Hayvanlar olmasaydı teknoloji olmazdı ya da bu kadar gelişemezdi diyelim. Bilim adamları aklınıza gelen nerdeyse herşeyi canlıların bu mükemmel yaratılışlarından ilham alarak üretmişlerdir. Mesela olimpiyat yarışmacılarının daha hızlı yüzebilmesi için köpekbalığı derisine benzer yapıda mayolar üretilmiştir. Robot tasarımları böceklerin vücut yapısı düşünülerek üretilmiştir. Canlıların bu kusursuz yaratılışları biyomimetik ve biyomimikri adı verilen bilim dallarını geliştirmiştir.İnsanoğlunun yeni yeni keşfettiği fiber optik teknolojileri (ışık ve yüksek kapasitede bilgi iletme özelliğine sahip fiber optik kablolardan oluşan sistem) aslında yıllardır bazı bitkiler tarafından kullanılıyordu. Fakat fotosentez olayı hala daha yapay olarak gerçekleştirilemeyen bir yaratılış mucizesidir. Yani günümüz teknolojisi saniyeler içersinde birüsürü karmaşık birbirini izleyen olayla kendine besin üreten bitki kadar bile gelişemedi. Hatta böcekler kadar bile. Böcekler kendini koruyan kitin tabakası ve salgıladıkları koruyucu sıvılarla bilim adamlarını hayrete düşürmüşlerdir. Ahşap yüzeyleri kaplamak, kirden ve aşınmadan korumak, inşaatlarda dış yüzeylerini kaplamak ve korumak için üretilen her ürün böceklerin ve bitkilerin savunma salgılarından örnek alınarak üretilmiştir. Beyni bile olamayan bir bitkinin ( aşağılamak için söylemiyorum) ürettiği kimyasallar labarotuvarlarda zorluklarla üretilebilecek son derece karmaşık kimyasallardır.Arabalarda bulunan vites kutuları da sineklerden ilham alınarak üretilmiştir. Bir sinek 3 aşamalı vites kutusuyla kanatlarını istediği hızda çırparak aniden hızlanabilir veya yavaşlayabilir. Bir sinek kanatlarını saniyede birkaç yüz defa çırpar. Bilim adamlarının yaptıkları en iyi sinek taklidi makine 5 sn.de bir kanadını anca çırpabilir ve bunu 6 ayrı motorla gerçekleştirir.Harrier uçaklarının dikey iniş ve kalkış yapmasını sağlayan motoru bir ucundan havayı emer ve diğer ucundan büyük bir basınçla püskürtür. Mürekkep balıklarıda aynı bu sistemle 32 km/saat hıza ulaşabilirler.Bazı uçak çeşitlerinde bulunan AWACS sistemi sahip olduğu radar donanımı ile karada ve havada tehlikelere karşı erken uyarı ve hedef kontrol amacıyla kullanılır. Ayrıca deniz üzerindeki gemileri farkedebilirler. Bu sisteme ilham olan yarasalar ise denizdeki balıkları radarlarıyla algılar ve suyun üzerinden pençeleriyle onu kapar. Bu yarasanın harika radarlarından daha da üstün bişey var. Güveler. Güveler yaydıkları yüksek frekanslı sesler ile yarasaya izini kaybettirir. Bugün ABD ordusunun kullandığı EA-6B Prowler uçakları güvenin yaptığını yapar.

Havacılığın gelişmesindeki en büyük etki tahmin edersiniz ki kuşların ama hiçbir kuş bir uçakla kıyaslanamaz. Çünkü hiçbir kuşun iniş yaparken kanadının koptuğu ya da motorunun yandığı görülmemiştir. Bir uçak kuzgun gibi havada takla atamaz, keskin virajlar alamaz ya da arı kuşu gibi havada asılı kalamaz. Uçakların yapılışı bile gözümüze bu kadar karmaşık, anlaşılmaz geliyorken küçücük bir canlının içindeki sistemi düşünün.Enerji sağlamak için kullanılan güneş panellerinden daha fazla verim elde etmek için sineklerin mozaikli yapıdaki gözleri örnek alınmıştır. Çünkü sinekler bu gözleriyle eğik gelen ışınları bile düzgün algılayabilirler.Endüstride bir çok alanda kullanılan seramik, üretimi için 1000C derece ısıya ihtiyaç duyar. Deniz canlıların kabukları doğal seramiğe örnektir. Ve oluşması için sadece 4C derece ısı gerekir.

Bu konudaki bir araştırmada bilimadamlarımızdan İlhan Aksay tarafından yürütülmektedir. Ve kendisi bu konu hakkında şöyle der: Deniz canlılarının kabuklarını elektron mikroskobunda 300.000 kez büyüttüğünüzde tuğladan bir duvar görürsünüz. Bu duvar harç niteliğindeki proteinlerden oluşmuştur. Ve yüksek teknolojide üretilen seramikten çok daha az kırılgandır. Aksay bu yapıdan yola çıkarak alüminyum-bor karbür-metal seramik adlı bir malzeme geliştirmiştir. Ve bu malzeme ne yazık ki sadece ABD’ye tanklarında zırh olarak fayda göstermiştir.

doğanın mimariye faydaları
doğanın mimariye faydaları

Normal elektrik ampulleri %10 verimle çalışırken ateş böcekleri %100 verimle ışık üretirler.Çekirgeler üzerlerine gelen cisimlere sinyaller gönderek yerini tespit ederler ve yönlerini değiştirirler. Bilim insanlarıda bunun trafik sorununa çözüm olabileceğini düşünmektedir.

Örümceklerin ağları da ulaşılamayan tasarımsal yapılar. Bir örümceğin ağı aynı kalınlıktaki çelik telden daha sağlamdır. Kendi uzunluğunun kat be katı esneyebilir ve bu sağlamlığının yanında oldukça da hafiftir. Yani eğer bu yapı taklit edilebilinirse esnek emniyet kemerleri, sağlam ve iz bırakmayan dikişler, kurşun geçirmez kumaşlar üretilebilinecek. Hem de zararlı kimyasallar kullanılmadan.Böcekler kusursuzda biz değilmiyiz?
Kalbimiz. Yıllarca durmadan yorulmadan atan, kendi enerjisini kendisi üreten, kendi pompaladığı kanla kendini besleyen kalbimiz.. Bilim adamları hala daha bu mükemmellikte yapay bir kalp üretemediler.İskelet sistemimiz ise inşaat ve mimariye büyük katkı sağlamıştır. Örneğin: Son derece sağlam bir tasarıma sahip olan Eiffel Kulesi dik dururken 1 tonluk yük taşıyabilen uyluk kemiğimizden yola çıkılarak inşa edildi.Bir başka mükemmel sistemimizde bağışıklık sistemimiz. Bilgisayarların antivirüs programları da bizim bağışıklık sistemimizden yola çıkılarak üretilmiştir.

Ve fotoğraf makinaları. Fotoğraf makinalarında bir zamanlar 10 megapikseli görünce ‘vay be’ diyen biz aslında 576 megapiksel gözlere sahibiz.(megapiksel dijital bir kavram olduğu için bu yaklaşık bir değerdir)20yy. teknolojisi bile doğanın yaptıklarını yapamıyor. Bu da bize yaradanın gücünün ne denli büyük olduğunu gösteriyor.KAYNAK: 1234