Nasıl başlasam bilemiyorum. Çoğu zaman yola çıkarken de böyle oluyor. Hep bir ilk adım pişmanlığı “Acaba bu yolun sonu nereye varır? Hiç çıkmasam mı? Tam da buraya alışmışken, peki ya arkada kalanlar! Herşeyi tam mı bıraktım ki? Yoksa yarım kalanlar mı beni bu yola bıraktı” Düşünmeden edemem. Her yola çıkışımda aynı terane. İlkin ince tedirginliği, terketmenin burukluğu belkide.İlk dönemece kadar bu böyle gider sonra yol başlar kendini hissettirmeye ”ben buradayım bana ayak uydur yoksa ben senin ayağını uyduracak bir sokak bulurum” Düşünceler yola odaklanır, akışa ait bir ritimle hızlanır fikirler. Yeni yüzleri hafızaya kazımaya çalışmalar, küçük mantık zincirleriyle olmadık kar hesapları ve buna da alışılır bu değişmeye meyilli ritim de zihnin mekanıdır artık. Aniden duran otobüsün camından bakınca gitmeye devam eden asfalt gibi gelir çevrendekiler, senin duruşlarınla hareketlenir hayatları, sanki sen giderken onlar hep dururlarmış gibi. Yalan. Nerede o kolaylık? Tam tersine hayat hep bir bilimkurguymuşçasına zamanda yolculuk yaptırır insana. Ama o çok sonralarıdır, daha sen yol dayının en küçük yeğenisindir. Eh! Tabiat anaysa ve zaman da baba olsa, yol tabiatın kardeşi zamanın bıçkın kayınbiraderidir olsa olsa. Çünkü tabiata olan sevgisi zamana olan kıskançlığı süreklidir yolun. Nerede kalmıştık? Yeni yüzler artık yenilikleriyle eskimeye başlayınca kendi küçük maceranı tartarsın ilk. Neydi çıkışım, nereye idi bu gidiş. İkinci virajın da bu olur işte. Karar verdiğini bile anlamazsın, her damlada şekillenen bir akarsuya -kim- nereye çarpacağını söyleyebilir? Bazısı U döner buradan, yıpranmış, kirlenmiş ve küskünlüğüyle. Kimi sağa, sağlim olmaya doğru koşar. Eğer ki yolda kalbini çok kırdıysa asfaltın tozu kiri, mutlu sonlar beklediğini düşünür yolculuğunun, kimi ise soldaki ilk aradan sapar bilmediği için orada ne olduğunu. Meraktır çünkü en başından yola çıkartan onu. Kir tutmamıştır “daha” sı vardır yedeğinde. Düşmez çelişkinin çekici gelen kolaylığına.Soldan gidelim bugünlük.
Rastlantısal bir terkediş zincirine yelken açtık.Kader, kısmet ve hikmet.Olsa ne ala.Galaksiden bir yankının arayışı mı?Oh la la!Bir adım bir adım daha.Bir fethin seferi dolambaçlı mıdır bilmem.Başkasını tecrübe etmedim hiç.Hep bir adımdı attığım.Birleştiler mi yoksahepsi ayrı yanına koştular hafızamın?Bugün değil.Bugün bir adım, bir adım daha yarın.Unuttuklarıma üzülmektentaşıdıklarımın yorgunluğuylaunutulduğumu düşünmeye fırsatım olmadı hiç.Gözlerim baktı, ben anlamaya çalıştım.Gerisine aklım ermez.Ermesin.Gördüğü renklere kamaşırken gözlerimhangi aklın sermayesine ortak olur.Bana yeten,bana kalır.Bir adımım kaç metre kiKaf dağını alayım apışarama.Hayali yeter,kim bilirbelki birikir bu hayallerve fethi vardır kaf dağının da.Kısmet.Dedim ya kaç kerebana değil bu niyet.Gözün görmediği olmaz,olamaz aklın açlığına nimet.
yorumlar
Hiç pişmanlığın olmasın.Ne geçiyorsa aklından direk yap.”Keşke” demektense,”iyi ki” dersin,yoksa peşinden kovalar ömür boyu.Deneyimlerle sabittir.
hangi sabitlerle denenmiştir peki?
nşa da,farklı değişkenlerle.
sola döndük ya beya sende nşa diyon hala. ordan gayri hşa.
Neydi çıkışım, nereye idi bu gidiş. “Acaba bu yolun sonu nereye varır? Hiç çıkmasam mı?
peyniir,peynirim nerde..
ferplexfol, en azından biri kenara tırmanmayı akıl edene kadar içeride kalsalarda yukardaki ay’ı (yada güneş) gördükçe gitmeye devam edecektir o yoldakiler.
:)……..?
@kuruvaze, konudan tamamen bağımsız olarak size bir sorum olacaktı; son eklediğiniz görseli çok beğendim. fotomotajlı bir çalışma mı yoksa yağlıboya mı olduğu konusunda bir fikriniz var mı? sol alttaki bilgiyi okumaya çalıştım ancak çıkaramadım.
aslında bizler çok karmaşık değiliz. sadece hatalar yapıyoruz. en büyük hatamız da hep boyumuzdan büyük işlere kalkışmamız. boyumuzu uzatansa bu en büyük hatamız. çelişkileri yıkmaya çalışırken belki de tek sabitimizin bir çelişki olması ne garip. bize birmişiz gibi geliyor ama birken daha kalabalığız da aynı zamanda. düzen dediğimiz bir açı, aynen düzensizin olduğu gibi. ikisi arasında gidip gelmek yetmiyor artık. ikisini bir yerde birleştirmek istiyor açlığımız. bu açlığı doyurmak için, sizin resminiz gibi yarım elmalar gerekli, aynen resmin içinde olanlar gibi beslendiğini besleyen. uçuk gelebilir ama fraktal bir hareket peşindeyim kendi adıma. bir ucuna dokunsam heryerini hissetmiş olmak istiyorum evrenin.
:)……………….!Saygılar benden.