Jim Jarmusch’un Ghost Dog filmini izlediyseniz, filmde bahsedilen Hagakure isimli kitabı merak etmiş olabilirsiniz. Film, kendine samurai hayat tarzını örnek almış bir amerikan zenci mayfa tetikçisinin öyküsü. Küçük sevimli hoş filmlerden. 1700’lerde yazılmış olan Hagakure ise Samurai hayat tarzını anlatan bir kitap. Bir savaşçının görevine bağlılığı, ustasına kendisini tamamen adamış olması ve hayatı algılayış şekli küçük metinlerle anlatılıyor kitapta. Elimden geldiğince (debelene debelene) birkaç tanesini çevirdim. Master tezi olarak nasıl olup da sadece bir kitabın çevirisi yapılabildiğini anlayabiliyorum artık.
—-
Bir insanla ilgili fikrini söylemek ve hatalarını düzeltmek önemlidir. Bu sevecenliktir, ve hizmet etme ile ilgili konuların en önde gelenidir. Ancak bunu gerçekleştirme yolu son derece zorludur. Bir insanın iyi ve kötü yönlerini keşfetmek kolay bir şeydir. Bunlarla ilgili fikrini belirtmek de kolaydır. Çoğu zaman insanlar başkalarının tatsız ya da söylenmesi zor buldukları şeyleri söyleyerek doğru davrandıklarını düşünürler. Hoş karşılanmazlarsa da yapacak başka bir şey olmadığını düşünürler. Bu tamamen değersizdir. Bu bir insanı aşağılayarak utandırmakla aynı şeydir.
Bir insanla ilgili fikrini bildirmek için onun bunu karşılamak için uygun bir durumda olup olmadığını iyi değerlendirmelisin. Onunla yakın olmalı ve sözlerine güvendiğine emin olmalısın. Onun hassas olduğu konulara yaklaşırken en uygun konuşma yolunu aramalı ve doğru anlaşıldığına emin olmalısın. Durumu değerlendirip, bunun bir mektupla mı yoksa ayrılma anında mı daha uygun olacağına karar vermelisin. İyi yönlerini övüp onu cesaretlendirebilecek herşeyi kullanmalı, belki başkalarının hatalarını vurgulayıp onunkilerden bahsetmemeli ve sonunda kendisinin farketmesini sağlamalısın. Bunu boğazı kuru bir insanın suyu karşılayacağı şekilde karşılamasını sağlamalı ve bu hatalarını düzeltmesini sağlayacak bir görüş olmalı.
Bir insanı utandırarak nasıl onu daha iyi biri yapmayı umabilirsin?
—-
Bir kılıç ustası hayatının son yıllarında şunları söylemiş:
Bir insanın hayatında öğrenme çabasının düzeyleri vardır. En alt düzeyde bir insan çalışır, ama bundan hiçbir sonuç çıkmaz, kendisi ve diğerlerinin beceriksiz olduğunu sanır. Bu noktada değersizdir. Orta düzeyde hala işe yaramazdır, ama kendisinin ve başkalarının eksikliklerini farkedebilir. Daha üst bir düzeyde becerisi ile ilgili bir gurura sahiptir ve arkadaşlarının yeteneksizliğine üzülür. Bu insan değerlidir. En üst düzeydeki insanın içbir şey bilmiyor gibi gözükür.
Bunlar genel olarak düzeylerdir. Ancak bir üst düzey vardır ve bu hepsinden mükemmeldir. Bu insan belli bir yola derinliğine girmenin sonsuzluğunun farkındadır ve kendisini hiçbir zaman tamamlanmış olarak düşünmez. Kendi eksikliklerinin farkındadır ve hiçbir zaman başarıya ulaştığını düşünmez. Gurur düşüncesi taşımaz ama alçakgönüllülükle yolu sonuna dek bilir. Yagyu Usta’nın bir seferinde şunları belirttiği söylenir: “Başkalarını yenmenin yolunu değil, ama kendimi yenmenin yolunu biliyorum.”
Hayatın boyunca her gün ilerle, dünkünden daha becerikli, bugünkünden daha becerikli ol. Bunun bir sonu yoktur.
—-
Lord Naoshige’nin duvarındaki özdeyişler arasında şu da vardır. “Büyük önem taşıyan konular hafife alınmalıdır.” Ittei Usta şunu söylemiş: ” Küçük önem taşıyan konular ciddiye alınmalıdır.”
—-
Aniden kafası kesilen biri hala tek bir hareketi daha kesinlikle yapabilme becerisine sahiptir.
—-
Çinde bir zaman ejderha resimlerini seven bir adam varmış ve giysileri ve eşyaları bu şekilde tasarlanmış. Ejderhalara olan büyük sevigisi ejderha tanrısının dikkatini çekmiş ve bir gün penceresinin önünde gerçek bir ejderha belirmiş. Korkudan öldüğü söylenir. Muhtemelen büyük sözcüklerle konuşan ama gerçeklerle karşılaşınca farklı davranan bir adamdı.
—-
Tek bir şeyin iki olması kötüdür. Konfiçyus’un Yol’u ya da Buda’nın Yol’unda bir şey duyup bunu Samurai’in Yol’u olduğunu söylemek tutarsızdır. Bir insan bütün Yol’lar hakkında bilgi sahibi olup bunları kendi Yol’unu oluşturmak için kullanmalıdır.
—-
Savaşta ölürsen, cesedin yüzü düşmana dönük bulunmalıdır.
—-
İşler iyi giderken gurur dolu ve müsrif olmak uygunsuz bir şeydir. Bu nedenle gençlikte bir miktar mutsuzluk yaşamak iyidir, çünkü tatsızlık yaşamamış bir insan hazırlıksızdır. Mutsuz olunca çöken insan değersizdir.
—-
Birşeyden kaçmayı reddeden insan iki kişinin gücünü kazanır. O zaman o yerde yapılmayan bir şey hayat boyu eksik kalacaktır. Hızlı hareket eden ise demir duvardan geçebilir.
yorumlar
hiç şüphesiz haklısınız. konfiçyüs ve şürekası sizinle gurur duyuyor.
üfff japon işi süppper yaaa o zaman yaşasın savaşçının yolu
bugün de taze taze aikido seviye sınavına girmişken süper oldu bu blog
cesedim, siperin içinde saklanmış, kafamı kollarımın arasına almış biçimde olacaktır. son sözlerim de, beni o noktaya getiren, o noktada olmamı normal karşılayan herkese ettiğim küfürler olacaktır.
bu arada, her yoldan birşeyler öğrenip, kendi yolunu oluşturmak ne kadar güzel bir fikir. kesinlikle. fakat bunun dışında neden demir duvardan geçenlerden, kafası kesilen adamdan bahsedip duruyor? bir filozof nasıl kelle uçurmayı meslek seçiyor?
bir de; büyük önem taşıyan konular hangileri? benim hafife aldıklarım mı? bazı konuların büyük önem taşıması, çoğu kişinin onları ciddiye almasından dolayıdır zaten. sonra herkese öğretebilirsen bu konuları hafife almayı; o zaman ittei ustanın dediği gibi; konuyu ciddiye alman gerekecektir. hani zenginden aldığını fakire verince, fakir zengin oluyor ya. tabii, bu hayır işlerini iyi organize etmek gerek.
Wutang i bilirmisiniz bilmem bu film wu tang felsefesini yansıtıyor süper bir film soundtrackler wutang in zaten kesin izleyin derim bir kaç linkde benden
http://www.sf-film.dk/ghostdog/
http://www.unomaha.edu/~wwwjrf/ghostdog.htm
Bir linkide yazmayı unutmuşum
http://ghostdogsoundtrack.com/
hagakure’de escinsellikle ilgili bi bölüm vardir..ordan da bahsetsek ya!!bakalim bizim samuraylar ne findiklar kiriyorlarmis?
Fındık kırma konusunda haklısın, ama umarım yasaklanmasını daha uygun bulmuyorsundur. Eşcinselliği doğal bir şey olarak algılıyorlarmış adamlar. Ama önüne gelenle yatmayı onursuzluk sanıyorlar. Örneğin, beş yıl boyunca gözlemleyip, ancak niyetinde ciddi ise karşı tarafın isteğine olumlu cevap vermekten bahsediliyor. Yoksa ilişkinin yeterli derinliğe sahip olamayacağı söyleniyor.
Bir filozofun kelle uçurmasından değil, mesleği kelle uçurmak olan birinin felsefe yapmasından bahsediyoruz aslında.
Ben de 1800lerde ortadan kalkmış samurai’ların her daim savunucusu değilim. Ama yaşam felsefelerinden bazı açılardan etkilenmemek mümkün değil.
Bizim yeniçeriler ne menem adamlarmış ki mesela? “Son Yeniçeri” pek inandırıcı gelmemişti bana. Bizimkilerin de işi kelle uçurmak ve bir gelenek oluşturacak kadar uzun sürmüşler. Benzeri bir hayat tarzları var mıydı acaba?
bildiğim kadarıynan şu filozofların bol olduğu antik yunanda da yaygındı. öte yandan şekspirin de erkeklere yazdığı bir ton sonesi mevcut. ama bunların hiçbiri de fındık kırma kategorisine girmez. netekim, şekspir şahsı karıncayı bile incitmez idi.
“Uzakdoğu ülkelerinin kulüpleriyle ilgili çeşitli kitapları Türk okuyucusuna aktarmak üzere “Uzakdoğu Kültür Merkezi Yayınevi” kurulmuştur. Her yıl düzenli olarak seçilen kitaplar Türkçe’ye çevrilerek basılacak, Türk okuyucusuna ve kitap severlerine sunulmuş olacaktır. Bu serinin ilk kitabı HAGAKURE “Samurayın Yolu Ölümdür” adıyla okurların beğenisine sunulmuştur.”
henüz bulmuş değilim ama …
aniden kafası kesilen adam ve ejderha seven adam hikayesi gayet trajik geldi bana..Onun dışında, tabii ki senin anlatmak istediğin film, yanlış anlama, bulursam izleyeceğim.
ama neden yeniden başa döndük
deadman: http://www.imdb.com/title/tt0112817/