Dünya televizyonucluğunda bir ilk sessiz sedasız da olsa ülkemizde gerçekleşiyor. Ne’mi oluyor? Bütün ulusal kanallarımız hep birden anlaşmışcasına tematik yayın yapmaya başladı. Tema : yerli diziler.Birkaç yıldır yaşanan dizi enflasyonu ve kanalların yayındaki dizileri tutturabilmek için aynı bölümü hafta içinde 5-10 kez göstermeleri yüzünden, neredeyse ulusal kanalların tümünde, günün her saatinde yani 7/24 dizi seyretmek mümkün geriye kalan zamanda ise bir kaç aptal kadın ve ünlü tartışma programı ancak yakalayabilirsiniz. Televizyon’un en çok izlendiği saatleri (prime-time) büyük ölçüde yerli diziler kapattı.Kanallar vakti zamanında Yerli dizi mevzuuna, Denize düşenin yılana sarılması misali saldırdı. Çünkü bir sinema filminin bir kez gösterimine ödenen para ile neredeyse bir yerli dizinin bir sezonu karşılanabiliyordu fakat yaratılan dizi starları yüzünden bütceler şişti ve açıkcası artık böyle bir ekonomiden söz etmek mümkün değilTayfun Tataroğlu (Samanyolu): “Yabancı filmin ancak bir ya da iki gösterim hakkını alabiliyorsunuz. Ancak dizi sizin malınız oluyor. Fiyatı 2 bin dolardan 500 bin dolara kadar filmler var. Mesela Cesuryürek ilk Türkiye’ye geldiğinde 400 bin dolara yayınlanmıştı. Garfield, Hero yüksek bütçeli filmler. Buradan bakarsanız diziler daha kârlı. “ama ne yazıkki iş artık çığırından çıkmış durumda öyleki kanalların haber bültenleri bile kendi dizilerinin oyuncuları nerede, ne yapmış yada dizi ne kadar da çok seviliyormuş! şeklinde…

Bu kadar çok kanalın ve 24 saatlik yayın kuşağının içinde diziden başka ki bu dizilerin tamamı da bir iki tutmuş örneğin şablonlarından türetiliyor, seyredecek hiç bir şey bulamamak eminim benim gibi bazı bünyelerde TV’yi tutup camdan aşağı atma hissiyatı yaratıyordur. Halbuki TV izlemek bir zamanlar kıymetli ve keyifli bir şeydi. renkli bile olmayan TRT sayesinde müthiş dramalar (Şahika,Kesişen Yollar,Balinayı Öldürmek) inanılmaz fantazya ve bilimkurgu dizileri (Blake’in 7’lisi, Uzay 1999, Savaş Yıldızı Galactica, Uzay Yolu) ve gerçekten yararlı çocuk ve eğitim programları (Okul Treni, Susam Sokağı,Rüzgar Gülü) izlediğimizi ve TV denen makinenin tüm hoş anılarını da bu zamanların hissetirdiğini görüyor ve özlüyorum…