uzun süredir beslenme biçimleri ile ilgili mevzuları araştırdım. raw food yani pişirmeden çiğ olarak yemek en uygulanabilir ve ilgimi çeken beslenme biçimi oldu. standart vejeteryanlıktan fazla olarak çiğ olarak yenemeyen hiç bir şeyi yemiyolar, tabi ki, yüzde yüz çiğ besinle beslenmek pratik ve sürdürülebilir değil.bunu biraz daha extrem boyutlara götürenler var, onlar da fruitarianlar türkçe meyvecil beslenme denilebilir. burada meyve ile kastedilen bildiğimiz meyveler üzüm, erik, kavun, karpuz vs ile birlikte domates, kabak, patlıcan gibi sebzeler, fındık, fıstık vb kabuklu yemişler, çeşitli filizler. çiğ olarak yenebilen ama fruitarianlıkta yenmeyen şeyler havuç, turp, patates gibi kökler. yani fruitarianlar beslenirken bitkiler dahil hiç bir şey öldürmeden yiyolar. ne kadar sürdürülebilir şüphelerim var, arada bir bi hafta bir ay gibi geçici süreler uygulandığında oldukça renkli olabilir.daha fazla bilgi için:raw food lifeshirley’s cafeenzimler
yorumlar
hayatta yapamam. niyeti ve motivasyonu anlıyorum, insanın bu tip beslenmeyle ne kadar hafif hissedeceğini de tahmin edebiliyorum ama yemek yemeyi de pek seviyorum. onların da leziz tarifleri var ama meyve de bir yere kadar tutuyor insanı, ne bileyim. ikide bir acıkırım ben öyle..
@shaneyapamayanların en yaygın tutumunu ifade etmişsiniz. bu tür bişeyi yapabilmek için ideal yöntem hiç aç kalmamak yani acıkır acıkmaz, açlık hissi ilk belirdiğinde hemen uygun bişiler yemek gerekiyor, böylece uygulanilir hale geliyor.
raw veganlar çoktandır aramızda. hatta bir tanesi daha tazecik bir vejetaryen olmama önayak oldu diyebilirim. gerçi yumurtayı bıraksam da henüz süt ürünlerini bitirmedim. salatalık ve kereviz kemirmeye henüz hazır olduğumu sanmıyorum ya da meyve karşıtı olarak nası devam edecek hayatım bilemiyorum ama umutluyum valla kendimden. et yemeyi bıraktım bırakalı daha iyi hissediyorum.
Türklere göre değil, zira biz de kebaplar, köfteler envai çeşit… akıl karı değil açıkçası. armutla da beslenilmez ki yahu!
@fires of eyesakıncası yoksa neden vejeteryan olduğunu sorabilir miyim?@duchampsürekli yapmak akıl karı değil şüphseiz ama arada bikaç gün yapınca baya iyi geliyor.
Eksik beslenme olmakla beraber çok ta önermiyoruz.
q optisyensürekli böyle yaşayanlar var ama tabi ki böyle bir şey life style olarak önerilmez. bununla birlikte aynı hassasiyeti kola ile ilgili bile göstermiyor çoğu beslenme uzmanı.
@ asymptotsorabilirsin tabi, hemen cevapliyim.bi kaç ay önce “en sevdiğim” yemeklerin zebze ve zalata olduğunu fark ettim. önüme gelen yemeklerde garnitürleri hevesle karşılarken köfteleri yana ittirdiğimi farkettim. bu durum beynimin arkasında bir yerinde aldı yerini.sonra ben de çoğu kadın gibi düzenli spor yaparak verilebilecek her kiloyu vücuda işkence yöntemi diyetlerle atmaya karar verdim. gözü benden kara arkadaşların tavsiyesiyle atkins diyetine başladım.atkins diyetinde günlük karbonhidrat oranı 20yi geçmemeli. vücut karbonhidrat almayınca yağlara koşup onları yakıyor. yani bilgisayar başında mayoneze sosis banarak kilo vermek mümkün bir anlamda.dedim oo nedir ki ben et severim, yerim yani atkins diyeti süpermiş. kilo vermeye başladığım hafta gözümün önünden şap şup zebra yiyen aslan hayvanı geçmeye başladı. beni de bir tisskinti aldı götürdü. beynimin arkasındaki düşünceler beynimin tepesine hücum etti. etler bünyeden çıktı. morg olmayı bıraktım. fotosentez güzeli olmaya karar verdim.2 haftaya yakındır fasülye, kabak, patlıcan gibi besinlerle süper besleniyorum. böylece şap şup aslandan aslan kraldaki küçük simba oldum anlayacağın.annemden “aa olmaz et de yemelisin bıdı bıdı” gibi tepkiler beklerken gayet makul tepkiler aldım. sevindi bile diyebilirim.atkins diyetinden gözü dönmüş bir arkadaşım kuzuyu görünce benim gibi kınalı olarak görmediğini çevirme olarak gördüğünü söyledi. aramızdaki fark buymuş. peki dedim o canım ciğerim de etleri yerken ben domates, soğan tedim. pişman değilim.pelerinli vejetaryen ya da raw vegan değilim. sonuçta süt ürünü tüketiyorum ama et yemeyen bir insan olduğumu rahatlıkla ifade edebiliriz.ama bu kadar uzun yazdığıma göre ne kadar rahat ifade etmişim o da merak konusu. 🙂
@fires of eyeben de yaklaşık 2 ay et yemedim, bendeki değişim çay kahveyi sıfırlamak ve dolaylı olarak işlenmiş şekeri ve işlenmiş karbonhidratları sıfırlamakla oldu. kafamda nasıl olduğunu bilmediğim ve hiç bi çözümünü bulamadığım sivilceler vardı ve bir hafta içinde nerdeyse tamamen geçti. şimdi yeniden et yemeye başladım. ama genelde çiğ ya da pişmiş otlar ile meyvelerle besleniyorum, çok az da tam tahıldan yapılmış ekmek vs gibi şeyler yiyorum.et yemediğim dönemde fındık, ceviz, badem gibi kabuklu yemişler istemeye başladım, bu ilginçti.bilinen vejeteryan restoranlarında karbonhidratları da sıfırladığım dönemde yiyecek hiçbişi bulamadığımı söyleyebilirim, huysuzluk yüzünden civarda tatnınır hale geldim.2 hafta vejeteryanlık etkilerini görmek bakımından erken bence. çünkü fastfood yemeyen bi çok kişi iki haftada birden daha seyrek et yiyor ve gayet sağlıklı çoğu da.vejeteryanlıkla ilgili yorumlara da çok rastladım, onları da çok geçmeden bloglarım.atkins oldukça sakıncalı, damar sertliği ve bir çok zararı var. ama kilo verirken oldukça başarılı sonuçlar veriyor ve bedel olarak da biçok sağlık sorunu bırakıyor.
@ asymptotşimdi yeniden et yemeye başladım demişsin. nedenini merak ettim.bir de vejetaryenlikle ilgili yorumları bloglamanı da bekliyorum helecanla.atkins’e gelince yapan insanın gerçekten gözünün dönmüş olması lazım. sanırım atkins’in özel olarak çıkardığı protein bar, bilmemne içeceğini de kullanmak farz.
@ fires of eyeatkins sağlığa zararlı ama etkili, yapanlar da baya var, özellikle ekşisözlükteki atkins başlığını okuduğumda oldukça şaşırmıştım. sonraları oldukça yaygın bir şekilde uygulayıcıları olduğunu gördüm.herhangi bir şekilde et yemeyi “bırakmamıştım”, yalnızca ara vermiştim. yani geçici bir süre et yemeyi durdurup etkilerine baktım, bir de yaşam koşulları nedeniyle sürekli dışarıda yemek zorunda kaldığım için buna ailedeki yemek kültürü mirası ve uzunca bir süre ağır çalışması nedeniyle günde bilmem kaç gr. protein almak üzerine kurlu yeme biçimleri vs hepsi biraraya gelince gereğinden fazla et yiyordum. bir de bloglarda geçen yeme biçimlerinin sağlığa etkileri nasıldır sorusunu merak ettim ve bir süre denedim. benim oldukça işe yarar oldu. yeme alışkanlıklarımı değiştirmek isteyip bir türlü başaramıyodum ve bu sorun tamamen halloldu. midem oldukça küçüldü. çikolata, kahve, şekerler vs gibi şeylerin hiçbirini istemez hale geldim, şekere yine ihtiyacım oluyor ama arada bir biraz pancar ya da tatlı bi meyve yiyince geçiyor.eğer vejeteryanlığı bir lifestyle olarak uygulamayı düşünüyosan bunu iyice araştırmakta yarar var. her ne kadar günümüz yeme ve yaşama biçimi bizleri haddinden fazla hatta aşırı et yemeye zorluyorsa da bunun da gerisinde bazı biyolojik gerçekler de var. tam olarak hatırlamıyorum ama bir yerde işlenmiş şeker yemenin et yemeyi zorunlu kıldığı gibi bişi aklımda kalmış, bende de şeker gidince et yeme gereksinimi gitti daha önceleri çay, kahve çok sevdiğim için hergün avuç avuç şeker alıyodum ve bikaç güne bir et yemek bir ihtiyaca dönüşüyodu.yemek yaşamlarımızı çok etkiliyor, yediklerimiz duygu dalgalanmalarını ve bunların süreklileşmesiyle de kişiliğimizi etkiliyor. bu bakımdan ne yediğimiz, nasıl yediğimiz oldukça önemli. malesef doğru beslenme vs gibi şeyler zamanında okullarda öğretilmesi ihmal edildiği için fit olmayan bir topluma dönüşüyoruz. bununla birlikte de yalnızca doğru beslenerek yakalanılmayacak bir çok hastalığa kapıları ardına dek açıyoruz. erken ölümler ve hastalıklı yaşlılıkla karşı karşıya kalma riskini artırıyoruz. bu sorunlardan uzak durmak için doğru beslenmek şart.çok uzadı, kusura bakmayınız.
6 ay boyunca 1 vejeteryan 1 vegan la ayni evi paylastim. Cok acik soyliyim vegan olan cokta saglikli degildi. Derisinin rengi cok acayip bir beyazdi. Cok sinirli ve cok gucsuzdu. Biryerini carptiginda cok buyuk cok acayip morluklar olur ve haftalarca oyle kalirdi.Vejeterjan olani desteklerim cunku et yemek herkezin sevebilecegi bir is degildir. Fakat vegan olman vucuda eziyetten baska birsey degil.
@effevegan ve vejeteryanların sağlık durumunu belirleyen tek şey şüphesiz ki et ve/veya süt, yumurta ve diğer hayvani besinlerden kendilerini mahrum etmeleri değil.benim de tanıdığım bir çok vejeteryan, tütün vb şeyer, alkol, kola vs gibi şeyler kullanıyolar. benim de çok anlayamadığım bişeydir bu, özellikle daha sağlıklı olduğunu düşünüp et yemeyi bırakanların sağlığa zararları herkes tarafından bilinen şeyleri kullanmaya devam etmeleri ki diğer şeylerle kıyaslandığında et çok masum kalıyor bence.sonuç olarak kişinin vejeteryan olması bedeninin toksik olmasına engel değil.çiğ beslenmeciler ve meyvecilerin iddiaları bedenin “uzun da sürse- bir zaman sonra artık toksik olmayacağı yönünde, bu bakımdan arada çok ciddi bir fark var.
Türkiye gibi biryerde hayvansal ürünlerin tüketimine kısıtlama getirmemizin bence kendimize işkence etmekten başka bir anlamı yok. Kebaplar, envai çeşit balık, meze ve alkol -hele ki şarap- olan bir ülkede yaşıyoruz.Salata ve yoğurtla sağlıklı olunabileceğine inanmıyorum. Elbette bütün öğünler etler ızgaralar olmamalı ama eğer bir insan sadece sebze yemek ya da sadece belirli kategorileri yemeye kendini ikna edebiliyorsa, bunu ciddi anlamda sürdürebiliyorsa günlük et ve sebze tüketimine de kendi düzenini oturtarak sağlıklı yaşayabilir diye düşünüyorum.Yazıda hiçbirşeyi öldürmeden denmiş ama ben yine de merak ettiğim bişey var: raw food kavramına sushi, lakerda, salam ve jambon gibi pişmemiş ancak belirli bir işlemden geçirilmiş besinler dahil olabiliyor mu?
@grish nakraw-food ve fruitarianism iki farklı şey. örneğin raw foodçular turp, havuç gibi kökleri yiyolar, fruitarianlar yemiyor ama. çünkü kökünü aldığında bitki de ölür. fruitarianlar hayvanlardan gelen hiçbişi yemezler.raw fooda işlenmemiş süt (pastörize edilmemiş, pişmemiş vs), çiğ yumurta dahil edenler var. çiğ eti dahil edenler çok az sayıda olabilir, denk geldiğimi hatırlamıyorum.hatta bazıları 47 santigradı geçmezse ısıya maruz kalmış besinleri raw bile sayabiliyor.
bende baslığa bağlı kalarak bir yorum yapayım annem -çiğ yeme kurt yapar! der herzaman:))
neyi, nasıl çiğ yediğine bağlı biraz da.çiğ yemek illa hijyen dışı olmak anlamına gelmez:)
asympot, bir evvelki yorumunda pastörize edilmemiş süt tercih ediyorlar dedin. Sen sen ol böyle birşey yapma. Hastalık(larla) uğraşırsın.Ayrıca umarım bunu yazdıktan sonra vegan veya vejeteryan arkadaşlar bana alınmazlar fakat… Şöyle bir kanı yerleşti kafama… Tanıdığım butun vejeteryan insanların hayatlarında bir eksiklik ve(ya) değişik olma çabası yüzünden vejeteryan olduğunu biliyorum. Hatta bu konu veganlarda ‘BEN FARKLIYIM BUNU GÖRÜN’ seviyelerinde olduğunu fark ettim.İstisnalar tabiki vardır.
@Effepastörizasyonun sütü tamamen bozup yararsız hatta zararlı hale getirdiğini söyleyen bi çok araştırma var. onları bi ara yazarım.hiç süt içmediğim için benim için böyle bi sorun yok.insanlık bu dönemde beslenme trajedisi yaşıyor. farklı olmaktan çok öte bir sorun bu. beslenmeden kaynaklanan birçok hastalık var. örneğin yirmi yaş altı ölümlerde yapılan otopsilerde bile kapalı damarlara rastlanıyor, bu çok açık ki aşırı et yemekten, kolesterolden vs kaynaklanıyor.
Sadece etle ilgili sunu soyleyebilirim… Soya eti ve kiymasi tercih etmenizi salik veririm. Hem protein degeri etten kat kat ustun, hem de kolesterol, gut gibi problemlere sebebiyet vermiyor. Kisa bir bilgiKonuyla ilgili ise… Hep yapmak istedigim birsey idi. Tam olarak oze donmek gibi geliyor bana besinleri dogada bulundugu sekilde tuketerek yemek. Ayrica aslen etcil beslenmeye uygun olmayan bir sindirim sistemimiz oldugu da soylenenler arasinda. Et sindirim suremizi baz alarak yapilmis arastirmalarmis kaynak. Gercek etcillerden daha uzun surede sindirebildigimiz icin, vucutta kalmamasi gerektigi kadar kaliyor ve tabiri caizse icimizde ‘kokusuyor’.Son olarak, hayvanlar oldurulurken salgilanan adrenalini direkt olarak aldigimiz da soyleniyor.
iradesine sahip olup da böyle bir yaşam tarzına geçenleri takdir ediyorum, zira her dönem düşünürüm vejeteryan olmayı, kurban bayramında tavan yapıyor tabii bu düşünce doğal olarak 🙂 hatta bu canlı besin- çiğ beslenme olayı aklıma yatıyor ama pratiğe geçemiyorum bir türlü… kırmızı ve beyaz et neyse de balık ve süt ürünlerini bırakamıyorum.
meyve ve çiğ sebzeyle açlıktan ölürüm ben