Sevgilim. Bugün seni gördüm yine. Bu sefer esmerdin yine. Makyajlıydın inadına. Oysa hiç sevmediğimi bilirdin bu makyajları. Yani anlamam ki insan niye hiç pürüzsüz bir yüze sahip olmak ister ki. Yüzdeki tüm hatların sıfırlanmasıdır makyaj. Üç boyutlu yüzünün kağıt üzerine düşmüş hali gibidir makyaj. Oysa ben senin yüzündeki çillerine kadar tüm lekeleriyle sevdim. Tüm çıkıntılarıyla yüzünün. Tüm girintileriyle.Sana bu satırları yazarken arka plandan lübe çalıyor. Davay şarkısı. Ne diyor kimbilir bu şarkısında lübe. Yabancı şarkıları bundan seviyorum sevgilim. Çünkü onlardan bir şey anlamıyorum. Anlamadığım bir şeye de konsantre olmuyor/olamıyor. İster istemez seni tüm benliğimle düşünüyorum.Düşünüyor düşünüyor ve yine düşünüyorum. Sana hiç kavuşamamış olmak veya kavuşamıyacak olmayı düşünüyorum. kavuşma düşüncesi, özlemenin sihrini bozmasından korkmuyorum. Zira zaten bozacak biliyorum. Lakin kavuşamıyacağımızı da bildiğim için endişe etmiyorum. Kavuşamıyacaz sana sevgilim. Aşkın; meşe ağacının koru gibi düşecek yüreğime. Dumanları gözlerimden süzülerek uzaklaşacak semada. Apaçiler mana arıyacak yangınımda. Yüreksizler bu yanık kokusu da nereden geliyor diyecek. Nasipsizler gülecek. Köpekler uluyacak. Bir sabah ezan okunanda tüm izler kapanacak.Sevgili. Bugün gördüğümde mavi bir bluz vardı üzerinde. Çok güzel duruyordu. Bir pantolon sonra. Ellerin pantalonunun arka cebindeydi ve sağa sola yalpalayarak başını eğmiş bakınıyordun. Bir erkek bir kadını tüm varlığıyla sever. Tüm ayrıntısına aşık olur ve tüm ayrıntısını keşfetmek ister. Tüm ayrıntında tattım tek tek arzulu aşkı. Her ayrıntıydı beni senin sihrinle büyüleyen. Simurg muydun, anka mı? Lakin peşinden ne kadar gidileceğini kestiremediğim için serçe yüreğim vazgeçmişti sana kavuşma fikrinden.İşte sevgili yine yazdım bu mektubu sana. Gecenin hangi yarısında olduğunu kestiremiyorum artık. Tıpkı baygınlık öncesi gibi, bakış ekranınım kenarları kararıyor yavaş yavaş. Sarılacak sağlam bir direk arıyorum fellik fellik. Aşkın tutmuyor ellerimden. Tüm şiirlerin yalanları dökülüyor önüme. Tüm şairlerin tek ayak üstünde durduklarını hissediyorum. Bunun hesabını verecek kalemi elindekinler. Ben aşkta tattım acıyı, acı henüz hiçbir mana katmadı bana…