Furoshiki, geleneksel Japon kumaş sarma sanatı olup; Japonya’da yüzyıllardır uygulanagelen bir el becerisi. Hem dekorasyon hem de günlük kullanımda eşyaları taşımak ya da korumak amacıyla uygulanan furoshiki, malesef ikinci dünya savaşı sonrası, özellikle naylon poşetlerin yaygınlaşmasıyla kendi coğrafyasında bile unutulmaya yüz tutmuş geleneklerden bir tanesi.
Furoshiki için genelde kullanılan kumaşlar ipek, pamuklu, rayon ya da naylon kumaşlar. Uygulanması için spesifik bir kumaş ölçüsü olmasa da yaygın olarak 45×45 cm veya 72×72 cm kare kumaşlar tercih ediliyor. Ama bunun dışında 2×2 m gibi çarşafların da kullanıldığı dekoratif uygulamalar yok değil.
Temel Furoshiki Katlamaları
Konuya ilgi duyanlar daha fazla bilgi için buradan wikipedia sayfasına bakabilir, buradan ve şuradan örnek videoları izleyebilir, buradan da resimlere göz atabilirler.
yorumlar
on numara bir konu. teşekkürler.
bence bir numara bir konu ve teşekkürler.
güzel bir çalışma ve paylaşım olmuş,teşekkür ederim.diğer çalışmalarınızı da inceledim ifade ve sunuşunuzu çok beğeniyorum hep ilginç konuları yakalamakta ise çok duyarlısınız:)
tebrikler! dünyamızın böyle unutulmuş teknik-sanatlara ihtiyacı var. hem de acilen…
bir geyşanın anıları kitabında kuşaklarını nasıl bağladıklarını neler anlattığını uzun uzun anlattıklarında ne garip memleket demiştim. şimdi kendimi ne sanatçı memleket diye düzeltiyorum. çiçek düzenlemeyi, kağıt katlamayı hatta kumaş sarmayı sanat yapmak.
işte çalışma diye buna derim kumaş sanayi kadar taş sanayi de önemlidir ama nedense birini görmezden gelip tek kanattan ilerlemekle Türkiye dünyaya damgasını basacak zannedilir.arabanın ön tekeri nereye giderse arka teker de o yöne gider.çalışmanız için tebrik ederim.
kiyato adlı bir kitap vardı nobel ödüllü..yazıyla, kumaşın desenleri, kıvrımları, duruşu biçimi ahengi bu kadar mı güzel anlatılır demiştim kendi kendime..bu adamlar batı dünyasının göremediği birşeyler görüyorlar,renklerde ve kumaşın dokusunda..ellerinize sağlık..sevdim bu işi.
Sanırım eşyayı bu şekilde tasavvuf etmek şintoizmle alakalı birşey. bizim ya da daha batımızdakilerin anladığı gibi burası test esas ahret deyip bekleme odasında gibi zaman öldürmüyorlar; ruhaniyetin bu boyutta da olduğunun farkındalığıyla davranıyorlar.