Efendim, okulda bizlere öğrettikleri şeylerden birini hatırlatmakla başlamak istedim. Öğrettikleri şey; açık sistemlerin çalışması idi. Sistem şu şekilde çalışıyordu. Üretim için bir girdiye ihtiyaç var, girdi bir dönüşüm sürecinden geçerek bir ürüne dönüşür ve sonunda bir çıktı elde edilir.Yaşamda hemen her alanda bunun geçerli olduğunu gördüm, naçizane gözlemlerimle. Ama işin ilginç yanı şu; askerde bir askerin güvenliği açısından silahlar özel yerlerde doldurulur ve boşaltılır. O özel yerin ismi ise “DOLDUR-BOŞALT ALANI”dır ve bu isim benim hep ilgimi çekmiştir.Açık sistem girdi-dönüşüm süreci ve çıktı, beynimde doldur-boşalt ile nasıl birleşti ben de bilmiyorum. ama insanoğlunun bir “DOLDUR-BOŞALT MAKİNASI” olduğuna inanmaya başladım zaman içinde.Yani eğer ortada olan bir şey varsa o da budur. İnsan birşeyler yer o içinde bir dönüşüm sürecinden geçer ve sonunda dışarıya bir “ÇIKTI” bırakılır. Eğer insan fikir üretmiyorsa, kendi nesline ya da geleceğe bırakacak bir şey yaratmıyorsa ve sadece yaşamış olmak için yaşıyorsa; bana göre “DOLDUR-BOŞALT MAKİNASI”ndan başka bir şey değildir.Tabii bu düşüncemi paylaşmayabilirsiniz, saygı duyarım. Ancaaak basit bir doldur- boşalt makinası olarak sözlerimi, üretemediğim fikirlere verin efendim.
yorumlar
“fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür” olabilecek miyiz acaba?
Kelleyi koltuğunun altına alabilirsen olurrrr….
global anlamda mı söyledin yerel anlamda mı
Ben global anlam da söyledim.
kesinlikle haklısın ama hür olabilmek de gerekir aslında, bunu başarabilenler ve kendi toplumları içinde başarılması için önderlik edenler var
Gerçek anlam da düşünce özgürlüğü bence yok
aslında bu nasıl baktığına bağlı, düşünce özgürlüğü en sıkı sistemlerde bile var ama söyleyebilme ve yapabilme özgürlüğü yok, sorun da bu zaten
aggali,Fikirlerine aynen katılıyorum,Bazı insanlar ne yazıkki seninde dediğin gibi sadece doldur boşaltla ömürlerini bitiriyorlar.
maalesef haber3 farkında bile değiller ne yaptıklarının,sadece yaşamak için yaşayanlara dönüşmemek dileğim
benzetme çok yerinde olmuş aggali. tuttum ben bunu.doldur-boşalt durumuna zorla sokuluyoruz aslında…çalıştığımız kurumlar doldur-boşalt kurumlar oluyor ve bizden de sadece belirlenenleri yapmamızı, inisiyatif kullanmaktan kesinlikle uzak durmamızı salık veriyorlar mesela…yaratıcılıktan uzaklaşıyoruz gün geçtikçe.sadece iş hayatı değil elbette…insanlar artık robot gibi. herşey çok mekanik. gelecek nesillere sadece yeni makinalar üretiyoruz…yeni fikirler yok, yeni değerlendirmeler yok, tartışmak yok, düşünmek yok…yok yok yok!
çilek geçmişte ( her insanın kendini sorguladığı bir dönme vardır ya işte o) niye buradayız, işimiz ne, ne yapmaya geldik buraya gibi soruları çok sordum kendime. cevabını bulup bulamadığım ayrı mesele ama, gelecek nesilere ne bırakacağız önemli olan bu
ben de çok sorguladım bunu aggali…eminim birçok insan yapmıştır zaten…zamana ve içinde bulunduğum ruh haline göre değişkenlik gösterdi hep cevaplarım.gelecek nesiller olacak mı, o bile soru işareti aslında…ama yine de haklısın…ne kalacak bizlerden onlara?
gerçi bir laf vardır (biraz kaba ama duruma tam uygun düştüğü için kullanmamı mazur görün),”baban elime ne tükürdü ki senin suratına süreyim” gelecek nesiller bizim için bu şekilde düşünürlerse hiç şaşmam, mahfetmişler dünyayı diyecekler,fikirsel anlamda birşey üretmiyoruz, bari olanları koruyalım diyen çıkacak mı günün birinde (sözüm meclisten dışarı)
fikirsel anlamda birşey üretmiyoruz, bari olanları koruyalım..demim işte
sağolasın sahinden :))) ama sözüm meclisten dışarı demiştim yahu, biz en azından bunu biliyoruz, belki ona uygun davranmıyoruz ama bunun farkında olmayan o kadar çok “insan türevi” var ki
ince bakış !
teşekkür ederim :))