ABD Başkanı’nın adı, tıpkı babası gibi, George Bush. Bu nedenle, ismine eklenen “W” harfinin oğulu babadan ayırt edici bir farklılık olduğu sanılıyor. Aslına bakarsanız, bu pek doğru değil; çünkü Baba Bush’un da adı, tıpkı oğlu gibi George W. Bush. Baş harf aynı da, adlar mı farklı? Hayır, ikisi de yine aynı adı simgeliyor: “Walker”. Yani ABD’de son 12 yılda iki adet “Walker” başkanlık yaptı denebilir. Peki bu Walker ne demek?Malum viski markasıyla falan ilgisi yok. Gerçi her ikisinin de maksat ve stratejileri, viskici firmanın “Keep Walking” sloganında buluşuyor ama baba-oğul başkanların “Walker” adı taşımalarının ardında, viskici bir Büyükbaba’nın saplantılarını ve 80 yıl önceki marka bağımlılığını aramak çok da anlamlı değil. Belli ki, İngilizce’de “Yürüyen” anlamına gelen bu Walker adını “Prezidanlığa yazgılı” aile pek sevmiş. Ama işi de biraz sağlama bağlamışlar: Eğer başlangıcında “George” olmasa, “Walker Bush” biçiminde bir ad, içerdiği “Yürüyen Çalılık” anlamıyla hem biraz (afedersiniz) abuk olacak, hem de ne bileyim, bariz biçimde kızılderili adlarını çağrıştırdığı için “ABD Başkanlık makamı”na yakışmayacaktı. Neresinden baksanız, torun ve oğlunun müstesna ideolojilerini inceledikten sonra Dede Bush’un da zamanın kızılderili düşmanlarından biri olabileceğini tahmin etmek zor değil. Dolayısıyla, başlangıca “George” eklenerek “Yürüyen Çalı” garabetine biraz, nasıl desem, çekidüzen vermeye çalışmışlar ailece.Bu durumda “Walker”ın sihri ne ola ki iki kuşaktır pek seviliyor bu ailede? İzninizle, benim alternatif bir açıklamam var: Bu adın, çok spesifik bir literatürden seçildiğini söyleyerek, “conspiracy cult” birikimine katkıda bulunmak istiyorum. Korku edebiyatı ve korku filmlerini ilgiyle izleyenler bilirler; en çarpıcı “horror concept”lerinin başında, vampirler ve kurt adamlarla birlikte, “Zombi”ler gelir. Yani, bilinen adlarıyla “Yaşayan Ölüler” efsanesinin “anti-hero”ları. Bunlar biyolojik olarak ve fiilen ölmüşlerdir, ancak bir şekilde bunu kabule yanaşmazlar ve sanki yaşıyormuş gibi davranarak, bembeyaz ve ifadesiz yüzleriyle insanlara saldırırlar. Bu yeni formlarında (yani “iki ara bir dere” statüsü) varlıklarını sürdürmek için, “beyin yemeleri” gerekmektedir. Bu nedenle insanlara saldırır, onların kafataslarını parçalayıp beyinlerini yerler.Zombiler, korku kültüründe hangi “argo” adla anılırlar, bilir misiniz? Haiti folkundan geldiği söylenen bir terim yakıştırılmıştır onlara: “Yürüyenler”. Yani ölmüşlerdir ama kalkıp yürümeye devam etmektedirler. Amerikan korku literatürüne ve filmlerine de bu ad, “Walker” olarak girmiştir. Çoğu film ya da hikayede, Zombilerden “Walker” adıyla söz edildiğine rastlamışsınızdır. ( Navaho yerlileri de “kurt adam” için “Skin-walker” deymini kullanıyorlarmış, şu sayfada rastladım.)Şimdi, bu ne demek ola? Valla ben derim ki baba-oğul prezidanlar, ya gerçekten bir Zombi grubunun liderleridir ya da şizoid durumları yüzünden öyle olduklarına bilinçaltında inanmakta ve ellerinde olmadan kendilerine bu adı seçmektedirler. Yaşamlarını bu biçimde idame etmek için de, tıpkı Zombilerin yaptığı gibi, Amerikalıların beyinlerini yemekte, böylece onlara bir nevi lobotomi uygulayarak “tepkisiz” kalmalarını sağlamaktadırlar.Bu alternatif açıklamanın, web sitesinde Bush ailesinin şu “Visitors” dizisindeki gibi sürüngen cinsinden “alien” soyu olduğuna gönülden inandığını anlatan ve kendince kanıtlarla savunmaya çalışan Amerikalı yazar David Icke’ın savlarından daha makul olduğunu düşünüyorum.Yalnız, bir ayrıntı kalıyor geride, çözemediğim: Bunlar “Walker”sa, yani Zombiyse, saygıdeğer basınımızda Chateau Margaux kadehlerini yuvarlayıp Bush’a ve ABD’ye övgü düzen Türk büyüklerimizi nereye yerleştirmek lazım acaba? Hani Bush Dracula olsa, onun yanında bir “sidekick” var, işlerine yardımcı olan. Doktor Frankestein olsa, onun da İgor’u var. Zombiler için böyle bir “sadık müttefik” bilen varsa bi zahmet bana bir mesaj atsın da şu teoriyi birlikte tamamlayalım. Dosyayı hazırladıktan sonra Birleşmiş Milletler’e, Kofti Anan’ın onayına sunmayı hedefliyorum çünkü.