Kıbrıslı bir babanın üç çocugundan biri olan Theodora hayatın en alt ve en üst kademelerini görmüş bir imparatoriçedir. Babası ayı bakıcısı annesi ise sirk çalışanıdır.Küçük yaşta dilencilikle başlayan zorlu hayatını zaman ilerledikçe sirklerde pandomim yaparak, soytarı kıyafetiyle gösteriler düzenleyerek sürdürmeye çalışan bu güzeller güzeli kız ,büyüdükçe gösterilerinde vücudunun güzelliğini kullanmaya başlar. Adı ahlaksıza,fahişeye çıkan Theodora imparator Justinianos‘u kendine aşık etmeyi başarır.Theodora gibi bir fahişeye aşık olan imparator bu güzelle evlenmek için hemen bir yasa çıkarır, zira o dönem üst makam kişiler adları uygunsuza çıkan kadınlarla evlenmeleri yasaktır.Theodora imparatoriçe olur olmaz eskiden yaşadığı hayatı unutmaz ve bu yönde çalışmalara başlar ,kötü yola düşen kadınları toplayıp yeni yaşam kursunlar diye bir kurum açtırır. İstanbul’da çıkan büyük bir isyanda kaçmayı çare olarak gören eşi imparatora ” Ben tahtın en güzel bir mezar olduğuna inanıyorum” diyecek kadar da cesurdur. Onun bu sözlerinden cesaret alan imparator isyanı bastırır ve tahtını korur. Ayrıca yedi ay boyunca veba ile mücadele eden eşinin yanına hekimler dahi yaklaşmadıgı zaman bile imparatorun başından ayrılmaz ve o zaman diliminde imparatorlugu başarıyla yönetir. Bu genç yaşında üstelik kötü denilebilecek bir hayattan gelip imparatorluk yönetebilmesi pek çok kişiyi şaşırtmıştır. Nika isyanında eşine erguvan renkli pelerini (sadece impataror ve imparatoriçenin giydigi bir renk) kendisine kefen olarak yakıştırdıgını o yüzden kaçmayı asla düşünmedigini söyleyen imparatoriçe gerçekten o pelerini ölünceye kadar üzerinden çıkarmamıştır.(Theodora’nın cesareti Goldaş’a ilham verdi)İmparatoriçe Theodora kendisinin geçmişte yaşadığı hayatın etkileri ile kadınlar hakkında pek çok işe imza atmış bir hükümdardır. Sokak kadınları için açtırdıgı kurumların yanı sıra , kadınlara tecavüz edenlerin cezalarını ağırlaştırdı, boşanmalarda kadınlara daha çok hak verilmesini sağlayan yasalar çıkardı.

İmparatoriçelerin eşlerinden yada babalarından kudret aldıkları tarih sayfalarında , onun gibi hükümdar soyu yerine sokaklardan gelen birinin sırtını imparator eşine dayamadan tamamen kendi çabasıyla kudret sahibi olması ve söz geçirmesi tarihte ender rastlanan durumlardan birisidir. Prokopius isimli o zamanın saray sekreterinin anlattıklarına göre Theodora tam bir Bizans fahişesidir ve oldukça ahlaksızdır, onun bu hayatı bıraktıktan sonra halkı için yaptıkları hiç anlatılmamıştır, yıllar sonra anlatının bazılarının hayal ürünü oldugu tarihçiler tarafından açıklanmıştır.(Tessa Korber’in İmparatoriçe adlı romanında ve Radi Dikici’nin Theodora adlı belgesel romanında imparatoriçe ayrıntılı anlatılıyor)Vücudunu kullanmaktan çekinmeyen, seks arzularının çok yüksek oldugu yazılan Theodora’nın evlendikten sonra eşine ve ülkesine bu denli sadık olması şaşılacak olaydır.Üstelik eşi üzerindeki hakimiyeti, ondan bile yüksek olan irade gücü takdir edilmiştir. Genelevleri kapatıp,kadınları fuhuşa zorlamayı yasaklayan bu eski fahişe Bizanslıların en güçlü kadınlarından biridir. (Çengelköy’ün ilk ismi Ta metanias (Tövbekarlar) dır. Theodora o dönem orada fahişelerin tövbe etmesi için bir manastır yaptırmıştır) İmparatoriçenin yaptığı en önemli işlerden biri de yıllardır çıkarılan yasaların toplamı 3 milyon yasayı yüzelli bine indirmesidir.Küçükken dilenci, genç kızken fahişe, yaşadığı uygunsuz hayatına ragmen İmparatoru evlenmek için yasa çıkartacak kadar etkileyici güzelliği olan ,sonrası sadık bir eş, taç isteyen başı kesecek kadar acımasız, eşine söz geçirecek kadar etkili, kadınlar için mücadele eden bir feminist bir hükümdardı Theodora, radikal bir yaşam sürmüş ve gayrimeşru çocuk dogurduğu, çeşitli erkeklerle birlikte oldugu evlenme öncesi dönemine inatla kadınların koruyucusu olmuş ve kalan yıllarını kanserden ölene kadar lekesiz sürdürmüştür.Aslında imparatoriçenin o dönem yaşadıgı tarihe Bizans fahişesi olarak geçmesini sağlayacak şekilde yaşadığı hayat günümüzde sıradan bazı insanların dahi yaşadığı bir hayattır. Evlenmeden önce çeşitli aşklar yaşayan, çeşitli beraberlikleri olan , serbest giyinip, diledigi gibi gezen,tozan,istedigiyle yatan kadınlar o dönem çok ses getiriyordu. Hatta şimdinin dizi ve filmlerindeki erotik sahneler o dönem tiyatrolarda oynanırdı ve Theodora oynayanlardan biriydi. Onun gibi cinselliği kullanarak tiyatro yapanların bulunduğu sokağın adı Pornai Sokağı’dır ve günümüzün porno kelimesinin oradan geldiği söylenir. Şimdi gayet sıradan olan yaşam tarzının o dönem kişinin adının çıkmasına,dışlanmasına tezat olarak hala bekaret tartışmalarının oldugu dönemdeyiz ve o zaman imparator eş adayının fahişe olmasına bile aldırmadan, gocunmadan onunla yasa çıkararak evleniyor. Ne mutlu ki kendisi için bunları yapan eşine çok güzel bir evlilik sunuyor Theodora. İmparatorun O bize Tanrı’nın hediyesi (Theou dôron) en büyük eştir.” cümlesi herşeyi açıkça ortaya koymaktadır. İmparatoriçenin ölümünden sonra imparator bir daha evlenmedi.Bir not Ayasofya yazıda geçen isyandan beş yıl sonra bitirlmiştir. İmparator bu eser için çok heyecanlanmıştır. Zira ikinci Ayasofya’nın yıkılışından sonra daha görkemli bir ibadethane gerekmekteydi.