gene sıradan gene içimdekilerle başedemediğim saçmasapan bi gecenin orta yerindeyim. sonbahar geldi ve gazetenin teki depresyon mevsimi diyor biricik günlerime… sanırım hayat eskiden yüzyıllar geçtikçe insan için daha da zor bir hal alırken içinde bulunduğumuz zamanda bunun için yıllar yeterli oluyor. depresyonu sonbaharın hüznüne bağlayan zihniyetin içine sıçayım ben! doğadan uzaklaştıkça ve ona olur olmaz suçlar attıkça ne kadar ömrü kalır insanlığın sahte saltanatının bilemiyorum.. sararan yaprakları sevmeyen üstüne üstlük bir de söven bir toplumda yaşıyor olmak canımı boğuyor.. bir de sanki ilkbaharın kıymetini biliyorlarmış gibi güze ihanet etmiyorlar mı…! çoğu zaman kendimi dışarıda hissediyorum. hatta kendimin bile dışında.ruhum sanki hep dolaşan bir…nefes?..bilemiyorum.
yorumlar
ya sen harbi bu aralar boşluktasın bir doktora git(bence )iyi gelir..
doktora git ragingbull !not : (bence!?)
tanımadığımız birine iç açmanın bir anlamı/faydası olduğuna inananlardan değilim.bu sebepten kimse gitmesin (bence) 🙂
gitsin ruhun
hayatın yada fizyoloji ilminin gerçekleriyle yüzleşmek ne sebeple sinir sahibi yapar insanı çözebilmiş değilim…insan metabolizması vede katabolizması hormon sistemininde içerisinde yer aldığı sistemler bütününün kontrolü altında bildiğim kadarıyla…buda göklere çıkarılan o melankolik içedönük ruh hallerinin dolaylı açıklamalarından biri olsa gerek…en basit istatiki bilgiye bir göz atacak olur isek…kuzey ülkelerinin o iç karartan kapalı bulutlu havalarında yaşayan insanoğlu yüksekliği 3 metreyi geçen her tümsekten aşağı atlamak suretiyle bünyelerinin çektiği acıya bir son verme girişiminde bulunmaktalar…elbet tek nedenleri ‘i don’t belong here’ ve benzeri ergenlik hezeyanları olmasa gerek…endorfin ,seratonin,dopamin dengesi vede bilimum hipofiz hipotalamus aksı fena halde paslanıyor üstadım rutubetli havalarda altüst oluyor hormonal denge.yine belirtmekte fayda görüyorum ‘bildiğim kadarıyla’…bu arada yürek acısı,sızısı hatta kalbin derinliklerinden gelen hissiyatlar yüceltiledursun,eser miktarda potasyum enjekte edilen bir dolaşım sisteminde beyne kan pompalayamaz oluyor tüm duygularımızı temin ettiğimiz yürecik.tıkıyolar köte pamuğu…uzun lafın kısası vücudumuzun gayet doğal olaraktan bir işleyişi var ve bu işleyiş sürecinde yaşanılan ruhsal devinimleri bir şekilde akla uydurup yüceltmemeli ve alice gibin harikalar diyarında seyyahlığa soyunulsa dahi ‘bu rüyalar diyarı benim,sökerim suratını benim haleti ruhiyalarıma dil uzatanları’ misali celallenmemeli derim…yağmur altında dış dünyaya yabancılaşmış bünyeyle gezen sen değilsin sadece ve bilinmeliki türkiye cumhuriyeti toprakları bütündür bölünemez.o kaldırımlar bizimde kaldırımlarımız aynı zamanda…oh be rahatladım…la ne mehem ne rahatlatıcı bişeymiş böle forumlara bişeler yazmak…