece ve sadece süresini ilerletir. Sonuç olarak şunu belirtmeliyimki böyle bir eğitim anlayışının beni ne kadar yaraladığı şu iki dizelerden hissedilebiliyor:

TAHTA BAVUL

hayalicindegecti | 25 September 2010 14:40

O yıllarda başka bavul yoktu ki… Annesi günler öncesinden hazırlamaya başlamıştı bavulunu. İç çamaşırları, çoraplar, çarşıdan yeni alınmış beş kadar beyaz gömlek, kasabanın terzisine yünlü kumaştan diktirdikleri üç siyah pantolon… Başka ne mi vardı bavulda? Dört beş kalıp Hacı Şakir sabunu, iki küçük yüz havlusu, bir büyük hamam havlusu…
Neyse işte, 60’lı yıllarda Erzincan’ın Ilıç’ından (*) kalkıp Ankara’nın Maarif Kolejine (**) yatılı okumaya gidecek erkek çocuğun yanına başka ne verilirdi ki?
Annesi günlerce ağlamış ama sonunda kadere razı olmuştu:
Ne yapalım? Hasretlik olacak ama okuyup adam olacak oğlum. Buralarda doğru düzgün okul mu var. Yüce allahım korusun benim ilk göz ağrımı…
Sonunda delikanlı br kasabalıya emanet edilip başkent Ankara’ya giden Şark Ekspresine daha doğrusu “kara tren”e bindirilmişti. Kasabanın küçük garında tenbih üstüne tenbihle:
Bak sakın ola ki yabancılarla konuşmayasın.
Bavuluna sahip çık, gözünü sakın ayırma ondan tamam mı? Bütün kış giyeceğin herşey onun içinde.
Yengenlere telgraf çektik, gelip seni gardan alacaklar. İşte bak büyük amcanın adı, adresi, telefonu burada yazılı.
Sonra kulağına fısıldamıştı babası:
Paranı çok dikkatli harca, annen o elli lirayı dağıtıp çeşitli yerlerine diktiği ceplere koydu süveterinin. Aman ha… Sakın çarçur etme. Okulda bütün masrafların karşılanacak zaten. Unutma sen bizim bankanın yatılı burslu talebesisin.

Pers Prensi’nin Hediyeleri Türk Telekom FiesTTa’da!

ceydi | 26 May 2010 16:54

Uzun zamandır beklenen Pers Prensi: Zamanın Kumları filmi sonunda vizyonda! Muhteşem hediyeleri Türk Telekom’un gençlik festivali FiesTTa’da!Hemen tıklayın, 18 Haziran’a kadar sitede bulunan testi çözen 9 kişi filmin orijinal t-shirtleri, 3 kişi filme özel kum saati, 5 kişi Kadıköy Cinebonus’ta çift kişilik Pers Prensi davetiyesi ve 5 kişi de İstinye Park’ta çift kişilik Pers Prensi davetiyesikazanma şansı yakalıyor.

Hançer gibi batsın ruhuma derin sözlerin”

inniendo | 31 March 2010 14:29

Zaman, babamla annemin aldandıkları gerçeğini ispatlamış; Uyumsuz, asi, saygısız velhasıl sikimtrak bir mahsül ve hüzünlü bir hasatın son meyvesi çıkmış ortaya.
Bunlar süreçler ve vektörlerle alakalı değişimleri takip eden bir yığın kilometre taşları.
Momentlere ve panaromaya gelince; Lise dönemi karma bir mektep ve dilber fidanlarının bacaklarındaki aydınlanma ile geçen yıllar.. Ardından bir başka aydınlanma; Sıra arkadaşımın teşvikiyle Dev-lis’e kaydımı yaptırışım..

Üniversite sınavları, bugünkü gibi kader çanının vurup, hangi yola adım atacağımızın istikametini belirliyen sınavlardı. Sonuçların açıklandığı o gün, her taraf aydınlıktı. Sonuçta çok aydınlıktı.. Tüm eğitim hayatım muzaffer mağlubiyetlerle geçti gitti; Biliyorum ki, mahiyeti itibarı ile değil de, harici davranışlarım yüzünden hiç bir hocamdan iyi not alamadım..

GençsenFA

mecburkalanlar | 23 March 2010 10:06

GencsenFA ekran görüntüsü
GencsenFA ekran görüntüsü

Henkel’in duş jeli ve deodorant markası FA’yı genclere daha çok yakınlaşmaktır için GencsenFa sitesini yayın hayatına başlattı.
Site 4 ana bölümden oluşuyor.
DinlersenFA‘da müzikle, konserlerle ilgili haberlere yer veilmiş.