“World music” adında bir tür varsa, bu türün “mütevazı” ve çalışkan neferlerinden biri de Norveç’in medâr-ı iftiharıJan Garbarek’tir.ECM etiketiyle 2003 yılında müzik piyasasına sunulan bu “müzikal tur”a tereddüt etmeden katılın ve “iç hesaplaşmanızı” güvenle yapın.Panteist Şeyh Bedreddin, yârin gül yanağından gayrı her şeyi paylaşmayı, öğütler. İslam dini de; komşusu açken tok yatan bizden değildir, diyerek bu hususa eğilmiştir. Paylaşmak… Anahtar kelimemiz bu.Mûsikî… Mûsikî kelimesinin “müziğini”, “müzik” kelimesinde bulamayanların çok şey bulacağı ruhsal bir terapi vaat ediyor In Praise of Dreams.Mûsikî kelimesinde Yahya Kemal şiirlerinin tadı, Münir Nurettin’in muhteşem tenor sesi ve Ahmet Haşim’in “melâli” vakarla cisimleşiyor.Kapkara boşlukları yırtan muhteşem viyola partisyonları, sızılı saksafon iniltilerine ve haykırışlarına ipekten mâmul davulların mütevazı, minimal mihmandarlığı…Kimi zaman insan tutkun olduğu bir eseri “yâr” gibi görüp kimselerle paylaşmak istemeyebilir.Cloud of Unknowing de böyle mücevherlerden ve bunu paylaşmamak “ilâhî ilhamlar”ın ruhuna aykırı olacağı gibi, bizi de büyük günahlara gark edebilir!Norveç’in fiyordlarına inat, “yakıcı” bir tonla kendisine kemik bir hayran kitlesi yaratan Jan Garbarek, hemen hemen her projeye olumlu bakmasından ötürü “konsomatris davulcu” gibi berbat bir “unvan”la anılan Manu Katche’yi yanına almış.Yazalım: Çelik’in 8’inci adlı albümünün “Al Başını Git”ine Sting’in davulcusu namıyla maruf M. Katche yardımını, katkısını esirgememiştir. Ne lütûf!..Trompetçi Chris Botti’nin yanı sıra, Mısır’ın, klişe deyişle, ünü ülke sınırlarını aşan perküsyoncusu Hossam Ramzy (Peter Gabriel’in Passion’ında adına rastladık ilk kez Nusrat Fateh Ali Khan’la beraber; ne inanılmaz bir soundtrack’tir!..) ile Spice Girls’ün gitaristi John Themis de Çelik’e su vermişlerdi.Toparlayalım: J. Garbarek üstadımız, Afrika kökenli Fransız M. Katche’yi projesine dahil edip, Ermeni viyola sanatçısı Kim Kashkashian’ı da (ülkemizde konser vermeye gelecek Şubat ayı içinde) ruhsal yolculuğuna rehber seçince, tadına doyulmayan bir “mûsikî” çıkmış ortaya.Ruhani, dingin, “melâl” dolu… Eserlerin her biri pırıl pırıl… İnce bir ustalık kol geziyor… Zarif bir el emeği, ruh nuru… Ama ille de “Cloud of Unknowing”…Şakaklarda başlayan karıncalanmanın, yükselen kan deveranının ağır ağır başınıza sirayet edeceği ve “gönül telinizi” titreten viyola “cümlelerinin” yanınaüstat Garbarek’in kimi zaman fısıltılı, kimi zaman da çığlık çığlığa “konuşan” tonalitesiyle hemhâl olacağınız beş dakika yirmi saniyelik bir “yakarış”a tanıklık edeceksiniz, “olmak” ile “var olmak” arasında yalpalayarak nefes almaya çalıştığımız bu ummanı sorgularken.“Çok insan anlayamaz eski musikimizden,ve ondan anlamayan bir şey anlamaz bizden”diyen Yahya Kemal bu “ecnebi” mûsikîyi duysa ne derdi acaba?