Soru: “Türk sineması neden böyle kısır?”Cevap: “Birçok alanda olduğu gibi sinemayı dabir ticaret dalı olarak gördük de ondan.”Nilgün Abisel’in Türk Sineması Üzerine Yazılarkitabını okuduğumda öğrendim ki;sinemamız ilk zamanlarında da tıpkı bugünkügibi kusurlu ve sorunluydu.Bununla birlikte, daha o zamanlarda Türk sinemasınınsorunlarıyla ilgili oldukça ciddi ve yapıcı eleştirilerin dedile getirildiğini öğreniyoruz.Türk sinemasının eski günlerinin sorunları dile getirilirken”teknik imkansızlıklardan” dem vurulması iseartık baygınlık vermeye başladı.Benim kişisel görüşüm ise şöyle:tamamiyle ticari kaygılarla yapılan girişimleriçerik ve kalite kaygısı gütmeden hayat buluyor.Bu ise bizlere klişe, yapmacık, ucuz ve adi”Türk Sineması” örnekleri olarak geri dönüyor.Öyle ki, bizler “Türk filmi” deyince bıyık altından gülmeye başlıyoruz.Bu filmlerin bayağılığını tanımlayan bir kavram haline geldi”Türk filmi”.
İşte,aradan epey zaman geçti.Türk filmleri yine cebinde parası olanlar tarafından yapılıyor.Bugünler için artık “teknik imkansızlıktan” bahsedemeyiz.İşte şimdiki sorumuz:”Bugünkü sorunumuz ne?Sorunumuz ne ki, yine birbirinden berbat eserlerlemuhatap oluyoruz?”
Bu uzunca giriş kısmından sonra sadede gelelim.Yazımızın amacı “Son Osmanlı Yandım Ali” filmini eleştirmek.Filmin konusu, Osmanlı’nın son zamanlarında,Cumhuriyet’in temellerinin atıldığı zamanlarda geçiyor.Tarihimizle ilgili bir film izleyip milli duygularını kabartmayıümit edenlerden, avuçlarına bal sürmelerini rica ediyoruz.Ki, yalamaları boşa gitmesin.Koskoca tarimizle ilgili elle tutulur doğru dürüst birfilmimizin olmaması ne acıdır!
Aslında bu filmi eleştirmek için baştan sona kadarseyretmek gerekirdi.Ama benim bünyem kaldırmadığı için yarıda kesmek zorunda kaldım.Bağışıklık sistemi görece gelişmiş arkadaşlarımızın izlemeleritavsiye olunur.
Giysi ve sahne tasarımı bakımından “o zamanlar” anımsatılmayaçalışılmış. Ama maalesef 2000’li yılların çizgilerini her ayrıntıdayakalamak mümkün.Aşırı ütülü, “eyi kumaştan” gömlek ve pantolondan tutun,Matrix özentisi dövüş, yumruk, tekme tokat sahnelerine…Ucuz kovalamaca sahneleri.En son sahnedeki merminin gelişini gösteren sahne…Günümüz insanına özgü saç sakal tıraşındangünümüzün İstanbul argosu ağzına kadar…Daha neler neler!Klişe ansiklopedisi için başvuru kaynağı bir film.
Film – dizi sektörümüzde “Türkiye güzeli” seçilmiş kişilerinoynatılması da vazgeçilmezlerimizdendir.Deli yürek Kenan İmirzalıoğlu bu iş için biçilmiş kaftan.Yazımızı bitirirken “James Bond” taklidine de değinmesek olmaz.En belirgin olanlar ise, kahramanımızın birbirinden güzelbayanlarla son derece özel sahneler paylaşması.Müstehcenlik olmadan bu filmlerin iş yapması çok zor.Cinsellik en önemli unsur.
Sonuç olarak,Kurtuluş Savaşı’nı, Milli Mücadele’yi düşünüyorum.Kur’an okuyup, dua edip, şehadet getirip ölüme koşanlargözümün önünden geçiyor birer birer…
Bu filmler ise…Bu soytarı,bu kasıntı,bu özenti,bu sosyetik,bu yapmacık,bu samimiyetsiz,bu edepsiz,bu seviyesiz,bu gereksiz sahneler…Bu sahte kahramanlık gösterileri,Hollywood kopyası klişeler iyice sıkmaya başladı artık.Don atletle bu ülkeyi kurtaran vardıysa,onlar giyecek bulamayanlardır.Bu ülke, kurtuluşunu ucuz yatak sahnelerine,pahalı donlara borçlu değildir.Bu sevimsiz soğuk kanımı donduruyor.Son Osmanlı Yandım Ali.Don Osmanlı Dondum Ali.
yorumlar
sinema eğlence sektörüdür, eğlence sektörü de ticaretin alâsıdır. (amerian film endüstrisi)Türk sinemasındaki sorun, seyirciyi eğlendirememesidir, eğlendiren filmlerin nasıl iş yaptığını ortadadır (gora, organize işler)Ülkemiz ker konuda treni kaçırıp arkasından koşarak yakalamaya alıştığı için sinema sektörü de bu durumdadır,Teknolıji almış başını gitmişken türk sinemasının bunu yakalaması için önce ülke ekonomisinin kurtulması gerekir,bunun birçak siyasi sebebi vardır da onlardan da büyüklerimiz dem vursun.
Milli mucadelede dusmanla can hesabi verirken, Tepelerine ucakla bomba inerken dedelerim ninelerim oturup Kuran okuyup keyif yapmiyorlardi. Ac bilac Cephelere mermi tasiyorlardi ALLAH’in GERCEKCI OLAMAYAN mankafasi…
hocam yaş kaç?
O anları gözümüzde canlandırabilmek için,o zamanlarda mı yaşamamız gerekiyor?
Çoğu insan, günümüzde olan bitenden bile habersiz.Haberi olduğu konularda ise vurdumduymaz veumursamaz davranıyor.
Hayalci sen SIZOFREN misin ?Sizofrenlerde asiri dine duskunluk olur, kesin belirtileri var sende.Eger hasta degilsen yalaksin yalaka.. dinci yalaka.
@hayalci, güzel bir gözlem yapmışsın..teşekkür ederim.bir kaç birşey eklemek istiyorum.hepimiz farketmişizdir ki, hemen hemen bütün filmler, iyi ,mutlu bir sonla biter..bu sinema sektörünün izleyiciler üzerinde oynadığı küçük sinsice bir numaradır..tabiki de istisna filmler vardır..izleyiciler, sinema salonundan mutlu bir anıyla ayrılırsa, tekrardan sinemaya gitmek isteyecektir..koşullanma ilkelerinden, olumlu pekiştireç gibidir mutlu sonlar.seksenli yıllar, darbe ve televizyonun bir anda hızlanışı ve hemen hemen her eve girmesiyle, darbenin etkileri silinsin diye, bol bol kemal sunal filmleri ve diğer türk filmleri izletildi halka..halk olan bitenden anca böyle uzak tutulabilirdi..kitle iletişim araçları bireylerin tekeline geçti, bunların sahipleri, dünya siyasetine ve dünya medyasına ve hatta dünya yaşantısına nasıl yön vereceklerini adım adım planladılar..ve asıl yönetenlerimiz onlar.. tv de gördüğümüz, bir ürünü almak için alışveriş merkezlerine koşan bireyler olduk çıktık..ne kadar uzak kalsakta, kaçsakta ,aslında hepimiz yakalandık.türk sinemasından, yüzüklerin efendisi gibi bir film bekleyemeyiz, ama teknolojik unsurların olmadığı, çok güzel filmler nadiren de olsa yapılmıyor değil.(babam ve oğul)
Turk sinemasi ile hollywod’u karsilastirmak yanlis olur. zira hollywood dil avantaji ile vasat bir film de cekse bunu bircok ulkede yayinlayabileceginden karsiligini alanilecek bir avantaja sahip. Bazi istisnai durumlarda bu maliyetini bile karsilayamiyor ama bu kisimlar istisna. Turk sinemasini daha cok avrupa sinemasi ile veya biraz hayal olacak ama uzakdogu sinemasinin filmleriye karsilastirmak daha saglikli sonuclar almamizi saglar. Zira bu ulkelerdeki filmler icin harcanan para pekala turkiyede de harcanabilir. Ama bence bizim sorunumuz harcanan para degil hedefsiz yapimlar. Sonucta ortaya koyacagin filmde seyirci cekmek icin unlu isimlere yer verebilirsin ama sen filmdeki ana rolleri unlu isimlere sirf poplulerliklerinden faydalanmak icin veriyorsan zaten filmi cekmekteki amacin ne goturursem kardir olur benim gözümde. Bir nevi tek tarafli kazanma istegi. Tabi ki yabanci yapimcilarda para kazanmayi dusunuyor ama bu daha cok ben iyi bir sey yapayim karsiligini alayim seklinde.Tabi butun bir sinema camiasini (!) tek bir genelleme altina almak yanlis ama verilen odullere yuceltilen deger verilen filmlere bakilirsa mantalite ortaya cikacaktir. Belirtmeden gecemeyecegim karğuz kabuğundan gemiler yapmak gibi guzel bir film ne kadar yuceltildi ki mesela ne kadar destek gordu ki. Oysa tamamen film cekmek amaci ile cekilmis bir filmdi.Baslik ile bagimsiz olacak ama entylerdeki yorumlarda gorunce uzuldugum bir konu daha var . Ataturk’un kendi belirttigi bir konu var askerlerin dua okumasi kuran okumasi vs.. Kuran okumak diyince akliniza elinde kuran altinda minder oturan bir insan mi geliyor akliniza . Adam bildigi bir kac ayeti okuyordur allah diyordur vs.. Bunun olmadigini soylemek icin ne gibi bir dayanak var bilmiyorum. ama hani sirf ataturkun aciklamalari da tatmin etmiyorsa ne diyebilirim ki.Eger dine cok bagliysan sizofrensin sizofren degilsen yalakasin tanimlamasi cok cirkin. Hani sirf din icin yapilmasi degil herhangi bir gorus inanis icin bile bu sekilde bir sig tanımlama pek hos olmamis.Cok uzun oldu ama biraz da yazinin kendisini elestireyim. Hayalice bence yazi guzel olmamis. Daha cok rakam veya ornek verebilirdin daha cok abi yandim aliye gittin mi evet ya olmamis tadindan gecen bir muhabbetin monolog hali gibi olmus. Bence daha guzelinin yazilmasina ihtiyac var ben talebimi dile getireyim de belki arz edec cikar
şizofrenlerde aşırı dine düşkünlük olurdu der ve olayı bitirir.a yok açık kapı bırakılmış. şizofren olmayanların dışındakiler de ya yobaz, ya yalaka dinci ya da mankafadır.
Arkadaşlar, öncelikle hepinize teşekkürler.Türk sinemasının sorunları saymakla bitmez.Çoğu filmin içeriği ve yapım amacını eleştirmek istemiştim.Yazıya konu olan film ise, birçok yerde-tahammül sınırlarını zorlayan- ucubelikler içeriyor.Parası ve şöhreti olan herkesin film yapma hakkıolduğu bir dönemde yaşıyoruz.Nitelik ve içerik kaygısının olmaması, birbirinden berbatfilmlerle muhatap olmamıza neden oluyor.İşte, Mehmet Ali Ebil’in birkaç filmi gibi…Ama yazımızda asıl eksik olan şu.Herşeye rağmen sinemamızda öyle güzel örnekler var ki,diğerleriyle tezat oluşturuyorlar.İstendiğinde neler yapılabildiğini gördükçe,servet dökülerek yapılan “çerez” filmlerden daha fazlarahatsızlık duyuyorum.“Gen”Bir gerilim filmi.Senaryosuyla, oyunculuğuyla mükemmel bir eser.Benim gözümde, dünya sinemasının sayılı örneklerinekafa tutabilecek düzeyde kaliteli bir film.