Yazgısı daha baştan belirlenmiş yaşama katlanmak, berdel gelin olmak. Daha çok Doğu Anadolu ve Güney Doğu Anadolu bölgelerimizdeki kızlarımızın çizilmiş kaderi. Sadece bu bölgelerde olmadığı da bir gerçek. Zaman zaman diğer yörelerimizde de olagelen olaylardan. Berdelle evlenen kızlar birbiri için iki taraflı gelin görümce. Birinin gelin olması, ötekinin gelin olmasını gerektirir, birinin evliliğinin sürmesi de diğerinin mutlu olması demektir. Aradan yıllar da geçse on çocuklu anne olsalar da birinin ayrılması demek, ötekinin de sonunu belirlemekte. Berdelle evlenenler sadece kendi kaderlerini yaşamamaktadır, onlar dört kişilik bir kaderdir artık.Dört genci dünya evine sokan, kız değişimine dayanan bir evlilik yöntemi berdel. Acıdır ki her zaman dört genç olmayabiliyor. Genç kız ağabeyi yoluna kendinden otuz-kırk yaş büyük birine de verilebilmekte. Berdel çok keskin kurallar altında gerçekleştirilir. Kızların değiştirileceği yer bağımsız bir alandır. Her iki taraf zamanında orada bulunur. At ile ya da otomobille getirilen kızlar aynı anda yer değiştirirler. Birinin indiği ata öteki biner. Birkaç saniyede olay bitmiştir.Bir töre bir gelenek, berdel giden kadınlar da bunu yadırgamıyor. Berdelle evlenen kadınların bir ortak sözü var; “Dünya bunun üzerine kurulu.” Töreye göre çocukları farklı bir gelecek bekliyor; ya başlık parası ya berdelle evlilik.“Cahillik”, “Eğitimsizlik” dense de olayın perde arkasında üretim ilişkileri ve ekonomik nedenler yatmakta. Başlık parası bulamayanların, ilk baş vurdukları evlilik durumu berdel. Miras bölünmemesi, yabancıya gitmemesi gerekçeleriyle daha çok akrabalar arası yapılan bir evlilik. Bir başka ezici neden de töre, “adaletsiz adalet”… Din değil ancak; dinden daha etkilidir töre. Töre adı altında bir toplum baskısı. Kadının mağduriyeti üzerine kurulmuş bir töre. Erkekler karar verir, kadınlar alınır verilir…Olayın mağduru kadındır. Hep dinlerler. Söylenen, “görmeyeceksin”. Görmemek zamanla “konuşmamak” halini alır. Görmeyen, konuşmayan bir kadın vardır artık. Sevgi, aşk hep derin kuyulara atılır, orada büyür, orada yaşar. Kadının dili yoktur, doğduğundan itibaren ailesi bir hapishanedir… Görmeyen, konuşmayan kadın, karşı tarafa ceza vermek için bir an gelir intiharı seçer. İntihar, artık hiç konuşmayacağım anlamındadır.Ümit verici olan; bilinçlenen gençlikte var olan bir kıpırdanma. Yasal haklarını öğrenmeye başlayan, eğitimin getirisinden yararlanan filizler, umuyorum ki daha mutlu yarınları yaratacaklardır. Altın madalyalı “İrem’ler” çoğaldıkça umudum boşa çıkmayacak inanıyorum.http://www.tumgazeteler.com/?a=4152107http://www.tumgazeteler.com/?a=5089427