bir hikaye yazsam diyorum. kendimi bir kaptan yapsam, seni teknenin üstünde dolanıp duran bir martı.benim nasıl senin peşinde dolaştığımı engin denizlerde, senin nasıl üstümde uçmaktan vazgeçmediğini anlatsam. senin ardında bilmediğim denizlerde nasıl kaybolduğumu, nasıl kayalara çarpıp yan yattığımı, yelkenlerimi nasıl yakıp kül ettiğimi anlatsam. senin nazlı uçuşundan nasıl hiç yorulmayıp tekneme hiç konmadığını, konduğunda nasıl ürkek durduğunu, sadece bir kaç defa nasıl da tüylerini okşadığımı anlatsam. senin nasıl bir kaç defa, ama an kadar kısa bir kaç defa, omzuma konduğunu anlatsam.çok az, ama yok kadar çok az, elimle beslediğimi seni; bir gün çok sert rüzgardan yıldığın için, ama sadece rüzgardan yıldığın için girip de kamaramda uyuduğunu katsam biraz da içine diyorum. belki biraz da omzuma konduğun bir vakit başını saçlarıma sürttüğünü, yanağını yanağıma dayadığını katsam diyorum.ne bileyim, mesela bir yerinde hikayenin “ellerim titriyor yokluğundan” demiş olsam sana. sen dile gelip de “ellerine konayım ki titremesinler, ama dokunmasınlar bana, sadece titremesinler” demiş olsan mesela.ne bileyim, mesela, “ya batır teknemi beni keskin kayalıklara sürükleyip, bırak boğulayım; ya da gel birlikte dolaşalım bu denizleri, istediğimi kıyıda demirleyip ömrümüzü tüketelim” demiş olsam sana diyorum. ama korkuyorum “bu denizleri çok dolaştım ve gördüm ki birlikte demirleyeceğimiz bir liman yok” dersen diye bana.öylesine körelmiş ki kalemimin ucu, hikayeyi mutlu sonla bitirmeye yetmeyecek diye korkuyorum. oysa sen kanadından bir tüy versen bana biliyorum her şeye yetecek gücüm.bir hikaye, sonu meçhul bir hikaye yazsam diyorum, sanki bin yıllar öncesinden gelen bir efsane gibi…beni kaptan yapıp batırsam sularda, seni martı yapıp uçursam semalarda diyorum.uçarsın da dönmezsin diye korkuyorum