bildirgec.org

arkeoloji hakkında tüm yazılar

altın elbiseli adam

nazokiraze | 24 September 2009 15:38

pavel leus bundan 6-7 yıl önce sibirya’da yaptıgı kazılarda 2700 yıllık bir i̇skit mezarı buldugunda hayrete düşerek hemen polis çağırmaları için yardımcılarına seslenir, çünkü buldugu mezarda iki iskeletin dışında hiç görmedigi kadar çok altın vardır. aynı hayrete daha sonra hermitaj müzesinden gelen keşif kolu başkanı konstantin çuganov’da düşer çünkü sibirya’dan şimdiye kadar çıkan en yüksek miktarda altını görmüştür.(20 kilo)

tarihe altın ustası olarak geçen i̇skitler’in bu ilk bulunan altınlarla dolu mezarları değildi elbette, kazak arkeolog kemal akişev tarafından 70 li yılların başında bulunan içerisinde dünya tarihine geçen altın elbiseli adam‘ın da bulundugu mezar tutankamon’dan sonra içerisinde en çok altın barındıran mezardır. henüz yirmisine varmamış bir prensin iskeleti üzerinde üçbin parça altın plakadan oluşan elbise çeşitli figürler içerir, konik biçimli şapkasında bile 150 parça altın plaka yer almaktadır.bu mezarda altın elbiseli adam’ın dışında tam 4800 parça altın bulunmuştur.( bu mezar aslında yol ve garaj yapımı için yapılan kazı işleminde görülerek resmi makamlara bildirilmesi sonucu ortaya çıkarılmıştır ve türk oldugu söylenen bu prensin elbisesi alma-ata müzesinde sergilenmektedir )

Öss İçin Geçmiş Olsun Demek İsterdim YÖK İzin Vermedi

geceyazankedi | 18 June 2009 21:22

Bir ÖSS derdinin de bittiğine şahit olduk. Kalp krizi geçiren arkadaşlarımı dahi düşündüğüm zaman anlıyorum ki büyük bir yükün altından kalkmışız. Ne kadar büyük bir komedidir bilmiyorum ama ucuz hastalıklarım da oldu bu ağır yükün altında bir ömür sürecek olan. Güvensizlik, kendine dair kayıplar ve dahası…

Diliyorum ki yeni nesil bunun yine bu coğrafyada yaşanması zorunlu olan bir olgu olduğunu anlamış ve aslında o kadar önemli bir mevzu olmadığını çözecek zihne ulaşmıştır. Keza hayat en dipte olanı tepeye taşıyabilen, en tepede sandığımızı da aslında ömrü boyu bodruma kilitleyebilen bir yapı. Hayat onların hikayelerini yazdı biz gözlerimizi kapamayı seçtik. ÖSS’den çıkan arkadaşlarıma ve geleceğinde bir yerde onu barındıranlara tavsiyem odur ki gözlerinizi açın.

Osman Hamdi Bey ve Türk Müzeciliğine Katkıları

Galanthus | 07 June 2009 09:26

30 Aralık 1842’de doğan Osman Hamdi Bey’i bir çoğumuz eserleriyle tanıyoruz; hatta belki de en önemli eseriyle: Kaplumbağa Terbiyecisi.

Osman Hamdi Bey
Osman Hamdi Bey

Ancak Osman Hamdi Bey, sadece Türk resim sanatı açısından değil aynı zamanda Türk müzeciliği açısından çok önemli ve değerlidir. Kendisi ilk Türk müzecisidir ve Gülhane’de bulunan, ilk Türk müzesi olan “Arkeoloji Müzesi”ni kurmuştur. Bu bilgiyi üzülerek söylüyorum ki ben de biraz geç edindim, kimin kurduğundan habersizce gittiğim İstanbul Arkeoloji Müzesi gezisinde Osman Hamdi Bey’in büstü ve müzenin kuruluş ve kazı çalışmalarını sırasında çekilen fotoğraflardan oluşan panolar sayesinde öğrendim.

imparator Qin Shihuang ve yeraltı ordusu

nazokiraze | 19 March 2009 18:50

Dünyanın harikalarından biri olarak gösterilen ,dünyanın en ilginç hükümdar mezarlarından biri olan Qin Shihuang mezarlığı,ikibin yıl evvel henüz imparator çok gençken inşa ettirilmiştir. Yaşadığı dönemde (M.Ö 259-M.Ö 210 yılları) tahta çıkan ,imparatorların henüz yaşarken kendi mezarlarını gösterişli bir şekilde yaptırmaları gelenek olduğundan Qin Shihuang henüz 13 yaşlarındayken inşaata başlanmıştır.

İmparator seçildiginde çok genç olan Qin hükümdar olur olmaz fazla harcama yaparak önce A’anggong Sarayı nı sonra dünyanın en zengin mezarlarından biri olan kendi mezarını yaptırır. Bu mezarın yapımında 700 bin kişi yer alır ve 40 yılda bile tamamlanamaz, Qin öldügünde mezarı hala bitmemiştir.Mezar 56 kilometrekareyi kaplamakta ve piramit şeklindedir. Peki bu mezarın özelliği neydi, neden bu kadar ilgi çekmekte ve dünyanın en zengin mezarlarından biri olarak belirtilmektir?

Qin mezarlığının bu denli ilginç olmasının nedeni,binlerce çocukla birlikte gömülmek isteyen imparatorun bu istegini gerçekleştirmek istemeyen vezirin ona askerlerin benzeri olan heykeller yapılmasını önermesiyle ,heykel sanatının en güzel örneklerinden olan boyları 1 metre 80 santim kiloları ise 100 ila 300 arası olan şimdiye kadar 500 tanesi ortaya çıkarılan eşsiz asker heykelleridir. Her biri farklı görünümlü olan bu heykellerin yanında savaş arabaları ve at heykelleride çıkarılmıştır.

Bulunan en degerli arkeolojik yapı olan Qin Shihuang mezarlığı ve yeraltı ordusu( Terra cotta ordu veya toprak askerler ) bir çirfçi tarafından tesadüfen 1974 yılında bulunmuştur. Hala 8000 kadar daha heykel askerin oldugu tahmin edilen kazı bölgesi UNESCO tarafından korumaya alınmıştır.Askerlerin her birinin birbirlerine benzememesinin dışında rütbelerine göre de daha gösterişli yada uzun yapılması heykelleri daha da ilginç kılıyor. İmparatorun mezarı ise henüz açılmamış vaziyette.İmparatorlar öldüğü zaman hizmetçilerinden, hayvanlarına kadar onunla birlikte gömülmesigelenegi yine de gerçekleştirildi, hepsi imparatorla beraber canlı canlı gömüldü, heykeller sayesinde gömülmekten kurtulan 400 kadar asker oldu. Çin Sosyal Bilimler Akademisi’nden yapılan açıklamaya göre askerlerden sonraki zamanda piramitten bir oda bulundugu,bu odanın geçiş yolu olarak kullanıldıgı ,odanın ölçümlerinin beş yıl sürdüğü,bu geçiş yolunun imparatorun ruhunun geçmesi için yapıldıgı belirtildi.
İmparatorun mezarı açılmasa da üstünün eritilmiş bakırla kaplı oldugu ve soygunlar için ok fırlatan mekanizmalarla korundugu biliniyor.

Nazca …

nazokiraze | 22 January 2009 15:48

Çok sevdiğim kitaplardan biri olan Tanrıların Arabalarını bir arkadaşım çok istedigi için ona yollamazdan önce tekrar okumak istedim , ben arada sırada ikişer-üçer yıl arayla bazı kitapları ikinciye okumayı çok severim, bu kez geçen seferde agzımı açıkta bırakan Nazca çizgilerini paylaşmak istedim. Aslında kitapta herşey yazılası,okunası ama Nazca gerçekten çok ilginç gelmiştir bana. Her ne kadar yazara göre tüm sonuçlar uzaya, uçmaya, uzaylılara baglansa da sonuçta kitapta geçen akıllara zarar izler, medeniyetler insanı kendine çekiyor. Ben tarih -uzaylı ilişkisinden çok o şekillerin fotografları, medeniyetlerin yaptıgı açıklanamaz şeyler için her zaman severek okudum bu kitabı.