1.Biten bir aşkın ardından, kadınların tek başına tatile çıkma geleneği
ne zaman ve nasıl başlamıştır? Türk örf ve ananelerinde bunun yeri var mıdır?
2.Biten bir aşkın ardından tek başına tatile giden kadınlar, güneşin altında malak gibi yatma, tatlı tatlı uyuklama, uyanıp tatlı tatlı kaşınma, mizah dergileri okuyup, kendi kendine gülme inceliğini gösterirken, evet o, bütün bunlar yaparken, erkeklerin cep telefonuna gözlerini dikip saatlerce SMS bekleme geleneği ne zaman başlamıştır? O, SMS neden gelmez? O sırada erkeğin ne yaptığı sanılır?
3.“Kaba adamın tekisin”, “Duygusuzsun”!, “Birazcık romantik olsaydın keşke!” gerekçeleriyle terk edilen adam, terk edildikten sonraki 2 hafta boyunca elinden şiir kitaplarını düşürmez, zeka ve duygu yaşı olarak 12 yaşında biri gibi, “yağmur yağsa da, altında yürüsem” hissiyatıyla her sabah bir umutla camdan bakarken, “duygular zedelenmiş olan” genç kadın, nasıl olur da, tatilin keyfini sonuna kadar çıkarma inceleğini gösterebilir?
4.O, tatilin keyfini çıkartırken, “o duygusuz adamın” ne halde olduğunu öğrense çok güler mi?
“Duygusuz!”muş.. Kimmiş ya duygusuz!?? Hayret bi şiy ya!.. Bu konuya devam edeceğim..
yorumlar
devam etme. mümkünse tek başına tatil yap bence.
1. insanın ne zaman, nasıl tatil yapacağını herhangi bir milletin geleneklerinden ziyade o bireyin kendisi belirler.
2. biten her ne olursa olsun, geri bakmak anlamsız ve saçmadır. yaşadığın zamana dön ve geri kalan hayatın tadını çıkar.
3. erkeklerle kadınların hayatı ve olayları algılaması farklıdır. bu fark kolay kolay anlaşılmaz. ancak erkeklerin genelde bencil ama duygusal davrandıkları kanısındayım.
4. bkz. başlık
ben beceremem mesela,
1- gelenektir, yada benim tanıdığım bütün karşı cins elemanları, kavgadan sonra, hava da sıcaksa, tatile çıkar, bi kısmı, evde takılır, yinede tatilde taklidi yapar,
2- bu eski bi gelenektir, ilk kısa mesajın gönderilemediği tarih olan 2-10-1985 ten beri devam eder, hatun kişi sms göndermez, isterki er kişi gönderiversin bi şiiler, yada telefonu açmayı akıl etsin…
erkek genelde, hmm madem tatile getti, bende bi iki dişi buliim diye sabahlara kadar o bar senin bu bar benim gezinir…
3- çünkü kadın denilen yaratık, yılın 11 ayı şiir okur, 1 ayı tatil şeyeder, erkek, terkedilince hissiyatı kabarır şiir okur ( ben böyle bilirim daha çok )
4- gülmez zannımca, neden gülsün ki ?
saç modellerini değiştirirler; genellikle de kısalttırarak tecelli ettirirler söz konusu psikozu.
saç modellerini değiştirirler; genellikle de kısalttırarak tecelli ettirirler söz konusu psikozu.
1.tek başımıza diil bilakis çook içip sarhoş olduğumuzda ağlayıp her ayrıntıyı 500 kere dinleme görevi olan ve çivi çiviyi söker mantığında çapkınlık yaparken yalnız olmayalım diye mutlaka bir kız arkadaşımız olur yanımızda…
2.ne kadar acı çekersek çekelim mutlaka kalbimizi çok incitmişsinizdir vee hayatta kalbi kırık bir kadından daha tehlikeli bişey yoktur:)
Aslında benim bir sözüm şöyle der : hayattaki en tehlikeli şey sarhoş bir kadın ve elindeki cep telefonudur(alakasız ama araya sıkıştıriim dedim) Soruya dönersek o meşhur beklenen SMS gelmez çünkü o sırada kadından SMS bekleyen erkeğin telefonunda da aynı işlev vardır. Parmakları da kırık değilse çeksin efenim..hep kadınlar hep kadınlar ohooo….
O sırada erkek ne yaparsa yapsın kadının umrunda diildir!!!(kalbimiz kırık dedik ya)
3.çabuk aşık olur çabuk toparlanırız…çünkü bardak taşmıştır ehh yeter be adam:)
4.Güler ama kıyamaz (gerçi adamın ne halde olduğuna bağlı)
peki neden bu süre dahilinde erkekler olarak alt beyinin dürtüsüyle tüm dişilerle çiftleşemeye adarız kendimizi?
Oysa ki çiftleşme ertesi hep lanet olsun aynı zevk deil der dururuz. daha da beter oluruz.
Hangi eşek demişse ki “kadınlar aşklarını ömür boyu unutmaz” halt etmiş. bildiiniz kaç kadın şair kaç balad, sone yazarı kadın var?
Aşık olamaaaazzzzz…
Sadece hoşlanırlar, beğenirler. Bunlarıda aşk sanırlaarr.
erkekler gözlerine çomak sokana kadar:)
ööle üstüne basa basa “kadınlar aşık olamaaaaz..” deme boşuna seni bilir kişi sananlar çıkar da o büyük yazığı işlerler diye düşünüyorum ister istemez. :p
doğru,kadınlar aşklarını unutmazlar ama taaaaaaa ki yeni bi aşk bulana kadar!
Sansınlar tabi, işlesinler tabi.
Yoksa; “ma”salar daha mı iyi olur.
Ne demiş hal ozanı;
“Dağları deldim tek başıma, erleri yendim kız başıma”
Hatun kişilere ne kadar açık oldumsa o kadar terkedildim.
Bugüne kadar hep bırakan hatun kişiler oldu.
Waaayy BEEEEEEEEEEE
‘gerçek aşk ayrıldıktan sonra başlar’ acı olayı vs…(mazhar alanson un düşüncesi)
bütün şarkılar destanlar hep aşk acısına yazılmıştır ya…ee ne güzel yazın o zaman beyler:)
Sizlerde okuyun da bi şeyler öğrenin baaaarii… 🙂
sizin sayenizde bildiğimiz herşeyi unutup yeniden öğreniyoruz zaten tersten:))
akıllara zararrr
Ne güzel işte, yanlış bildiklerinizin doğrularını gösteriyoruz, DÜZDEN :))
her ay düzenli olarak kanayıp hala hayatta olan bi varlığı anlamaya çalışıp kendinizi yiyip bitirmeyin..hele hele daha da acısı bu varlığa sahiplenme duygusu geliştirdiyseniz aman aman…bi erkeğin en büyük iki hatası..farklılar işte kardeşim yok çözümü mözümü…
RunawayBride’ın şu yukarıdaki hiper gerçekçi yorumlarını okuduktan sonra, bu bloğu sürdürmek için gerekli olan bütün enerjimi yitirmiş durumdayım. “Kadın milliyetçiliğinin bu kadarı, pes ya! Siz her zaman haklı mısınız böyle?” diyesim var, ama sanıyorum neyin ne olduğu, o SMS’in neden gelmeyeceği, erkeklerin neden ve hangi koşullarda şair kesileceği, sonradan akla gelen aşkların ontolojik olarak aslaaa aşk olmadığı konusunda hükümler çoktaaaan verilmiş..
Ne diyim? Kendimi işe vereyim ben.. Her zaman iyi gelir.
Asıl, ayrılık sonrası tatilde değil, tatilden döndükten sonra görün o kızları. Bir şeyleri unutmak için tatile gidip, alkol alıp, “tamam unuttum artık, geri dönebilirim” dedikten sonrasını…
Hayatına geri döndüğünde, kendi cephesinde herşeyin aynı olduğunu görüyor. Eğer erkekte salak değilse (Post-ayrılık bunalımını kolay atlattıysa), muhtemelen bir başka kızla yakınlaşmaya başlamıştır. Kız, ya büyük bir bunalıma girecek (tabi bu noktada, etrafındakilere tatilde herşeyi unuttuğunu söylediği için nedensiz bir depresyon oluyor bu), yada yani kızla rekabete girip erkeğini geri kazanmaya çalışacak (ki bu daha da kötü, çünkü kazansa bile aslında kaybetmiş olacak). Bazı durumlarda da, hırslanacak ve kendine başka bir erkek arkadaş bulacak, hatta evlenecek (oluyor bazen, valla. başıma da geldi), aradan bir kaç yıl geçtikten sonra bir şekilde karşılaştığınızda, sizi özlediğini söyleyecek. Eğer oltayı yutmazsanız, hayatının ne kadar kötü olduğunu anlatacak, kendine acındırarak sizi elde etmeyi deneyecek. Etkilenmediğinizi görünce kavga çıkaracak. Aradan bir kaç gün geçince de sizi arayıp özür dileyecek, randevu kopartmaya çalışacak. Falan filan, bu böyle devam edecek.
Ekstra spesifikasyonlar dışında kalan kızların davranışları hakkında ek bilgi isteyen varsa, danışmanlık yaparım. Üstelik beleşe. >:D
Bitmişse bitmiştir aga, tekararı olmaz.
Zorlada kimsenin sevgisi alınmaz. Ancak verirse alınır. Afedersiniz ama. :))
Ve terar ediyorum. Hatunlar aşık O-LA-MAAAAAAZ.
yapma artık şunu yaa.. Bir ahlkam keseceksen hatunlarla ilgili kendi hayatına girenlerden olsun..
Bu konuda bilir kişi değilsin sen.
Yeter ama…
iyi de kimse burda bilir kişi olarak konuşmuyo ki, herkes kendi fikrini söylüyo.. ve bence çok da doğru söylüyo.. çok tartışılası bişi bu aşk mevzu ama kanaatimce biz sadece sanıyoruz.. her defasında yeniden acaba bu seferki ok mi diyoruz ama bulanlar buluyo -onlar şanslı olanlar tabi- bulamıyanlar da arayışa devam işte..
erkekler cephesi hakkında ise bi ahkam kesemem ama onların da bu konuda bizlerden farklı olduğunu sanmıyorum. tamam merkür-venüs olayı ama sonuçta insanoğlu yani!
komik bir dizi. bu ayrılıktan sonra unutamama olayını hicvediyor.
benim de başımda aynı dert var. ilişki bitti. 2 ay görüştük hovarda takıldım. iplemedim. noldu tekrar aşık oldum. al başına belayı. şimdi ise en yakın dostum ama bilinçaltımda hormonlar zindan kapısını zorluyor.
ne mi yapıyorum. hiçkimseyle hakkaten beraber olmayıp, gönül eğlendirip, bolcana seks yapıyorum. Hiç iyi deil bu hiiiiç.
İşin kötüsü o da henüz kimseyi bulmadı. Heralde de bulmayacak çünkü cinsel çekim dışında sanki hala beraberiz. Umarım frijiddir de ilelebet böyle takılabiliriz. mazallah birini bulursa gider elden dostluk da. herif haklı tabi tehlike teşkil ediyorum ama iradeli insanımdır. 40 days 40 nights hesabı.
lan ben kendimi kandırıyorum ama neyse. olacağına varsın.
ye kesinlikle katılıyorum. farklı bakış açılarından aynı noktaya bakıyoruz. insanız sonuçta.. kadın – erkek ayrımı biyere kadar. ama hepimizin beklentileri aynı – hataları aynı. bir eksik bir fazla derken dengeliyoruz hayatı.
ahkamın birinde ‘ açık oldukca kaybettim’ tarzı bişey vardı. bende hep bunu söylerdim. hatta biara öyle bir noktaya geldim ki; “seni seviyorum demeyeceğim. deyince: tamam! kazandım! diyor karşıdaki ve ilişki soğuyuveriyor” diyordum. (lütfen tümevarım olayını gerçekleştirip örnek üzerinde fazlaca durmayınız) şimdi ise şunu farkettim erkeklerde zaman zaman aynı şeyi tecrübe ediyorlar. ve birgün iki tarafta yoruluyor bu yarıştan. şimdi ki ilişkimde olduğu gibi ve birbirimizde ruhumuzu dinlendiriyoruz. bu öyle güzel bir huzur ki anlatamam; çok açık davranıyoruz, hiçbirşey gizli saklı değil, içimizden geldiği gibi severek ve saygı duyarak yaşıyoruz ilişkiyi. ayrılırsakta (inşallah böyle bişe olmaz) bu ilişkiye yakışır güzellikte olacak. ikimiz de aynı fikirdeyiz çünkü.
şimdii, konunun özündeki olaya gelince;
tatile çıkarız: çünkü biz (bence) yalnız kalmaya, olaylara birde uzaktan bakmaya ihtiyacımız olduğunu farkederiz. saçmalamamak için, gümbür gümbür dalmayız hayata. tatil dediğiniz şey aslında uzuun uzun düşünebilceğin, karar verebileceğin, seni etki altına alacak yakınlarından uzakta -pratikte bitmiş olan- ilişkini kendi içinde de bitirebilmen için bir atılımdır.
ha, başarabilirmiyiz tartışılır, ama en azından salya sümük ağladığımızı ona yetiştirecek çevreden uzaktayızdır.
biz gururluyuz, tamam mı! :Pp bittiyse hele birde siz bitirdiyseniz, böyle tatil yapıyor havasında sizi sinir ede ede derdimize yanarız 🙂 biz bitirdiysek hakikatten özgürlük kutlaması olma ihtimali çok yüksek :))))
Bizim ağladığımızı kim söylüyor?
senin ağladığını söylemedim zaten.. ama ağlamadıysan o zaman bi durup düşün neden ağlamadım diye. ben yidirdiğim sevdiğim için ağladım. hemde geceyarısında uykumdan uyanıp ‘lütfen Allahım onu bir kez göreyim, çok özledim’ diye diye ağladım vakt-i zamanında. abarttım mı? abartmadım. varsan, yaşıyorsan, hissediyorsan, ağlamakta doğal. karşındaki bunu haketmesede, sen bunu bilsende içinin acımasını engelleyemezsin.. sevdiysen yani. bi de bence..
Ağlamak üzülmek değildir, üzülmek de ağlamak değildir. Biz de üzülürüz, kendimizi yıpratırız, ama salya sümük tabir ettiğiniz gibi ağlamayız.
Biz robot muyuz? Hayır, yeri gelince ağlarız da. Ama sadece yeri geldiğinde. Her aklımıza geldiğinde değil!
Ağlamayı, reklam haline de getirmeyiz (Bknz: bu konuda 2 önceki ahkamımda da dediğim gibi; kendini acındırarak geri kazanma metodu).
biz gururluyuz, tamam mı! :Pp
Kişiler bilir ki; ne bilir?
Ağlamayı iyi bilirler ve bilirler ki; ağladıklarına erkeklere istediklerini yaptırabilirler.
Doğal olarak ağlayınca, salyada akar sümükte… 🙂
iyi, hoş söylüyosun, kadının son kozu ağlamaktır da ama bunun genellemesi yapılmaz…
:))))) Biz böyle yetiştirildik 🙂
ağladığımı, ayrıldığım erkek arkadaşım görmemiş, duymamış ve hissetmemiştir. bu durumda da ‘acımamıştır’ herhalde.
“en azından salya sümük ağladığımızı ona yetiştirecek çevreden uzaktayızdır.” cümlemdeki amaçta buydu.
hatta benim şu anki sevgilimden başka ağladığımı gören hiçbir erkek arkadaşım olmadı. bir dostumu yitirmiştim
nedir bu, kadın düşmanlığı falan mı sendeki?
Tabi ki herkes kendi fikrini söylüyor burada, ancak…
“bu budur, şu şudur” gibi kesin yargılar bir öznellik içermiyor.
olan da bu bence! yoksa hepimiz bi şekilde bi kalp acısı çekmişizdir, onun için de ağlamışızdır ama bunu bi koz olarak kullanmamak, ele güne kendini deşifre etmemek marifettir bence…yoksa konu ağlayıp ağlamama diil ki…
Asla kadın düşmanlığı olarak aldılanmasın.
Belki yazdıklarımdan dolayı öyle algılanabilir.
Neyse adam gibi bişeyler yazacağım, fakat sonra, eve gidim şimdi iş paydos olacak.
Yanlış anlaşılmamdan dolayı yanlış anlıyanlardan özür dilerim.
1.Biten bir aşkın ardından kadınların tek başına tatile çıkması insanlık tarihi kadar eski olmakla birlikte Türk örf ve adetlerinde henüz yerini yeni yeni almaktadır.
2.SMS bekleme geleneği GSM’in icadından sonra başlamıştır. O SMS erkek dallama değilse gelmez. O sırada erkeğin bulaşık, çamaşır yıkadığı sanılır.
3.Çünkü en ucuz tatil 1 milyara falan çıkmaktadır.
4.Çok gülermi de ne demek? Altına bile s.çmıştır.
Yorum:Tak sepeti koluna, herkes kendi yoluna.
Benim tercihim tabiki GoogLe, fakat nerdee…
· İnternet kadın: Zor kadın. Kimsenin kendisine bağlanmasını istemez.
· Server kadın: Ne zaman onu istesen meşguldür.
· Windows kadın: Herkes bir işi doğru düzgün yapamadığını bilir ancak yine de kimse onsuz yapamaz.
· Excel kadın: Çok şey yapabildiğini söylerler ama sen sadece onun dört temel özelliğini kullanırsın.
· Word kadın: Her zaman bir sürprizi vardır ancak dünyada onu çözebilmiş kimse yoktur.
· DOS kadın: Bir zamanlar herkes ona sahip oldu ancak şimdi kimse istemiyor.
· Back-up kadın: Diğerinin yapamadığı “işler” için daima bir yedek bulunmalı
· Virüs kadın: (“Eş” diye de bilinir!) En beklenmedik zamanda gelir, bir güzel yerleşir ve bütün kaynaklarını tüketir. Onu “Uninstall” etmek istersen bir şeylerini de beraberinde götürür. Ancak onu tutmakta ısrar edersen her şeyini götürür!
· Scandisk kadın: İyidir ve sana yardım etmek ister ancak bunu neden yapmak istediğini bir türlü anlayamazsın.
· Ekran koruyucu kadın: Hiçbir işe yaramaz ama en azından eğlenceli olabilir.
· Microsoft kadın: Tanıştığı tüm erkekleri kontrolünde tutmak ister. Bunu yaparken de onlar için en iyisini yaptığına erkekleri ikna etmeye çalışır.
· E – mail kadın: Söylediği on şeyden dokuzu işe yaramaz…
· Google kadın: Aradığın her şey onda. (Bulunması güç be kardeşim)
kadınların hepsinde bütün bu sayılan(yansıma nın ahkamındakiler)özellikler var ; iş erkeğin bunları keşfedip çıkarması …
Her kadın bir yaşam tarzıdır aslında 🙂
Yansıma’nın ahkamı komikmiş. Ben de bi iki ekleme yapayım, güleyim, kendime geleyim…
>Bazı kadınların sizi terk etmesiyle mavi ekranı görmeniz bir olur. Ctrl-Alt-Delete’den başka çare olmadığını anlayana kadar, enter’a, esc’e basıp durursunuz. (Varmış öyle kadınlar!)
>Bazı kadınları Geri Dönüşüm Kutusu’na gönderirsiniz, sesi çıkmaz.
>Bazı durumlarda aklınıza, Geri Dönüşüm Kutusu’ndaki kadınları geri çağırmak gelir.
>Bazı kadınlar daha baştan bir DLL dosyası eksik gelir, hiç çalışmaz (İkinci günde ayrılma olayı)
>Bazı kadınlar iyidir, hoştur ama bilgisayarınızdaki hiç bir programı desteklemez. (Arkadaşlarınızın hiç biriyle anlaşamayan, diğer kanalda film varken maç seyretmenize izin vermeyen ve dinlediğiniz müzikten nefret eden kadın..)
>Bazı kadınlar txt dosyası gibidir; basittir, hiç bir özelliği yoktur ama kullanımı kolay olduğu için hep onunlasınızdır.
1. bu tatile çıkma özelliği milenyum kızlarına hastır . güçlü ve zor kadın tripleri dolayısıyla ortaya çıkmıştır . geçiniz.
2. SMS felan gelmez abi bekleme.güçlü kadın triplerinde ya aramaz sormaz.
3.aslında genel itibarıyla kadınlar daha fazla incinir ama acayip gururlu yaratıklar ya o yüzden belli etmek istemezler.çok çok ilginç bu milenyum kadınları.
4. güler hem de çok güler ama içinden bir ses aslında yanlış mı yaptım acaba der , ama hayır o sonuna kadar haklıdır çünkü o gurulu kadındır yanlış ta olsa bir kere kararını vermiştir.
velhasılı kelam : milenyum kızından , kadınından uzak durmak gerekir , “mesele ben senden üstünüm meselesi değil birlikte mutlu olmamız” diyen kadınlara yakınlaşmak gerektiği terkeden ya da terkedilen erkek tarafından güsel ! bir şekilde kavranılır ,arayışlar o yöne kayar hayat ta böylece devam eder gideeer…
disi, disiligini bilmelidir.
Gelirkene, karşıdan 2 hatun kişi gelmekteydi ve kendi aralarında konuşmaktaydılar.
Lafı fazla uzatmıyayım.
Yanlarından geçerkene konuştuklarına şööylee bir kulak misafiri oldum. Haliyle dediklerini duydum. Neyse lafı uzatmıyayım.
Birisi (Daha yeni ayrılmış);
” Ben; seversem kıskanırım, kıskanırsam ayrılım.”
” Gerçekten sevdim, kıskandım ve ayrıldım”
Durdum…
Düşündüm…
Dedim iki laf diyim,(karnımda aç bu sırada) sonra dedimki;
” Sen gitte aç karnını doyur”
Şimdi buradan alıcağımız ders neymiş?
Sever + Kıskanır = Ayrılır
En iyisi mi gidimde karnımı doyurim.
(ç)aldığımızda kaynak belirtelim. tabi ki sen shopen değilsen geçerli bu söylediklerim.
(ç)aldığımızda kaynak belirtelim. tabi ki sen shopen değilsen geçerli bu söylediklerim.
auburn sen çaldığında kaynak belirtirsin. Hem çal, hem de kaynat.
Üzülerek belirtmek isterimki auburn kardiş belirttiğin kaynak yanlış.
Sizin verdiğiniz link’i ilk defa ziyaret etmiş bulunmaktayım. Güzelmiş.
Benim, adı geçen yazıyı giriş saatim 21/Temmuz/2002 saat 23:00 ile 24:00 suları.
Sizin ziyaret ettiğiniz sitedeki yazının “ecük” üst tarafına başınızı kaldırıp bakarsanız “Posted on 2002-07-21 01:34:26 by Rollie” yazdığını görürsünüz.
Gerçi burada “ahkam” giriş saatleri belli olmadığı için, benim kaçta girdiğim gözükmemekte. Ayrıca burada da kayanak belirtme mecburiyeti yok bildğim kadarıyla. Net’te dolaşan “bu tür” yazılarında telif haklarıda alınmış değil.
Ne oldu?
Orada yazılanlar ağrına mı gittiiii canıımmm.
gitsin ki; ben içerikten değil içeriğin aktarılış biçiminden rahatsız oldum. sonuçta başka bir siteden (ç)almış olsan bile kendin yazmış gibi göstererek kerameti kendinden menkul biri haline geliyorsun. sidik yarıştırma kaygım olmadığı için burada kesiyorum. ayrıca “bu site” dediğin yerde kestiğin ahkamların saniyesi bile mevcut. ahkamların “ecük” sol alt tarafına bakarsan görebilirsin 😉
Baktım, gördüm 🙂
O yazının benim yazmadığım açık olarak belli. Yazı da makinemde kayıtlı olduğu için konuya uygundur diye yazmıştım buraya. Ne zaman nerden aldığımı hatırlamıyorum. (Not almadığım için)
Neyse olay da böylece sonuçlanmıştır herhalde. (Ecük)
ahaaa işte ruh haline uygun bir ahkamlar zinciri daha.. yoksa bu da tesadüf kılığına girmiş “yazılmış” olay mı?!?
1. tatil yada saç yada alışveriş yada başka bişey.. hepsi anılardan kurtulmak yada en azından bunun çabası içindir.. saçını değiştirirsin çünkü aynaya her baktığında “onunla buluştuğumda ‘bu saçımı’ şöle toplamamı severdi” tribine son vermek istersin… alışveriş yaparsın çünkü onun en sevdiği kazağını kesmişsindir bile..
2.buna yorum yapmasammı ne!?! /evet burdan kesinlikle şu anda gözümü telefondan ayırmadığım anlaşılmalıdır/
3. sanırım sorunun kendi içinde de bi çatışma var; madem kadının sms beklediği ve benmi atsam yok o atsın…./yada arama versiyonu/ ikilemleri yaşanıyo; o zaman kadının tatilini sonuna kadar yaşadığı söylenebilir mi?!? eninde sonunda “o erkek” biyerlerden “o tatilin” içinde çıkıyo karşına.. ayrıca ne güzel biraz duygularını ortaya çıkarıyosun.. 12 yaşmı?!? değişik bi bakış açısı..
4.gülmez ama gülümser.. belki sonunda birazcık olsun erkek normale döndüğü için.. ama merak etme uzun sürmez.. erkeğin eski haline dönme süresi kadar kısa!
1.O bayrak inmez, o SMS gelmez.
2.Çünkü Güneye giden otobüslere binen kadınlar, yarı yolda fikir değiştirip, Bodrum’a diil Nepal’e, kendilerini keşfetmek için Budist tapınaklarına giderler. Orda arınırlar, aydınlanırlar, Nirvana’nın dibine vururlar, ve akabinde, aynı otobüsle, 1 hafta öncesine “Eski hayatım” diye bakan bir dişi kişi olarak geri dönerler.
3.Erkek kişi, bunun ne demek olduğunu asla anlayamaz. Onun için bir hafta öncesi, bir hafta öncesidir.
4.Dişi kişiye göre, “Erkek kişi, bunu hayatta anlayamaz.” Çünkü o, işinden başka bir şey düşünmeyen öküzün tekidir.
4.Öküz kişi durumu kavrar: bakar ki dişi kişi kararlıdır, şiir kitaplarını atar, kendine yeni şekil yapar, saç traşı, yeni ceket felan, ortamlara damlar.
Ekranda The End yazısı belirir.
Ne yani, bitti mi şimdi?
Neyse…
Gidimde şekil yapim barii… 🙂
Alkış, alkış….
bir son olmuş!