“İnsanlar, bu insanlar ne kadar da tuhaf olmaya başladı? İyilik yapmaya kalkıştıklarında bile, mutlaka işin içinde kendi çıkarları söz konusudur.” bu şekilde dünyada olan bitenler, oluşan kargaşa ortamı hakkında düşüncelerimi aktarıyordum. O da sakince, tek bir kelime dahi etmeden beni dinliyordu. Tabakta biraz kalmış döneri de yedikten sonra, çıktık lokantadan.Bi süre yolda yürümeye başladık. Ben hala konuşuyor, o da beni dinliyordu. İçimden “İnsan biraz haklısın, doğru diyosun diye destek çıkar lan. Desteksiz sallıyormuşu gibi oluyo böyle” diye yakınıyordum. Sevgilim ise, hala tek kelime etmeden beni dinliyordu. Çok konuştuğumu, işi iyice b.ka sardığımı düşünüp, sustum. Bi süre daha yürüdükten sonra, sevgilim dile geldi ve “Ben artık ayrılmak istiyorum. Bu ilişkinin heyecanı kalmadı” dedi. Ben de, kısa süreli bi şok yaşadıktan sonra, “Bence de kalmadı. Ama bu ilişkimizi bitirmek için yeterli bi sebep değil. Bi müddet daha devam edelim” dedim. Etmedi, gitti. Beni öylece, yalnız bi halde bıraktı. Oysa ki ben onu sevmiş, gönül vermiştim. Onun için bu ilişki, bu kadar mı basitti? Bu kadar mı kolaydı her şeyi bitirmek?… Bunları düşünüyordum ki, mahallenin bi köşesinde oturmuş, gelen geçen kızları ahlaksızca kesen, arada da laf atan rezil arkadaşım Erman’ı gördüm. İşsiz güçsüz, sadece mahallede takılan bi insan olduğu için pek seveni yoktu. Lakin benim çocukluk arkadaşımdı ve her zaman onu kırmamak için büyük çaba sarfederdim.Erman yanıma doğru yaklaşmaya başladı. Çok yavaş geldiğini idrak etti ve koşarak yanıma geldi. Bi süre, hiçbir şey söylemeden birbirimize baktık. Ben ona bakıyordum, o da bana. Mahallenin ortasında, 2 sap gibi duran insan izlenimi veriyorduk. Ne vermesi lan? Resmen sap gibi duruyorduk. Bunu düşündüm, “Eee Erman, nasılsın bakalım” diye çaresizce, hal hatır sordum Erman’a. Lakin içimden “Lan evimde ne güzel dinlecektim. Nerden çıktı bu” diyordum. Erman ise hala suratıma bakıyor ve gülüyordu. Sonun da dile geldi: “Abi yarın tatile gidiyoruz. Amcamlar da gelecek. Bana ‘İstersen bi arkadaşını da çağır, o da gelsin’ dedi. Ben de sana istersen gel diyorum. Sen de gelmesini istediğini birisi varsa söyle, o da isterse gelsin. Gelirsin di mi?” gibi sözler zırvaladı. Ne dediğini o kafayla, sevgilimden ayrılmanın verdiği acıyla pek anlayamadım ama “Tabii gelirim, ne zaman” diye sordum. O da “Yarın sabah çıkıyoruz yola. Otobüsle gidicez.” dedi. Ben de “Tamam o zaman, sabah görüşmek üzere” dedim ki, anlayıp gitsin diye. Ama Erman odunun da zerre değişiklik yoktu, hala suratıma gülerek bakıyordu. Ben de ayıp olmasın diye düşünerek “Gel biraz otur biz de. İki çift laf ederiz” dedim. Erman’da bu fırsatı kaçırmadı ve geldi.Karşıma oturtum ama kendisi zerre ilgilenmiyordu benimle. Elinde kumanda, diğer elinde kola ve ayağını masaya koymuş bi şekilde,maç izliyordu. Evet, bu adam benim arkadaşımdı. Uzun bi süre kendisini izledim ve hayatın anlamını sorgulamaya başladım. Fotoğraflarda belirsiz bi yöne doğru, gözlerini kısmış halde bakanlar gibi, bi süre evinde içinde baktım ve ufka doğru daldım. Lakin duvardan ve Erman başka bi manzara yoktu. Sonra, nereye bakıyorum lan ben, deyip Erman’a döndüm.O anda sinirlendim ve “Nasıl adamsın sen Erman? Hem saygısızsın, hem de ayının teksin” dedim. Erman bana dönüp “Bu laflar bana mı?” diye sordu. Ben de o anki heyecana kendimi kaptırarak “Yok be oğlum. Sana ne diyeceğim. Şu sahadaki ayı erman a diyorum. Safi şişiyor topu. Kapa şunu kapa. Sinirlenmiim daha fazla” dedim. Bi anda y.vşak gibi kıvırmış, lafı döndürmüştüm. İşte o an rezil bi insan olduğumu, bu adamla arkadaşlığı kesmem gerektiğini düşündüm ama tatile de gitmem gerekiyordu. Bundan dolayı, bu planımı daha sonra uygulamaya karar verdim.Bütün gece Erman bizde oturdu, önce maç, sonra film izledi. Kalksın gitsin diye uyuyo numarası yaptım ama yemedi. Bi süre sonra Erman hıyarını artık yollayamacağımı düşündüm ve uyudum. Sabah olduğunuda yoktu. Gitmişti. Ben de kahvaltı yapıp, oradan otogara gidecektim. Lakin aniden kapının zili çaldı. Bu saatte kim olabilir acaba düşünceleriyle birlikte kapıya doğru gittim, açtım. Yine Erman’dı. Gözlük, şapka, şort üçlüsüyle karşımda duruyordu. Yeter lan artık, hayatın anlamanı sorgulamaktan bıktım deyip, olabiliecek bi ufka doğru dalma hadisesini de önledim. “Ne var Erman” dedim. O da bana “Abi hadi gidiyoruz” dedi. “Tamam” deyip, kahvaltı bile etmeden evden çıktım.Taksiye bindik ve otogara geldik. Erman amcası da, otogarda bizi bekliyordu. “Sadece keyifli, neşeli bi tatil için mi katlanacağım bu insanlara. Yapamam ben, ama eski sevgilimi unutmak için gitmeliyim bu diyardan. Sonbahar yaprakları savrulmaktan, hayatın darbelerini önce enseme, sonra karın boşluğuma yemektense, bu zırtapozlara katlanırım daha iyi. En iyisi bineyi otobüse” diye düşündüm ve otobüse doğru ilerledim. O anda bi ses duydum. Evet, eski sevgilim, koşarak bana doğru geliyordu. Elleri açtım ve gözyaşları içinde, büyük mutluluka karşısında durdum. O ise koşmaya devam ediyordu. Ve… bi anda kollarıma atıldı ve ikimiz de ağlamaya başladık. Erman’da beni gelmeyeceğimi anladı, sinirlendi. Üstüste 4 sigara içti sinirden. Sevgilim gözlerime bakıp “Bu arkadaşın seni tatile yollayıp, bana evlenme teklifi edecekti. Aşkım, seni çok seviyordum” diye haykırdı. Bi anda Erman’a göndüm ve “Sen tahmin ettiğimden de adi herifin tekiymişsin Erman. Çık git hayatımdan. İstemiyorum artık seni. Benim için böyle bi arkadaş yok artık” dedim. Erman da “Abi birayı biraz fazla kaçırdın galiba. E dedim sana extra içme diye. O kadar içilir mi be abi” dedi. Tüm duygusallığı içine etmişti. O anda tüm hayallerim, gözümde canlandırdığım aşk hikayesi bi anda yok olmuştu. Yerimden ağrı bi şekilde kalktım ve “Olm hayal bi kurdumayacak mısın sen bana? Hadi hayallerime, kafamda kurguladıklarıma bile girdin, bari şu nezih ortamın içinde s.çma. Yeter. Çık artık hayatımdan” diye ağlamaya başladım ve evden çıkarak, sevgilimin yanına gittim. Erman’mı? Bakkal hasan amcayla ortak süpermarket açmışlar. İyi de para kazanıyorlarmış. Ama sevgilimle mutlu olmak, akşamları çağırdı kız arkadaşlarıya okey oynayıp, mahallede olan bitenler hakkında dedikodu yapmak, her şeyden daha cazip geliyordu bana…