“hıh sen bir metre önünden yürüyen göbeğinin farkında değilsin heralde” demişti bir bayan anladığınız üzere göbekli olan bir arkadaşıma…o an arkadaşımın yüzündeki üzüntüyü görmektense onun yerinde olup o hayal kırıklığını kendim yaşamış olmayı dilerdim çünkü dışardan çok daha acı verici duruyordu arkadaşımın bakışları…neydi ki yani onun suçu, tamam belki çoğu insan tarafından beğenilmeyebilirdi ve gerçekten göbeği büyük olabilirdi ama, oda hakediyordu kanımca birileriyle konuşabilmeyi, derdini anlatabilmeyi ve içindeki güzelliği gösterebilmeyi…neydi yani o bayan evet belki güzeldi ama bence insan değil sadece güzel bir hayvandı..hayvandı diyorum kusura bakmayın ama artık hayvan gözüyle bakıyorum kimsenin duygularına, düşüncelerine, hislerine önem vermeyen ve bir kaç güzellik unsuruyla dünyayı ellerinde tuttuklarını zanneden insan kılıklılara…cümleleri uzun tutuyorum kusura bakmayın çünkü henüz yılmaz erdoğan’ın bana bir şeyhler oluyor oyununu seyrettim ve gene orda geçen bir sözle bitirmek istiyorum yazımı “takmayın güzellik meselesini kafanıza diyordu Tanrı, zira aranızda en güzel benim, benimde belli bir cismim yok, o zaman takmayın bu güzellik meselenizi kafanıza”….ne güzel demişsin yılmaz abi..kalemine sağlık…artık sizde takmayın bu güzellik meselesini kafanıza…birde bonus söz..:)…”Sen anlat dedi Tanrı bana, anlaşılsın diye değil, hiçbir mükafat beklemeden anlat…zira bir mükafattır artık anlatıcıya, doğru düzgün anlaşılmak”