Düşünüyordum da, geçenlerde arka arkaya iki kitap okudum…
Bunlardan biri Leonardo da Vinci hakkındaydı. Sonra aynı yazarın Newton hakkındaki bir diğer kitabını okudum. Her iki kitapta da, kitabın anlattığı kişinin eşcinsel ve dahi olduğu ile ilgili satırlar vardı. Sonradan düşünürken aklıma Akıl Oyunları geldi. Kitap ve filmde geçen John Forbes Nash‘in eşcinselliğiyle ilgili koparılan yaygara geldi. Acaba Nash, bu kitapları okumuş mudur? Okuduysa; önce ne düşünmüştür? Filmde kendisine kompliman yapıldığını mı; yoksa hakaret edildiğini mi?
EK:Wikipedia’da Nash
yorumlar
Sadece bilim adamları ile sınırlı tutulmayabilir bu konu. Örneğin Klasik müziğin en büyüklerinden çoğu eşcinseldir.
Hatta geçen bir belgesel kanalında Samurayların bile eşcinsel olduğu üzerine bir program izledim.
Tabi eski Yunan’a gitmeye bile gerek yok ama tarih boyu eşcinsellerin önemli işler başardığı bir gerçek.
Bu durum biz erkeklerin içini biraz sıksada, dahi olmak veya büyük adam olmak için eşcinsel olmamız gerekmediği, bunun olmazsa olmaz şartlardan biri olmadığını bilmek, bir nebze olsun kendimize olan güvenimizi tazeleyebilir.
sağol tiviti içimizi rahatlattın
her başarılı erkeğin arkasında onu destekleyen bir kadın vardır inanışı ağır bir darbe yemiş olmaktadır. Deha ve başarılı olan kimi abiler desteği daha başka yerlerden (sağlam) almışlardır.
hiç kadın eşcinsel örnek yok muymuş? İlla başarılı olan erkek mi varmış, kadınlar sadece arkada mı kalıyorlarmış? Konu bu değil belli ama, keşke bi tane de kadın örneği olsaymış. Evet, ben kadınım diye soruyorum bunları. Komplex yaptım…
ünlü eski tenisçi…lezbiyendi bildiğim kadarı ile ve çok başarılıydı. Ayrıca kadın gay’ler üzerine güzel bir filim olan Bound‘ı öneririm.
Frida Kahlo’yu da unutmamak lazım.
hemen belirteyim. Frida için lezbiyen değil de biseksüel ya da öyle bi deneyim yaşamış demek daha doğru sanırım.
N’oluyor yahu, neler olüyor, anlama sorunları arş-ı âlâ da mı, genel kültür yelpazesi bu kadar mı daralmış, dar hafızalı, kafalara kalıplaşmış kolektif kültürün çocuğu mu, hafakan internet semâsında endam eden herkes?
benim anladığım, darkstar isimli kardeşimiz, john nash‘in, ima veya iddia edilen eşcinselliğiyle ilgili ne düşünmüş olabileceğini, belki daha ötesi bunun gerçeklik derecesini öğrenmek istiyor.
fakat ahkâmlara bakıyorum, “bilim adamları haricinde çok ünlü sanatçılar da eşcinseldir biliyor musunuz?” diyor biri. “büyük adam olmak için eşcinsel ‘olmamız’ geremiyor” diye de ekliyor; buradan, “bunlar büyük adam olmak istiyor demek ki“yi anlıyorum, ha, bi de yol gösteriyor, “olmamıza gerek yok, eşcinsel olmadan da yapabiliriz“. hadi bakalım.
sonra konu, “kadınlar olmadan da başarılı olunabilir“e gidiyor hafiften, yalnız mutlaka seks olmalı, vurdurulmalı vesaire diyor biri, niyeyse.
bir sonraki “kadın eşcinsel(!!!) örnekler verin, içim rahatlasın” diyor, bu örnek neyin çaresi olacak yahut neye kapı açacak, hangi kompleksi dengelemeye yarayacak bilmiyoruz tabii.
öteki örnek verebilmek için, başarılı bir isim söylüyor “martina navratilova“. ama en yukarıda halen “john nash ne düşüyordur” sorusu duruyor. aynı arkadaşımız “bound“‘u da “kadın gay’ler üzerine güzel bir filim” olarak tavsiye ediyor. yani film-noir’i taban almış, hitchcock’a göndermelerle dolu, dolandırıcılık ve şiddet öğeleriyle, güven üzerine bambaşka bir hikaye anlatmaya çalışan filme “kadın gay’lar üzerine güzel bir filim” diyor. çünkü lezbiyen sevişme sahnesi war filmde…
ve usandıran; “frida kahlo“. iyi ki bu ismi duymuşuz, iyi ki böyle biri varmış ve adını bir yerlerde görmüşüz. sanki onun ismini, kocasına dair saplantıları olduğunu ve cinsel denemelerde bulunduğunu (cinsel özgürlük) bilmek çok matah bir şeymiş gibi, hemmen öne sürülür ismi.
neden frida kahlo sadece bunlarla bilinir, neden martina navratilova’nın sadece ismi, tenisçi olması ve lezbiyenliği mühimdir, neden 1,30 saatlik filmden bir iki öpüşme, bir sevişme sahnesi çıkarılarak “film hakkında edinilen kültür“e eklenir ve bu gayet hormon dolu bilgi, başka insanlara aktarılır. o insanlar bu bilgileri neden böylece kabul edip başkalarına aktarırlar… insanların isimlerini; cinsel tercihleri, yaptıkları iş, anadan doğma cinsiyetleriyle damgalayıp kültür diye kabullenen ve birbirlerine aktaran kolektif entelektüel kültür(!)’ün kafamızı doldurmasına müsaade ediyoruz. ve bu örnekleri veren kişilere baktığınızda, günlük konuşmalarında, tanıştıkları yeni biriyle konuşurken, eski ahkâm/blog’larında veya başka yerlerde, aynı bilgileri, aynı şekilde “döktürdüklerine” şahit olabiliriz. bu zaten üzerinde tez yazılması gereken bir konu da, her yerde karşıma çıkmasından tiksindiğim için, şurada söz konusu oldu. ki aynı şekilde, tenzih ederim, bu kimsenin suçu değil, medyanın, internet’in, bilgi dağıtmaya kalkanlarındır suç… birinin ağzından, dilinden veya internet’ten bilgi alıp (ki yarım yamalak bilgiler olur yine bunlar, fazla aramayı araştırmayı göze alamazlar) kağıda basan, sonra o bilgiyi kağıttan alıp tekrar internet’e veya başka yerlere toka eden sistemin, sorunlu kafaların yarattığı, bir kolektif “dangalak” kültür meselesidir.
arkadaşın sorusu da, öylece kalır. darkstar: hakaret demiyordur, yaşadım, yaşadımsa ben yaşadım diye düşünüyordur sakin sakin sakin.
konu neydi?
– ben, hatırlamıyorum.
nasıl da kafanıza gore şekillendirmişsiniz sorumu birden. Escincellik ve bilim adamlığı ile ilgili olan yazıda neden kadın örnek verilmemiş hiç demek istedim sayın cyrano ben. “Araştırma”dan madem dem vurmuşsunuz, ben de bilimadamlığını adam işi sayılmasına karşı çıktım işte bir anlamda, diğer arkadaşlar da sanırım yazıyı tamamlamak amacında bazı örnekler verdiler. “Sadece sex var, iki kadın sevişiyor, aman izle!” diyen de çıkmamış yukarıdaki ahkamlarda, link de verilmiş, izleyip değerlendirmek bana kalmış. Konu zaten bahsettiğiniz film hiç değilmiş, bu yazının altına aman da o filmde şu işlenmiş, bu işlenmiş demek pek de yersizmiş. Bence siz bir blog hazırlayın film hakkında, biz de okuyalım şenlenelim, ne dersiniz?
Bana derman olacak bir eşcinsellik söz konusu değil, yazıya bir iki de kadın eşcinsel örnek verilse iyi olurmuş derim ben de. Sizin algılayışınız sex olunca tabii, sorumuz geliyor bir iki sevişme sahnesine.
Teşekkürler
filimde ve kitapda bahsedilenden (özelikle filimde konu olandan) daha fazlası var gerçek Nash’ın hayatında. Her ne kadar dahi ve çoğunlukla iyi bir karakter çizilmişse de bir yönüyle faşizan ve cinsel açıdan sapıklık sınırlarını zorlayacak bir kişiliği var Nash’ın. Eşcinsellik bu kişilikte kanımca en masum yan. Ama -belki- kendisinin eşcinsel olduğunu kabul etmemesinden kaynaklanan saldırgan, sadist eğilimleri, psikolojik kaçış yöntemleri ve bu yöntemlere sığınma arzusu gerek ahlak gerekse yasal olarak haklı çıkaramıyor Nash’ı.
Bir de yukarıdaki bloglarda öne çıkan “eşcinseller akıllıdır” gibi söylemleri benimsemiyorum. Akıl ya da bilgi yatakta beraber olduğunuz kişiyle alakalı olamaz. Erkek eşcinsellerin heteroseksüel hemcinslerine oranla daha fazla duygularını ifade ediyor olduğu gerçek. Herhangi bir başarıda akıl, bilgi tecrübe yanında duygu aktarımı da önemlidir. Bu yüzden aynı sayıdaki eşcinseller ile hetoroseksüeller arasında eşcinsellerin başarı payı daha fazla olabilir.
biz dangalaklar olarak sizi kusturmuş olduğumuzdan dolayı çok üzgünüz.
Konuyu unutmuşsunuz. Yardımı olur diye söylüyorum; sağda bir çubuk var onu yukarı doğru ittirin farenizi kullanarak, bakın en tepeye yakın bir yerlerde konuyu bulacaksınız.
sanırım hafif org da “kolektif entelektüel kültür(!)’ün kafamızı doldurması”ndan başkası da gerçekleşemez. yoksa bilimsel makaleler şeklinde gönderilecek çalışmaları yetkili bir kurul değerlendirip yayınlanmasına izin vermeli öyle her isteyen altına ahkam girememelidir.
yine de hafif yararlı bi şi çünkü sadece dostlar kültürlü görsün amacı taşıyanlara güzel bir hizmet ne de olsa.
Eşcinsel değilim, bilim adamı da değilim. Yine de bu bir şeyi kanıtlamaz sanırım.
cok iyikoltuk temizleme