Tam vakti anlamını yitiriyordu eve girerken. Ayaklarının sivri uçlu halde olmamasını dilemiş ve dileği gerçekleşmişti. Siyah elbisesi görevini tamamlamış, ince belini gün boyu sarmıştı. Çağrıya kulak vermiş ve ibadetini aksatmamıştı. Bunun için ödüllendirilebilecek miydi? Sorusu ile harika siyah eşofmanını giydi. Elbette diğerini.Bay Westward’a dönerek; ‘Buraya ilk kez geliyorum. Biriyle randevum var. Sizce salonda mı beklemeliyim?’ cümlelerini kaldığı yerden okuyabilmeyi diledi, bu kez dileği ne yazık ki yerine gelmedi.Harika siyah eşofmanını giydikten hemen sonra arabasına atlayıp ağaçları aşarak Bay Aşk’ın yanında olmalıydı. ‘Sizi seviyorum. Ve çok özledim. Yanınızda bir müddet zamansızlığı yaşayabilir miyim?’ diye sormalıydı.Başka durumlarda farklı anılabilirdi; artık geçti.. yalnızca geç..Beklemenin diş çarkı kokusu; taş yanıyordu ve kan rengi olmaksızın o koku tüm yüzünü ele geçiriyordu..siyah perdelerini çekmeden önce karanlığın olgunlaşmamış ceviz tadı uykusunu kaçırıyordu.