Testinin dibinden evliyalığa… Bizim toplum hep bu fıkralarla güldü. Ama kendi haliydi anlatılan, acizlikten gelen bilgisizlik. TAY, Türkiyemizin sahip olduğu topraklar üzerinde yaptığı bilimsel çalışmalarla, en ufak kum tanesinin biyografisini ortaya çıkarmayı hedef edinmiş bir organizasyon. İçinde çalışan gönüllülerle, Türkiye nin dört bir tarafından elde edilen bulguları dökümanlaştırmakta ve geleceğe aktarmaktadır. Şu ana kadar yaptıklarını aynen aktarıyorum:5 yılda7 bölge75 il91.872 km yol2.800’ün üzerinde yerleşme
21.567 adet (14 Gb) sayısal fotoğraf,11.102 analog saydam151 saatlik film
Elde edilen tüm bilgilerveri tabanlarına aktarılarakgüncellemeler tamamlandı.
Şimdi sıradaBizans Dönemi,Türkiye Mağaralar Envanterive diğer çağların arazi çalışması var…
Onlara kolay gelsin deyip ve sizlerle Eminönü’ nün tarihinden bir yaprağı paylaşarak noktayı koyuyorum.16. yüzyılın en değerli ve önemli sarhoşlarından, ismi nerede ise içki ile özdeşleşmiş Bekri Mustafa, yıllar boyu yaşadığı Eminönü’nde, bir şeyhle birlikte aynı türbede, yan yana ebedi istirahatinde. Kendisi ile ilgili anlatılan fıkralardan birisi bu duruma çok uygun:Bekri Mustafa, yoksul bir mahallede bir caminin önünden geçmektedir. O sırada musallada bir tabut vardır, fakat namazı kıldıracak imam ortalarda yoktur. Cemaatin beklemekten canı sıkılır ve başında kavuğu sırtında cübbesiyle ordan geçen Bekri Mustafa’yı hoca zannederek namazı kıldırmasını söylerler. “Yok ben hoca değilim” dese de dinlemezler ve zorla öne geçirirler. Bekri Mustafa namazı kıldırdıktan sonra tabutun örtüsünü açar ve ölünün kulağına bir şeyler fısıldar. Cemaat ölüye ne söylediğini merak eder.Bekri Mustafa gülerek cevaplar: “Sen şimdi aramızdan ayrılıp ahirete gidiyorsun. Eğer orada, bu dünyanın ahvalini sana sorarlarsa, Bekri Mustafa imam oldu dersin. Onlar durumu anlar…” dedim.