Bu kış, birdenbire kızım kulaklarının arkasının ve ensesinin kaşındığından şikayet etmeye başladı. Bir kaç kez baktım ama, kepek dışında pek bir şey göremedim. Bir gece yatağında uyurken de kafasını kaşıdığını görünce, cildinde bir egzama ya da tahriş olduğuna kanat getirerek, cilt doktorundan randevu aldım. Sabah ilk randevu bizimdi, böylece doktordan çıkınca okula gidecekti. Doktor şikayetimizi sordu. Ben de kulaklarının arkasının ve ensesinin kaşındığını ve kızardığını söyledim. Kızımı muayene iskemlesine oturttu, bu bize genellikleee ‘sirkeyi’ işaret eder dedi. Saçının dibinde bir yeri gösterdi, ve işte dedi. Ben öyle şaşkın bakıyorum, saçının dip kısmına yakın beyaz bir noktacık var. Ben nasıl yani dedim, kızınız bitlenmiş dedi.Hem kızım hem ben şok olduk. Nasıl olur, bu çağda ne biti var mı hala öyle şeyler dedim. Eğer bir yerde bit varsa bunun bulaşmama olasılığının olmadığını söyledi. Kızım ağlamaya başladı, ben de ağlamaklı oldum. Kızımın koca bir demet beline kadar saçı var, ne yapacağız dedim. Kwel şampuan alacaksınız dedi. Hala mı kwel dedim. Evet hala dedi. 3 gün üst üste şampuanı sürüp, 20 dakika bekleyip yıkayın, haftaya gelin göreyim dedi.Sonra okula haber vermemiz gerektiğini, eğer bitin önü alınmazsa, bizim tek başımıza mücadelemizin bir işe yaramayacağını söyledi. Biz o şaşkınlıkla doktorun odasından çıktık. Karşıdaki eczaneden kwel istedik, kızım bu halde okula gidemeyeceğini ve asla, zinhar okula haber vermememizi söyledi.Ben ilkokula giderken ve kardeşlerim de tabi, hepimiz bitlenmiştik. Annem, anneannemden öğrendiği bir yöntemle, saçımızı kwel ile yıkamadan önce, dişleri çok sık bir kemik tarakla ( babama hususi bu kemik taraktan aldırmıştı) banyoda termosifon için kullandığımız gaz ile saçlarımızı tarar( daha çok beynimizi kazır da diyebililirim) bekletir ve sonrada yıkardı.Ama şimdi ben gazı nerden bulabilirdim. Annem yoktu ve ben de teyzeme sormaya karar verdim. Olanları anlatınca teyzem inanamadı, bu devirde hala bit oluyor muymuş dedi. O da gaz önerdi ama, nerden bulabileceğimizi bilemedi. Benim değil ama, esas kız kardeşimin saçına bit geldiğinde felaket olmuştu. Çünkü, dünyanın en gür saçları kardeşimdeydi. Anneannem bildiği bir kocakarı ilacı olduğunu söyledi. Babamdan civa bulmasını istedi.Gri renkli hiç yerinde durmayan ilginç bir şeydi civa. Anneannem bir kahve fincanına koydukları civa ya parmağını batırıp, kardeşimin ensesine parmağını sürerken, bu civa nasıl yerinde durmazsa bit te bu kızın başında durmasın dedi 3 kere. Ve bu kocakarı büyüsünden sonra, ne o ne de biz bir daha bitlenmedik.Ben olayı bir de internet te araştırmaya karar verdim. Boyalı saça bit bulaşmadığını öğrendim, filan ama başkaca bir şey yoktu. Evde sık tarak bile yoktu, kızımı önüme oturttum saçlarını ufak ufak demetler halinde ayırdım ve pamukla şampuanı sürüp taradım. Bir hayli uzun ve zahmetli bir işti. Kızım çok sıkıldı ve ağladı.Biz okula beslenme sepeti diye bir şey götürürdük, ve ellerimizi doğru dürüst yıkayamadığımız için bit olurdu sanırım. Tabi biz farklı farklı çevrelerden gelen çocuklarla bir arada, aynı sırada otururduk . Herkes aynı rahatlık ve sıklıkta yıkanamayabilirdi. Ya da çamaşır yıkama olanakları sınırlıydı. Sanırım bit daha kolay üreyebilirdi.Ben yine de kızıma söylemeden müdür yardımcısını aradım ve başımıza gelenleri anlattım. Bit teşhisi için, doktora gittiğimize çok güldü. Hala özellikle birinci sınıflara zaman zaman bit kontrolü yaptıklarını, çocuklar incinmesin diye başlarının etrafını ölçeceklerini söylediklerini anlattı.Çocukları okula getiren servislerin başka bir okulu daha taşıdıklarını. Muhtemelen, saçında bit olan birinin, koltuğun arkasına başını yasladığını ve oradan kızımın saçına bulaştığını söyledi. Neyse ki kızımın saçlarını bitten arındırmayı başardık, bendeyıllar sonra yeniden eski bir dostla karşılaşmış oldum.