Beğenmediğim bir davranış olsa bile, birisinin; dil derneği başkanı Sevgi Özel’in, 14 şubat öykü günündeyapmış olduğu konuşmadan bir kesit gazlayacağım.—–Kağıdın altın kadar pahalı olduğu, kitabın bir yerden ötekine, özellikle yurtdışına ulaşımının İyice zorlaştığı, tanıtım olanaklarının kısıtlandığı bir ülkede, ne yazık ki, öykü, roman üretmek değil, yayınlatmak dün zordu, bugün de zor. Ülkemizde 1980’lerden sonra yükselen arabesk liberalizmin yarattığı arabesk kültür, her şeyin, tüm ulusal ve evrensel değerlerin, sanatsal estetik kaygıların önüne geçmiş durumda.Bütün insanlar yeteneklidir, ama son zamanlarda Türkiye’de yetenek patlaması oldu. Artık konsevatuvarlara, sinema-tiyatro okullarına, yazı-çeviri eğitimine gerek yok. Yaşı eğitimi önemli değil, şarkıcı, türkücü, manken olarak parlak bir çıkış yapan biri, yazar da oluyor, oyuncu da.Hukukun üstünlüğünün önüne geçen bireysel gücü ve şiddeti, yasadışılığı savunan, derebeyliğe özlemi, özenmeyi öne çıkaran, kadın ve çocukları ikinci sınıf sayan, emek harcamadan kolay ve lüks yaşama isteğini körükleyen, gülmece diye düzeysizliği sunan öyküler üretilerek çok izlenen dizi filmler yapılıyor. Yazık ki bunlar, toplumun yazınsal metinlere olan ilgisini azalttığı gibi, beğenme/seçme özgürlüğünü de yok ediyor.Yoz kültürün ürünleri olan bu metinler, gerçekten bizim öykülerimiz mi? ——Son günlerde ivme kazanan günlük yazıları sanırım Sevgi hanıma cevabı veriyor.