Spor medyasının dünyalar kadar geniş spor deryasından sadece dört büyük takıma odaklanmasına, sporun felsefesinden ziyade skorun tatlılığından bahseden köşe yazarlarına tepki olarak ortaya çıkmış ve özellikle futbol üzerine ciddi birikimi ve sevgisi olan bir kaç insanın önderliğinde gelişmiş mecra futbloglar. Blog sahipleri de özgün fikirleri ile şenlendirdikleri blogları ile spor dünyasına bakış zenginliği katmaya çalışıyorlar.

Türkçe futbol blogları ağı olarak kendini tarif eden Blog İdman Yurdu‘ndan bahsetmek gerek. Futbloglar içerisinde özgün ve kaliteli işler yaptıklarına inandıkları blogları ağa katıp, reklam ve pazarlama konularında yardımcı oluyor. Şu an itibari ile elli blog bu ekipte yer almakta. Eleştiri yapmak gerekirse bu ellinin on beş kadarı pek sık güncelleme yapmıyor.

Öncelikle Aceto Balsamico‘dan bahsetmek gerek. Bülent Timurlenk tarafından 17 Aralık 2006’ta açıldı blog. Futblogların babası ifadesiyle anabileceğimiz bu blog şu an itibari ile neredeyse 5 milyon kere tıklanmış. Rıdvan Dilmen tarzı maçlardan sonra uzun uzun maç kritiği yapmayı reddedip daha çok nokta atışı yapmaya seven bir ağabeydir kendisi, ayrıca Blog İdman Yurdu’nun da isim babasıdır. Kendisi Aceto tarzı blog yazma gibi terimlerle internet literatürüne girmiştir. La Liga uzmanlık alanıdır. Hakkındaki gereksiz bir bilgi de Galatasaray takımının otobüsüne tek binebilen sivildir.

Bir diğer mühim blog ise Flying Dutchman. 12 kişilik yazar kadrosuna en son, temmuzda kendi blogu kapatan Borges katıldı. Blog ayrıca 2009 Blog Ödüllerinde en iyi spor blogu seçildi. Hollanda, Fransa, Almanya ligleri uzmanlık alanı olup, dünya futboluna dair ilginç yazılar sunmakta.Artık yeni mecra var futbol tartışmak, konuşmak için. Elbette tarafsız olmalarını bekleyemezsiniz ama taraf oldukları için de para ya da mevki kazanmadığını biliyorsunuz. Okudukça futbolun top peşinde koşan 22 adamdan ibaret olmadığını görüp, futbola yeniden aşık oluyorsunuz. Artık futbolu bambaşka bir gözle görüyorsunuz.